
Kediler yuzyillar boyunca fare turunun uremesini kontrol altinda tutmak için insanlar tarafindan beslendi. 20 yuzyilin ikinci yarisindan sonra birçok ulkede köpeklerin tahtina oturarak en populer evcil hayvan haline geldi. Kedi nufusunun artmasinda en önemli etkenlerden biri kedinin kendi halinde özel bir kisilige sahip olmasidir. Tabi kedinin guzelliði ve kibar hareketleri de onun seçiminde buyuk rol oynar .Kediler çoðunlukla sicakkanli ve uysal hayvanlardir; sosyal uyumlari çok geliskindir. Ev sahipleri onlar için gunluk rutinlerini deðistirmek zorunda kalmazlar, adeta evin bir bireyi gibi aile içinde yasamayi severler . Evcil hayvan olarak kedi seçmek, ekonomik olarak çok fazla bir kulfet getirmez. Gunumuz sartlarinda fare savaslari bitmese de yok denecek kadar azalmistir tabi kediler de guzellikleri ve iyi birer dost olmalari yuzunden hala evlerdedirler. Apartmanlarda yasayan insanlar hem boyutlari hem de çevreye zarar vermemeleri yuzunden kedileri seçerler. Evde yasamanin kurallarini diðer evcil hayvanlardan daha çabuk öðrenirler ve uygularlar. Ortalama 14 yil yasayabilirler. Sirin, sevimli ve meraklidirlar.

*** *** KEDI SOZLUGU *** *** |
Kediler de tüm canlılar gibi konuşurlar. Onlar her ne kadar kendi dünyalarında diğer canlılara karşı ilgisiz ve mesafeli gibi görünseler de, siz dinlemeyi bilirseniz size çok şey söylerler. Önemli olan kedinizin verdiği mesajları doğru anlamanız ve beklenileni yapmanızdır. İşte size bazı ipuçları:
Konuşma İpuçları:
Hırıldama, gırıldama, mırıldama kedilerin gündelik olarak kullandıkları ifadelerdir. Mırıldamak, onların sosyalleşme alanındaki repertuarlarının en önemli parçasıdır. Kedinizle iyi anlaşabilmek ve mutlu yaşayabilmek için onun ne demek istediğini anlamanız çok önemlidir.
Genel olarak, kediler mutlu olduklarında mırıldarlar. Bu mırıldanmanın tabi ki birçok çeşidi vardır. Mutluluk olduğu gibi şikayet anlamına da gelebilir.
Kediniz eğer gözlerinizin içine bakarak miyavlıyorsa, sizden bir şey yapmanızı bekliyordur. Su kabı boşalmış, kum kutusu pislenmiş, yemek saati geçmiş olabilir veya dışarı çıkmak, oynamak istiyor olabilir. Bu gibi durumlarda istediklerini yaptırana kadar öyle acıklı bakıyorlar ki, neye ihtiyaçları olduğunu siz de kısa sürede buluyorsunuz.
Korku anında, örneğin veteriner ziyaretlerinde, mırıldanma uzun ve dalgalı bir miyavlamaya dönüşür.
Kuş ve benzeri potansiyel avlar karşısında miyavlamalar kekelemeye dönüşür ve bazen çeneleri kitlenir.
Kulak İpuçları:
Kulaklar, genelde dik ve radar gibi en ufak tıkırtıya hazır tetiktedir. Kedi, potansiyel bir av hissederse, vücut da kulaklar gibi gerginleşir ve her an saldırıya hazır hale gelir.
Kendini rahat hisseden kedinin kulakları her zaman tüm seslere karşı duyarlıdır ve hareket halindedir. Kulakları yüzünün gerisine doğru yatık durumdaysa, bu korku ya da kavga belirtisidir. Kavga sırasında da yara almamak için kulaklarını aşağı yatırırlar.
Arkaya yatmış kulak, kedinizin emin olmadığı bir duruma tereddütle yaklaşması anlamındadır. Eğer bu pozisyona vücudunu yere yaklaştırarak yürümesi eklenirse, ki bu ender olur, kediniz yaptığı bir şeyden dolayı utanıyordur.
Kafasını iyice yere yaklaştırıyorsa, sıkılmıştır. Bezmiştir. En iyisi uyumak diye düşünür. Ama bu durum sizi aldatmasın. Potansiyel bir av hissederse ya da oyun oynamak isterse, birden ayaklanır ve depar atmaya başlar.
Göz İpuçları:
Kediniz, tek noktaya odaklanmışsa, siz de o noktaya odaklanmaya calışın. Zaten göreceğiniz büyük ihtimalle, yakına konmuş bir kuş, aheste aheste yürümekte olan canlı bir yemek ya da yeni bir avdır. Bu gibi konsantre olmuş durumlarda kedinizi hiç rahatsız etmeden ordan uzaklaşın.
Kediniz gözlerini hafif kısmışsa, bunun iki anlamı olabilir; uykusu gelmiştir ve tatlı tatlı gevşemeye başlamıştır, ya da anlayamadığı bir şeyler oluyordur. Soğukkanlı bir şekilde oturmuş gözdağı verir gibi bakmaya başladıysa şimdiden barışma yollarını arayın.
Açılmış gözler ve büyümüş gözbebekleri, korkunun belirtisidir.
Kuyruk İpuçları:
Kuyruk, kedinin vücudunun ağırlık merkezini yönlendirdiği en önemli denge unsurudur. Balkon demirlerinde, pencere pervazlarında, yüreğimizi hoplatarak canbazlık yapmaları, kuyruklarının sağladığı denge sayesindedir. Kedi, pozisyonundaki değişimlere karşı aşırı duyarlıdır ve atlarken, düşerken, koşarken, sıçrarken dengesini kuyruğuyla sağlar. Kuyruk, sadece denge için değil, diğer canlılarla iletişim kurmak için de önemli bir organdır.
Daha önce Kedigen'de yer alan kuyruk sözlüğünü şimdi biraz genişletiyoruz:
Genel olarak havaya kalkmış kuyruk mutluluk işaretidir. Parolamız: "Kuyruk ne kadar yukarıda, kedi o kadar mutlu." Ancak, kuyruk detaylarını gözardı ederseniz kedinizle iletişiminiz de o ölçüde zorlaşır.
Kediniz, uzanmış ya da otururken, kuyruğunun ucunu sakin sakin sallayıp kıvırıyorsa, korkacak bir şey yok demektir. Kediler mutlu ve uyku öncesi kendinden geçme sırasında böyle rahat olurlar. Siz bu kuyruk sinyalini, onu en iyi sevme zamanı olarak algılayın. Ama sert hareketlerle okşarsanız, aynı şiddette karşılık almaya hazır olun.
Geniş kavislerle sanki bir melodiye uyarmış gibi sallanan kuyruk, hoşlanma belirtisidir. İlk karşılaşma zamanında böyle davetkar bir tepki alırsanız, şanslısınız, siz de patinizi uzatın.
Yere dik açı yapan ve her daim yukarıya doğru nazlı nazlı sallanan kuyruk, karnı guruldayan ve yemek saatini iple çeken aç bir kedi demektir. Fazla bekletmeden gereğinin yapılması gerekir.
Sallanan bir kuyruk her zaman mutluluk belirtisi olmayabilir. Kuyruk işaretlerini ciddiye almanız gereken durumlardan biri de, kedinizin kuyruğunu açıkça tehdit olşturacak şekilde sinirli sallamasıdır. Kedinizin sinirli olduğunu hissediyorsanız, onu derhal rahat bırakın, zaten size yüz vermeyecektir.
Bir de yel değirmenleriyle savaşta hücum borusu çalan soru işareti şeklinde bir kuyruk ifadesi vardır ki onu sizin tecrübelerinize bırakıyorum..
Ani bir heyecan ve ardından gelen korku durumlarında, genelde kuyruk ve sırt tüyleri, kendini olduğundan daha korkutucu ve büyük göstermek için olabildiğince kabartılır. Bu sırada kedinizi yatıştırmak için elinizi uzatıranız, tırmık bile yiyebilirsiniz. Hele sırtını kamburlaşmış ve kabarmışsa, onu derhal kendi haline bırakın.
Bacak İpuçları:
Bacak ipuçlarını değerlendirmek kuyruk hareketlerine oranla daha kolaydır çünkü bacakların gergin olduğu sayılı durumlar vardır. Kediniz oturduğu yerde bacaklarını yukarı doğru geriyorsa, bu hem uyku öncesi temizlik hem de kendinden emin olduğunu gösteren bir işarettir. Yürümeye başlarken arka bacaklarını germesi de, evin içinde öğlen şekerlemesi için seçtiği özel alana gitmeden önce yaptığı rutin bir uykuya hazırlık hareketidir.
Sürtünme İpuçları:
Kediler, kendilerine uygun zamanları, insanların kendilerini sevmeleri için tayin ederler. Bu zamanın geldiğini göstermenin en iyi yolu sürtünmedir. Size, ya da daha basitçe bacaklarınıza sürtünürse, bu sizi kabul ettiğini ve ilerleyen zamanlarda kendisine dokunmanıza izin vereceği anlamına gelir.
Burnu ya da alnıyla size sürünüyorsa, rahatlayabilirsiniz; bu saf sevgi işaretidir. Hele oyun oynarken sırtüstü yere yatıp size göbeğini açıyorsa, çok yol katetmişsiniz demektir. Kediler ancak kendilerini güvende hissederlerse kendilerini böyle savunmasız teslim ederler. Yine de mıncıklamanın dozunu kaçırmamalısınız.
Buradaki hassas nokta, sürtünmenin tüm vücutla yapılıp yapılmadığıdır. Eğer tüm vücuduyla size sanki ağırlığını göstermek ister gibi sürtünüyorsa "Burası benim alanım, ayağını denk al" demektir.
Genel Pozisyonlar:
Mutluluk Tablosu: Kulaklar normal diklikte, direk göz temasında bulunuyor, kuyruk rahatça yukarı doğru sallanıyor, karın ve gırtlaktan mırıltılar yükseliyorsa, değmeyin keyfine..
Saldırı Belirtileri: Gözbebekleri küçülmüş, kulaklar arkaya yatmış, kuyruk ileri geri hızla oynuyorsa rahatsızlık başlamıştır.
Korku Belirtileri: Gözler kocaman açılmış, gözbebekleri büyümüş, kulaklar arkaya yatmış, kuyruktaki tüyler dikleşmiş ise, kediniz korkuyor, onunla konuşmaya ve onu sevgiyle okşamaya çalışın.
Alan savunma: Kulaklar radar gibi açık, kuyruk yere paralel düz, patiler yere daha sağlam basıyorsa olası bir rakibe haddini bildirmek ve kendi alanını korumaya çalışıyordur.
Hareket Belirtileri: Kuyruk düz ve gergin, tüyler her an kabaracakmış gibi hafif havada, kulaklar arkaya yatmış, gözbebekleri odaklanmış ve vücudunun ağırlığını bacaklarının üzerine vermişse, kediniz her an ok gibi fırlayabilir. Menzilde durmayın.
Özetleyecek olursak:
Mırıldanma Sözlüğü
|
|
Mrooww
|
Seni Seviyorum
|
Miioo-oo-oo
|
Aşığım be aşık, aç şu kapıyı da dışarı çıkalım!
|
Mrow
|
Bir yerden sesler geliyor...
|
Miaowbu
|
Beni beslemeyi yine unuttun!
|
rroww-mırrr
|
Lütfen, şu tuvalet kabımı temizle artık, altıma yapıcam yoksa, tutamıyorum
|
miaowmiaow
|
Hadi oyun oynayalım yaa
|
Mmioomiaww
|
Burda ne kadar az oyuncak var farkında mısın, bir de o elindekini sallıyorsun bana
|
Mmewwwew
|
Eve biri girdi galiba. Gidip bakmak istersen, ben yatağın sıcaklığını senin için korurum.
|
raoowww
|
hmm, oynayacak dahi iyi birşey olmadığına göre ben de şu koltukta tırnaklarımı bileyeyim bari.
|
mrowwwwww
|
Şimdi hatırladım, o doktor ziyaretinden sonra vücudumun bazı parçaları orada kaldı.
|
Rowwaraww
|
Ah canım, et mi getirdin. Sana mutfağa kadar eşlik edeyim..
|
guuurrrrrrrrrrr
|
Miskin miskin güneşlenmenin tadına da doyulmuyor
|
Me-e-ekk-ekk
|
bu böcegi yakaladim mi, öğle yemeğimize bir çeşit katmış olacağız.
|
Mraakkkk!
|
Ah be, bir kuş be, şimdi yakaladım seni
|
|
Kulak Sözlüğü
|
Havaya dikilmiş:
|
Her an herşey olabilir, alarm durumu
|
İki yana doğru açık:
|
Neler oluyor?
|
Aşağı doğru inikse:
|
Savunma pozisyonuna geç.
|
Geride ve arkadaysa:
|
Sinir ettin beni sonunda.
|
|
|
Göz Sözlüğü
|
Kocaman açılmış göz:
|
Evet, dinliyoruz işte..
|
Yarı açık göz:
|
Birazdan tatlı rüyalara dalacağım
|
Tamamen kapalı:
|
Belli olmuyor mu uyuduğum?
|
Sisli gözler:
|
Hastalandığımı anlaman için daha ne hale düşmem gerekiyor?
|
Rahat bakan göz:
|
Tam olarak benim gibi olmasan da seni seviyorum.
|
|
|
Dil Sözlüğü
|
Hızla/Sürekli yalanma:
|
offf çok sıktın ama...
|
Kısa ve kesik yalanma:
|
İdare ediyoruz işte ama bu kadar...
|
Devamlı ve ağır yalanma:
|
Canım sıkıldı, birşeyler yapsak.
|
Sizi yalıyorsa:
|
Bu anın keyfini çıkarın
|
|
|
Pati Sözlüğü
|
Yoğuran pati:
|
Annemin yanında olduğum kadar mutluyum
|
Havada uçuşan pati:
|
Kavga zamanı
|
Kapanmış pati:
|
Biraz acele et, çok yavaşsın, sıkıldım.
|
Pati atmak:
|
(Yumuşaksa): Seni seviyorum. (Sertse): Kavga geliyor.
|
|
|
Kuyruk Sözlüğü
|
Yana sallanan enerjik kuyruk
|
Senden hoşlandım, beni sevebilirsin
|
Ucu hafifçe oynayan:
|
Bak bu çok ilginç, anlat anlat..
|
Gövdeyle dik açı yapan kuyruk
|
Selam, seni gördüğüme sevindim
|
Sinirli bir şekilde ucu kısa salınımlar yapan kuyruk
|
Bak! giderek kızmaya başlıyorumm
|
Havaya kalkık/tüyleri kabarmış
|
Benim alanıma girdin!
|
Bacaklar arasında sıkışmış veya sarkık duran kuyruk
|
Korkuyorum, ne olmuş yani
|
Kamburlaşmış sırt, kabarmış tüyler ve gerilmiş bacaklar
|
Bir adım daha atarsan üstüne atlarım!
|
Yarı inik kuyruk
|
İdare eder, daha iyi olabilirdi.
|
İnik kuyruk
|
Mutlu değilim ben ve sen hiç bieşey yapmıyorsun.
|
Tüm kuyruk ileri geri hızla sallanıyorsa
|
Sakın bulaşma bana, yeterince gerginim zaten
|
Sırt üstü yere yatıp yuvarlanma ve karnını açma
|
Bak, karnımı da açıyorum sana, güvenimi boşa çıkarma
|
|

AŞI TAKVİMİ:
Yavru kediler için ölümcül olan ve tedavisi güç olan viral enfeksiyonlara karşı aşılama hayati bir önem taşır. Enfeskiyonlara yakalandıklarında bünyeleri yeteri keder kuvvetli olmadığı için yüksek oranda ölüm görülür. 8 haftalıkken aşı programı başlar ve ilk karma aşısı yapılır. Daha sonra vücuttaki antikor titresini belirli bir düzeyde tutmak için 21 gün arayla antijenleri içeren karma aşılar tekrarlanır, böylece kedinizin bağışıklık sistemi istenilen düzeye gelir. İlerleyen haftalarda kuduz aşısı ve kist ilacı enjeksiyonuyla aşı programı tamamlanır. Bundan sonra aşıların bağışıklık seviyesini aynı tutmak için yıllık aşı tekrarların yapılması gerekir.
Aşı, hayvanın vücut ısısının yükselmesine, ateşinin çıkmasına neden olur, bu normaldir. Kesinlikle ateş düşürücü, ya da aspirin vermeyin.! Kediniz, yemeden içmeden kesilirse derhal veterinerine başvurun.
Aşılama Öncesi: Aşı programına başlamadan önce, kediniz genel sağlık muayenesi ile birlikte iç ve dış parazit yönünden bir veteriner hekim tarafından muayene edilmeli ve iç ve dış parazitlere karşı önlem almak için her 3 ayda bir kontrole gitmelidir. Aşılamaya, kediniz sütten kesildikten sonra başlanır. Aşı gününde kedinizin ateşi olmamasına, gözü ve burnunun akmamasına, ishali bulunmamasına dikkat edin. Diğer bir deyişle kediniz aşı öncesinde sağlıklı olmalıdır.
7-9. hafta Karma Aşısı (3'lü ya da 4'lü )
12. hafta Karma (2.aşı)
13. hafta Lösemi (FeLV)
16. hafta Lösemi (2.aşı)
18. hafta Kuduz Aşısı
Kuduz, Lösemi ve Karma aşılarının her yıl yapılması gereklidir. Bu aşıların her yıl aynı tarihlerde yapılmasına dikkat edilmelidir. Aşılar tamamlanıncaya kadar kedinizi sokağa bırakmayın ve başka kedilerle yakınlaşmasına izin vermeyin. Aşıları bittikten sonra sokakta diğer kedilerden mikrop kapmayacak kadar sağlıklı olacaktır.

Bakim
Goze ilac uygulamasi nasil yapilmalidir?
- Bu tip bir uygulama icin bir yardimciya ihtiyaciniz olacaktir. Yardimci hayvaninizin on ayaklarini gogus ve kafasini tutturun ( gerekirse onu buyuk bir havluya sarabilirsiniz.),
- Siz bas ve isaret parmaginizla ilaci uygulayacaginiz gozun alt goz kapagini tutup hafifce disa dogru cekiniz ve orada goreceginiz cep seklindeki bosluga ilaci damlatiniz veya pomadi icine sikiniz .
- Damlaligin ucunun goze temas etmemesi icin dikkat edin .Cunku ani bir refleks ile basini hareket ettirdiginde goze ciddi zarar vere bilirsiniz.
- Daha sonra goz kapagini serbest birakip alt ve ust goz kapagini bas ve isaret parmaginizi kullanarak 2-3 kez acip kapatiniz hafif masaj yapin boylece uyguladiginiz ilac gozun her tarafina yayilmis olacaktir.
KULAK bakimi ve ilac uygulamasi
Kediler icin cevrede gelisen olaylardan haberdar olmak icin duymak cok onemlidir. Bazi hastaliklar kedinizin kulagini ciddi sekilde etkileyebilir. Dolayisiyla kulaklarin surekli temiz tutulmasi gerekir. Kulak temizligi bazen zorunludur. Kediniz bu tur islemleri sevmez. Sabirli olunuz. Kedinize bu tur islemlere mumkun oldugu kadar genc yasta alistiriniz. Kulak kepcesini Kedinizin kulagini Veteriner hekiminizin onerecegi bir solusyonla pamukla yavas olarak kulagi icten disa dogru temizleyebilirsiniz. Bunun icin ucu pamuklu kulak temizleme copleriyle kulagin temizlenmesi etkili olabilir ancak bu cok dikkatli yapilmasi gereken bir islemdir. Cubugun temizlemek icin kullanilan ucunu asla kulak kanalina sokmayiniz, sadece kulagin gozle gorunen kisimlarini temizleyiniz. Aksi halde kanalin yapisi kolaylikla zarar gorebilir.
Kulak hastaliklari, enfeksiyonlari ve travmalari cok sik rastlanan olaylardir. Saglikli kulak akmaz ve normal bir kokusu vardir. Kulak kanalini kontrol ediniz kirmizilik iltihap kotu koku akinti varsa veya dokunusunuza tepki gosteriyorsa, basini surekli olarak bir tarafa yatik pozisyonda dolasiyorsa Veteriner Hekiminize basvurunuz . Veteriner hekim muayeneden sonra kedinizin kulagina ilac uygulayabilir ve bu uygulamalara sizin evde devam etmenizi isteyebilir. Bu uygulamalari yapmak bazen zor olabilir. Bazi kediler, ozellikle kulaklarinda agri hissedenler bu uygulamalara direnmektedirler. Kedinizin kulagindaki bu problemin cozumu icin sizin de mumkun oldugunca dikkatli ve sabirli olmaniz gerekir.
Kul Kulak kanalini kontrol ediniz kirmizilik iltihap kotu koku akinti varsa veya dokunusunuza tepki gosteriyorsa, basini surekli olarak bir tarafa yatik pozisyonda dolasiyorsa Veteriner Hekiminize basvurunuz .
Kulak icine ilac uygulamasi nasil yapilir?
- Bu tip bir uygulama icin bir yardimciya ihtiyaciniz olacaktir. Yardimci hayvaninizin on ayaklarini gogus ve kafasini tutarken ( gerekirse onu buyuk bir havluya sarabilirsiniz.) eger agresif degilse bir yardimciniz kedinizin basini tuturun,
- Siz ilaci uygulayacaginiz kulagin ucundan hafifce tutunuz kulagi cok siki ve gergin tutmamaya dikkat edin. Kulakta enfeksiyon varsa mutlaka agrisi olacaktir eger siz kulagini zorlarsaniz agridan dolayi size izin vermeyecektir . Onun icin hafif dokunuslarla bu islemleri yapmalisiniz.
- Ilaci kulak kanalinin disa acilan bolgesine veteriner hekiminizin onerdigi miktarda koyunuz. Ilac kulakla temas ettigi an kediniz buna tepki gosterebilir buna hazirlikli olunuz.
- Ilaci damlattiktan sonra kulak kanalina ve kanalin dibine biraz masaj yapiniz ( bu islemi bas ve isaret parmaginizi kullanarak kulak kanalini icine alip masaj yapiniz) Boylece ilacin kulagin dip kismina dogru kulak zarina kadar dagilmasini saglayabilirsiniz.
Tirnak Bakimi
Butun kedigiller familyasinda oldugu gibi kedilerde iceriye cekebildikleri tirnaklara sahiptirler. Bunlar son derce sivri korkunc silahlardir. Dinlenme sirasinda tirnaklar iceriye cekilir ve iyice korunur. Bu nedenle yurume sirasinda yere temas etmezler ve asinmazlar. Kedilerin tirnagida insanlarinki gibi surekli uzar. Kedi bunlari iyi tutmak zorundadir. Bunlarin cok uzun olmasini engellemek icin asindirmak gerekir. Eger tirnaklar cok uzarsa ve yuvalarindan cikarsa kedinin yurumesine engel olur.
Tirnak kesme olayina kediniz yavruyken alismasini saglayin. Yavru kedilerin tirnaklari igne gibi sivri ve keskindir .Onlarin uclarini kesmek ilerideki kesimler icin iyi bir egzersiz olur. Genelde kediler tirnak kesim olayindan rahatsiz olur ve korkarlar. Yavruyken yapilan bu egzersizler birazda olsa onun alismasina neden olacaktir.
Tirnak orta kisimda damar ve sinirler iceren canli doku ve onun ilerisinde olu tirnak dokusundan olusmaktadir. Tirnak kesilirken olu dokunun kesilmesi gerekir eger canli dokuyu da keserseniz kanamaya neden olursunuz. Beyaz tirnakli kedilerde canli doku ve olu doku siniri kolayca ayirt edilir, fakat siyah tirnakli kedilerde dikkatli davranmak gerekir. Bunun icin kedinin ayagina sikica bastiriniz ve tirnaklarin disariya cikmasini saglayiniz sonra kuvetli bir tirnak makasi ile canli tirnagi kesmemeye gayret ederek geride 2-3 milim kalacak sekilde tirnagi kesiniz.
Tirnak kesimi icin ozel olarak tasarlanmis tirnak makaslarindan yararlanilir. Insanlar icin uretilen tirnak makaslari bu is icin uygun degildir.
Ilk kez tirnak kesim isinin nasil yapildigini Veteriner Hekiminizden ogrenebilirsiniz. Hic bir zaman kanamaya neden olabilecek sekilde tirnak kesmeyiniz .Eger tirnak kaniyorsa o zaman pihtilasmayi saglayan bir preparat kullanmalisiniz ,elinizde gumus nitrat iceren urun varsa kanamayi durdurmak icin kullanabilirsiniz .Eger kanama durmuyorsa tum patiyi bandaja alabilirsiniz. Bunda da sonuc alinamiyorsa veteriner hekiminize danisiniz.
Eger tirnak kesimi islemi icin kendinize guvenmiyorsaniz o zaman bu isi bir uzmana birakiniz. Beslenme:
Kedinin BeslenmesiKediler ne yemeli?Kedi hemen hemen tam anlamiyla kanivordur. Vahsi hayatta tabiatinin geregi kemirgenleri,kuslari ve bocekler gibi canli avlari yiyerek beslenir. Bizim ona sagladigimiz hayat icinde yiyeceklerini bizim bilgimiz ve ona sagladigimiz olanaklar olcusunde alir. Kedinin menusunu ,bazi besinlerin eksikligi veya yoklugundan ileri gelen hastaliklardan korunmasi icin degisik vermek gerekir. Kedi yavrusunu genc yaslardan itibaren her seyi yemeye alistirmak lazimdir. Bunu henuz zevkleri tam yerlesmeden yapmak gerekir.Kedilerde sutten kesilmeden once yerlesen gida aliskanligi cok inatcidir. Beslenme egitiminde pratik yol yavrulari sutten kesme sirasinda dengeli ekonomik yeterince cesitli gidaya alistirmaktir.Bugun kuru mama veya konserve seklinde hazirlanmis kedi mamalari yemektedirler. Diger hayvanlar gibi kedilerinde dengeli beslenmeleri gereklidir.
Kedinin Tuy Bakimi
Butun kedilerin dokulmeye hazir tuylerinin toplanmasi icin tuy bakimina ihtiyaclari vardir. Kedinizin tuy bakimini yaparken onun sagligini da gozden gecirme firsati bulabilirsiniz. . Bu sirada derideki anormallikleri gozleyip pire vb. parazitlerin varligini kontrol etmelisiniz.
Eger kedinizin bir hastaligi yok ise tuyleri de guzel gorunecektir. Saglikli deri ve tuy saglikli bir vucudu, iyi bir beslenmeyi yansitmaktadir. Eger herhangi bir hastaligi varsa ilk belirti kendisini temizleme islemini yapmamasi dir.
Kediyi eve getirdikten hemen sonra tuy bakimiyla ilgilenmelisiniz. Kediyi tuy bakimina alistirmak icin ise yavru iken baslamak ve fircalamanin ardindan onunla biraz oynayarak bunun bir ilgi oldugunu anlamasini saglamak yararli olur. Boylece onunla yakinlasacak, huylarini tanimaya baslayacaksiniz. Ayrica sizin onu tutmaniza da alisacak boylece onun egitimi veya baska gereksinimleri icin onu tutmaniz gerektiginde buna yabanci olmayacaktir. Kediler zamanlarinin buyuk bir kismini tuylerini temizlemek icin harcarlar. Kedilerin dilleri tuylerine parlak ve canli gorunus vermeye ve tozlardan arindirmaya elverisli torpu gibidir. Bu ozel yapisi sayesinde olu deri dokularini, dokulen tuyleri gayet kolay temizlerler, bu sirada derideki kan dolasimini da uyarmis olurlar.
Tuy bakimi tuy tiplerine gore farkliliklar gosterir. Tuy tipleri kabaca uc gurupta toplanabilir; kisa tuyluler,yari uzun tuyluler, uzun tuyluler. Tuy bakimi icin gerekli olanlar firca, tarak ve bir parca kadifedir. Firca kisa killi, tarak ise tahta sapli metal disli olmalidir. Uzun tuylu kediler icin kalin disli tarak kullanilir.
Tuyler yattiklari yonun aksine fircalanir. Bas etrafindaki tuyler one dogru fircalanarak yuz etrafinda cerceve olusturulur. Kuyruk ozel itina ister. Mamasina haftada bir kez bir cay kasigi zeytinyagi karistirmak tuylerin saglikli olmasina yardimci olur.
Duzenli tuy bakiminin diger bir faydasi da evde ucusan tuylerin azalmasidir. Doseme ve halilarda yinede tuy kaliyorsa bunlar lastik bir eldivenle hafifce silinerek temizlenebilir.
Kisa tuylu bir kedinin bakimi basittir. Haftada bir iki kez fircalayip ve kadife ile parlatmak yeterlidir.
Yari uzun tuylu kedilerde genellikle haftada 1-2 kez fircalanip kadife ile parlatmak yeterlidir.
Uzun tuylu kedilere duzenli tuy bakimi yapilmasi hem gorunusleri hem de sagliklari icin gereklidir. Bu tuy tipindeki kedilerin tuy bakimi ozellikle ilkbahar ve sonbaharda her gun itina ile yapilmalidir. Boylelikle tuy dokumu sirasinda kedinin yalanirken dokulen tuyleri yutmasi ve midesinde tuy yumagi olusmasi onlenir. Bakim en az gunde bir kere yapilmaz ise tuyler kitiklasir. Kitiklasmis tuyleri ayiklamak icin ekseriya kurku tras edip buyuk olcude azaltmak gerekir. Dugumler varsa bunlar parmakla veya kut uclu bir sisle acmaya calisilmalidir. Eger acilmayan dugumler olursa bunlar kut uclu makasla kesilir, ancak bu duruma gelmemelidir. Tuyleri oyle karisik bir hal alabilir ki veterinerinize basvurmaniz veya onu kuafore goturmeniz gerekebilir. Bu karisiklari makasla kesmeye calisacaksaniz kedinizin derisini kesmemeye cok dikkat etmelisiniz.
Kediler kendilerini yalayarak temizlediklerinden bu tuylerin midede birikimi soz konusu olabilir. Bircok veteriner hekim haftada bir veya iki defa tuy birikimini onleyen urunler kullanmayi onermektedir. Tuy birikimi fazla olursa kedi kusarak sivi, tuy veya gida cikarabilir. Tuy birikimini onleyen urunler tupler seklinde bulunmaktadir. Bu konuda ciddi sorunlari olan kediler ozel bir diyetle beslenmelidir. Daha fazla bilgi icin veteriner hekiminize basvurunuz.
Pire mucadelesi icin gerekli uygulamalari yapiniz. Kedinizin tuyleri kotu gorunuyorsa, cok dokuluyorsa bunun derin bir saglik probleminden kaynaklanabilecegini de unutmayiniz. Fircalama saglikli deri icin gereklidir.
Tuy Yumaklari
Eger bir kedi olu tuylerin alinmasi icin surekli tuy bakimi gormez ise yalanma sirasinda bu tuylerin buyuk bir kismini yutar ve boylece midesinde ve bagirsaklarinda tuy yumagi olusabilir. Tuy yumaklarina kedilerde ozellikle, uzun tuylu olanlarda cok sik rastlanmaktadir. Tuyler birbirlerine dolanip top seklini almaktadir. Tuy yumagi yuvarlak kesitli , uzun, kitiklasmis tuy birikimidir. Kediler zaman zaman bu yumagi kusarak disari atarlar. Bunun icin ot yerler. Ayrica haftada bir kez verilecek bir cay kasigi zeytin yag yumagin mideden atilmasina yardimci olabilir. Eger atamazlar ise midede bu tur yabanci cisimlerin varligi gastrointestinal rahatsizliklara veya tikanmalara neden olmaktadir. Yumaklar besinlerin mideden bagirsaklara gecisini engelleyebildigi gibi kusma ve regurgitasyona neden olabilir. Ayrica konstipasyon da sekillenebilir.
Tuy yumaklarinin olusumunu engellemek icin kedinizin tuylerini siklikla fircalamalisiniz. Ayrica laksatif ve lubricant (kayganlastirici) maddeler de kullanilabilir. Bu urunler macun seklinde hazirlanmislardir. Kediniz bunlari mama gibi yiyebilir ya da ayaklarina uygulanirsa yalayarak da alabilir. Bu urunlerin odul seklinde hazirlanmis olanlari da mevcuttur. Bunlarda yag ile beraber mineral maddeler de vardir ve kediler bu urunleri daha cok severler. Bazi mama firmalari tuy yumagi olusumunu azaltan ozel mamalar hazirlamislardir

BESLENME TABLOSU
|
 |
Yas ve tur
|
Agirlik
|
Enerji ihtiyaci kkcal/gun
|
Günlük yemek ihtiyaci Kuru mama
|
Yavru kediler
|
30 haftalýk
|
1,5 kg - 2,7 kg
|
150 - 270
|
42 gr - 76 gr
|
40 haftalýk
|
2,2 kg - 3,8 kg
|
175 - 300
|
48 gr - 84 gr
|
Yetiskin kediler
|
Durgun kediler
|
2,2 kg - 4,5 kg
|
155 - 315
|
44 gr - 90 gr
|
Aktif kediler
|
2,2 kg - 4,5 kg
|
185 - 380
|
53 gr - 108 gr
|
Hamile kediler
|
2,5 kg - 4 kg
|
250 - 400
|
70 gr - 112 gr
|
Emzirme dönemi
|
2,2 kg - 4 kg
|
550 - 1000
|
154 gr - 280 gr
|
KEDINIZIN EKSTRA BESIN IHTIYACLARI
Diger karnivorlardan farkli olarak kedilerin spesifik ihtiyaclari vardir. Bu ihtiyaclarini bitkilerden karsilayamadiklarindan kediler et yiyen hayvanlar grubuna girerler. Yuksek protein ihtiyaci, vitamin A'nin ön maddesi, niacin, esansiyel yag asitleri ve taurin diger hayvanlarin doku ve organlarini yiyerek karsilanmaktadir. Örnegin kediler karoteni vitamin A'ya ceviremediklerinden bu eksikligi vitamin A iceren organlari yiyerek gidermektedirler. Buna benzer olarak tryptofandan niacini metabolize edemez, esansiyel yag asitlerini sadece diger hayvanlarin yag dokularinda alabilir ve taurini de diger hayvanlarin kas dokularindan saglayabilirler.
 |
 |
Ohhh keyfime diyicek yokk:)
|
Yatak ve Uyku
Kediler, yasamlarinin uzun bir bolumunu uyuyarak gecirirler. Bu yuzden onlara uyumalari icin huzurlu bir mekan saglamaniz gerekir; yoksa sizin en cok kullandiginiz koltugunuz, sandalyeniz veya yataginiz kisa zamanda onun uyku mekani haline gelecektir. Temizlik, konfor ve isi baslica gereksinmeleridir. Kedinizin kisa zamanda buyuyecegini goz onunde bulundurarak, yatagini koyacaginiz, kedinizin olculerine gore bir sepet en uygun secim olacaktir. Tabii bundan baska, tekstil urunleri kullanarak kendi yaptiginiz yatak da ayni amacla kullanilabilir. Hasta veya bakima muhtac kedileriniz icin sepetinizin altina elektrikli battaniye koyabilirsiniz; fakat bunu yapmadan once sepetin icindeki yatagi veya yatak yerine kullandiginiz kumaslari kaldirip en alta yerlestirmeniz gerekir. Elektrikli battaniye de nereden cikti diyorsaniz, icine sicak su doldurulmus bir pet siseyi veya termaforu kedinizin sepeti icerisine, onu yakmayacak sekilde yerlestirebilirsiniz.
|
|
 |
 |
|
Kedi Kumu ve Kabi
|
 |
Bu ekipman kedinizin tuvalet ihtiyacini gidermesi icin kullanilir. En kullanisli boyutlar 35 cm x 35 cm'dir. Yuksekligi kucuk yavrular icin 8 cm, buyukler icin ise 15 cm olmalidir. Kedi kumunu koyacaginiz kabin gozeneksiz duz ve kolay temizlenebilir bir malzemeden yapilmis olmasi tercih edilmelidir. Ornegin plastik, paslanmaz celik metal ve emaye kaplar en uygun cesitlerdir. Kolay temizlenebilir ve cesitli boyutlardaki kaplari kumuyla birlikte Friends Vet. petshop'unda bulabilirsiniz. Kum kabinin icerisine herhangi bir plajdan getirdiginiz kumu da koyabilirsiniz fakat ticari olarak uretilmis kedi kumlari iclerinde kotu kokulari yok edecek kimyasallar icerirler. Cesitli hastaliklar olusmasin diye kedinizin kumunu haftada bir kac kez mutlaka degistiriniz. Kum kabinin icerisinden diskilari ayirabilmek icin izgarali kaplar temizlik acisindan tercih edilmelidir. Kedinizin her tuvaletinden sonra kolayca, izgara vasitasiyla kumun icerisinden diskisini ayirabilir, boylece hem kumunuzu uzun sure kullanabilir hem de cesitli enfeksiyonlarin olusumuna engel olabilirsiniz.
Tuvalet kabi aliskanligi Kediler genellikle titiz hayvanlardir. Evinizin sekli nasil olursa olsun kedinizin kendi tuvalet kabini kullanmayi tercih edeceginden emin olabilirsiniz. Ancak tuvalet kabi kesinlikle temiz olmalidir. Kirli tuvalet kaplari genellikle kedinin tuvaletini yapmak icin baska bir yer aramasina neden olmaktadir. Tuvalet kabinin pis kokmasina diskidan cok idrar neden olmaktadir. Ancak her ikisi de gunluk olarak temizlenmelidir. Ayrica bircok kedi kendine ozel tuvalet kabi istemektedir. Tuvalet kabini da evin hareketli olmayan bir bolumunde ve kedinin rahatca kullanabilecegi bir yerde tutmaya ozen gosteriniz.Kediler kendi bolgelerini sahiplenmek, sinirlandirmak icin de tuvalet kabinin disina idrar yaparlar. Bunu daha cok kuyruklarini dikip titreterek idrarlarini dik bir yuzeye puskurterek yaparlar. Ancak bazi kediler bunu comelerek de yapabilir. Idrarla kendi yasama alanini belli etme, isaretleme normal icgudusel bir davranisidir. Aslanlar ve kaplanlar da bunu yaparlar. Bunun icin en iyi cozum kisirlastirmadir. Kisirlastirma islemi erken yaslarda (5-7 aylik donemde) yapilmalidir. Eger kediniz tuvalet kabini dogru olarak kullanmiyorsa ilk olarak hekiminize basvurmalisiniz. Kediniz herhangi bir hastaliktan dolayi tuvaletini tuvalet kabina yapmiyor olabilir. Sagligiyla ilgili bir sorunu olmadigi ortaya ciktiktan sonra veterineriniz bu davranis sorununu gidermek icin uygun cozumler onerecektir...
|

Kediniz'e Eve dönmesini öğretmek
Bir ev kedisine eve dönmesi nasıl öğretilebilir? Bu soruyu geçenlerde bir kedi dostumuz soruyordu. Yeni bir eve taşınmış ve kedisini bahçeye çıkarma imkanı olduğu halde kaybolacağı endişesi ile çıkaramıyordu. Kedisi ise ısrarlı gözlerle camdan dışarı bakıyor ve açık bir pencere ya da kapı bulmak için can atıyordu.
Kediler evlerini kolaylıkla öğrenebilirler. Ama bunun için karşılıklı bir eğitim yapılmasında fayda var. Şöyle ki ;
� Öncelikle kedinin evi tanıması gerekir. Eğer eve yeni geldiyse ertesi gün sokağa çıkarılması doğru değildir. Henüz evin ve eşyaların kokusunu hafızasına almasına izin verilmelidir. Bu sebeple evde geçirilecek iki hafta evi tanımak için yeterli olacaktır.
 � Kedinizi sokağa çıkarmadan önce sokağı kontrol etmenizde fayda var. Muhakkak ki her yanını bilmenize imkan yok, ama yörenizde gerçekten kediniz için tehlikeli olabilecek bir yer var ise (boya atölyesi, imalathane, işlek bir caddeye açılan bir yol, v.b.) bu durumda sokağa çıkarma kararını tekrar gözden geçirmekte fayda var.
� Çevreden emin olduğunuz durumda kedinizi kucağınıza alarak balkona ya da pencereye çıkarın ve çevredeki kokularla onu tanıştırın. Bunu bir kaç gün aralıklarla tekrarlayabilirsiniz. Balkondan ya da pencereden çevreyi izlemesine fırsat yaratın. Böylelikle o kafasında haritayı çizmeye başlayacaktır.
� Kedinizi mümkünse karnı tok iken değil aç iken sokağa çıkarınız. Zira tok çıktığı durumda eve daha geç dönmek isteyebilir.
� İlk sokağa çıkışlarında birlikte olun. Bir haftasonu sabahı bunun için daha idealdir. Hem ortam daha sessiz ve hem daha az tehlike arz edecektir. İlk sokağa çıkış için kesinlikle akşam ya da gece saatlerini tercih etmeyin.
� İlk sokağa çıkışlarında onu sokakta serbest bırakmadan önce eve nereden geri dönebileceğini göstermeye çalışın. Bahçeden sıçrayıp geleceği bir pencere var ise onu tutarak mizansen yapın.
� İlk sokağa bıraktığınız anlarda heyecan yaratıp onu ürkütmeyin.
� İlk sokağa çıkışlarında (ve devamında) mümkünse gelebileceği yerleri açık tutun. Zira korkarak eve geri dönmek ya da bir şeylerden kaçıp eve sığınmak isteyebilecektir.
� Sokağa çıkmasının ardından yine mümkünse evinizin etrafına evden alınma ve ev kokusu sinmiş küçük parçalar, eşyalar ya da bezler bırakın. (Bu yöntem özellikle kaybolan kediler için uygulanmaktadır.) Bu tür eşyaların kokusu evi bulmasını kolaylaştıracaktır.
� Sokağa çıkan kedinizi hep belli bir tarz ile çağırın. Ona özel bir sesleniş bulmaya çalışın. Adını biliyorsa bu yeterli olacaktır. Ama bilmiyorsa �pisi pisi� gibi her kediyi çağırabilecek sesler yerine duyduğunda kendine seslenildiğini anlayacak bir sesleniş bulun. (Biz sokağa çıkan Ponpon�u VavVav diye çağırmaktayız. O da VavVav diye söylene söylene gelmekte..)
� Sokaktan eve gelişlerinde onu ödüllendirin. Bu eve gelişi daha kolaylaştıracaktır.
Mobilyaları İşaretlemekten Vazgeçer Mi
Acaba?
Sokrates'i tüm kitaplığımı, bütün CD'lerimi, perdelerimi, koltuklarımı erginleşir erginleşmez işaretlemesinden artık bıktığım bir anda onu kısırlaştırmaya karar vermiştim. Zira artık kokudan ve temizlikten helak olmuş bir haldeydim. Kısırlaştırmadan sonra Sokrates işaretleme huyundan büyük ölçüde vazgeçmiş olsa da ara ara bu işe devam etti (ve de ediyor).
Kediler, öncelikle yerlerini ve egemenlik alanlarını ifade etmek için idrar yollarından idrarla karışık özel bir sıvı salgılarlar ve bu sıvıyı oldukça artistik bir hareketle çevrelerine bırakırlar. Bu sıvı sadece egemenlik alanını işaretlemek için değil karşı cinse de aşk davetiyesi çıkartmak için kullanılır.
 Siz ne kadar o sıvıyı çıkardığı anda bağırsanız, onun dikkatini dağıtmaya çalışsanız da sizin dikkatinizin dağıldığı anda işini görür. Bildiğiniz gibi kediler çok yoğun ajandaları olan yaratıklardır ve bugünün işini asla yarına bırakmazlar.
Bu işaretleme olayının sadece erkek kedilere ait olduğunu sananlar oldukça yanılıyorlar. "Erkek fatma" cinsinden dişi kedilerde de benzeri bir etkinlik görülebilir. Ama dişilerde görülme olasılığı azdır.
Kısırlaştırma bu işaretleme işini ciddi ölçüde azaltmaktadır. İşaretlenen yerlerin temizliğine gelince, kesinlikle reklamlara kanıp koku giderici spreylerden almayın. Zira reklamlarda görüldüğünün aksine o kokular kelebeklerle pencereden uçup çıkmamakta tam tersine evin orta yerine daha bir sinmektedir. Etkili bir çamaşır suyu ya da oksijen sulu deterjanlar tek etkin çözümdür. Limon, lavanta kokulu yer temizleyicileri ile sadece kendinizi kandırırsınız. Temizlenen yere kolonya dökülmesinde fayda vardır. Zira kediler kolonya kokusunu hiç mi ama hiç sevmezler. Ama kolonyalı savunma sisteminiz onları bu kez başka yerlere yönlendirebilir.
Sokrates'in işaretlediği CD'lerimin kaplarını atmak zorunda kaldım. CD'leri ise deterjanlı suda yıkayıp komşuların garipsemesine aldırmadan balkonda kuruttum. Kitaplarımı ise atamayacağımdan şişmelerini kabullenerek sildim. Ama emin olun kitapları karıştırırken Sokrates'in zampara günlerinden kalan o kokuyu hala alırım. Eh bu da Sokrates'e yaptığımın cezası olarak kabul etmem gereken bir eza.

Köpekler için �mesajınızı aldığında gelir� denirken, kediler için ise �mesajınızı aldığında değerlendirir ve cevap vermeyi bir süre sonraya erteler� derler.
Kedilerin sizin isteklerinize istediğiniz anda yanıt vermeyeceği çok açık bir gerçek olsa da gösteri işinde çalışan Anne Gordon bunun aksini iddia ediyor.
Anne Gordon kedinizden istediğiniz şeyleri tek sözcük olarak sürekli tekrarladığınız takdirde bunları öğrenme (�dikkate alma� demek daha doğru olacak...) eğilimine girdiğini düşünüyor. Prenses Kitty ile 9 yıl geçiren Karen Payne de benzer bir düşüncede. Karen Payne kedisi Prenses Kitty�ye tam 100 değişik gösteri numarası öğretmiş ve bir çok TV programında Prenses Kitty bunları eksiksiz gerçekleştirmiştir.
 Anne Gordon kedisine öğretmek istediği sözcükleri kulağına fısıldayarak başlamış ve kullandığı sözcüğü özellikle o sözcükle ilgili eyleme özel kullanmaya gayret etmiş. Başarıyı ise ödüllendirmiş.
Bunun bir öğrenmeden ziyade otoriteyi kabullenmek olarak değerlendirmek daha doğru bir kanaat olacak. (Sakın eğitim zaten budur demeyin!) Zira bazı kediler sözcükleri anlamaktadır ama sözcüklerle mimikleri ve vurguları da birleştirerek iletilen mesajı almaktadır. Kedileri eğitmeye yeltenen kişiler farkında mıdır bilinmez ama kedilerinin anlamak istediği sözcükleri sarf ederken aslında kedileri rahatsız eden, sınırlayan bir vücut dilini de pervasızca kullanabilmektedirler.
Açıkcası biz Susam�a hala pencere açmamayı öğretemedik, ama o bize neler yapmamız gerektiğini pek güzel öğretti. �Kedileri eğitmek� denince bizim aklımıza nedense Afrika�ya gidip uygarlığı getirdiğini iddia eden sömürge misyonerleri geliyor.
Eğitim almış insanoğlunun her zaman doğru şeyler yapmadığı da hepimizin malumu olduğuna göre biz yine de kedilerimizi eğitmek yerine onlar tarafından eğitilmeye gönüllüyüz.

Kedilere sıvı ilaç nasıl verilir?
Eğer sıvı ilaç yiyeceğe karıştırılamıyorsa iğnesi çıkarılmış yeni açılmış temiz bir plastik şırınga ile sıvı ilaç verilecek ölçüde çekilir. Kedinizin ilaç verme davranışınıza tepkisine göre ya sıkı sıkı utarak ya da sıkı tutmaya gerek kalmadan ağzının içine yavaş yavaş sıvı ilaç bırakılır. Özellikle yavru kedilerde şırıngaya doldurulmuş sıvı ilacın aniden boşaltılması tehlikelidir. Nefes alma borusuna kaçabilir. Bir de eğer kedinizin ensesinden tutarak ilacı veriyorsanız ayakları duruşu yere doğru sallanacak şekilde olmalı, yemek borusundan bir şeyin geçmesine izin vermeyecek bir açı yaptırılmamalıdır.
Kedilere katı ilaç nasıl verilir?
Kediler iyi koku olma özellikleri sebebi ile yemeklerine karıştırılmış ilaçların kokusunu genellikle alırlar ve yemekte isteksiz davranırlar. Katı ilaçların yemeğe, süte karıştırılması tercih ediliyorsa hap iki çorba kaşığı arasında ezilerek iyice toz haline getirilebilir (ya da havanda dövülebilir, ama genellikle küçük çaplı ilaçların özellikle tahta havanda dövülmesi halinde hem verilecek miktar azalabilir hem de havandaki diğer dövülmüş yiyeceklerin kokusu sinebilir.) Eğer toz haline getirilmiş olsa dahi yemekte isteksiz olursa, en iyi yöntemlerden biri toz haline gelmiş ilacı bir parça (bir çay kaşığı) mayonez ya da sulanmamış yoğurt ile karıştırarak ağzına kibarca sürmektir. Kedilerin yapışkan şeylere tahammülleri olmadığı için sürülen şeyi yalayarak yemeye çalışacaklardır.

Kediler yıkanır mı?
Kediler yıkanmaz. Eğer kimyevi maddelere kazara batmışlarsa ya da üzerine temizleyemeyeceği ölçüde büyük bir madde yapışmışsa yıkama söz konusu olabilir.

Kedimin ateşi çıktığını nasıl anlarsınız?
En doğru yöntem anal olarak ateşölçer yardımı ile kedinizin ateşini ölçmektir. Normalde 36-37 arası bir sıcaklıkta olurlar. Ateşleri çıktığında halsiz ve isteksiz olurlar. (Kedileriniz eğer normaldışı davranışları gösteriyorsa mutlaka bir sıkıntısı ya da bir hastalığı söz konusudur. Yakın ilgi ve kontrolünüzde bulundurmalısınızdır.) Ateşi çıkan kedilerin genellikle burunlarında bir kuruma olur. Ama kedi nezlesinde salgı arttığı için bu yanıltıcı olabilir. En doğru yöntem ateşölçer ile ölçmektir. Ateşölçeri kullanırken bir miktar krem kullanmanız kedinizin sıkıntısını bir nebze azaltacaktır.
Kedilere aspirin verilir mi?
Kesinlikle hayır. Küçük dostlarımızın mideleri çok hassasmış gibi gözükse de aslında kediler inanılmaz hassas bir mideye sahiptirler. Aspirin kedilerde mide kanamasına yol açabilen bir ilaçtır. Yanlış bir inanış olarak, kedilere insanların kullandıkları ilaçların verildiği düşünülür. Veterinerinize danışmadan kedinize ilaç vermemelisiniz.
Kedi(ler)inizi alaturka tuvalete nasıl alıştırabilirsiniz?
Önce alaturka tuvaletin çanak kısmına kalın gazete kağıdı koyar, içine de kedinizin kullanacağı kumu koyarsınız. Kediniz buraya yapmaya alıştıktan 10 gün sonra yavaş yavaş kumu azaltır, içine kırpılmış gazete parçalar? karıştırırsınız. 10 gün sonra kumu iyice azaltıp, gazete parçalarını artırırsınız. 10 gün sonra kumu tamamen kaldırır, kalın gazetenin ortasına küçük bir delik açar, sadece gazete kırpıntılarına yapmasını sağlarsınız. 10 gün sonra kırpıntıların sayısını iyice azaltır, deliği büyütürsünüz. 10 gün sonra kırpıntıları tamamen kaldırır, sadece ortası delinmiş kalın gazete kağıdını bırakırsınız. 10 gün sonra, gazete kağıdının katlarını her gün inceltir, sonra da tamamen kaldırırsınız. Unutmayın, tüm bu işlemler sırasında, kedinize sürekli ";aferin" deyin ve onu okşayın, asla cezalandırmayın. Eğer istediğinizi yapmazsa, süre onun alışacağı kadar olmamıştır. Sabırla bir adım geri gidip, tekrar deneyin ve aferin deyin. Ayrıca her tuvaletten sonra mutlaka su dökün. Bir süre sonra, tuvaletini yaptığında, size su dökmeniz için haber verecektir. Onu daima ödüllendirin, okşayıp, öpün.
Yavru kedi nasıl emzirilir?
Yavru kediler için eczanelerde ve pet dükkanlarında/veterinerlerde biberon seti satılmaktadır. Ama bulamıyorsanız yeni açacağınız bir şırınga da ihtiyacınızı karşılayabilir. İğnesi çıkartılmış şırınga kedi yavruları için biberon yerine kullanılabilir. Sütün yavrunun ağzına bir anda değil ağır ağır pompalanması gerekir. Her kullanımdan sonra şırınga sabunlu suyla yıkanmalı ve iyice durulanmalıdır. Bir daha ki kullanıma kadar da temiz bir yerde muhafaza edilmelidir.
KEDİLERDE İSHAL:
Öncelikle ishale sebep olan hususu veterinerinizle konuşarak çözümlemelisiniz. Ama ishal durumunda aşırı su ve mineral kaybı olduğu için temiz içme suyuna 1 litre için 1 çorba kaşığı tuz ve 1 çorba kaşığı şeker ilave ederek verin. (İlave ettiğiniz maddeleri su ile karıştırın.) Tuz ve şeker nispeten kaybettiği mineralleri geri almasını sağlayacaktır.
Kediniz zehirli bir şey yedi ise...
Hemen bir veterinere gitmeniz gerekir. Ama yediği şeyi kusturmak istiyorsanız kahve ile tütünü karıştırıp biraz su ile ıslatarak hemen ağzına sürebilirsiniz. Kahve ve tütün karışımı hemen kusma etkisi gösterir. Sakın boğazına kaçan bir şey için kedinize bunu yapmayın. Kusma halinde boğazını daha da tıkayabilirsiniz.
KEDİLERDE ÇİFTLEŞME:
Aşk sınır tanımaz. Hele ki konu kediler ise. Çiftleşme zamanı gelen dişi kedilerin yüksek sesle miyavlamaları (yoksa haykırışları mı desek) meşhurdur. Evde dişi kedisi olan kedi dostları bu sesi çok iyi bilirler. İster kafanızı yastığa ister su dolu küvete sokun o size isteğini mutlaka sesi ile duyurur.
Dişi kediler bununla da yetinmez. Jane Fonda�nın Barberellası�nı ya da Müjde Ar�ın Ah Belinda�sını hatırlatır bir şekilde kendini yerden yere atar. Kadın olduğunu hatırlatan kıvrak hareketler sergiler. Poposunu yukarı kaldırabilir, gerinir, bazen oyun ile dolu saldırılara girişir. Dişi kediler genellikle 6 aylıkken erginleşirler. Ama Siyam kedileri ve Burmalar daha erken yani 3.5, 4 aylıkken erginliğe ulaşırlar.
 Dişi kediler yılda yaklaşık on kere çiftleşme sürecine girerler ve her süreç yaklaşık 2 ila 3 hafta sürer. Ama bu süreçler genellikle yılın başında başlar ve sonbahar civarında azalır. Kış aylarından ziyade bahar ile çiftleşme isteği artar. Bir görüşe göre kedilerin gözlerine gelen güneş ışığının açısı bu çiftleşme sürecinin başlatıcısıdır. Dişi kediler de her bayan gibi seçicidirler. Öyle kolay kolay eş seçemezler. Adaylar her ne kadar peşinde koşsa da gönlünü çalmayı başarabilmeleri için epey bir çaba sarf etmeleri gerekir. Sınırı aşanlar dişi kedinin sivri tırnakları ile terbiye edilirler. Ama dişi kedi eşini beğendi ise kendisine yaklaşmasına izin verir. Aşk oyunları bir süre devam eder. Küçük kavgalar, ısırmalar, kovalamacalar bu aşk oyunlarında rastlanan sahnelerdir.
Dişi kedi çiftleşmeye karar verdiğinde erkek kedinin kendisini ensesinden dişi ile tutmasına izin verir. Çiftleşme kedilerde oldukça kısa sürer ve çiftleşmenin belirtisi dişi kedinin çıkardığı yüksek tonda bir sestir. Dişi kedi çiftleşene dek yumurtalarını serbest bırakmaz ve tam çiftleşme anında yumurtalarını serbest bırakır. Çiftleşme döneminde dişi kedi birden fazla sayıda erkek kedi ile çiftleşebilir. Çiftleşme sürecine giren dişi kedilerin ateşinde görece bir artış da görülebilir.
Eğer erkek kedinizi ya da dişi kedinizi ev ortamında konuk bir kedi ile çiftleştirecekseniz dikkat etmeniz gereken önemli hususlar olduğunu hemen belirtmeliyiz. Öncelikle sağlık durumundan emin olmalısınız. Hem kedinizin hem de konuk kedinin birbirlerine hastalık bulaştırmayacağını testlerle tespit ettirmelisiniz. Özellikle kedi AIDS�i bu tür çiftleşmelerle kediden kediye geçmektedir. Diğer taraftan kedileri bir araya getirdiğinizde iyi gözlem yapmalı ve yalnız bıraktığınız anlarda eğer birbirlerine yakınlık göstermiyorlarsa zorlamamalısınız. Bırakın doğa işini görsün. Eğer gelin ile damat adayları bu konuda isteksizler ise birbirlerinden pek haz etmemişler demektir. Doğal olarak başka bir aday bulmak yine size kalmaktadır.
Kısırlaştırılmamış dişi kedilerin çiftleşme dönemlerinde sokağa bırakılması halinde istenmeyen hamileliklerle karşılaşılması kaçınılmazdır. O sebeple eğer kısırlaştırma kararı aldıysanız gecikmemelisiniz. Eğer kısırlaştırmayacak ve hamile kalmasını da tercih etmiyorsanız yapacağınız tek şey yüksek volümlü bir walkman ile evde dolaşarak dişi kedinizin çığlıklarından kulaklarınızı korumanızdır. Ama bizce bu kediye kısırlaştırmadan daha da ağır bir yüktür.

Kediler Neden
Yalanır?
Eskiler "Kedi yalanıyorsa yağmur yakındır" dese de kediler genel temizliklerini yapmak için düzenli olarak yalanırlar. Yalanma eylemi daha çok sabah kahvaltısından sonra başlar. Sabah yapılan temizlik genel temizliktir. Yani baştan tırnak ucuna kadar bir temizlik yapılır. Ama her yemek sonrasında ise özellikle yüz ve patiler yalanarak temizlenir.
Sokak gezilerinin sonucunda kirlenen kürk de yine yalanarak temizlenir. Kediler yalama işlemine dişlerini de katarlar ve kitreleşmiş tüy topakları tarak gibi kullanılan dişlerle yumuşatılıp sert bir fırçayı andıran dille açılarak düzeltilir.
 Kedilerin tüy temizliklerini yapabilmeleri için öncelikle suya ihtiyaçları vardır. Zira temizliğin ana öğesi tükürüktür. Kedi tükürüğü kedi için antiseptik özellik taşır. Yaraların yalanması bir anlamda pansuman bir anlamda tedavidir. Ama operasyon yaralarının yalanması dikiş varsa sıkıntı yaratabilir. Bu sebeple Elizabeth yakası ile yalanacak bölgeye ulaşmasının engellenmesi doğru olacaktır. Düzenli su alabilen kediler tüy temizliklerini rahatlıkla yapabilir. Ama özellikle sokak kedileri yeterince su içemedikleri için tüy temizliklerini gerektiği gibi yapamazlar. Özellikle mantar gibi deri hastalıklarının başlamasında da bu geciken temizliğin belli bir payı vardır.
Kediler için yalanma doğal bir eylem olsa da aşırı yalanma durumu dikkatle gözlemlenmelidir. Zira aşırı yalanma kedinizin bir sağlık sorunu olduğuna işaret eder. Muhtemelen de hypertiroid problemi olabilir. 10 yaşına kadar kedilerin % 30'unda hypertiroid vakası görülmektedir. Bu durumda en kısa zamanda kedinizi bir veteriner hekimin kontrolüne götürmenizde fayda vardır.

Kedi Hastalıkları (geniş Kapsamlı)
Cat Scratch Disease (Kedi Tırmığı Hastalığı)
Tanım
Hastalık gram(-) bir basilin neden olduğu zoonoz karekterli enfeksiyöz bir hastalıktır.
İnsanlarda çoğunlukla iyi huylu olan, sınırlı lenfadenopati ile karekterize olan hastalık çocuklarda yaygın olarak görülür ve sadece kedi tırmalamasıyla değil , kedi veya köpek ile temasdan sonra da görülebilir. Ancak kedi tırmalamasından sonra görülme oranı daha yüksek olduğundan kediler enfeksiyon kaynağı olarak tanınmaktadır.
Hastalığın nedeni nedir?
Hastalığın etkeni konusunda değişik fikirler savunulmasına karşın Cat scratch disease geçiren hastalarda son zamanlarda Bartonella henselae ve Bartonella quinata adlı bakteriler hastalığın sebebi olarak teşhis edilmiştir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalık subakut bir hastalıktır. Bulaşmadan sonra yaklaşık 2 hafta içinde papül şeklinde lezyon şekillenir. Özellikle baş ve boyun çevresindeki lenf yumrularında gelişen bölgesel lenfadenitis söz konusudur. Genellikle iyi huylu olan bu lenfadenopatiler yaklaşık olarak 1-2 ay süreyle varlığını sürdürdükten sonra sekunder bir etken yoksa kendiliğinden iyileşme sürecine girer ve bir kaç ay sonra etkinliğini kaybeder.
Ancak AIDS hastalığının söz konusu olduğu durumlarda tedavi yapılmazsa hastalık daima kötüye doğru gelişir ve hayati tehlike oluşabilir.
Bulaşma nasıl olur?
Kedilerde hastalığa sebep olan değişmez etken Bartonella henselae’dir ve özellikle mayıs aylarında pireler tarafından taşınır. Bartonella quinatanı ise kaynağı bilinmemektedir.
İnsanlara bulaşma nasıl olur?
İnsanlar bu hastalığı kedi tırmalaması veya ısırması ile alabilir. Ayrıca köpeklerin de hastalık etkenlerini taşıyabileceği ve bulaşmaya neden olabileceği bildirilmiştir.
Risk yaratan faktörler nelerdir?
Hastalığın erken yaşlarda görülme oranı yüksektir. Özellikle yavru kediler hastalığın taşınmasında etkin rol oynar.
İnsanlarda da gençler ve özellikle çocuklar hastalığa daha duyarlıdır.
Pireler bakterilerin taşınmasında aracılık ettiğinden aşırı pire enfestasyonu görülen kediler daha fazla risk oluşturabilir.
Açık yaraların varlığı, yalama sonucu bulaşma olabileceğinden riski artıran diğer bir faktördür.
Erkekler hastalığa kadınlardan daha duyarlıdır.
Mayıs aylarında bu hastalığın görülme riski fazladır.
Bağışıklık sistemini zayıflatan ağır seyirli enfeksiyonlar örneğin, AIDS hastalığının seyri sırasında şekillenen bulaşmalarda risk daha fazladır.
Hastalığın kedilerde belirtileri nelerdir?
Hastalık etkenini taşıyan ve bu etkenleri insanlara bulaştırabilen enfekte kedilerde genellikle hastalığa ait bulgular görülmez. Kediler etkeni taşıyıcı görev yaparlar.
Hastalığın insanlarda belirtileri nelerdir?
Klinik olarak ilk gözlenebilen belirti tırmalanan veya ısırılan bölgede oluşan yara ve bunu takiben şekillenen deri lezyonlarıdır. Bu lezyonlar kırmızı renkte yuvarlak ve kabukludur.
Hastalığın insanlarda görülen en karekteristik belirtisi ise lenfadenopatidir. Öncelikle boyun bölgesi lenf yumrularında görülen bu değişikliğe mandibular, inguinal ve thorakal (çene, kasık ve göğüs) lenf yumrularında da rastlanabilir. Elle yapılan muayenelerde lenf yumrularındaki bu şişkinliği tespit etmek mümkündür.
Ayrıca yüksek ateş, iştahsızlık, halsizlik, mide bulantısı ve kusma gibi genel belirtilerin yanısıra dalakta büyüme, farenjit ve paratroid bezinde büyüme gibi spesifik bulgularda görülebilir.
Bu spesifik belirtiler yanında daha az oranda olsada encephalit, felç, saldırganlık, yüz kaslarında felç, koma gibi sinirsel belirtiler ve diş etinde, ağız içinde yaralar, ağrısız şişkinlikler tarzında konjunktival granulomlar gözlenebilmektedir.
Hastalık nasıl teşhis edilir?
Hastalığın teşhisinde dikkat edilmesi gereken en önemli konu her vakada deri lezyonlarının görülmeyebileceğidir.
Teşhis için en doğru sonuçlar laboratuvar testleri ile mümkündür. Bu amaçla, deri lezyonlarından örnek alınarak patolojik incelemeler yapılabilir.Kan tahlili ile de enfeksiyonun varlığı tespit edilebilir. Ayrıca biopsi yapılabilir.
Kedi tırmığı hastalığının teşhisinde en önemli adım ise kişinin hikayesinin araştırılmasıdır. Kedi ile temasın olup olmadığının öğrenilmesi kesin teşhisin konulmasında yardımcı olan temel unsurdur.
Tanım
Enfekte kediler uzun süre ( 30 gün veya daha fazla) tedavi edildiğinde Bartonella henselae elimine edilebilir.
İnsanlarda da antibiyotik tedavilerine büyük oranda olumlu sonuç alınmaktadır. Çoğunlukla medikal tedaviler ile kısa sürede iyileşme görülen bu hastalık her hangi bir tedavi uygulanmadan kendiliğinden iyileşebilir. Nadir olarak tedavi uygulanmayan bazı vakalarda kötü bir gelişme izlenebilmiştir. Ancak bu durumun bağışıklık sistemi ile ilgisi olduğunu düşündüren bulgularda gözlendiğinden direk olarak kötü seyrin nedeninin Cat Scratch Disease olduğunu düşünmek yanlış olabilir.
Lenfadenopati insanlarda sık karşılaşılan bir durumdur. Ancak bu durum kedi tırmığı dışında enfeksiyonlar ve bazı kanser hastalıklarının seyri sırasında da sık görüldüğünden tanısının konulması ve nedenin iyi araştırılması gerekmektedir.
Kedi tırmığına bağlı olarak şekillenen lenfadenopatiler çoğunlukla tümöral karekterli değildir.
Toxoplasmosis (Toksoplazma Enfeksiyonu)
Tanım
Toxoplazma kedi ve diğer memelilerde ortaya çıkan ve Toxoplazma gondii isimli protozoa tarafından oluşturulan bir hastalıktır.
Son konakçısı kedigiller olan bu parazit diğer hayvanlara ve en önemlisi insanlarada bulaşabilir.
Kedilerin hastalık tarafından enfekte olmaları yiyecekler tarafından olur. Bu yiyecekler doğada bulunan kemirgenler, kuşlar veya çiğ etler olabilir. Eğer kedinin yediği kemirgen veya kuş parazit tarafından enfekte edilmişse parazit kediye geçer ve parazitin yaşam siklusu başlamış olur. Parazit kedilerin ince bağırsağında çoğalmaya başlar ve ookistleri oluşturur. Oluşan ookistler yaklaşık 3 hafta içinde dışkıyla dışarı çıkarlar ve 1 hafta içinde spor’lar oluşur. Bunlar oldukça dayanıklıdırlar ve nemli ortamda aylarca canlı olarak kalabilirler.
Bu ookistlerle enfekte olan yerlerle temas etmek hayvan veya insanların hastalığı alması için yeterlidir. Bunun dışında az pişmiş etlerin özellikle domuz, sığır ve koyun etlerinin yenmesi veya keçi sütü gibi pastörize edilmemiş sütlerin içilmesi de hastalığın alınması için yeterlidir.
Toxoplazma ayrıca kan nakli sırasında da bulaşabilir.
Kedide hastalığın belirtileri nelerdir?
Hasta kedilerin bir çoğunda klinik semptom görmek mümkün değildir. Belirti görülebilenlerde ise zaman zaman ateş, halsizlik, depresyon ve iştah kaybı seçilebilen bulgulardır.
Bunların dışında solunum problemleri, pankreas yangıları, lenf bezlerinde nodül oluşumu, göz problemleri, çiğneme ve yutkunma güçlükleri, davranış bozuklukları veya felç görülebilir. Ancak bu semptomların hiç birisi hastalık için spesifik değildir ve dolayısıyla bir çok hastalıkla karışabilir.
Yavru veya genç kediler yaşlı olanlara göre daha fazla enfeksiyondan etkilenirler
İnsanda hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalık insanlarda daha çok grip benzeri semptomlarla ortaya çıkar veya hiç bir belirti göstermez. Belirti görülenlerde ise baş ve boyundaki lenf bezleri şişer, kas ağrısı, baş ağrısı, ateş, sinirsel bulgular ve bulanık görme ortaya çıkan semptomlardır. Eğer hastalık beyin zarlarını etkilemişse çok şiddetli bir baş ağrısı en belirgin bulgudur.
Hastalığın insanlarda en önemli etkisi hamile kadınlar üzerindedir. Hamilelik öncesi veya hamilelik sırasında Toxoplazma ile enfekte olmuş annelerden doğan çocukların büyük bir kısmı enfekte olma riskiyle karşı karşıyadır. Enfekte olan çocuklarda beyin ödemleri veya mental gerilikler ortaya çıkabilir. Hamileliğin erken dönemlerinde enfekte olan annelerde ise düşükler görülebilir.
Hastalık nasıl teşhis edilir?
Hastalığın teşhisi oldukca zordur. Serolojik testlerin mutlaka yapılması gereklidir. Kedilerin dışkılarında ookistler görülebilir. Ayrıca dokuların mikroskopik incelemesinde de Toxoplazma tespit edilebilir. Bunun dışında kan, beyin ve omurilik sıvılarından ve idrardan tespit edilebilir.
Hastalığın insanlarda tespiti ise Sabin-Feldman testi ile yapılmaktadır.
Hastalıkdan nasıl korunulur?
Hastalıkdan korunmak için bir aşı yoktur. Bunun yerine hastalığa karşı önlem almak korunmanın en iyi yoludur.
Hastalık etkenleri öncelikli olarak toprakta bulunduğundan toprak ile temas sonrasında gerekli temizliğin yapılması önem taşır.
Tuvaletin temizliği ve kumunun sık değiştirilmesi de diğer önemli bir konudur. Kumun temizliği yapılırken eldiven kullanılması hastalığın insanlara bulaşmasını önlemek açısından önemlidir.
Kedilerin kuş veya fare gibi hayvanları avlaması mümkün olduğu kadar önlenmeli, pişmemiş et ve pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri verilmemelidir.
Toprakla uğraşan kişiler mutlaka eldiven kullanmalıdır.
Pişmemiş sebze ve meyveler yenmeden önce muhakkak çok iyi yıkamalıdır.
İnsanlara bulaşma yollarından biri de kan transfüzyonudur. Bu nedenle kan alımı gerektiğinde kontrollü (resmi) kurumlardan kan temin edilmesi olası riskleri minumuma indirgemek yönünden gereklidir.
Hastalığın insanlara bulaşması yiyecekler ile olabildiğinden az pişmiş veya pişmemiş etlerin, pastörize edilmemiş sütlerin alınmamasına dikkat edilmelidir.
Kedinin etkeni taşıyıp taşımadığının testlerle belirlenmesi ve varlığı halinde gerekli tedavilerin yapılması özellikle bebek sahibi olmayı düşünen kedi sahiplerinin ilk yapması gereken işlem olarak söylenebilir.
Salmonellosis (Salmonelloz Enfeksiyonu)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalığın etkeni olarak bir çok salmonella türü vardır. Fakat kedilerde en çok görülen tür salmonella typhimuriumdir. Kedilerde görülen gastroenteritisin başlıca sebeblerindendir.
Hastalık nasıl bulaşır?
Başlıca hastalık kaynakları kirlenmiş sular, sığır ve ya kümes hayvanlarından yapılmış yemeklerin iyi pişirilmemesinden, bakterinin bulaştığı eşyalar, depolama veya işleme sırasında kemirgenler, böcekler ve kuşlar tarafından enfekte edilen hazır mamalar ve hayvanların toplu olarak bulundukları yerlerdir.
Hastalık nasıl gelişir?
Bakteri vücuda girdikten sonra ince bağırsak, kolon ve çevre lenf yumrularında yerleşir. Ayrıca karaciğer ve dalak da enfekte olabilir. Bakteri 3–6 hafta boyunca zaman zaman vücuttan dışarı atılabilir. Hastanın yaşı, genel sağlık durumu, beslenme durumu ve çevre şartları bakterinin hastalık yapıcı etkisini belirler.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Gastroenteritis,
Kilo kaybı,
İshal (sulu veya mukuslu olabilir ve bazen taze kan bulunabilir),
Kusma,
Karın ağrısı,
Patolojik uyku hali,
Merkezi sinir sistemi septomları (aşırı heyecan, koordinasyonsuzluk, körlük ve havale)
Hamile hastalarda yavruların ölü doğumuna sebeb olabilir.
Bazı hastalar semptom göstermeden taşıyıcı olabilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Salmonella organizmaları günlük dezenfektanlarla kolayca elimine edilebilir.
Hastaların dışkıları temizlenmeli ve hijyene dikkat edilmelidir.
Hasta hayvanlarla uğraşanların ellerini iyi yıkamaları ve çevre temizliğine dikkat etmeleri gerekmektedir.
Sonuç
Hastalık teşhis edildikten sonra tedavi çok zor değildir. Yinede hastalığı hafife almamak ve gerekli destek tedavinin düzenli olmasını sağlamak gereklidir. Ayrıca tedavi olanların dahi bir süre daha bakteriyi dışkılarıyla attıklarını akılda tutmak faydalı olur. Hastalık insanlara bulaşabilsede basit hijyenik kurallarla bu risk minumuma indirilebilinir
Echinococcosis (Kist Hydatik)
Hastalığın etkeni nedir ?
Etken Echinococcus multilocularistir. Erişkin hali köpeklerde yaşayan bu parazitin kedilere bulaşması ara konakçısı olan fareler aracılığı ile olmaktadır.
Hastalığın gelişimi nasıldır ?
Kedi veya köpeklerin dışkısı ile atılan yumurtaların ara konakçı fareler tarafından alınması ile ve vücudunda bu kisti taşıyan farenin kediler tarafından yenilmesi ile kediye bulaşır. Parazit kedilerin bağırsağında gelişerek yaklaşık 2 aylık bir sürede erişkin şeklini alır. Kedinin dışkısı ile dışarı atılan yumurtaların tekrar fareler ve kediler tarafından alınması ile siklus devam eder.
Farelerin ve fare ile beslenen kedilerin insan ile teması fazla olmadığından, insanlara bulaşma nadirdir. Ancak bulaşma olduğu durumlarda insanlarda karaciğer başta olmak üzere akciğer, periton, böbrek ve beyin gibi organlarda hidatik kist oluşturabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Paraziti taşıyan kedilerde belirgin bir problem yaratmaz. Görülebilecek tek bulgu dışkı ile atılan halka veya yumurtalar olabilir. Bunlar uygun bir paraziter ilaç uygulaması ile giderilebilir.
Hastalıkdan nasıl korunulur ?
Kedilerin enfekte organları ( akciğer, karaciğer gibi ) yemesi engellenmelidir. Ayrıca bu tür sakatatlar sağlıklı da olsalar çiğ olarak verilmemelidir.
Gıda maddesi olarak tüketilen meyve ve sebzeler çok iyi yıkadıktan sonra yenilmelidir.
Kedilere pazitlerin yumurtalarına karşı düzenli olarak ilaç verilmelidir.
Bu amaçla kullanılan ilaçların kullanım aralığı hastalığı kapma riski, yaşadığı çevre ve diğer faktörlere göre değişebilsede genelde 3 ile 6 aydır.
Sonuç
Kedilerin enfekte organları ( akciğer, karaciğer gibi ) yemesi engellenmelidir. Ayrıca bu tür sakatatlar sağlıklı da olsalar çiğ olarak verilmemelidir.
Gıda maddesi olarak tüketilen meyve ve sebzeler çok iyi yıkadıktan sonra yenilmelidir.
Kedilere pazitlerin yumurtalarına karşı düzenli olarak ilaç verilmelidir.Bu amaçla kullanılan ilaçların kullanım aralığı hastalığı kapma riski, yaşadığı çevre ve diğer faktörlere göre değişebilsede genelde 3 ile 6 aydır.
Campylobacteriosis (Campylobacter Enfeksiyonu)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalığa neden olan camphylobacter jejuni dir. Kedilerde gastroenteritise neden olur.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalık dışkıyla bulaşır. Organizma dışında yaşama şansı yoktur. Ancak dışkıların içinde 2-4 hafta kadar yaşayabilir. Hastalık insanlara bulaşabilirsede bu daha çok, fazla hijyenik olmayan ortamlar da geçerlidir.
Hastalık nasıl gelişir?
Hastalık dışkıyla bulaşır ve kuluçla süresi 1-7 gündür. Hastanın sindirim sistemine yerleşir. Jejunum, ileum ve kolonda lezyonlara neden olur. Bölgesel lenf bezleri büyürler ve kanamaya başlarlar. Bağırsaklar kalınlaşır ve tıkanmalar görülebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastaların çoğu semptomları göstermez,
Genç hastalarda semptomlar daha ağır seyreder,
Ateş görülebilir,
1-2 hafta boyunca ishal görülür ( zaman zaman kanla karışık olabilir ),
Kusma görülebilir
Nasıl önlem alabiliriz?
Camphylobacter günlük dezenfektanlarla ( çamaşır suyu gibi ) kolayca ortadan kaldırılabilir. Hastaların dışkıları ortalıktan temizlenmeli ve hijyene dikkat edilmelidir. Hasta hayvanlarla uğraşanların ellerini iyi yıkamaları ve çevre temizliğine dikkat etmeleri gerekir.
Sonuç
Hastalık genellikle tehlikeli değildir. Ancak ishal gibi semptomlarla ortaya çıktığında temizlik ve bakım açısından can sıkıcı olabilir. Genç hastaların tedavisi sırasında bakımlarının dikkatli yapılması ve komplikasyonlardan kaçınılması gerekir.
Rabies (Kuduz)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalık etkeni rhabdovirüsdür. Davranış değişikliği, ilerleyen zamanda felç oluşan ve bütün sıcakkanlı hayvanlarda ölümle sonuçlanan viral bir hastalıktır. Virüs dış ortamda çok kısa bir sürede ölür. Güneş ışığı, dejenfektanlar ve ısıya karşı çok dayanıksızdır.
Hastalık nasıl bulaşır?
Kuduzda bulaşma hasta kedinin ısırması veya tırmalaması ile olur. Sağlam deriye bulaşan salya kuduza sebeb olmaz. Ancak deri üzerinde yara ve berelere salya bulaşırsa mümkündür.
Hastalık nasıl gelişir?
Kuduzda kuluçka süresi ısırılan bölgeye (beyne yakınlıkla doğru orantılıdır), bulaşan virüsün miktarına, virüsün hastalık yapma kabiliyetine bağlıdır. Virüs vücuda girdikten sonra dolaşım sistemine geçer ve periferal sinirler yoluyla merkezi sinir sistemine ulaşır. Burada çoğaldıktan sonra beyne ulaşır ve oradanda tükrük bezlerine geçer. Asıl hastalığı bulaştırma özelliğide bu evreden sonra başlar. Hastalığın virüs alındıktan sonra 3 hafta ile en fazla 6 ay arasında ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
1.Dönem
Genelde 2-3 gün bazende sadece bir kaç saat sürebilir.
Huzursuzluk, hayali nesnelere miyavlama, en küçük tahrikte bağırmaya başlama
Göz bebeklerinde genişleme
Göz kapakları ve göz reflexinde yavaşlama
Vücut ısısında hafif bir artış
2.Dönem
Genelde 1-7 gün sürer
Ses ve ışık uyarılarına karşı giderek artan bir tepki vardır.
Işıktan korkma, huzursuzluk
Sıra dışı cisimleri yeme
Saldırganlık (Canlı veya cansız nesneler olabilir.)
Kendi kendini yaralama olabilir
Kaslarda koordinasyon bozukluğu
Nöbetler
3.Dönem
Genelde klinik işaretlerden 2-10 gün sonra başlar ve 2-4 gün sürer
Sesin tonunda değişim
Yutma güçlüğü
Üçüncü göz kapağının aşırı büyümesi
Çene aşağı sarkar ve kedi çenesini kapatamaz
Salya akışı oldukça artar
Kafa ve boyunda felçler oluşur ve hemen sonrasında ölüm şekillenir
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalıktan topyekün kurtulabilmek için sahipli ve sahipsiz tüm hayvanların aşılanması gerekir. Kuduz şüphesi ile bakılan hayvanlar karantinaya alınarak gözlemlenmelidir. Kuduz şüpheli bir hayvan tarafından saldırıya uğrayan insanın hemen yapması gereken şeyler şunlardır.
Isırılan bölge hemen dezenfektanlar veya sabunla temizlenmelidir.
Eğer saldırıya uğrayan kedi veya köpeğiniz ise veteriner hekiminize giderek kontrol ettirin ve tekrar aşılatın.
Saldırıya uğrayan sizseniz ve saldıran hayvanı hiç tanımıyorsanız ve karantina için bulma şansınız yoksa doktorunuzla konuşarak aşıya başlayın
Eğer mümkünse saldıran hayvanı bularak yetkililere haber veriniz. Saldıran hayvan karantinaya alınarak 10 gün kontrol edilecek ve eğer kuduz değilse size haber verilecektir. Bu durumda aşı olmayı kesebilirsiniz. Ancak hayvan bulunamıyorsa veya karantina sonucunda kuduz tespit edilmişşe aşılamaya devam etmelisiniz.
Sonuç
Hastalığın ortadan tamamen kaldırılabilmesi için tüm sokak hayvanlarının kısırlaştırılması (kontrolsuz üremeyi önlemek açısından) ve aşılanması gerekmektedir.
Lütfen bu konuda yapılan çalışmalara DESTEK veriniz. Bu hem kendi sağlığımız hemde toplum ve çevre sağlığı açısından çok önemlidir.
Trichophytosis (Mantar)
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde tricophytosis’e neden olabilen bir çok mantar türü vardır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Etkenin kıl folliküllerin de yerleşmesi ve ikincil bakteriyel enfeksiyonların devreye girmesi sonucu hastalık ortaya çıkar ve follikulitis oluşur.
Özellikle canlı tüylerde yaşayan etken, uzun tüylü kedilerde bulaşmanın kolay olması nedeniyle hızlı bir gelişim gösterir.
Hastalık daha çok genç kedilerde görülür.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalık direk temas yolu ile veya mantar etkenleri ile enfekte olan fırça, kafes gibi malzemelerle bulaşır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Çoğunlukla baş, kulak, kuyruk ve bacaklarda yerleşen trichophytosis de görülen ilk bulgu kılların kırılmasına bağlı olarak şekillenen bir tüy dökülmesidir. Dökülme sınırları belirgin lokal odaklar şeklindedir. Kaşıntı ve kızarıklıkta görülebilecek ilk bulgulardandır. Zamanla tüysüz alanların genişlemesi ve birleşmesi söz konusudur.
Ölü tüylerde yaşayamadığından sağlıklı tüylere geçiş ve hızlı bir yayılma söz konusudur.
Hastalıkdan nasıl korunulur?
Hastalık daha çok, bazı hastalıklarla bünyenin zayıfladığı zamanlarda veya beslenme düzeninin kötü olduğu durumlarda ortaya çıkar. Bu nedenle beslenmeye her zaman olduğu gibi özel bir dikkat gösterilmelidir.
Sonuç
İnsanlara da bulaşabilen zoonoz karekterli bu hastalığın tedavisinde dikkat edilmesi gereken konu, barınak ve kullanılan malzemelerin temizliği dışında diğer kediler ve insanlarla temasının kesilerek yayılmasının engellenmesidir.
Hastalık kronik bir hale geldiğinde yıllarca sürebilir. Bu nedenle bu tür vakalarda erken müdahale önemlidir.
Tüylerin kesilmesi de hastalığın yayılmasının engellenmesi açısından faydalıdır.
Felin Hemobartonellosis
Hastalığın nedeni nedir?
Hastalığın etkeni ricketsiya sınıfından bir kan paraziti olan Hemobartonella felis’tir. Etken epicellular ricketsiyal bir parazittir ve kırmızı kan hücrelerinde (eritrosit) yaptığı hasar sonucunda hemolitik anemiye neden olmaktadır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Kedilerin bulaşıcı anemisi olarakta değerlendirilen hastalığın oluşumunda ve aneminin derecesinde parazitin sayısı önemli değildir. Bazı durumlarda klinik olarak şüpelenilmiş olsa dahi kan frotisinde etken görülmeyebilir. Bunun nedeni doğada sürekli yenilenebilen hemobartonellanın dönüşümlü olarak parazit invazyonuna neden olmasıdır. Bu esnada bir çok etken organizma tarafından yok edilebilir.
Kedilerde hastalığın bulaşma yollarından en önemlisi kan emen parazitlerin (kene, pire gibi) taşıyıcılığıdır. Ayrıca hasta kedilerden kan nakli yapılmasıyla da hastalık bulaşabilir.
Hastalık etkeni makrofaj bakteriler ile birlikte dalak, karaciğer, akciğer ve kemik iliğinde de ertrositlerin fagositozuna neden olarak tekrarlanabilen anemilere neden olabilmektedir.
Hastalığın tekrarında stres ve kedinin kondisyonu önemli bir faktördür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Görülebilecek ilk belirtiler iştahsızlık, depresyon, halsizlik, yüksek ateş ve kilo kaybı gibi spesifik olmayan genel belirtilerdir.
Yapılan muayeneler sonucunda mukozalarda solgunluk, dalakta büyüme tespit edilebileceği gibi hemolysise bağlı olarak sarılıkta gelişebilir.
İlerlemiş durumlarda akut olarak şekillenen bir solunum güçlüğü ve buna bağlı olarak ölüm görülebilir.
Hastalığın karakteristik belirtisi hemolitik anemidir.
Hastalığın tanısı için kan tahlili ve kan frotisi gibi laboratuvar bulgularına ihtiyaç vardır. Kesin teşhis frotide etkenin görülmesiyle yapılabilir.
Sonuç
Sağlıklı bir kedide dahi normal şartlarda görülme olasılığı vardır. Hastalığın oluşmasında kedinin bağışıklık siteminin önemi büyüktür. Özellikle bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların kullanımı sırasında hastalığın
şiddeti artabilir. Medikal olarak tedavilere olumlu sonuç alınabilmektedir. Şiddetli ve ilerlemiş vakalar bağışıklık sisteminin zayıf olduğu kedilerde ölüme sebep olabilir.
Tedavisi yapılmış ve iyileşmiş kedilerde aşılamaların düzenli olarak yapılması, stres yaratan faktörlerin kaldırılması ve bağışıklık sisteminin desteklenmesi gerekir.
Echinococcosis (Kist Hydatik)
Hastalığın etkeni nedir ?
Etken Echinococcus multilocularistir. Erişkin hali köpeklerde yaşayan bu parazitin kedilere bulaşması ara konakçısı olan fareler aracılığı ile olmaktadır.
Hastalığın gelişimi nasıldır ?
Kedi veya köpeklerin dışkısı ile atılan yumurtaların ara konakçı fareler tarafından alınması ile ve vücudunda bu kisti taşıyan farenin kediler tarafından yenilmesi ile kediye bulaşır. Parazit kedilerin bağırsağında gelişerek yaklaşık 2 aylık bir sürede erişkin şeklini alır. Kedinin dışkısı ile dışarı atılan yumurtaların tekrar fareler ve kediler tarafından alınması ile siklus devam eder.
Farelerin ve fare ile beslenen kedilerin insan ile teması fazla olmadığından, insanlara bulaşma nadirdir. Ancak bulaşma olduğu durumlarda insanlarda karaciğer başta olmak üzere akciğer, periton, böbrek ve beyin gibi organlarda hidatik kist oluşturabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Paraziti taşıyan kedilerde belirgin bir problem yaratmaz. Görülebilecek tek bulgu dışkı ile atılan halka veya yumurtalar olabilir. Bunlar uygun bir paraziter ilaç uygulaması ile giderilebilir.
Hastalıkdan nasıl korunulur ?
Kedilerin enfekte organları ( akciğer, karaciğer gibi ) yemesi engellenmelidir. Ayrıca bu tür sakatatlar sağlıklı da olsalar çiğ olarak verilmemelidir.
Gıda maddesi olarak tüketilen meyve ve sebzeler çok iyi yıkadıktan sonra yenilmelidir.
Kedilere pazitlerin yumurtalarına karşı düzenli olarak ilaç verilmelidir.
Bu amaçla kullanılan ilaçların kullanım aralığı hastalığı kapma riski, yaşadığı çevre ve diğer faktörlere göre değişebilsede genelde 3 ile 6 aydır.
Sonuç
Zoonoz karakterli bu hastalıkdan korunmak için kedilerin antiparaziter ilaç uygulamalarının düzenli aralıklarla yapılması zorunluluktur.
Kedinizin anti paraziter ilaç uygulamalarının düzenli olarak yapılması durumunda, paraziti alma riskiniz, iyi yıkanmamış herhangi bir sebze veya meyveden alma riskinizden daha düşüktür.
Toxoplasmosis (Toksoplazma Enfeksiyonu)
Hastalık etkeni nedir ?
Hastalığın etkeni toxoplazma gondii’dir.Toxoplasma yumurtaları asitlere ve deterjanlara dayanıklıdırlar. Ancak yüksek ısı ve amonyak ile temas halinde canlılığını yitirerek enfeksiyon yapma kabiliyetini kaybeder.
Hastalık nasıl bulaşır ?
Hastalığın bulaşması oral yolla olmaktadır.Parazitin yumurtaları ile enfekte çiğ etlerin yenilmesi ile olabildiği gibi paraziti taşıyan kedilerin dışkısı ile bulaşmış gıdaların yenilmesiyle de olabilir. Kediler ara konakcıdırlar fakat kendileride hastalığı alabilirler.
Hastalık nasıl gelişir ?
Parazit oral yolla alındıktan sonra kısa sürede bağırsak epitellerine yerleşerek çoğalmaya başlar. Daha sonra kan ve lenf yolu ile akciğer, karaciğer,lenf yumruları,beyin ve plasenta gibi organlara yayılarak buralarda yerleşip çoğalırlar. Bu organlarda yerleşerek canlılıklarını devam ettirebilecekleri gibi yangısel reaksiyonlara da neden olabilirler.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalık kedilerde çoğu zaman klinik belirti göstermez. Klinik belirti görülebilenlerde ise;
Ateş,
İştahsızlık,
Göz ve burun akıntısı,
Solunum güçlüğü,
Gastroenteritis,
Felç ve kaslarda spazm ,
Yavru atma gibi semptomlara rastlanabilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Parazitin kist ve yumurtalarının oral yolla alınarak bulaşma şekillendiğinden çiğ veya az pişmiş etlerin yenmesine izin verilmemelidir.
Ayrıca periyodik olarak yapılacak analizlerle parazitin erken teşhis edilmesi ve tedavisinin yapılması hastalığın yayılmasını önlemek açısından faydalıdır.
Sonuç;
Hastalığın tespiti oldukca zordur. Bu nedenle klinik tanı için gerekli testleri yapmak şarttır. Kedi dışkılarında eğer toxoplazma etkeni varsa ve insana bulaşması durumunda insan sağlığı için risk oluşturur.
Coccidiosis (Koksidiyoz Enfeksiyonu)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalık etkeni kedilerde özelliklede yavrularda hastalık yapan bir protozoa dır.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalık dışkıyla bulaşır.
Hastalık nasıl gelişir?
Hastalık sindirim sistemine girdikten sonra büyük miktarlarda çoğalır ve daha sonra dışkıyla dışarı atılır. Dışarı atılan dışkıdaki etken tekrar ağız yoluyla alınarak hastalığa neden olur. Siklüs bu şekilde devam eder.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
En fazla görülen semptom orta veya ileri derecede ishaldir. İshalde kan genelde vardır. Çoğu zamanda kanlı ve mukuslu bir görüntüdedir. Eğer etkenin miktarı çok fazla ise semptomlar oldukca şiddetlidir.
Bu semptomlar şunlardır,
Kusma,
Kilo kaybı,
Dehidrasyon,
Yavru çok küçükse depresyon ve bilinç kaybı,
Karın bölgesinde hassasiyet,
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalık oldukça yaygındır ve genelde dışkıyla bulaşır. Bu yüzden çevre temizliğine önem vermelidir. Ayrıca kedilerin popo kısmındaki tüylerin iyi temizlenmesine dikkat edilmelidir. Özellikle ishalli olanlar daha titiz kontrol edilmelidir. Hastalık daha çok 4-16 hafta arasında görüldüğü için, yavruların sık sık doktor kontrolundan geçirilmeleri gerekir.
Evdeki mama ve su kapları iyice temizlenmeli, her zaman taze ve temiz su kullanılmalıdır.
Sonuç;
Hastalık semptomlar zamanında farkedilip tedaviye geçildiğinde tedavisi kolaydır. Ancak, çok yavru kedilerde etken sayısı fazla ve hastalık şiddetli seyrediyorsa ise ölüm olabilir. Bu hastalık sırasında dikkat edilmesi gereken bir başka faktörde bünyenin zayıflaması nedeni ile diğer viral veya bakteriyel enfeksiyonların devreye girebilmesi ihtimalidir.
Salmonellosis (Salmonella Enfeksiyonu)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalığın etkeni olarak bir çok salmonella türü vardır. Fakat kedilerde en çok görülen tür salmonella typhimuriumdir. Kedilerde görülen gastroenteritisin başlıca sebeblerindendir.
Hastalık nasıl bulaşır?
Başlıca hastalık kaynakları kirlenmiş sular, sığır ve ya kümes hayvanlarından yapılmış yemeklerin iyi pişirilmemesinden, bakterinin bulaştığı eşyalar, depolama veya işleme sırasında kemirgenler, böcekler ve kuşlar tarafından enfekte edilen hazır mamalar ve hayvanların toplu olarak bulundukları yerlerdir.
Hastalık nasıl gelişir?
Bakteri vücuda girdikten sonra ince bağırsak, kolon ve çevre lenf yumrularında yerleşir. Ayrıca karaciğer ve dalak da enfekte olabilir. Bakteri 3–6 hafta boyunca zaman zaman vücuttan dışarı atılabilir. Hastanın yaşı, genel sağlık durumu, beslenme durumu ve çevre şartları bakterinin hastalık yapıcı etkisini belirler.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Gastroenteritis,
Kilo kaybı,
İshal (sulu veya mukuslu olabilir ve bazen taze kan bulunabilir),
Kusma,
Karın ağrısı,
Patolojik uyku hali,
Merkezi sinir sistemi septomları (aşırı heyecan, koordinasyonsuzluk, körlük ve havale)
Hamile hastalarda yavruların ölü doğumuna sebeb olabilir.
Bazı hastalar semptom göstermeden taşıyıcı olabilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Salmonella organizmaları günlük dezenfektanlarla kolayca elimine edilebilir. Hastaların dışkıları temizlenmeli ve hijyene dikkat edilmelidir. Hasta hayvanlarla uğraşanların ellerini iyi yıkamaları ve çevre temizliğine dikkat etmeleri gerekmektedir.
Sonuç;
Hastalık teşhis edildikten sonra tedavi çok zor değildir. Yinede hastalığı hafife almamak ve gerekli destek tedavinin düzenli olmasını sağlamak gereklidir. Ayrıca tedavi olanların dahi bir süre daha bakteriyi dışkılarıyla attıklarını akılda tutmak faydalı olur. Hastalık insanlara bulaşabilsede basit hijyenik kurallarla bu risk minumuma indirilebilinir.
Tetanus (Tetanoz)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalık etkeni clostridium tetani bacterisidir. Hastalık sıcakkanlı canlılarda local veya genel kas spazmlarına ve bunların sonucunda da ölümlere yol açar.
Hastalık nasıl bulaşır?
Enfeksiyon deriyi delen hemen hemen her tür yaralanmalarda, bazende steril ortamlarda yapılmayan cerrahi yaralarda aneorebik şartlarda yaraya yerleşir.
Hastalık nasıl gelişir?
Tetanoz , bakteri exotoksininin kedinin merkezi sinir sistemine yapmış olduğu etkinin sonucudur.
C.tetani 3 toksin üretir.
Tetanospasmin, tetanoz hastalığının klinik semptomlarını yaratır.
Hemolysin, lokal dokuda nekroza ve c.tetaninin yayılmasına uygun ortam hazırlar.
Spazmatik olmayan toksin, bu toksin hakkında tam bir bilgi olmamakla birlikte periferal felç oluşmasında katkısı olduğu düşünülmektedir.
Kedide tetanoz oluşması riski insan ve atlara göre daha azdır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
İlk semptomlar organizma vücuda girdikten 5-21 gün sonra görülür.
Kas spazmları genellikle temporal kaslarda başlar ve kedi tetanoz kasılmasına girene kadar devam eder.
Temporal kaslardaki kasılmalar üçüncü göz kapağının düşmesine, üst göz kapaklarının yükselmesine, dudakların gerilmesine ve kulakların büzülmesine neden olur.
Spazmlar ilerleyerek nefes alma, yutkunma zorluğu ve ağız açma zorluklarına neden olur.
Yutma güçlüğü, kas felci ve uzun süre haraketsizlik sonucu beslenme yetersizliği, su ve elektrolit dengesinde bozulma ve pneumoni gibi ikincil hastalıklar ortaya çıkabilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Oluşan derin yaralanma ve berelenmeler hemen temizlenmeli ve yaranın üzeri mümkünse kapatılmadan hemen doktorla irtibata geçilmelidir.
Sonuç;
Hastalık genelde 4 hafta içinde iyileşir. Ancak kaslardaki sertlik bir süre daha kalıcıdır.
Hasta bir kere iyileştikten sonra kalıcı hiç bir nörolojik semptom kalmaz.
Eğer semptomlar genelleşmişse hastanın yaşama şansı lokal semptom gösteren hastanın yaşama şansından daha düşüktür.
Campylobacteriosis (Campylobakter Enfeksiyonu)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalığa neden olan camphylobacter jejuni dir. Kedilerde gastroenteritise neden olur.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalık dışkıyla bulaşır. Organizma dışında yaşama şansı yoktur. Ancak dışkıların içinde 2-4 hafta kadar yaşayabilir. Hastalık insanlara bulaşabilirsede bu daha çok, fazla hijyenik olmayan ortamlar da geçerlidir.
Hastalık nasıl gelişir?
Hastalık dışkıyla bulaşır ve kuluçla süresi 1-7 gündür. Hastanın sindirim sistemine yerleşir. Jejunum, ileum ve kolonda lezyonlara neden olur. Bölgesel lenf bezleri büyürler ve kanamaya başlarlar. Bağırsaklar kalınlaşır ve tıkanmalar görülebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastaların çoğu semptomları göstermez,
Genç hastalarda semptomlar daha ağır seyreder,
Ateş görülebilir,
1-2 hafta boyunca ishal görülür ( zaman zaman kanla karışık olabilir ),
Kusma görülebilir
Nasıl önlem alabiliriz?
Camphylobacter günlük dezenfektanlarla ( çamaşır suyu gibi ) kolayca ortadan kaldırılabilir. Hastaların dışkıları ortalıktan temizlenmeli ve hijyene dikkat edilmelidir. Hasta hayvanlarla uğraşanların ellerini iyi yıkamaları ve çevre temizliğine dikkat etmeleri gerekir.
Sonuç
Hastalık genellikle tehlikeli değildir. Ancak ishal gibi semptomlarla ortaya çıktığında temizlik ve bakım açısından can sıkıcı olabilir. Genç hastaların tedavisi sırasında bakımlarının dikkatli yapılması ve komplikasyonlardan kaçınılması gerekir.
Nocardiosis (Nokardiyazis Enfeksiyonu)
Hastalık etkeni nedir?
Necordiosis kedilerde akıntılı deri yaralarına, göğüs boşluğunda sıvı toplanmasına ve yaygın enfeksiyonlara sebeb olabilen bir hastalıktır. Bakteri toprakta oluşur ve aktinomycetales grubundandır.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalık etkeni vücuda yaralı veya çizik deriden, ağız yoluyla veya solunum yoluyla girer.
Hastalık nasıl gelişir?
Bakteri vücuda yerleştikten sonra lenf bezleri, thorax, deri veya merkezi sinir sistemine yerleşir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Derideki hastalığın belirtileri, deri üzerinde iyileşmeyen bir yara vardır ve genel olarak bu yara ülserleşmiş bir yara haline dönüşür.
Eğer hastalık göğüs boşluğuna yerleşmiş ise hastada solunum sıkıntısı ve kilo kaybı oluşur.
Hastalığın yaygınlaştığı durumlarda ise ateş, burun ve göz akıntıları, kaşeksi (aşırı zayıflık) ve nörolojik semptomlar görülebilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalığı önlemek için mümkün olduğu kadar yaralanma ve berelenmelerin önüne geçmeye çalışılmalıdır. Eğer yara bere oluşmussa hemen temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Yaraların gerekli dezenfeksiyonu yapılmadan üzerleri kapatılmamalıdır.
Sonuç
Eğer hastalık yaygınlaşmışsa ve pyothorax (göğüs boşluğunda sıvı toplanması) oluşmussa hastanın iyileşme olasılığı genellikle fazla değildir.
FeSFV (Kedilerin Çoklu Eklem İltihabı)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalık etkeni retrovirüsdür. Hastalık Feline Syncytium-Forming Virus (Kedilerin ilerleyen çoklu eklem iltihabı)olarak adlandırılır.
Hastalık nasıl bulaşır?
En büyük bulaşma sebebi ısırık yaralarıdır. Plasanta yoluylada bulaşma olabilir. Serbest dolaşan kediler ev kedilerine göre daha büyük bir risk altındadır.
Hastalık nasıl gelişir?
Hastaların çoğu klinik belirti göstermezler. Ayrıca hastaların çoğunda FeLV ve FIV enfeksiyonlarıda bulunabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalığın tipik bir belirtisi yoktur.
Kronik ilerleyen hastalık genelde 2-5 yaş arası kedilerde görülür. Bu hastalarda eklemlerde şişme ve zor yürüme görülür.
Nasıl önlem alabiliriz?
Özellikle bir çok kedinin bir arada yaşadığı ortamlarda dikkat edilmeli ve hastalık belirtisi gösteren hastalar ayrı yerde bakım ve gözetim altında tutulmalıdır.
Sonuç;
Hastalığın bilinen şu an için belirli bir tedavisi yoktur. Yapılan destek tedavi geçici olarak hastayı rahatlatabilir.
ENFEKSİYONLAR
Feline Panleukopenia (Kedi Gençlik Hastalığı)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalık etkeni virüsdür. (Parvovirüs)
Hastalık nasıl bulaşır?
Kediden kediye yada hastalıklı kedilerin enfekte ettiği ortamlardan bulaşır. Bulaşma oranı oldukça yüksek bir hastalıktır. Virüs çevre şartlarına oldukça dayanıklıdır. Bu yüzden hastalıklı kedinin yaşadığı ortam sık sık dezenfekte edilmelidir.
Hastalık nasıl gelişir?
En çok 2-6 aylık kedilerde görülür. Kedilerde mide ve bağırsak mukozalarında ciddi iltihaplanmalara yol açar. Hamile kedilerde düşüklere veya ölü doğumlara neden olabilir. Doğum öncesi veya doğum sonrası enfeksiyonlar göz ve merkezi sinir sistemini etkileyebilirler.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Genelde ateş 40-41 C civarındadır
Depresyon ve kilo kaybı görülebilir.
Yemekle ilgisi olmayan safralı kusma görülebilir.
Hastalığın ilerki safhalarında ishal ortaya çıkabilir.
İnce bağırsağın "ip gibi" kıvamı vardır ve deri üzerinden elle yapılan muayenede acı verir.
Eğer semptomlar ciddiyse ve sekunder enfeksiyonlar varsa ölüm olabilir.
Hamile kedilerde düşük veya ölü doğum görülebilir.
Yavru kedilerde beyinciğin lezyonlarına bağlı olarak ataksi (cerebral ataxia) semptomları görülebilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Bilinen tek önlem aşılamadır. Yavru kediler hastalık riski taşıyan diğer kedilerden ve dış ortamdan, aşılar bitene kadar uzak tutulmalıdır.
Sonuç;
Çok küçük yavrularda hastalık öldürücüdür. Daha büyük yavrularda eğer bir komplikasyon olmazsa hastalığın öldürücü etkisi azalır. Ancak hastalığı atlatanlar 20-30 gün daha zaman zaman virüsü yaymaya devam ederler.
Feline Viral Rhinotracheitis (Bulaşıcı Kedi Nezlesi)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalığın etkeni felin herpesvirustur. Kedilerin üst solunum yollarında lokalize olan ve çok bulaşıcı viral bir hastalıkdır.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalık öncelikle solunum yolu ile bulaşır. Bundan başka hamile ve aşısız olan kedilerde hastalık plasenta yolu ile de yavrulara bulaşabilmektedir.
Hastalık nasıl gelişir?
Hastalık hırıltılı solunum, öksürük, gözyaşı akıntısı, salya ve kilo kaybı ile karekterizedir. Genellikle yüksek ateş ile seyreden hastalığın klinik bulgularının şekillenmesi kısa sürede olur. Hastalık kedinin yaşına, etkenin hastalık yapıcı gücüne ve vücudun savunma sisteminine bağlı olarak akut ve kronik form olarak iki şekilde görülebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalık akut ve kronik olarak iki formda incelenebilir.
Akut form;
Yavru kedilerde özellikle şiddetli enfeksiyonlar ve ölüm ile seyreden akut formda, ilk şekillenen karekteristik belirtiler hapşırık, göz yaşı ve burun akıntısıdır. Bir iki gün içinde göz yaşı ve burun akıntısı bakteriyel enfeksiyonların etkisi ile iltihaplı yapışkan bir karekter kazanır. Bu nedenle burunda tıkanmalar ve göz kapaklarında yapışmalar şekillenir.
Hastalığın ilerleyen dönemlerinde alt solunum yollarındada enfeksiyon oluşur ve hasta her hapşırıkta etrafa ifrazat saçar. Yemek yeme isteği ortadan kalkar ve hasta halsizdir. Solunum güçleşir ve hırıltılıdır.
Akut formda, gözde ülseratif keratitis odakları şekillenir ve bu odakların birleşmesi ile oluşan yaygın ülseratif lezyonlar viral rhinotracheitis de karekteristik bir belirtidir.
Kronik form;
Çoğunlukla akut formun bir komplikasyonu şeklinde gelişir. Klinik bulgular aynı olmakla beraber şiddet ve seyirleri farklı görülür. Aksırıklar nöbetler halinde olur ve burun akıntısı süreklilik arzeder.
Nasıl önlem alabiliriz?
Aşı uygulamaları bu hastalıktan korunmanın tek ve en etkili yöntemidir. Özellikle yavruların yaklaşık 2 aylık olduklarında aşılanması ve her yıl aşı tekrarlarının düzenli olarak yapılması gereklidir.
Hastalık etkenini almış kediler diğer kedilerden ayrılmalı ve genel hijyen kurallarına uyulmalıdır. Hastalara uygulanan tedavinin inatcı bir şekilde sürdürülmesi gerekir. Çünkü hastalık kronik bir karakter almaya çok müsaittir.
Kronik hale dönüşmüş hastalık durumunda hastaların, özellikle soğuk havalarda dışarı çıkmalarına izin verilmemelidir. Aksi halde sekunder enfeksiyonlar devreye girerek hastalığın şiddetini artırabilir.
Çoğunlukla doğar doğmaz hastalığa yakalanan yavrularda ölüm oranı yüksektir.
Sonuç;
Hastalık yetişkin kedilerde, sekunder enfeksiyonlar gelişmediği sürece öldürücü değildir. Ancak hastanın yaşam kalitesi oldukca düşük olabilir.
Yavru kedilerde tedavi tamamlandıktan sonraki bir ay içinde hastalık nüks etmezse hemen aşılamaya geçilerek bağışıklık oluşturulmaya çalışılmalıdır.
Feline Leukemia Virus (Kedi Lösemisi)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalık etkeni virüstür. ( Retrovirüs )
Hastalık nasıl bulaşır?
Virüsün bulaşması genelde uzun süreli yakın temaslar sonucu olur. Virüs dezenfektanlar karşısında çok dirençsizdir.
Hastalık nasıl gelişir?
Genel olarak hastalık küçük yaşlarda bulaşır. Hastalık vücutta tümör oluşumlarına yol açar ve kedilerin kemik iliğini baskı altına alarak bağışıklık sistemlerinin çökmesine neden olur. Vücut savunması güçlü kedilerde hastalık korkusu fazla değildir. Ancak bağışıklık sistemi yeterince güçlü olmayanlar hastalığı alabilir ve bağışıklık sistemi iyice azaldığında hastalık kendisini gösterebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Üreme bozuklukları
İdrar kaçırma
Alt çene kemiği lenf yumrularında lymphadenopati
Sekunder enfeksiyonlar nedeni ile immunosuppresion
Geri dönüşümsüz anemi
Loykosarcom oldukça sık olarak görülür.
Kemik iliğinde ciddi azalma
Nasıl önlem alabiliriz?
Aşılamaların zamanında ve düzenli olarak yapılması gerekir.
Hasta kedileri diğer enfeksiyonlardan, ısırık yaralarından ve solunum hastalıklarından korumak gerekir.
Bağışıklık sistemi zayıflamış kedileri inaktif aşılarla aşılamak gereklidir. Aksi halde aşının kendisi hastalığa neden olabilir.
Sık sık doktor kontrolünden geçirilmeleri gerekir. ( sistemik enfeksiyonlar yönünden )
Sonuç;
Hastalık çoğu kez yavru döneminde bulaşır. Ayrıca stres yavruların hastalığa yakalanma risklerini artırır. Bu yüzden yavruların aşılamaları bitmeden dışarı bırakılmaları sakıncalıdır. Hastalık genelde çok uzun süreli bir seyir izler. Hastalıktan ölüm sebebi bağışıklık sistemi zayıf olduğu için sekunder enfeksiyonlardır. Bu yüzden oluşabilecek tüm semptomlar gözlenerek hemen önlem alınmalıdır.
Feline Calicivirus (Kedilerin Viral Solunum Yolu Enfeksiyonu)
Hastalık etkeni nedir?
Özellikle yavru kedilerde ani ölümlere neden olabilen bulaşıcı viral bir hastalıktır.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalığın özellikle solunum yolu ile bulaşması çabuk ve kolay yayılmasına neden olmaktadır. Ayrıca etken kedilerin tüm vücut atıklarında (salya, burun akıntısı, göz yaşı,idrar, dışkı) bulunabileceğinden bulaşma kolay olmaktadır.
Calicivirus enfeksiyonlarına aşılanmamış genç kediler arasında sıklıkla rastlanmaktadır.
Hastalık nasıl gelişir?
Hastalığın etkeni olan calicivirusların çok sayıda tipinin olması, kedilerde farklı hastalık belirtilerinin görülmesine neden oluşturmaktadır.
Caliciviruslara bağlı olarak kedilerde ;
Bronşitis
Bronkopnömoni
Enteritis gibi hastalıklar gözlenebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Etkenin alınmasından kısa süre sonra ani olarak gelişen iştahsızlık ve yüksek ateş ilk belirtilerdir. Bu durumu takiben şekillenen durgunluk , göz yaşı ve burun akıntısı yanında ağız çevresinde, dil, damak, burun boşluğu ve pati altlarında ülseratif yaraların oluşmasıda karekteristik belirtilerdir. Ayrıca patilerde ülserli yaralar dışında yangı ve buna bağlı olarak topallama da görülebilir.
Calisiviruslar; kedilerde alınan virusun tipine bağlı olarak akciğerde pnömoni’ye neden olabilir. Bu durum özellikle yavru kedilerde depresyon, kusma ve ani ölümlere neden olmaktadır.
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalığın önlenmesi için en önemli şey aşılamadır.
Hastalığın ani gelişmesi ve herhangi bir spesifik tedavinin olmaması, hastalığın önlenmesinde koruyucu hekimliği ön plana çıkarmaktadır. Bu nedenle en etkin korunma yöntemi aşılamadır.
Hastalık etkenini almış kediler diğer kedilerden ayrılmalı ve genel hijyen kurallarına uyulmalıdır.
Sonuç;
Hastalık görüldüğünde; oluşabilecek komlikasyonları önlemek ve destek tedaviyi düzenli sürdürmek şarttır.
Çoğunlukla hastalığa yakalanan yavrularda ölüm oranı yüksektir.
Aujesky (Yalancı Kuduz)
Hastalık etkeni nedir?
Yalancı kuduz virüsü herpes virüs gurubundandır.
Hastalık nasıl bulaşır?
Genelde domuzların hastalığıdır. Kedi ve köpeklere domuzların yaygın olarak bulunduğu bölgelerde bulaşma olabilir.
Hastalık nasıl gelişir?
Virüs vücuda girdikten sonra sinir uçları yoluyla merkezi sinir sistemine ulaşır. Buradan beyne giderek buradaki sinir dokusunda iltihaplanmalara sebeb olur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Davranışlardaki ani değişim,
Nefes zorluğu,
Aşırı salya salgısı,
İshal,
Kusma,
Genelde başta, ayaklarda, boyun ve omuzlarda şiddetli kasılmalar görülür,
Eritem ve ülseratif deri yaralarına yol açan kaşıntı,
Kısmi felç, felç ve ses kısılmalarına neden olan cranial sinir zararları,
Nöbetler ve sonrasında gelen ölüm.
Nasıl önlem alabiliriz?
Çiğ domuz ürünlerinin kedilere verilmemesi gerekir.
Hastalığa karşı aşılama genellikle domuzların yaygın olarak bulunduğu bölgelerde yapılmaktadır.
Sonuç;
Hastalığa yakalandıktan sonra fazla yapılacak bir şey yoktur ve ölüm beklenen sondur.
Feline Immunodeficiency Virus (Kedi Aids'i)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalık etkeni lentivirüsdür. Hastalık kedi aids’i olarak da bilinir.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalığın bulaşma şekli genelde ısırık yarasıdır. Bu nedenle hastalığın erkek kedilerde görülme olasılığı dişi kedilere oranla kat kat fazladır.
Hastalık nasıl gelişir?
Genelde 4 yaşından büyük kedilerde görülür. İlk bulaşmadan 7-8 ay sonra bile semptom görülmeyebilir. Bu dönemi etkileyen faktörler olarak çevre, genetik, bağışıklık ve beslenme sayılabilir. Ayrıca sekunder enfeksiyonlar hastalığın ortaya çıkışını veya seyrini yakından etkiler.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Akut, kronik ve gizli dönemlerde semptomlar farklılık gösterir.
Akut dönem,
Ateş, halsizlik ve keyifsizlik genelde vardır.
Lymphadenopaty görülür
İshal görülebilir
Anemi görülebilir
Gizli dönem,
Akut dönemi takiben ortaya çıkar. Ancak bu dönem hakkında çok fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Yumuşak lymphadenopaty mevcuttur.
Kronik dönem,
Ağız iltihabı (Stomatitis), diş eti iltihabı (gingivitis) ve periodontitis belirgin semptomlardır.
Kronik iyileşmeyen ishal
Sebebi bulunamayan aşırı zayıflama ve ateş
Kalıcı üst solunum yolları enfeksiyonları
Sekunder enfeksiyonlardan etkilenmede artış
Davranışlardaki ani değişiklikler, psikotik davranışlar ve nöbet gibi nörolojik belirtiler gözlenebilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Şu anda bu hastalık için mevcut bir aşı yoktur. Bu nedenle kedinizin başıboş bir şekilde ortalıkta dolaşmasını önlemelisiniz. Eğer kavga sonucu bir yaralanma olduysa yarayı dezenfekte ederek veteriner hekiminizle görüşmelisiniz.
Sonuç;
Hastalığın kesin bir tedavisi yoktur. Yapılan tedavi destekleyici tedavidir ve genelde sekunder enfeksiyonların etkisini ortadan kaldırarak hastanın yaşam kalitesini yükseltmeye çalışmaktan ibarettir.
Heartworm (Kalp Kurdu)
Hastalığın etkeni nedir?
Hastalığa neden olan parazit Dirofilaria immitis’dir. Parazitin larva formu kanda, ergin formu kalp’de yaşar.
Hastalık nasıl bulaşır?
Etken sivrisinekler tarafından taşınır. Ülkemizde pek sık görülen bir hastalık değildir. Bizim için önemi yurtdışından gelen (Amerika, Avustralya, Güney Avrupa gibi) köpekler veya kedilerle ülkemize taşınmasıdır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik semptomlar parazitin yoğunluğuna göre değişiklik göstermekle birlikte genel olarak şu semptomlar görülür.
Öksürük,
Sürekli olmayan solunum güçlüğü,
Patalojik uyku hali,
Kilo kaybı,
Kusma,
Hastalığa özel olmayan nörolojik semptomlar ,
Ani ölüm,
Autoimmun Hemolitik Anemi (AIHA)
Hastalığın nedeni nedir?
Hastalık; antikorların bağlanması sonucu, kan hücrelerinin (eritrositler) yıkımlanması ve buna bağlı olarak kansızlık şekillenmesi olarak tanımlanabilir.
Hemolitik anemi, primer veya sekunder nedenlerle gelişebilir. Primer olarak şekillenen olaylarda yapısal olarak değişime uğramış eritrositlere karşı vücudun antikor üretmesi söz konusudur. Sekunder nedenlere bağlı olarak gelişen olaylarda ise çeşitli ilaçlar, bazı hastalıklar ve kimyasal maddelerin etkisi ile değişime uğramış olan eritrositlere karşı antikor üretimi söz konusudur.
Her iki şekilde de oluşan antikorların, eritrositleri yıkımlaması sonucu hastalık gelişmektedir.
Bazı hastalıkların varlığında bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine karşı antikor üretmesi ve buna bağlı olarak da hastalığa sebep olması mümkündür. Özellikle kedilerde leucemia ve hemobartonella felis enfeksiyonlarında bu durum söz konusudur.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
Hamilelik, yaralanmalar, operasyonlar ve bazı enfeksiyonların varlığında hastalığın oluşumu daha kolaydır. Ayrıca herhangi bir hastalık durumu ve stres hastalığın şiddetinin artmasına neden olabilir.
Hastalığın görülme oranında bahar aylarında artış olabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalığın oluşum mekanizması, eritrositlerin antijen (bağışıklık sistemini uyaran madde) özelliği kazanması ve bağışıklık sisteminin buna karşılık antikor (savunma maddesi) üretmesidir. Bu bazı ilaçların etkisi ile bağışıklık sisteminin uyarılması, immun kompleks şekillenmesi ve otoantikor sürecinin başlaması olarak üç şekilde olabilir.
Bazı protein yapısındaki maddeler veya ilaçlar direkt olarak kendileri bağışıklık sistemini uyaramaz ancak vücuda verildiğinde antikorlar ile birleşerek bağışıklık sistemini aktif hale getirebilirler. Hapten olarak adlandırılan bu maddeler vücuda verildiğinde eritrositler ile birleşerek antikor üretimine neden olur. Oluşan antikorlarda eritrositlerin yıkımlanmasına neden olabilir. Bu mekanizma ile şekilenen autoimmun hemolitk anemilerde antikorla kaplanmış olan eritrositler dalak, karaciğer ve kemik iliğinde sisteme ait hücreler tarafından dolaşımdan uzaklaştırılır ve bu hücrelerin içinde yıkımlanır.
İkinci mekanizma olan immun kompleksin oluşumunda ise, bazı ilaçların vücuda verildikten sonra antikorlar ile birleşerek kompleks oluşturması söz konusudur. Oluşan bu immun kompleksin eritrositlere bağlanması ve emilmesinden sonra eritrositin yapısı bozulur ve yıkımlanır. Bu şekilde gelişen anemilerde kan dolaşımındaki eritrositlerin yıkımlanması ve anemiye neden olması söz konusudur.
Otoantikor sürecin başlaması ile oluşan mekanizmada ise immun globulin denilen ve bağışıklık sisteminin üyeleri olan antikor özelliği taşıyan maddelerin üretiminin sistem tarafından başlatılması söz konusudur. Bu antikorlar eritrositlere bağlanarak yıkımlanmasına neden olur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak ilk gözlenen belirti hareketlilikte azalmadır. Genel bir durgunluk hali vardır. Zamanla depresyon, iştahsızlık ve zayıflama gibi belirtilerde gözlenebilir. Ayrıca mukozalarda solgunluk ve taşikardi (kalp atım sayısında artış) de tespit edilen ilk belirtilerdir.
Eğer hastalık damar sistemi dışında şekillenmiş ise yani karaciğer dalak gibi organlarda eritrositlerin yıkımlanması söz konusu ise bu organlarda büyüme şekillenebilir.
Ancak hastalık dolaşım sistemindeki eritrositlerin yıkımlanmasına bağlı olarak şekillendiyse ateş, kusma ve ileri durumlarda sarılık gibi belirtiler tespit edilebilir.
Bağışıklık sisteminin otoantikor üretiminin artması ile şekillenen anemiler genellikle kulak kuyruk ve burun gibi vücudun az damarlı yani dolaşımın zayıf olduğu bölgelerde siyanoz veya nekroz gibi deri lezyonlarının şekillenmesine neden olabilir. Ayrıca trombosit sayısının azalması söz konusuysa peteşiyel kanamalarda görülebilir.
Hastalığın klinik belirtilerinin görülmesi ancak hastalığın ilerlemiş safhalarında olduğundan sistemik olarak check-up amaçlı yapılan kan tahlillerinin erken teşhis yönünden faydası vardır.
Sonuç
Kan tahlili ve özel testler ile teşhisi yapılabilen bu hastalığın iyileşme süreci diğer immun sistem hastalıkları ile komplike olup olmamasına bağlı olarak değişir.
Tedavisi uzun süreli ve zahmetlidir. Medikal tedavi dışında dalağın operatif alınması ve böylece eritrosit yıkımlanmasının önlenmesi gibi bir yöntemde denenebilir.
Hastalığın gelişimi; karaciğer, böbrek hasarlarının da şekillenmiş olduğu ilerlemiş formlarında ve immun trombositopeni ve sistemik lupus eritromatosis ile komplike olduğu durumlarda genellikle kötüdür.
Myasthenia Gravis
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde nadir görülür. Edinsel olarak sinir sistemindeki reseptörlerin yani sinirsel ileti algılayıcıların blokajı veya doğmasal olarak reseptörlerin azlığına bağlı olarak şekillenen sinir ve kas sistemi ile ilgili bir hastalıktır. Reseptörlerin bloke edilmesinde immun sistem tarafından salınan otoantikorların etkin olması nedeniyle de bağışıklık sistemi hastalığı olarakda kabul edilmektedir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalık doğmasal veya edinsel olarak şekillenebilir. Edinsel form, reseptörlerin otoantikorlar tarafından bloke edilerek işlev yapamaması sonucu gelişir. Sinirsel uyarıların iletilmesinden sorumlu olan reseptörlerin bloke edilmesinde etkin rol oynayan otoantikorların timus tarafında salgılandığı görüşü kabul görmektedir. Antikorların reseptörleri bloke etmesi sonucu kaslara gerekli olan sinirsel iletiler ulaşamadığından kasların fonksiyonunu yapamayarak güçsüzleşmesi ve zamanla zayıflaması söz konusudur.
Doğmasal formda ise resptörlerin azlığına bağlı olarak sinirsel iletilerin yeterli alınamaması söz konusudur.
Hastalık hangi ırklarda sık görülür?
Doğmasal forma, Siamese ve Domestic Short-Haired ırkı kedilerde daha sık rastlanır.
Edinsel forma ise Abyssinians ve Somali ırkı kedilerde daha sık rastlanır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Kedilerde görülebilecek en belirgin bulgu anormal yürüyüştür. Başlangıçta hafif olan topallama zamanla artış gösterebilir.
Vücudun tüm kaslarında zayıflık, titremeler ve buna bağlı bir halsizlik, hareketlerde isteksizlik görülür. Göz kapaklarının kapatılamaması ve boyun kaslarının zayıflığı nedeniyle başın aşağı doğru tutulması gibi kassel belirtiler yanında mide içeriğinin ağıza geri gelmesi ve ses kaybı gibi belirtilerde görülebilir.
Sonuç
Hastalığın teşhisi klinik bulgulara, röntgen bulgularına ve kan analizlerine göre yapılır. Edinsel form’da kan serumu analizlerinde otoantikorların tespit edilmesi mümkündür. Bu durum hastalığın nedeni konusunda ayırıcı olabilir çünkü kongenital formda böyle bir durum söz konusu değildir.
Semptomları gidermeye yönelik bir tedavi amaçlanmalıdır. Erken dönemlerde teşhis edildiğinde başarı şansı daha yüksek olabilir.
Klinik belirtileri kedilerin organik fosforlu insektisitlerle zehirlenme vakaları ile benzerlik gösterebilir. Bu nedenle dikkatli bir gözlem gerekir.
Discoid Lupus Erythematosus
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde oldukça nadir görülen bir hastalık olan discoid lupus erytromatosus burun üzerinde, eritem ve pigment kaybı ile karekterize bir hastalıktır. Hastalığın nedeni tam olarak belirlenmemiştir. Ancak güneş ışınlarının yaptığı hasarlar hastalığın oluşumunu kolaylaştırmaktadır.
Discoid lupus erythematosis, immun sistem hastalığı olan sistemik lupus erythematosus’un hafif formu olarak değerlendirilmektedir.
Genetik faktörler, ilaçlar ve immun sistem bozuklukları hastalığın şekillenmesinde rol alan faktörlerdir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Burunda dermatitis belirtileri ile başlayan ilk lezyonlar hafif bir eritem tarzındadır. Hastalığın ileri dönemlerinde bu lezyonlar ülserleşebileceği gibi doku kayıplarına da neden olabilir. Bu dönemde güneş ışınlarının yarattığı hasar çok fazladır ve mümkün olduğunca sakınılmalıdır.
Hastalık uygun tedavi yapılmasına karşın inatçı bir seyir izleyebilir ve iyileşme süreci uzun olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalığın karekteristik belirtileri burun üzeri, burun boşluğunda şekillenen eritem, ülser ve pigment kayıplarıdır. Bölgede başlangıçta pullanma ve kabuklanmalar görülebilir. Hastalığın kronikleşmesi durumunda lezyonlu bölgelerde kıl dökülmesi ve doku kayıplı yaralar oluşabilir. Benzer lezyonlar kulak kepçesi, göz çevresi ve ayaklarda da şekillenebilir.
Sonuç
Genel ve lokal olarak uygulanan medikal tedavilere çoğunlukla olumlu sonuç alınabilir. Ancak hastalığın diğer deri hastalıklarından ayırımının yapılması gerekir. Tam bir teşhis için özel testlerden yararlanılmalı ve güneş ışınlarından korunmaya dikkat edilmelidir.
Systemic Lupus Erythematosus
Hastalığın nedeni nedir?
İskelet sistemi, deri, böbrekler, sinir sistemi başta olmak üzere bir çok sistemi etkileyen bir immun sistem hastalığıdır.
Hastalığın nedeni tam olarak belirlenememiş olmasına karşın, genetik faktörler, immun sistem bozuklukları, ilaçlar gibi bazı faktörlere bağlı olarak şekillendiği görüşü hakimdir. Hastalığın oluşumunda viral etkenlerin de rol oynadığı ve hastalığın başlamasında önemli bir etken olduğu bilinmektedir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalığın oluşumunda, Tip 1 ve Tip 2 olarak adlandırılan iki gen etkindir. Tip 1 geni hastalığa yatkınlık oluşturur, Tip 2 ise hastalığın tipini belirler. Bu iki genin birlikte yaptığı etkiyle sistemik lupus erythematosus başlar. Dolaşım sisteminde antijen antikor kompleklerinin artması veya eritrosit, lökosit ve trombositlere özgün antikorların artışına bağlı olarak immun sistemde şekillenen bozulmalara bağlı olarak bağışıklıkla ilgili yanıtların oluşumunda aksamalar şekillenir. Bu nedenle bağışıklık sistemi gerekli olan düzende çalışamaz ve bir çok farklı otoantikor üretimine neden olur. Bunun sonucunda vücutta pek çok sistem olumsuz etkilenir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalığın klinik olarak görülebilecek ilk bulguları, halsizlik, iştahsızlık, zayıflama gibi diğer immun sistem hastalıklarında görülebilecek genel belirtilerdir. Ancak hastalığın spesifik belirtileri vücudun etkilenen sistemlerine bağlı olarak farklılıklar gösterebilir. Hastalığın seyri sırasında zaman zaman iniş çıkışlar gösteren değişken bir ateş sürekli olarak tespit edilebilir belirtilerden biridir.
İskelet ve kas sisteminin etkilendiği durumlarda görülebilecek karakteristik bulgu yürüme bozuklukları ve topallamadır. Eklemlerde şekillenen yangıya (polyarthritis) bağlı olarak zamanla bu belirtiler daha da artabilir.
Deri lezyonları çoğunlukla yüz bölgesi, kulak, ayaklarda şekillenir ve dermatitis formundadır. Oluşan lezyonların simetrik oluşu dikkat çekici bir belirtidir. Kedilerde özellikle ağız içinde ülserler ve konjunktivitis şekillenmektedir.
Derideki bu lezyonlar bakteriyel bir deri enfeksiyon şeklinde gelişir ancak genellikle antibiyotik tedavisine olumsuz cevap verir.
Hastalık genellikle otoimmun hemolitik aneminin gelişmesine neden olur. Sıklıkla görülen bu durumda mukozalarda solgunluk, deride, ağız içi ve diş etlerinde nokta şeklinde kanama odakları şekillenebilir. Zamanla sarılık da şekillenebilmektedir.
Böbreklerin etkilendiği durumlarda klinik olarak görülebilen belirgin bulgu kanlı bir idrarın varlığıdır. Çoğunlukla glomerulonefritis şekillenmektedir.
Hastalığın yaygın olmayan ancak spesifik belirtileri ise pleuritis (gögüs boşluğunu ve akciğerleri örten zarın yangısı), merkezi ve çevre sinirlerde hasar veya yangı, kalp kası ve kalp zarında yangı ve vücudun tüm kaslarında yangı ve güçsüzlüktür.
Sonuç
Hastalık vücutta bir çok sistemi etkilediğinden klinik belirtiler oldukça değişken ve çeşitli olabilir. Bu nedenle teşhisi oldukça güçtür. Hastalığın teşhisi için özel testlerden faydalanılmalıdır.
Kedilerde tedavisi çoğu zaman başarısız olan bir hastalıktır. Özellikle böbreklerin etkilenmiş olduğu ilerlemiş vakalarda böbrek yetmezliği ve üremi şekillenmesine bağlı olarak ölüm şekillenmektedir.
Erken dönemlerde tespit edilmesi hastalığın gelişiminde olumlu sonuç alınması yönünden faydalıdır. Tespit edildiği andan itibaren hastalar herhangi bir bakteriyel enfeksiyondan korunmalıdır
Immun Thrombocytopenia (Trombosit Azalması)
Hastalığın nedeni nedir?
Kanda trombosit sayısının azalması olarak tanımlanan hastalık immun sistem bozukluklarına bağlı olarak görülebileceği gibi diğer immun sistem hastalıklarının seyri sırasında da görülebilir.
Kedilerde köpeklere oranla daha az gözlenmektedir ve cinsiyet, ırk gibi nedenlere bağlı bir yatkınlık söz konusu değildir.
Hastalığın oluşumunda pek çok faktör etken olmakla birlikte dalak, karaciğer ve kemik iliği gibi bağışıklık sisteminde temel işleve sahip organlarda antikor seviyesinin yükselmesi veya kemik iliğinde trombosit üretiminin azalmasına bağlı olarak şekillenmektedir.
Bu mekanizmanın aksamasında, viral enfeksiyonlar, bazı ilaçlar ve tümörler etkin rol oynamaktadır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Bağışıklık mekanizması kompleks halinde çalışan bir sistemdir. Bu nedenle trombocytopeni çoğu zaman diğer immun hastalıklarla birlikte gözlenmektedir.
Trombosytopeniye ait bulgular görüldüğünde oluşum mekanizması aynı olan ve birlikte görülen otoimmun hemolitik anemiye ait bulgularda araştırılmalıdır.
Genellikle klinik belirtilerin görülmeye başladığı ve aneminin ilerlediği durumlarda tespit edilen trombosytopeni durumlarında kanda belirli bir düzeyin altına inmiş olan trombosit sayısının artırılması amacıyla uygulanan medikal tedavilere olumlu cevap alınabilir.
Nadir olarak tedavilere olumlu sonuç alınamayan vakalarda dalağın alınması gibi operatif bir yönteme baş vurulabilir. Ancak operasyona rağmen nükslerin görülmesi ve oluşabilecek komplikasyonları nedeniyle pek tercih edilmeyen bir yöntemdir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak gözlenen ilk bulgular zayıflık ve halsizliktir. Trombositler kanın pıhtılaşmasını sağlayan faktörlerin oluşum mekanizmasında etkin rol oynadığından azalması durumunda burun kanaması, deride nokta şeklinde küçük kanama odakları veya idrarın kanlı olması gibi çeşitli kanama belirtileri gözlenebilir.
Kanamaların şiddetli olduğu ilerlemiş durumlarda mukozalarda solgunluk, demir eksikliği ve benzer anemi belirtileri de şekillenebilir.
Sonuç
Hastalık klinik belirtiler yanında, trombosit faktör testi ve immunofloresan testi gibi özel testlerle kolayca tespit edilebilen ve medikal olarak tedavisi mümkün bir hastalıktır.
Esansiyel Yağ Asitleri Eksikliği
Hastalığın nedeni nedir ?
Oluşumundaki birincil neden esansiyel yağ asitlerinin yetersiz olduğu gıdalar ile beslenmedir.
Yağların yapısında bulunan ve doymamış yağ asitleri olarak bilinen linoleik asit (omega 6) ve linolenik asit (omega 3) vücutta sentezlenemediklerinden esansiyel yağ asitleri olarak tanımlanırlar. Vücut fonksiyonlarında arakidonik aside çevrilerek etkin rol oynarlar.
Gıdalar ile dışarıdan yeterli düzeyde alınamadığı durumlarda, karaciğer hastalıklarında, bağırsaklarda yetersiz emilimde, enzim yetersizliği veya yokluğu gibi bir nedene bağlı olarak oluşabilen yağ asitlerinin eksikliğin dolayı çeşitli metabolik bozukluklar görülebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Kedilerde; linoleik asidi bir çok metabolik aktivitede etkin rol oynayan arakidonik aside dönüştüren sentez sistemi yetersizdir. Bu nedenle kedilerin gıdasında yeterli düzeyde arakidonik asidinde bulunması gereklidir. Esansiyel yağ asitlerinin oranının vücutta belli düzeyde olması fonksiyonların düzenli olabilmesi için zorunludur. Aralarındaki dengenin çeşitli nedenlere bağlı olarak bozulması metabolik işlevlerde aksamalara neden olur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Özellikle yavrularda gelişim geriliği ilk gözlenebilen belirtilerdendir. Yağlı bir tüy yapısının varlığı dikkat çekicidir. İleri yaşlarda spesifik belirti aşırı zayıflamadır.
Kedilerde esansiyel yağ asitlerinin eksikliğine bağlı olarak görülebilecek belirtiler;
Deride pullanma, hiperkeratosis, tüy dökülmesi,
Karaciğerde yağlanma ve dejenerasyon,
Yaraların iyileşme süresinin ve kanın pıhtılaşma süresinin uzaması,
Östrus düzensizlikleri ve yavru ölümleri gibi çok çeşitli olabilir.
Sonuç
Her kedinin esansiyel yağ asitlerine olan ihtiyacı fizyolojik özelliklerine göre farklılık gösterebileceği gibi yaşa bağlı olarak da farklılık gösterebilir.
Kedilerin diyetinde bulunması gereken esansiyel yağ asitleri yanında arakidonik asidin de gıdalar ile dışarıdan alınması ve yeterli düzeyde bulundurulması gereklidir.
A Hypervitaminosis (A Vitamini Fazlalığı)
Hastalığın nedeni nedir ?
A vitamininin sürekli ve yüksek miktarlarda alımına bağlı olarak şekillenir. Özellikle bazı balık türleri ve karaciğer gibi A vitaminince zengin gıdaların fazla verilmesi nedeniyle şekillenir.
Hastalığın gelişimi nasıldır ?
Vitamin A, vücutta görme fonksiyonları, epitel hücrelerinin büyümesi yanında kemik ve diş gelişimi için gerekli bir vitamindir. Beta karotenden sentezlenebilir. Ancak kediler bu sentezlemeyi yapamadıklarından direkt A vitamini olarak alınmalıdır. Kemiklerin eklem yüzeylerinde kondroblastların gelişimini sağlaması yanında kemiklerde osteoblastik aktivitenin uyarılmasını sağlayan bir vitamin olduğundan fazlalığı halinde kemik dokuda anormal gelişimlerin oluşumuna neden olmaktadır.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Klinik olarak, halsizlik, sürekli uyku hali, diş etlerinde ödem ve boyun bölgesinde ağrı ilk görülen bulgulardır. Tüyler karışık ve mat görünümlü boyun gergin bir şekildedir.
Hastalık özellikle boyun ve sırt vertebralarında dejenerasyonlar ile karekterizedir. Özellikle genç hayvanlarda iskelet sisteminde deformasyonlar dikkat çekici bulgulardır. Uzun kemiklerde kısalmalar ve eklemlerin birleşme yüzeylerindeki hasarlar radyografi ile kolayca tespit edilebilir.
Kemik yapıdaki deformasyonlara bağlı olarak kırılmalar ve topallık sık görülen bir bulgudur. Ayrıca gingivitise bağlı olarak diş etlerinde çekilmeler ve diş dökülmeleride görülebilir.
Hastalıkdan nasıl korunulur ?
Kedilerde görülen A vitamini fazlalığının temel sebebi çoğunlukla karaciğer ile beslenmeleridir. Bunun önlenebilmesi için kedilerin gıdalarındaki karaciğer miktarını kademeli olarak düşürmek ve diğer gıdaların alınmasını sağlamaktır.
Anorexia (İştah Kaybı)
Hastalığın nedeni nedir ?
İştah, hipotalamusta açlık ile ilgili merkez tarafından kontrol edilir. Bu merkezin, hormonlar, korku, heyecan, ağrı, enfeksiyonlar, yangısel bozukluklar ve midenin dolgunluğu gibi bir çok faktörün etkisiyle deprese edilmesiyle iştah azalır veya tamamen kaybolabilir. Ayrıca yemeği beğenmeme gibi bir durumda da anorexia şekillenebilir. Gerçek anorexia olarak tanımlanan bu durum açlık merkezini uyarımına yönelik medikal tedaviler ile gıda değişiklikleri ile giderilebilir.
Kediler yemekleri konusunda oldukça seçicidirler ve gıda değişikliklerinden pek hoşlanmazlar. Bu nedenle kedilerde iştahsızlık daha sık olarak görülebilir.
Disfaji olarak adlandıran yutma güçlüğü gibi bir durumda ise yeme isteği olmasına karşın yutmadaki güçlük veya ağrı gibi bir nedene bağlı olarak yemek yiyememe ve açlık durumu söz konusudur.
Hastalığın gelişimi nasıldır ?
Açlık merkezini inhibe eden toksemi, enfeksiyon, yangı, tümöral oluşumlar, heyecan, ağrı, korku, mide ve bağırsakların aşırı doluluğu veya yabancı cisimler gibi durumlarda iştah kaybı söz konusu olabilir.
Bazende hiç bir neden olmaksızın yemeyi reddedebilir. Bu durum size karşı yapılan protesto olabileceği gibi yemeği beğenmemesine bağlı da olabilir. Böyle bir durumun giderilmesi için alışkın olduğu lezzette bir gıdaya geçilmesi sorunun giderilmesine yardımcı olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Yemeği reddetme ve kilo kaybı klinik olarak görülebilen ilk ve en önemli bulgudur.
Açlık merkezinin inhibe edilmesi veya yutma güçlüğü nedeniyle vücut tarafından alınan protein ve enerji kaynaklarının yetersizliğine bağlı olarak hızlı ilerleyen bir kilo kaybı şekillenir. İlerleyen durumlarda protein enerji metabolizmasındaki bu yetersizlik nedeniyle immun yetmezlik, anemi, halsizlik gibi birçok sistemik bozukluğun şekillenmesi söz konusudur.
Açlığa bağlı olarak, normal zamanlarda bağırsaklardan emilen glikoz seviyesinde azalma buna bağlı olarakta kanda glikoz seviyesinde düşme olur. Glikoz’un rol aldığı normal vücut fonksiyonlarının devamının sağlanabilmesi için karaciğerdeki glikoz depoları kullanılır. Açlığın devamı halinde karaciğerdeki glikoz depoları kullanıldığından glikoneogenesis başlar ve amino asitler kullanılır. Zincirleme olarak gelişen bu metabolik bozukluklar sonucunda; tüm fonksiyonlarda azalma, halsizlik, kilo kaybı ve ilerleyen durumlarda kaslarda aşırı zayıflık görülebilir. Gerekli destek ve tedavi yapılmaz ise ölüm şekillenebilir.
Sonuç
Anorexia bir çok hastalığın seyri sırasında görülebilen klinik bir bulgu olarak değerlendirilmesine rağmen, beyincikdeki açlık merkezinin dejenerasyonuna bağlı olarak şekillenen ve ölümlere neden olabilen bir hastalık olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle uzun süreli iştahsızlık olaylarında muhakkak veteriner hekimize danışınız.
Eclampsia (Gebelikde Kalsiyum Yetmezliği)
Hastalığın nedeni nedir ?
Kanda kalsiyum oranının düşmesi (Hipokalsemi)ile karekterize bir metabolizma hastalığıdır.
Hastalığın nedeni vücudun kalsiyum metabolizmasının bozulması ve bu nedenle oluşan kalsiyum yetersizliğidir. Doğumu izleyen ilk haftalarda süt salgısının artışı, bağırsaklardan yeterli kalsiyum emiliminin veya kemiklerde yeterli kalsiyum üretiminin olmaması gibi nedenlerle kanda kalsiyum oranının düşmesi sonucu şekillenebilir.
Kedilerde çok nadiren ortaya çıkar.
Hastalığın gelişimi nasıldır ?
Artan kalsiyum ihtiyacı vücuttaki kalsiyum depolarının tüketilmesine neden olur. Vücutta azalan kalsiyuma karşın özellikle laktasyon nedeniyle sürekli bir kalsiyum tüketimi vardır ve kalsiyum yetersizliği belirginleşerek klinik semptomlar gözlenebileceği gibi kanda ölçülebilen kalsiyum oranı düşer.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Solunumun sıklaşması, kusma, huzursuzluk ve titremelerin görülmesiyle birlikte ileri dönemlerde konvulsiyonlar, bacaklarda kasılmalar, kollaps ve koma halide görülebilir. Genellikle ağızda ve gözde kuruluk, beden ısısında ve nabızda artış vardır. Tedavide gecikilen ilerlemiş vakalarda ölüm şekillenebilir.
Hastalıkdan nasıl korunulur ?
Gebelik ve laktasyon döneminde annenin beslenmesine dikkat edilerek kalsiyum yönünden dengeli gıdalar ile beslenmesi hastalıktan korunma yönünden önemlidir. Ancak dikkat edilmesi gereken konu aşırı kalsiyumun da metabolizma üzerine olumsuz etkiler yapabileceğidir. Özellikle gebelik döneminde aşırı kalsiyum partiroid hormonunun salgılanmasını baskılayabilir.
Bu gibi sakıncaların önlenmesi için iyi kalitede ve dengeli bir mama ile beslenmesi çok önemlidir.
Sonuç
Hastalık bazı vakalarda oldukca tehlikeli olabilir. Bu nedenle hamilelik,doğum ve laktasyon sırasında veteriner hekiminizle diyolog içinde bulunmanız istenmeyen durumların önüne geçmek açısından önemlidir.
Klinik belirtilerin görülmesi durumunda yavrular anneden ayrılmalıdır. Yavruların anneyi emmeye devam etmesi iyileşmenin gecikmesine neden olur.
Kedilerde Taurin Eksikliği
Hastalığın nedeni nedir ?
Taurin kediler için esansiyel olan bir aminoasittir. Vücutta kolesterolün regülasyonu, safra tuzu oluşumunda ve retinal fonksiyonlarda görev yapar. Yetersizliği vücutta çeşitli metabolik bozukluklara ve retinal dejenerasyona neden olabilir.
Vücuttan idrar ve dışkı ile atılabildiği gibi özellikle laktasyon döneminde sütle de atılır. Kedilerde taurin vücutta sentezlenemez ve mutlaka dışarıdan gıda ile takviye edilmesi gereklidir.
Kediler de taurin eksikliğinin asıl nedeni gıdalar ile yeterli taurin alınmamasıdır.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Taurin eksikliğine bağlı olarak pek çok metabolik bozukluk gözlenebilir. Bu belirtiler çoğunlukla, Retina, üreme sistemi, kalp kası ve immun sistemde görülür.
Özellikle gözlerde, retinal bozukluklar ve dejenerasyonlar spesifiktir. Çoğunlukla çift taraflı ve simetrik şekillenen lezyonlar taurinin eksikliği devam ettiği sürece artma özelliğindedir.
Gebelik ve emzirme döneminde taurin eksikliğine bağlı olarak, yavru gelişiminde gerilik, zayıf yavrular dışında anomaliler, ölü doğum ve yavru atmalar görülebilir.
Taurin eksikliğine bağlı olarak kalp kasının etkilenmesi nedeniyle, kalbin dilatasyonu yani genişlemesi söz konusudur. Buna bağlı olarak da kalbin fonksiyonlarında bozulmalar görülebilmektedir.
İmmun sistemin etkilendiği durumlarda, bağışıklığın baskılanması dirençsiz yavrular ve sinirsel fonksiyonlarda aksamalara neden olabilir.
Ayrıca, yavru kedilerde iskelet sisteminin etkilenmesine bağlı olarak büyümede yavaşlama taurin yetersizliğine bağlı olarak görülebilecek belirtilerden biridir.
Sonuç
Taurin, hayvansal kökenli gıda maddelerinden kolayca sağlanabileceğinden kedilerin beslenmesinde protein kaynağı olarak hayvansal protein kaynaklarının yeterli düzeyde bulunması önemlidir. Günümüzde bir çok hazır mamanın içinde bir kedinin ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde taurin bulunmaktadır.
Burda hatırlatmakta fayda gördüğümüz bir diğer konuda bazı kedilerin köpek mamaları ile beslenmesi ve bununda ciddi taurin eksikliklerine yol açmasıdır. Çünkü köpek mamalarındaki protein oranı kedi mamalarına göre daha düşüktür.
Kedilerde Tiamin (B 1 Vitamini) Eksikliği
Hastalığın nedeni nedir ?
B 1 vitamini karbonhidrat metabolizmasında görev yaptığından vücudun bu vitamine ihtiyacı diyetteki karbonhidrat seviyesi ile paralellik gösterir. Eksikliğinin başlıca nedeni diyetle yetersiz alınması, fazla karbonhidrat alımına bağlı olarak açığın artması veya gıdanın hazırlanışı sırasında uygulanan ısı işlemi ile yıkımlanmasıdır.
Ayrıca çiğ balık ve bazı bitkisel gıdalarda bulunan tiaminaz enzimide B 1 vitamininin yıkımlanmasına neden olabileceğinden tiamin eksikliği görülebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır ?
Tiamin eksikliği hızla gelişen ve tedavisinde gecikildiğinde kısa sürede ölümlere neden olabilen bir problemdir. Hastalığın gelişmesi eksikliğin süresine bağlı olarak üç bölümde incelenebilir.
İndüksiyon evresi,
Kritik evre,
Terminal evre,
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Eksikliği halinde bulunduğu evreye göre spesifik belirtiler görülür.
İndüksiyon evresi; eksikliğin oluşumunun ilk haftalarıdır. Belirtilerin görülmesi yaklaşık iki hafta sonra olur ve iştahın azalması ilk görülen klinik bulgudur. Daha sonraki haftalarda bu durum ilerler, kusma ve tam bir iştah kaybı şekillenir. Bu aşamada arka bacaklarda ataksiler ve buna bağlı olarakta yürüme güçlüğü şekillenebilir.
Kritik evre; ani gelişen ve sinirsel bozuklukların görüldüğü evredir. Çoğunlukla duruş bozukluğu, ataksi ve pupillaların genişlemesi en belirgin bulgudur. Ayrıca titremeler ve başın yukarı doğru kıvrık tutulması gibi belirtilerde görülebilir.
Terminal evre; tedaviye cevap vermeyen gecikilmiş evredir. İlerleyen zayıflama ile birlikte güçsüzlük ve halsizlik şekillenir. Çoğunlukla da bir kaç gün içinde ölüm görülebilir.
Sonuç
Hastalığın gelişimi gibi tedaviside hızlı sonuç verir. Ancak kritik evreyi geçirdiğinizde tedaviye olumlu cevap alamayabilirsiniz.
Obesity (Aşırı Şişmanlık)
Hastalığın nedeni nedir ?
Kedinin vücut ağırlığının cinsiyet ve yaşına göre normal sayılan ortalama ağırlığının % 15 ile % 25 üzerine çıkması obesite olarak tanımlanır. Kedilerde daha az olarak görülen obesite, oluşum nedenine göre;
Endojen obesite,
Eksojen obesite olarak iki gruba ayrılır.
Endojen obesitenin; birincil nedenleri metabolizmada değişikliğe neden olan hipotroidizm ve diabetes mellitus gibi hastalıklardır.Bu tür obesitenin giderilebilmesi için neden olan asıl hastalığın tedavisi gerekir.
Eksojen obesitenin; şekillenmesinde birincil etken beslenme bozukluğudur. Aşırı miktarda gıda tüketimi veya kalorisi yüksek gıdalarla beslenme nedeniyle şekillenebilir. Bunların dışında obesitenin gelişmesine etki eden çeşitli faktörler vardır. Bu faktörlerin başında, yaşlanma veya kısırlaştırma gibi aktivitenin azalmasına neden olan faktörler gelir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda hormon metabolizmasındaki değişiklikler ve hareketsizlik nedeniyle gıdalarla alınan besinlerin yakılamaması ve depolanması obesite oluşumuna neden olmaktadır. Ayrıca alınan gıdanın içerdiği enerji payının aynı kalmasına karşın aktivitenin azalması da depolanan yağ miktarının artmasına neden olur.
Ayrıca öğün arası beslenme de obesitenin şekillenmesine etki eden faktörlerden biridir. Normal gıdası ile aldığı yaşam ve enerji payının dışında fazladan alınan bu gıdalar vücut tarafından harcanamadığından depolanır ve obesite şekillenir.
Hastalığın gelişimi nasıldır ?
Vücudun ihtiyacı olan enerji; karbonhidrat, yağ ve protein metabolizması ile sağlanır. Bu besinlerin alınan gıdalardaki oranlarının fazlalığı yanında metabolizmada oluşan bir aksamaya bağlı olarakta obesite şekillenmesi söz konusudur.
Obesite, vücutttaki yağ hücrelerinin sayıca ve hacim olarak artışına bağlı olarak şekillenir. Bir kedinin vücut yağlarının sayısal oluşumu büyüme döneminde olduğundan bu dönemde beslenmenin önemi büyüktür. Yağ, protein ve karbonhidrat oranı dengeli olmadığı taktirde oluşan fazlalık yağ hücreleri şekline dönüşür ve depolanır. Sayısal artışın fazlalığı ileri dönemlerde obesitenin şekillenmesin de en büyük etkenlerden biridir. Zaman içinde kilo artışı bu yağ hücrelerinin hacimsel genişlemesine neden olur ve obesite şekillenir. Yağ hücrelerinin sayısal olarak fazla olması kilo vermenin zor olmasına neden olur.Çünkü yağ hücrelerinin sayısında bir değişiklik olmadan hacimsel olarak küçülmesi söz konusudur.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Kilo artışı görülebilen ilk bulgudur. Kedilerde özellikle arka bacakların arasında ve karın bölgesinde yağ birikimi karekteristik bulgudur. Zamanla yağlanmanın artışı bel bölgesindeki dolgunluk ve gövdenin silindirik yapısı karekteristik bir görüntüdür. İleri obesite durumlarında artan yağ tabaka nedeniyle kaburgaların dahi görülmemesi söz konusu olabilir.
Her ne kadar kediler fazla kiloyu çok iyi tolore edebilselerde ileri vakalarda artan kilo artışına bağlı olarak omurlarda özelliklede omurlar arası disklerde problemler, artritis ve nadir olarak yürüyüş bozuklukları görülebilir.
Özellikle iran kedileri şişmanlamaya oldukca yatkındırlar ve bu nedenle diyetlerine özel bir dikkat gösterilmelidir.
Hastalıkdan nasıl korunulur ?
Kilo almayı önlemek için gösterilecek çaba, fazla kilonun neden olduğu problemleri gidermek için gösterilecek çabadan daha fazla değildir. Bu nedenle kilo artışının baştan önlenmesi sorunların yaşanmaması için alınacak en iyi önlemdir. Bunun için tüm kedilerin diyetlerine dikkat edilmeli, yemek saatleri dışında yemek verilmemelidir. Şişmanlık belirtilerini ilk gördüğünüz anda her zaman olduğu gibi veteriner hekiminize danışmalı ve kediniz için en uygun olan beslenme rejimini belirlemelisiniz.
Sonuç
Obesite; kilo artışı ve yağlanmaya bağlı olarak fiziki bir bozukluğa neden olması yanında konjestif kalp yetmezliği, şeker hastalığı, infertilite ve kabızlık gibi bir çok metabolik ve fizyolojik bozukluğa predispozisyon yaratacağından kontrol altında tutulması ve önlem alınması gereken bir durumdur.
Şişman kedilerin birden bire günlük yiyeceklerini reddetmeleri ve artan bir iştahsızlık periyoduna girmeleri Hepatik Lipidosis hastalığını akla getirmelidir. Bu nedenle böyle bir durumla karşılaşıldığında veteriner hekime danışılmalıdır.
Rachitism (Raşitizm-Kemik Gelişimindeki Yetersizlik)
Hastalığın nedeni nedir ?
Hastalığın oluşmasının nedeni özellikle büyüme döneminde kalsiyum, fosfor ve D vitamini eksikliğine bağlı olarak kemik yapının yetersiz gelişimidir. Kedilerde genellikle daha az görülür.
Hastalığın gelişimi nasıldır ?
Kalsiyum, fosfor ve D vitamini birbirlerinin etkisini destekleyen, işlevini artıran bir mekanizma ile çalışır. Bu nedenle herhangi birinin eksikliği kemik metabolizmasında aksamaya neden olabilir.
Kediler özellikle süt emme döneminde D vitaminini depolayabilme ve daha ileri dönemlerde kullanabilme yeteneğine sahip olduklarından raşitzm nadir görülen ve hafif ve yavaş gelişen bir hastalıktır.
Kalsiyum’un kemiklerde aktif hale gelmesi, D vitamini etkisiyle paratiroid hormon tarafından sağlanır. D vitamininin eksikliği halinde paratiroid hormon kalsiyumun kemiklerde yerleşmesini sağlayamaz ve vücut sıvılarında kalsiyum düzeyi artar. Bu durumda özellikle büyüme döneminde demineralizasyona neden olur.
Fosfor, kemiklerin kalsifikasyonunda kalsiyum ile birlikte çalışır ve kalsiyum/fosfor oranının 2/1 olması normal düzen için gereklidir. Bu dengenin herhangi bir mineral lehine bozulması kemik gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Kalsiyumun, fazla alınması halinde kanda artan miktarın düzenlenmesi için organizma tarafından kemiklerdeki fosfor iyonları geri alınır ve kalsiyumla birleşerek atılımı sağlanır. Fosforun fazla alınması halinde ise bu kez kemiklerden kalsiyum alınarak benzer işlem gerçekleşir. Her iki durumda da kemik doku etkilenir ve normal gelişimini sağlayamaz.
D vitamininin görevi, kalsiyumun bağırsaklardan emilimini, kalsiyum ve fosforun vücutta tutulmasını ve kemik dokuya geçişini sağlamaktır.
Eksikliği halinde bu işlevlerde aksamalar ve dolayısıyla da kemik gelişiminde yavaşlamalar olacağından raşitizmin şekillenmesine neden olur.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Hastalığın karekteristik belirtisi, özellikle uzun kemiklerde eğilme ve dokunulduğunda duyulan ağrıdır. Kemiklerin epifiz kısımlarında, kıkırdak dokunun artması, genişlemesi, kalınlaşması ve buna bağlı olarakda kemiğin normal gelişiminin engellenmesi söz konusudur.
Kedilerde taş, toprak gibi gıda olmayan maddeleri yeme nadirde olsa rastladığımız klinik belirtilerden biridir.
Ayrıca diş gelişim bozuklukları, diş değişimlerinin gecikmesi gibi belirtiler görülebileceği gibi omurgada eğrilik, sırtta kambur duruş, belin sarkıklığı, X veya O bacaklık gibi kemik gelişimi ile ilgili bozukluklar görülebilir.
Çoğunlukla ağrı tespit edilir. Ağrı nedeniyle hasta yürümekten kaçınır.
Kemik yapı bozulduğundan büyüme yavaşlamışdır ve kemik dokuda ciddi deformasyonlar söz konusudur. Bu nedenle kemik kırıkları çok rahatlıkla oluşabilir.
Yavru kedilerde konstipasyon ile birlikte parapilaji de görülebilir.
Hastalıkdan nasıl korunulur ?
Yetersiz ve dengesiz beslenen yavruların en temel problemlerinden biri olan bu hastalık dikkat edilmediğinde üzücü sonuçlara neden olabilir. Kırıklar veya kalıcı kemik eğrilikleri görülebilir. Bu yüzden özellikle gelişme döneminde beslenmeye dikkat edilmelidir. Ayrıca D vitaminin (D3) derinin granulosa katında sentezlenmesi nedeniyle yavruların güneş ışınlarından yararlanmasına dikkat edilmelidir.
Ayrıca hamilelik sırasında annenin iyi beslenmesi doğacak yavruların daha sağlıklı olmalarını sağlayacaktır.
Raşitizme maruz kalmış yavruların, tedavi sırasında haraketlerinin kontrol altına alınması istenmeyen kırıkların oluşmasını önlediği gibi hastalığın ilerlemesini engellemek açısından da önemlidir.
Sonuç
Büyümede duraklama ve gelişim geriliği gibi spesifik bir bozukluğa neden olan raşitizmin tedavisinden daha çok oluşumunu önlemek gereklidir. Bu nedenle korunma amacı ile annenin gebelik döneminden başlayıp yavrunun büyüme dönemini kapsayan süreçte beslenmeye dikkat etmeli, yeterli ve dengeli bir beslenme sağlanmalıdır.
Raşitizim belirtilerinden birinin veya bir kaçının görüldüğü durumlarda hemen veteriner hekiminizle irtibat kurarak acil önlem almalısınız.
Mandibula Kırıkları (Alt Çene Kemiği Kırığı)
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde özellikle trafik kazaları ve düşme nedeniyle şekillenen çene kemiği kırıkları oldukça sık şekillenmektedir. Çene kemiğine gelen küt darbeler, köpekler ile kavga ve diş çekimi esnasında da şekillenebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Darbe nedeniyle mandibulanın değişik yerlerinde kırık şekillenebilir. Örneğin sağ ve sol çene kemiğinin birleşim yeri olan symphysis bölgesinde veya gövde olarak tanımlanan öğütücü dişler hizasında kırıklar şekilenebilir.
Bu kırıklar darbenin şiddetine bağlı olarak parçalı veya basit kırıklar şeklinde olabileceği gibi açık kırık veya kapalı kırıklar şeklinde de oluşabilir.
Kedilerde alt çenenin kırıklarına çoğunlukla çene eklemine yakın bölgede ve symphysis bölgesinde açık kırıklar şeklinde rastlanmaktadır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak ağızın kapatılamaması ve ağızdan salya akışı ilk gözlenen belirtilerdir. Eğer açık bir kırık varsa salya kanlı olabilir. Elle yapılan muayenede özellikle symphysis kırıklarında çene kemiğinin iki ayrı parça halinde aşağı yukarı oynadığı tespit edilebileceği gibi tam bir ayrılma varsa bir taraf aşağıya sarkık olarakta görülebilir.
Parçalı bir kırık söz konusu ise kemikler hareket ettirildiğinde krepitasyonu (sürtünme sesini) daha fazla hissetmek mümkündür.
Kırığın şekillendiği bölgeye ve kırığın şekline bağlı olarak çiğneme yapılamayabilir veya güçlükle yapılabilir. Genellikle ağrı nedeniyle yemek yemekten kaçınırlar.
Sonuç
Klinik belirtiler ve röntgen bulguları ile kolayca tespit edilebilen bir durumdur. Tedavisinde çoğunlukla operatif yöntemler uygulanır. Parçalı kırıklar ve kemiğin normal pozisyonunda bozulmaları olduğu komplike kırıklarda iyileşme daha uzun süre alabilir.
Symphisis kırıklarında (kedilerde düşme sonucu en fazla görülen kırık şeklidir) çene kemiğinin sabitlenmesi ile kısa sürede başarılı sonuçlar almak mümkündür. Kırığın şekillendiği bölgede kemikler arasında tam bir ayrılma yok ise sıvı gıdalar verilerek aşırı hareket etmesi önlendiği taktirde kendi halinde iyileşmesi de mümkündür.
Omuz Çıkığı
Hastalığın nedeni nedir?
Kürek kemiği (scapula) ile ön kol kemiği (humerus) arasındaki eklem olan omuz ekleminin çıkıklarının oluşumu kedilerde sık şekillenmemekle birlikte yarım veya tam çıkıklar şeklinde zaman zaman görülebilmektedir.
Omuz çıkığının oluşumunda trafik kazaları, düşme, darbeler, sıkışma, bacağın bir yere takılması vb. nedenler rol oynayabilir
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Omuz çıkığının oluşmasında omuz ekleminde kemiklerin bağlantısını sağlayan bağların zayıflığı çıkığın oluşumunu kolaylaştıran bir faktördür.
Darbeye bağlı olarak omuzdaki liğamentlerin gevşemesi veya kopması nedeniyle kol kemiğinin baş kısımının kürek kemiği üzerinde yerleştiği oyuktan çıkması ve yer değiştirmesi söz konusudur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Çıkığın oluştuğu yöndeki bacağı gövdeye yakın olarak tutar ve hareket ettirmekten sakınır. Bölge ağrılıdır ve dokunulmasına izin vermez. Yerden kalkış esnasında topallık dikkat çekicidir. Çoğunlukla yere basmaz ve ayağını kullanmaz.
Yeni şekillenen olaylarda bölgede şişkinlik ve lokal ısı artışı görülebilir. Elle yapılan muayenede kol kemiğinin başı kolaylıkla hissedilebileceği gibi eklem diğer sağlam ekleme göre daha aşağıda tespit edilir.
Röntgen bulguları ve klinik bulgular kesin teşhis için yeterlidir.
Sonuç
Kolay nükseden bir problemdir. Genellikle yeni şekillenmiş çıkıklarda çıkığın yerine reddedilmesi ve bacağın bandaj ile sabitlenmesi ile tedavisi sağlanabilir.
Tam şekillenen çıkıklarda ve gecikilen olaylarda operatif tedavi zorunludur.
Myasthenia Gravis
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde nadir şekillenen sinir ve kas sistemi ile ilgili olarak gelişen bir hastalıktır.
Doğmasal ve edinsel olarak görülebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Kaslarda sinir uyarılarını algılayan ve sinirsel uyarının kas dokuya iletilmesinden sorumlu reseptörlerin azlığı, yokluğu veya bloke edilmesi gibi bir nedenle işlev yapamaması sonucunda kaslara gerekli sinirsel uyarıların iletilememesi ve bu durumda kasların zayıf kalması, güçsüzleşmesi ve fonksiyonlarını yapamaması söz konusudur.
Edinsel form da reseptörlerin oto antikorlar tarafından bloke edilerek işlev yapamaması söz konusudur.
Doğmasal form da ise reseptörlerin azlığı nedeniyle iletilerin yeterli alınamaması söz konusudur.
Hangi ırklarda daha çok görülür?
Doğmasal forma daha çok Siamese ve Domestic Short-Haired ırkı kedilerde daha sık rastlanır.
Edinsel forma ise Abyssinians ve Somali ırkı kedilerde daha sıklıkla rastlanılır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Kedilerde gözlenebilen en spesifik bulgu anormal yürüyüştür. Zamanla artış gösteren bir topallama dikkat çekebilen bir diğer belirtidir.
Genel olarak tüm vücut kasları zayıftır ve hareketlerde isteksizlik gözlenir. Kas titremeleri ve göz kapaklarının kapatılamaması gibi kassel belirtiler yanında mide içeriğinin ağıza geri gelmesi ve ses kaybı gibi belirtiler de görülebilir.
Sonuç
Hastalığın teşhisi klinik bulgulara, röntgen bulgularına ve kan analizlerine göre yapılır. Edinsel form’da kan serumu analizlerinde otoantikorların tespit edilebilmesi dikkat çekicidir ve bu durum hastalığın nedeni konusunda ayırıcı olabilir. Çünkü kongenital formda otoantikorların tespit edilebilmesi söz konusu değildir.
Klinik belirtiler kedilerin organik fosforlu insektisitler ile zehirlenme vakaları ile benzerlik gösterebileceğinden dikkatli davranılmalıdır.
Spondylitis Deformans (Omurların Yangıya Bağlı Hasarı)
Hastalığın nedeni nedir?
Omurganın her hangi iki omuru arasında kemik dokunun üremesi ve iki omurun birbirine kaynaşması ile karekterizedir.
Nedenleri arasında omurları etkileyen küt darbeler ve yaralanmalar sayılabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalık omurlar arasındaki diskin kapsulasında oluşan dejenerasyon ile başlar. Daha sonra bölgedeki omurlarda oluşan deformasyonlar hastalığın şekillenmesinde etken olur ve üremeler başlar. Bunun sonucunda iki omurun birbirine kaynaşması nedeniyle bölgedeki yumuşak doku, özellikle omurları bağlayan ligamentler de etkilenerek hastalığa ait belirtiler ortaya çıkar.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Omurganın sertleşmesi ve deformasyonun şekillendiği bölgede lokal ağrı en spesifik belirtilerdir.
Kedilerde gözlenen belirtiler çoğunlukla deforme olan omurdan itibaren etkilenen spinal sinirlere bağlı olarak nadiren oluşan nörolojik arazlardır.
Hastalarda görülen ağrı genelde egzersizlerden sonra ortaya çıkar. İleri yaştaki kedilerde daha sık olarak görülür.
Sonuç
Kedilerde nadiren görülen bir durumdur ve ileri yaşlarda kolay şekillenir. Kesin bir tedavisinin olmaması nedeni ile kronik ve kalıcı bir durum olarak değerlendirilir. Yapılan tedaviler hastanın yaşam kalitesini yükseltmeye yöneliktir.
Röntgen bulguları hastalığın tam olarak tanımlanması için zorunludur.
Luxatio Femoris (Kalça Çıkığı)
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde nadiren görülen kalça çıkıkları düşme ve darbeler nedeniyle şekillenebilir. Ayrıca eklem bağlarının gevşekliği çıkıkların oluşmasında hazırlayıcı rol oynayabilir.
Nedenlere bağlı olarak yarı ve tam çıkıklar şeklinde gruplandırılabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Kalça ekleminde kemiklerin birbirine tutunmasını sağlayan ligament, kas ve eklem kapsulasının zarar görmesi nedeniyle kemik yüzeylerinin karşı karşıya gelmemesi söz konusudur. Çıkık şekillendikten sonra gerekli müdahalenin yapılmaması veya gecikilmesi durumunda eklemi oluşturan kemiklerde de hasar şekillenebileceği gibi bölgedeki bağların ve kas dokunun da zarar görmesi söz konusu olabilir. Bu da gözlenen belirtiler de (ağrı ve topallama) artışa neden olur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Topallama görülebilecek en belirgin bulgudur. Elle yapılan muayenede anormal bir oynaklık, ağrı ve çok karekteristik olan bir krepitasyon sesi tespit edilir. Ayrıca bacak (femur) kemiğinin çıkık ucunu da hemen derinin altında hissetmek mümkündür. Arkadan veya üsten bakıldığında eklemdeki deformasyon net bir şekilde gözlenebilir.
Genellikle çıkık olan bacak da diğerine nazaran bir kısalma ve basış bozuklukları ile beliren durum daha sonralarda topallamanın artışı, ağrı ve yürüyüş bozukluklarının görülmesi ile belirgin hale geçer. Özellikle oturma veya kalkma sırasında ağrı ve topallamanın şiddeti çok daha fazladır.
Röntgen bulguları tam bir teşhis için zorunludur. Bu sayede iki kemigin arasındaki açıklığı, kemiklerde hasarın olup olmadığını ve çıkığın pozisyonunu tespit etmek mümkündür.
Sonuç
Çıkığın şekillendiği eklem normal pozisyonuna getirilerek tedavisi söz konusudur ancak nüksetme olasılığı yüksek olduğundan operatif tedavi daha radikal çözüm sunar.
Yeni şekillenen çıkıklar da çıkan kemiğin tekrar yerine yerleştirilmesi işe yarayabilir ancak üzerinden 2-3 gün geçmiş vakalarda yukarda da belirttiğimiz gibi operatif müdahaleden yana olunmalıdır.
Mastitis (Meme Bezlerinin Yangısı)
Hastalığın tanımı
Genellikle doğum sonrası akut olarak meme bezinin yangılanmasıdır. Meme bezleri modifiye ter bezleridir ve kedilerde 8-12 meme başı ve her meme başında 4-7 süt kanalı vardır.
Hastalığın nedenleri nelerdir
Enfeksiyonların oluşumunda genellikle streptpococ veya staphylococ grubu bakteriler rol oynar.
Doğumdan sonraki birkaç hafta içinde yavruların süt emerken meme dokusunu yaralaması ve buna bağlı olarakta mastitis şekillenmesi mümkündür.
Kedilerde çoğunlukla akut mastitis olayları görülür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Yangılanan meme lobunda şişkinlik, kızarıklık ve ağrı vardır. Klinik olarak beden ısısı artmış ve iştahsızlık, halsizlik gibi enfeksiyona bağlı belirtiler başlamıştır. Anne kedide, gelişen depresyona ve süt salgısının durmasına bağlı olarak yavruları emzirmekten kaçış görülebilir.
Sonuç
Yavru ölümlerinin önlenebilmesi amacı ile mastitisin şekillendiği durumlarda uygun tedaviye hemen başlanmalı ve gerekirse yavruları yapay olarak beslemelidir.
Mastitis vakalarında hekiminizin uygulayacağı medikal bir tedavi ile başarı sağlamak mümkündür.
Mastitis olaylarının seyri sırasında meme loblarında kist veya apseler şekillenebilir. Apse geliştiyse uygun bir apse sağıtımı yapılarak veya kistin geliştiği olaylarda ise operasyon ile kist alınarak kesin tedavi yapılabilir.
Bu vakaların nüks etmesini önlemek amacı ile genellikle veteriner hekimler tarafından kısırlaştırma operasyonu yapılması tavsiye edilir.
Metritis (Rahim Yangısı)
Hastalığın tanımı
Kedilerde uterusun çeşitli nedenlere bağlı olarak yangılanmasına metritis denir.
Hastalığın nedenleri nelerdir?
Nedeni genellikle bakteriyel enfeksiyonlar ve hormonlardır. Uterus mukozasındaki kistik üremeler, gebelikte yavru ölümü, doğum sonrası yavru zarlarının atılamaması, tedavi veya kızgınlığı baskılamak amacı ile uzun süreli hormon uygulamaları metritis oluşumunda önemli faktörlerdir.
Enfeksiyonlar uterusa genital kanal yolu ile ulaşabileceği gibi lenf ve kan yoluyla da uterus enfeksiyonu gelişebilir.
Genellikle östrus döneminden sonra görülmektedir. Genç kedilerde de görülmekle birlikte ortalama 4 yaş ve üzeri yaşlarda daha sık görülür. Hiç çiftleşmeyen ve yavru yapmamış kedilerde de görülebilmektedir. Seksüel siklus sırasında uterusta enfeksiyon varsa bu dönemde yapılan hormon uygulamaları uterusun direncinin az olmasına bağlı olarak metritisin daha hızlı gelişmesine neden olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hasta kedilerde çoğunlukla ilk görülen klinik bulgu iştah kaybıdır. Hasta genellikle depresif bir tablo sergiler. Bazı durumlarda açık kahveden koyu kırmızıya kadar değişebilen renkte akıntı görülebilir. Akıntı enfeksiyonun şiddetine ve süresine bağlı olarak sulu veya koyu kıvamda olabilir.
Hastalık ilerledikçe depresyon hali artar kilo kayıpları başlar ve karın şişkinleşir. Özellikle rahim ağzının kapalı olduğu vakalarda dışarı akıntı olmadığından uterus aşırı derecede şişkin ve tüm karın boşluğunu doldurabilecek kadar hacimlidir. Rahim basınç altında kaldığında yırtılma ve bunun sonucu gelişen şok nedeniyle ölüm görülebilir. Hastalığın ilerlediği durumlarda polidipsi, poliüri ve dehidrasyon şekillenir.
Sonuç
Kesin tanı klinik bulguların varlığı, palpasyon ile uterusun doluluğunun tespiti,röngen ve ultrason bakısı, kan ve idrar tahlilleri ile yapılabilir.
Özellikle akıntının olmadığı vakalarda kan, idrar tahlili ve ultrason bakısı kesin tanının konulmasında önemlidir.
Metritisin medikal olarak tedavisi yapılabilir. Ancak veteriner hekimlerin tavsiyesi çoğunlukla operatif olarak uterusun alınmasıdır. Çünkü medikal tedavi her zaman başarı sağlayamayabilir ve ayrıca olayın tedaviden sonra da nüksetme olasılığı mümkündür. Eğer yavru almak düşünülmüyorsa operasyon kesin ve en etkin yöntemdir. Kısırlaştırma yapılmadı ise medikal olarak tam bir iyileşme sağlandıktan sonra ilk kızgınlık döneminde kedinin gebe kalması nüksleri önlemek açısından faydalıdır.
Vajinitis (Vajen Yangısı)
Hastalığın tanımı
Vajina mukozasının çeşitli sebeplerle yangılanmasına vajinitis denir. Kedilerde vajina uzunluğunun kısa olması nedeniyle daha nadir olarak ortaya çıkar.
Hastalığın nedenleri nelerdir?
Genellikle çiftleşme sırasında oluşan bir travma nedeniyle veya uterustaki bir enfeksiyona bağlı olarak şekillenir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Vulvadan gelen akıntı ve vulvanın kızarık ve şişkin bir halde oluşu teşhisi kolaylaştırır. Kediler ağrı nedeniyle çiftleşmekten kaçınırlar ve ileri dönemlerde fertilite kayıpları görülebilir.
Özellikle enfeksiyona bağlı gelişen vajinitislerde beden ısısında artış, keyifsizlik ve iştahsızlık gibi bulgular görülebilir.
Sonuç
Klinik belirtilerin görülmesi ile kolay teşhis edilir. Uterus enfeksiyonu ile seyreden vakalarda vajinitis ikincil problem olarak değerlendirilir.
Teşhisi klinik bulgular yanında bakteriyolojik ve hematolojik testler yardımıyla kolayca yapılabilir.
Veteriner hekiminizin uygulayacağı lokal veya sistemik ilaç uygulaması ile tedavisi mümkündür.
Vulvitis (Vulva Yangısı)
Hastalığın tanımı ve nedenleri
Vulvanın yangısıdır. Kedilerde çoğunlukla travmaya bağlı olarak oluşur. Erkek penisinin dikenli anatomik yapısı nedeniyle travma ve buna bağlı olarak vulvitis olasılığı daha fazladır. Vajinitis vakaları sırasında komplikasyon olarak gelişebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Vulvitisler yalanmaya bağlı olarak dermatitisle birlikte seyreder. Vulvada şişkinlik ve kızarıklık belirgindir. İlerlemiş vakalarda çiftleşmede isteksizlik gözlenebilir.
Sonuç
Veteriner hekiminizin uygulayacağı uygun bir tedavi ile kolayca sağıtım sağlanabilir.
Eclampsia (Gebelikde Kalsiyum Yetmezliği)
Hastalığın tanımı
Kanda kalsiyum oranının düşmesi ile karekterize bir metabolizma hastalığıdır. Kedilerde çok nadir görülür. Genellikle doğumu izleyen bir kaç hafta içerisinde laktasyon döneminde şekillenebilir.
Hastalığın nedeni nedir?
Hipokalsemi vücudun kalsiyum metabolizmasının bozulması sonucu gelişir. Doğumu izleyen ilk haftalarda süt salgısının artışı, bağırsaklardan kalsiyum emiliminin yetersizliği veya kemiklerde yeterli üretim olmaması gibi nedenlerle kanda kalsiyum oranının düşmesi sonucu şekillenir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Solunumun sıklaşması, kusma, huzursuzluk ve titremelerin görülmesiyle birlikte, ileri dönemlerde konvulsiyonlar, bacaklarda kasılmalar, kollaps ve koma hali de görülebilir. Genellikle ağız da ve gözde kuruluk, beden ısısında ve nabızda artış vardır. Tedavide gecikilen ilerlemiş vakalarda ölüm şekillenebilir.
Sonuç
Klinik belirtilerin görülmesi durumunda yavrular anneden ayrılmalıdır. Yavruların anneyi emmeye devam etmesi iyileşmenin gecikmesine neden olur. Damar içi yolla ve oral olarak kalsiyum verilerek kısa sürede iyileşme sağlanabilir. Titreme ve kasılmaların şekillendiği durumlarda sakinleştirici ve kas gevşetici ilaçlar verilebilir.
Meme Tümörleri
Hastalığın tanımı
Kedilerde, meme lobları dört çift olarak linea albanın her iki tarafında yerleşmiş elveoler yapıda bezlerdir. Normalde inaktif halde olan meme bezleri doğum ile birlikte aktif hale geçerek süt sekresyonuna başlar.
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde kötü ve iyi huylu tümörler şekillenebilir. Genç kedilerde meme tümörü şekillenme olasılığı daha azdır. Ancak sık yaşanılan hayali gebeliklere bağlı olarak daha erken dönemlerde de ortaya çıkabilir. Tümör tek meme lobunda yerleşebileceği gibi bir kaç meme lobunda da yerleşebilmektedir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik bulgu olarak, memelerde şişkinlik ve ağrı gözlenebilr. Tümörün iyi veya kötü huylu oluşu gelişiminde etkindir. Genellikle kötü huylu tümörlerde hızlı bir gelişim ile birlikte yaygın bir şişkinlik de gözlenir.
Sonuç
Çoğunlukla metastaz özelliği olan kötü huylu tümörlere kedilerde daha sık rastlanılmaktadır. Ancak kısırlaştırma operasyonu yapılmış olan kedilerde meme tümörlerinin oluşum oranı daha düşük olduğundan ilk östrus döneminden sonra kısırlaştırmak faydalıdır.
Tanı, klinik bulgular ile kolaylıkla yapılabilir. Tedavisinde kemoterapi uygulanabilir ancak operasyon daha radikal tedavi yöntemidir. Çünkü erken dönemlerde tümörün alınması olası metastazların önlenmesi yönünden yararlı olabilir. Biopsi yapılmadan tümörün total alınması ve daha sonra patolojik olarak analizinin yapılması faydalıdır.
Histopatolojik olarak tümörün niteliğinin bilinmesi özellikle kötü huylu tümörlerin varlığında diğer iç organlardaki metastazların varlığı ve takibi için gereklidir.
Uterus (Rahim) Yırtıkları
Hastalığın tanımı
Uterus yırtıklarının kedilerde görülme olasılığı az olmakla birlikte güç doğumlarda ortaya çıkabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Anne kedinin, halsizlik, çevreye ilgisizlik, beden ısısı, solunum ve nabızda artış gibi klinik bulgularla belirginleşen genel durum bozukluğu zamanla artar ve prognoz gittikçe kötüleşerek şok ve ani ölümler olabilir.
Sonuç
Uterusun yırtıldığı durumlarda iç kanama ve peritonitis şekillenme olasılığı yüksek olduğundan müdahaleler esnasında dikkatli ve yumuşak hareket edilmelidir. Çünkü hem peritonitis hemde iç kanama vakalarında hayati tehlike vardır.
Doğum sonrası benzer klinik bulguların varlığında vakit geçirmeden gerekli müdahaleler yapılmalı öncelikle şok ve enfeksiyonu önleyici tedaviler yapılarak genel durum düzeltilmelidir. Laparatomi ile uterusun alınması gereklidir. Operasyon sırasında karın boşluğunun temizlenmesi ve antibiyotik uygulanması peritonitis gelişimini engellemek yönünden faydalıdır.
Orchitis (Testis Yangısı)
Hastalığın tanımı
Testislerin yangısına orchitis denilir. Kedilerde testisin tüylerle kaplı olması sürtünme vb. dış etkenlere karşı dokunun korunmasını sağlar ve bu yüzden az karşılaşılan bir durumdur.
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde genellikle yaralanma gibi dış etkenler nedeniyle şekillenir. Ancak burucella ve enfeksiyöz peritonitis gibi hastalıklar nedeniyle de görülebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Testislerde kızarıklık ve fluktuan bir şişlik vardır. Klinik olarak palpasyon ile kolay tespit edilebilir. Akut olaylarda ağrı ve ateş görülmeyebilir. Kronik olaylarda çoğunlukla testisler atrofiye olur.
Sonuç
Tedavisinde lokal olarak antiseptik solüsyonlar ve parenteral antibiyotik uygulamaları ile olumlu sonuçlar alınabilir. Ancak testisler iyileşme olduktan sonra dahi atrofiye olabileceğinden tavsiye edilen en etkin tedavi operasyon ile testislerin alınmasıdır.
Cryptorchidism (Testislerin İnmemesi)
Hastalığın sebebi nedir?
Normalde erkek bir yavru doğduğunda testisler karın boşluğundadır. Yavru büyüdükçe bu testisler scrotum dediğimiz, testis kesesinin içine inerler.
Kedilerde spermin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için testislerin karın boşluğunun dışında yani testis keselerinin içinde olması gerekir. Çünkü testislerin, keselere inmesiyle çiftleşme için yeterli oranda erkeklik hormonu (testesteron) ve dölleme kabiliyeti olan spermler üretilebilir. Yani spermler dölleme yeteneklerini ancak testislerin testis kesesinde olmasıyla koruyabilirler. Çünkü böylece testislerin görevini yapabilmesi için gerekli olan bir kaç derecelik ısı düşüklüğü sağlanmaktadır.
Testislerin kese içine inip inmemesi olayı her ikisi için de olabileceği gibi, çoğu zaman bir testiste rastlanır. Eğer 3,5 – 4 aylık olduğunda hala testisler inmemişse kriptorşidizm var denebilir. Genel olarak kriptorşidizm’in sebebleri şunlardır,
İnguinal kanalın darlığı,
İnguinal halkanın ( ostium vaginale) darlığı,
Kasların zayıflığı,
Funiculus spermaticus’un kısa olması veya yapışması,
Testislerin normalden küçük veya büyük olması gibi anomaliler neden olarak sayılabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Aslında bu durumun herhangi bir belirtisi yoktur. Genellikle yavrular normal gelişimlerini ve aktivitelerini devam ettirirler. Kediler çiftleşme isteği gösterip çiftleşebilirler ve tek testis inmiş olsa bile çiftleşme sonrası gebelik oluşabilir.
Sonuç;
Cryptorchidism testis kökenli tümörler gibi bazı testis hastalıklarına yakalanma yüzdesini artırmaktadır. Aynı zamanda bazı hayvanlarda sinirlilik hali oluşabilmektedir. Bu tip vakalarda olası riskler bakımından karın boşluğundaki ve varsa testis kesesindeki testisleri alarak kısırlaştırma önerilmektedir.
Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı)
Hastalığın nedeni nedir ?
Pankreas bezinin vücudun ihtiyacı olan insülini yeteri kadar salgılayamaması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Genetik faktörler, adrenokortikotropik, östrojen ve progesteron gibi hormonların fazlalığı da insülin metabolizmasına etki ederek glikoz ve insülin arasındaki dengenin bozulmasına neden olabilir.
Hastalık nasıl gelişir ?
İnsülin vücudun glikoz mekanizmasında rol oynayan hormondur. Karbonhidrat, yağ ve proteinler ile alınan glikoz barsaklardan emildikten sonra karaciğerde glikojen halinde depolanır ve gerektiğinde kana glikoz olarak verilir. Bu mekanizmada insülinin eksikliği durumunda kanda glikoz miktarı yükselir.
Hastalık üç şekilde sınıflandırılmaktadır. Bunlar;
Tip 1; pankreasta insülinin salgılanmasıyla görevli beta hücrelerinin yetersizliğine bağlı olarak insülin salgılanmasının azlığına bağlıdır. Genetik faktörler nedeniyle şekillenme olasılığı yüksektir.
Tip 2; pankreasta insülin salgılanması vardır ancak kanda glikoz düzeyinin yükselmesi söz konusudur. Buna bağlı olarak yükselen glikoz düzeyi beta hücrelerini uyararak daha fazla insülin salınmasına neden olmaktadır. Zamanla artan uyarılar nedeniyle beta hücrelerin insülin salgısının azalması sonucu oluşmaktadır. Şişman kedilerde görülme oranı daha yüksektir.
Tip 3; Bu tip diabet oluşumunda klinik belirtiler olmaksızın kanda şeker seviyesinin yükselmesi söz konusudur. Pankreas beta hücrelerinde dejenerasyona bağlı olarak şekillenmektedir. Trauma, enfeksiyon, neoplaziler gibi akut pankreatite neden olan etkenlerin varlığında görülme oranı yüksektir.
Şeker hastalığı orta yaşlı kedilerde, köpeklere göre daha az görülmektedir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak hastalığın ilk görülen spesifik belirtileri, fazla idrar yapma, çok su içme ve aşırı yeme isteğine rağmen zayıflamadır.
Aşırı su kaybına bağlı olarak dehidrasyon şekillenir ve çabuk yorulmalar başlar. Üremi, pankreatitis ve karaciğer problemleri gibi komplikasyonların şekillendiği durumlarda iştahsızlık, kusma, ishal, zayıflama, hızlı solunum ve koma oluşabilmektedir.
Ayrıca kedilerde yavaş gelişen bir topallık, yürümede güçlük, patella refleksinde azalma, yere basışta ağrı, ağızda ve idrarda aseton kokusu ve iyileşmeyen deri yaraları diabetin spesifik belirtilerindendir. Kedilerde gözde katarak şekillenmesi mümkündür ancak köpeklerde olduğu kadar sık şekillenmez.
Hastalığın ilerlemiş durumlarında nefritis, pnömoni, aşırı zayıflama, depresyon ve şeker koması oluşmasına bağlı olarak ölüm şekillenebilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Kedilerde aşırı su içme ve sık idrara çıkma çoğunlukla önemli bir hastalığın habercisidir. Böyle bir durumla karşılaştığınızda hemen veteriner hekiminizle görüşerek bilgi alınız.
Şeker hastası kedilerin bakımı oldukca zordur ve çok dikkat gerektirir. Hastaların yaşamı sık kontrollere ve sıkı bir bakıma bağlıdır. Bu nedenle veteriner hekiminizin hastalık hakkında vereceği bilgilere ve tedaviye tamamen bağlı kalmalısınız. Aksi takdirde bir çok komplikasyon sonucu hastanızın yaşam kalitesinin hızla düştüğüne şahit olabilirsiniz.
Sonuç;
Kedilerde; şeker hastalığı aylar, yıllar boyu klinik semptomlar görülmeden sürebileceği gibi aşırı dehidrasyon , kaşeksi ve koma sonucu ani ölümler de şekillenebilir. Hastalığın tedavisi ömür boyu süren diet ve insülin tedavisi ile mümkündür.
Diabetes Insipidus (Şekersiz Diyabet)
Hastalığın nedeni nedir ?
Hastalık kedilerde yok denecek kadar azdır.
Şekersiz diabet olarak da bilinen hastalık, hipotalamusda sentezlenip, hipofizde depolanan antidiüretik hormonun sentezinin veya salgılanmasının yokluğu ve yetersizliği nedeniyle şekillenebilir.
Hastalık nasıl gelişir ?
Diabetes insipidus;
Hipofizer diabetes insipidus
Nefrojenik insipidus olarak iki formda görülür.
Hipofizer formda; hipofiz bezindeki veya nöröhipofizel hat boyunca oluşan bir aksaklığa bağlı olarak hormonun sentezlenmesinin veya salgılanmasının engellenmesi nedeniyle şekillenen hormonal bir durum söz konusudur. Şekillenmesine, beyinde hemorajiye neden olan traumalar, tümöral oluşumlar, kistler ve enfeksiyonlara bağlı olarakta şekillenebilir.
Nefrojenik formda; antidiüretik hormon düzeyi kanda yeterli olmasına karşın böbreklerde suyun geri emiliminin olmaması söz konusudur ve idrarın konsantre olmamasına bağlı olarak hastalık şekillenir. Doğmasal ve edinsel nedenlere bağlı olarak gelişebilir. Şekillenmesine böbrek tubuluslarında fonksiyonel bozukluk yaratan kronik böbrek yetmezliği, pyelonefritis, polikistik börek hastalıkları neden olabileceği gibi hiperkalsemi, hipokalemi, hiperadrenokortikoizim, hipoadrenokortikoizm,ve bazı ilaç toksikasyonlarına bağlı olarakta şekillenebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalığın en belirgin semptomu aşırı idrar yapmadır. Buna bağlı olarak çok fazla su içme isteği vardır ve ilerleyen durumlarda vücudun aşırı su kaybetmesi ve aşırı zayıflama görülebilir.
Sonuç;
Diabetes insipidus hastalığı kedilerde yok denilecek kadar seyrek şekillenen bir hastalık
Hypoglycemia (Düşük Kan Şekeri)
Hastalık nedeni nedir?
Kan glikoz seviyesinin aşırı düştüğü durumlarda ortaya çıkan bir hastalıkdır. Oluşumunda başlıca iki etken vardır. Bunlardan biri stres diğeri ise pankreas’dan aşırı insülin salgılanmasıdır.
Hastalık genç kedilerde daha çok görülür. Genç kedilerde görülme nedenlerinin başında hiperaktivite, beslenmedeki yetersizlikler veya paraziter enfeksiyonlar sayılabilir.
Hastalık belirtileri nelerdir?
Düşük ateş
Titreme
Bayılma
Kusma ve ishal görülebilen belirtiler arasındadır.
Hastalık nasıl önlenebilir?
Eğer hastalığın sebebi yetersiz beslenme veya aşırı hareket ise bu durum kolaylıkla düzeltilebilir.
Ancak hastalığın sebebi karaciğerin glikozu glycogen olarak depolamasını engelleyen veya şekerin yemekten absorbe edilmesini engelleyen intestinal bir hastalık ise hypoglycemia kronikleşir ve hayati tehlike yaratabilir.
Yavru, düşük şeker düzeyi yüzünden halsiz ve hareketsiz ise bal veya yüksek şeker içerikli şerbetler verilebilir. Ancak yavru yinede iyileşmezse veya bu halsizlik periyodları sıklaşırsa veteriner hekiminizin düşük kan şekerinin altında yatan sebepleri bulması gerekecektir.
Sonuç;
Özellikle yavru kedilerde beslenmeye özen gösterilmeli ve parazit sağaltımının düzenli olarak yapılması sağlanmalıdır.
Hastalığa yakalanmış yavru kediler büyüyünceye kadar daha sık beslenmelidir.
Hyperadrenocorticism (Cushing Hastalığı)
Hastalığın sebebi nedir?
Hastalığın sebebi vücutta aşırı glucocortikoid üretimidir. Hipofiz bezi tarafından üretilen ACTH hormonu, adrenal bezleri etkileyerek tüm sistem için gerekli olan glukokortikoid hormonunu ürettirir. Bu sistemde bir aksama olduğunda yani hipofiz bezi veya adrenal bezlerde oluşan herhangi bir bozukluk aşırı glucokortikoid üretimine sebeb olur. Bu durumda hyperadrenocorticism ortaya çıkar ve hastalık kalp,börek, sinir sistemi, solunum ve kas ve iskelet sistemini olumsuz olarak etkiler.
Hastalık kedilerde oldukca nadir olarak ve genelde yaşlı dişilerde görülür. Ancak kedilerdeki farklılık hyperadrenocorticism ile birlikte çoğunlukla diabetes mallitus’da (şeker hastalığı) görülebilir
Hastalığın oluşmasındaki etkenler genel olarak üç bölümde incelenebilir. Bunlar
Hipofiz bezinden köken alan hyperadrenocorticism,
Adrenal bezlerden köken alan hyperadrenocorticism,
Iatrogenic hyperadrenocorticism
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastada iştah aşırı derecede artmıştır,
Çok aşırı su içme ve idrar yapma vardır,
Karın bölgesinde yavaş yavaş gelişen bir büyüme söz konusudur,
Deri oldukça incelir,
Yerine gelmeyen tüy kayıpları ve seyrelmeler görülür,
Karın bölgesindeki damarlar belirgin bir şekilde göze çarparlar,
Hastada depresyon görülebilir,
İdrar ve kan kontrollarında şeker artmış olarak görülebilir,
Deride renk değişimi,
Kas zayıflığı,
Sonuç;
Hastalık oldukça yavaş geliştiği için genelde yaşlılığa bağlanır ve hastalık saptandığında oldukça gecikilmiştir.
Hasta sahibi kedisini çok iyi tanımak ve alışkanlıklarını bilmek zorundadır. Böylece iştahdaki değişimler, derideki değişimler, sık su içme ve sık idrar yapma gibi görülebilir semptomlar takip edilerek hastalık teşhisi daha önce konulabilir.
Adrenal bezlerden yada hipofiz bezinden kaynaklanan hyperadrenocorticism’in sebebi tümörlerde olabilir.
Iatrogenic hyperadrenocorticism’in sebebi olan, aşırı dozlarda steroid kullanımı kesildiğinde, hastalık kendiliğinden düzelebilir.
Kedilerde bu hastalıkla birlikte şeker hastalığının da görülebileceği göz önünde tutulmalıdır.
Hypoadrenocorticism (Addison Hastalığı)
Hastalığın sebebi nedir?
Hastalık adrenal bezlerin salgıladığı glucokortikoid ve mineralocortikoids seviyesinin düşmesi ile ortaya çıkar.
Minerolocortikoidsler vücutta sodyum ve potasyumun elektroliz edilmesinde kullanılırlar. Eğer mineralocortikoid seviyesi düşerse metobolizma ve sodyum potasyum dengesi alt üst olur. Bununla beraber cardiovaskuler sistem, sindirim sistemi, böbrekler ve sinir sistemi etkilenebilir.
Hastalığın ortaya çıkmasındaki neden, hipifiz bezinin tümörü veya ACTH üretmemesi, bazı granulomatous hastalıklar veya ilgili bezlerin hasarlarıdır.
Hastalık genelde orta yaşlı kedilerde ve nadiren görülür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik belirtiler çok fazla değildir ve ayrıca belirginde değildir. Bu yüzden hastalığın tespiti oldukca güçtür. Genel olarak görülen semptomları sayacak olursak ;
Kilo kaybı,
Kusma,
Çok su içme,
Çok sık idrar,
Depresyon,
Dehidrasyon,
Sonuç;
Hastalık oldukça yavaş gelişir. Bu yüzden semptomların ortaya çıkışı belirgin değildir ve hastalık gözden kaçırılabilir. İyi gözlem yapma ve çıkan semptomları değerlendirme önemlidir.
Özellikle stres ayrıca sodyum ve potasyum dengesini etkileyeceğinden hastayı mümkün olduğu kadar stresden uzak tutmak gereklidir.
Hyperparathyroidizm (Paratroid Bezlerinin Aşırı Çalışması)
Hastalığın sebebi nedir?
Paratroid bezlerinin aşırı çalışması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır.
Paratroid bezinin vücuttaki görevi calsium fosfor dengesinin düzenliliğini sağlamaktır.
Hastalığın oluşumundaki sebep ise paratroid bezlerinin, tümör veya herhangi bir sebepden dolayı gereğinden fazla üretim yapmasıdır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Uyuşukluk ve halsizlik,
İştahsızlık,
Sık su içme ve sık işeme,
Romatizma benzeri bulgular,
Kemik yoğunluğunda azalma ve kolay kemik kırılması,
Pelvis ve omurgada normal olmayan gelişmeler,
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalık erken dönemlerde tespit edilebildiğinde tedavi komplikasyonsuz ve kolay bir şekilde elimine edilebilir.
Bu hastalıktaki amaç öncelikle kan kalsiyum seviyesinin düşürülmesidir. Özellikle yavrularda çok dikkatli olunmalıdır. Çünkü calsiyum fosfor seviyesindeki dengesizlikler yavrunun gelişimini olumsuz yönde etkileyecektir. Kalsiyum seviyesinin düşük olduğu durumlarda paratroid bezleri devreye girecek ve kemiklerden kalsiyum çekecektir. Bu durumda kemik yapısı zayıflayacak ve deformasyonlara yol açacaktır.
Bu hastalığa bağlı olarak oluşan deformasyonları düzeltmek çok zordur. Bu yüzden gıdaya bağlı olarak şekillenebilen sekunder hyperparathyroidizm’in önlenebilmesi için gıda düzenlenmesinin bilinçli yapılması gerekir.
Paratroid tümöründen kaynaklanan hyperparathyroidizm de yapılabilecek tek şey operasyondur. Ancak operasyon sonrası kalsiyum seviyesinde ortaya çıkan düşmeler hypoparathyroidizm için bir neden olabilir. Bu yüzden operasyon geçiren hastalarda kalsiyum seviyesi sık sık kontrol edilerek eksiklikler giderilmelidir.
Hypoparathyroidizm (Paratroid Bezlerinin Yetersiz Çalışması)
Hastalığın sebebi nedir?
Paratroid bezlerinin yetersiz çalışması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır.
Hastalık kedilerde daha çok paratiroid bezlerinin herhangi bir nedenle cerrahi olarak alınmasıyla birlikte görülür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Davranış değişiklikleri,
Kramp ve titremeler
Depresyon,
Özellikle yüz kaslarında ve dudaklarda şekillenen felç,
İshal olmayan yumuşak dışkı,
Sonuç;
Kedilerde bir zorunluluk sonucu paratiroid bazlerinin alınması gerektiyse hastayı ömür boyu kalsiyum seviyesi açısından kontrol altında tutmak ve gerek görüldükce kalsiyum takviyeleri yapmak gerekir. Kalsiyum takviyesi dışardan yapılabileceği gibi kalsiyumun vücud tarafından emilmesini sağlayacak preparatlarda verilebilir.
Hyperthyroidizm (Troid Bezlerinin Aşırı Çalışması)
Hastalığın sebebi nedir?
Troid hormonlarının gereğinden fazla üretilmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Troid bezinin görevi protein, karbonhidrat ve lipid metabolizmasını düzenlemektir. Dolayısıyla troid hormonlarının fazla salgılanması bu metabolizmanında hızlanmasına neden olacaktır.
Hastalık kedilerde nadiren ve çoğunlukla yaşlılarda görülür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Troid bezindeki bozulma tüm metobolizmayı etkiler. Bu nedenle semptomlar etkilenen organlara göre değişiklik gösterir. Bu durumda, hastalığın teşhisinde bazen yanılgılara sebeb olabilir.
Kedilerde troid bezinin elle kontrolu çoğu durumumda pek mümkün olmadığından hastalıktan şüphe edildiğinde mutlaka tiroid hormonlarının kontrolu yapılmalıdır. Görülen semptomlar;
Hiperaktivite,
İştah artışı,
Kilo kaybı,
Yüksek ateş,
Kaslarda zayıflık,
Davranış değişikliği,
Sinirlilik,
Kıl dökülmesi,
İlerlemiş vakalarda solunum güçlüğü ve kalp problemleri,
Sonuç;
Hastalık çok belirgin semptomlarla ortaya çıkmadığı için kolay kolay süphe duyulmaz. Ancak hiperaktif kediler iyi takip edilmeli ve en küçük şüphe durumunda gerekli testler yapılarak tespit edilmeli ve tedaviye geçilmelidir.
Hypothyroidizm (Troid Bezlerinin Yetersiz Çalışması)
Hastalığın sebebi nedir?
Vücut tarafından yeteri kadar troid hormonu üretilemediği zaman ortaya çıkan bir hastalıktır. Troid bezinin görevi metobolizmayı düzenlemektir.
Troid bezlerinin yetersiz çalışması, doğmasal olarak troid bezlerinin yetersizliği veya operasyon sonucu troid bezlerinin alınması gibi nedenlerle ortaya çıkan hastalık, hastada kendini deride sorunlar, kilo alma zorluğu veya şişmanlık gibi belirtilerle gösterir.
Hastalık kedilerde çok nadir görülür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Troid bezindeki bozulma tüm metobolizmayı etkiler. Bu nedenle semptomlar etkilenen organlara göre değişiklik gösterir. Bu durumda, hastalığın teşhisinde bazen yanılgılara sebeb olabilir. Çünkü semptomlar hastalığı spesifik olarak göstermezler ve çoğu zamanda klinik semptomları görmek mümkün değildir.
Görülebilen semptomlar ise;
Deride renk değişimleri,
Kilo problemleri,
Kabızlık,
Derinin ve tüylerin kuru oluşu,
Vücutta gelişme geriliği,
Sonuç;
Hastalık çok belirgin semptomlarla ortaya çıkmadığı için kolay kolay şüphe duyulmaz. Bu nedenle hasta iyi takip edilmeli ve en küçük şüphe durumunda gerekli testler yapılarak hastalık tespit edilmeli ve tedaviye geçilmelidir.
Kongenital hypothyroidizm’de hastaları korumak için herhangi bir önlem ve tedavi şansı yoktur.
Hypothyroidizm (Troid Bezlerinin Yetersiz Çalışması)
Hastalığın sebebi nedir?
Vücut tarafından yeteri kadar troid hormonu üretilemediği zaman ortaya çıkan bir hastalıktır. Troid bezinin görevi metobolizmayı düzenlemektir.
Troid bezlerinin yetersiz çalışması, doğmasal olarak troid bezlerinin yetersizliği veya operasyon sonucu troid bezlerinin alınması gibi nedenlerle ortaya çıkan hastalık, hastada kendini deride sorunlar, kilo alma zorluğu veya şişmanlık gibi belirtilerle gösterir.
Hastalık kedilerde çok nadir görülür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Troid bezindeki bozulma tüm metobolizmayı etkiler. Bu nedenle semptomlar etkilenen organlara göre değişiklik gösterir. Bu durumda, hastalığın teşhisinde bazen yanılgılara sebeb olabilir. Çünkü semptomlar hastalığı spesifik olarak göstermezler ve çoğu zamanda klinik semptomları görmek mümkün değildir.
Görülebilen semptomlar ise;
Deride renk değişimleri,
Kilo problemleri,
Kabızlık,
Derinin ve tüylerin kuru oluşu,
Vücutta gelişme geriliği,
Sonuç;
Hastalık çok belirgin semptomlarla ortaya çıkmadığı için kolay kolay şüphe duyulmaz. Bu nedenle hasta iyi takip edilmeli ve en küçük şüphe durumunda gerekli testler yapılarak hastalık tespit edilmeli ve tedaviye geçilmelidir.
Kongenital hypothyroidizm’de hastaları korumak için herhangi bir önlem ve tedavi şansı yoktur.
Cystitis (İdrar Kesesi yangısı)
Hastalığın nedeni nedir?
İdrar kesesinin yangısı olan sistitis, özellikle bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olarak şekillenmektedir. Ancak enfeksiyona bağlı olmayan nedenlerle de şekillenebilir.
Kedilerde özellikle üretranın tıkanması, bakteriyel enfeksiyonlar, vitamin A yetersizliği, erken dönemde kastrasyon gibi nedenlerle komplike sistitis olguları sık görülür.
Enfeksiyon doğrudan idrar kesesinde şekillenebileceği gibi, sonda uygulaması gibi mekanik bir işlem sırasında vajinada veya urethrada var olan enfeksiyon etkenlerinin keseye ulaşması veya kan yolu ile etkenlerin idrar kesesine ulaşması sonucunda da olabilir.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
Sistitislerin şekillenmesinde travma, glikozüri ve idrarın kesede birikimine neden olan faktörler hastalığın oluşumunu kolaylaştıran en önemli faktörlerdir.
İdrarın keseden dışarı akışını engelleyen idrar taşı, urethrada deformasyon, tümör, idrar kesesinin torsiyonu (dönmesi), doğmasal anomaliler ve idrar kesesinde divertikulum gibi bir nedene bağlı olarak idrar, keseseden akamaz ve birikmeye başlar. Bunun sonucunda kese duvarında şekillenen hasar ve idrarın kimyasal yapısında oluşan değişimlere bağlı olarak yangı şekillenebilir.
Şeker hastalığı, böbrek hiperplazisi (renal cortical hyperplazi), kalıtsal böbrek hastalıkları sonucunda gelişen glikozüri özellikle artan glikoz nedeniyle bakterilerin kolay üreyebildiği bir ortam oluşturduğu için enfeksiyon oluşumu da daha kolay olur ve sistitis gelişebilir.
Ayrıca idrar kesesini etkileyen travmalar kesede şekillenen hasar nedeniyle yangının şekillenmesini kolaylaştırabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalık akut veya kronik formda görülebilir. Genellikle çevre organ enfeksiyonları ile komplike olmayan ve sadece idrar kesesi ile ilgili olarak şekillenen akut vakalarda uygun bir tedavi ile iyileşme süreci oldukça çabuk olabilir. Ancak hastalığın oluşumuna neden olan hazırlayıcı faktörler varsa kolayca nüksedebilir.
Kronik vakalarda ve üriner sisteme ait enfeksiyonlarla komplike vakalarda daha uzun süreli tedavi gerekebilir. Özellikle nefritisler ile komplike olan olaylarda devamlı nüksler olabileceği gibi hastalık olumsuz bir seyir izleyebilir ve genellikle iyileşme süreci uzar.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak en belirgin bulgu sık sık idrar yapma isteğidir. Ancak ağrı nedeniyle kesik kesik ve az miktarlarda idrar yapmayı tercih ederler. Çoğunlukla eylemin sonunda idrarın son damlalarının kanlı olduğu dikkat çekicidir. Hastada genel bir huzursuzluk dikkat çekicidir. Hastanın idrarını yapamadığı durumlarda karın bölgesinde bir şişlik ve gerginlik söz konusudur.
Genel durum akut sistitislerde iyidir ve iştahında herhangi bir bozulma yoktur. Özellikle üriner sisteme ait başka bir enfeksiyon ile birleşmemiş akut olaylarda sadece idrar yaparken görülen problem dışında hiç bir belirti görülmeyebilir.
Ancak başka bir enfeksiyon ile komplike olduğunda genel durumda bozulmalar, iştahsızlık, ateş, kusma üriner sisteme ait belirtiler ve bu enfeksiyona ait bulgularda görülebilir.
Kronikleşen sistitislerde idrar yapma sırasında görülen klinik bulgular yanında kese duvarında kalınlaşma şekillenebilir ve ileri dönemlerde bu kalınlaşma elle yapılan muayene sırasında dıştan tespit edilebilir.
Sonuç
Üriner sisteme ait hastalıklarla kolayca karışabilen sistitislerin tanısında laboratuvar bulgularına ihtiyaç duyulur. İdrarın kimyasal analizinin yapılması, ultrason bulguları (kronik vakalarda kese kalınlaşması) ve radyopak madde kullanılarak yapılan radyografi bulguları ile tanısı yapılabilir.
Kolayca nüksedebilen bir hastalık olduğundan, oluşumuna neden olan hazırlayıcı faktörlerin elimine edilmesi tedavide büyük önem taşımaktadır.
Kedilerde özellikle de erkek kedilerde sık görülen idrar taşına bağlı tıkanmalar sonucu idrar kesesinde biriken idrar sistit oluşumunu kolaylaştıran önemli bir faktördür. Bu nedenle tedavide idrar taşı oluşumunu önleyici tedbirlere öncelik verilmesi gerekir.
İdrar Kesesi Tümörleri
Hastalığın nedeni nedir?
Tam olarak oluşum nedeni açıklanamayan idrar kesesi tümörlerine ileri yaşlardaki kedilerde rastlanılmaktadır. Bu tümörler primer olarak şekillenebileceği gibi metastaz sonucuda şekillenebilir.
İdrar kesesi tümörleri epitelial, epitelial olmayan ve mix tümörler olarak, yayılışlarına göre yüzlek ve infiltratif olarak sınıflandırılabilir.
Epitelial tümörler iyi huylu ve kötü huylu tümörler olabilir. Epitelial olmayan tümörler ise kas tümörleri, vasküler tümörler ve fibroblastik tümörler olabilir.
Kedilerlerde papillom, adenom, adenocarcinom, transisyonel cell carsinom, hemangiom, hemangiosarcom, fibrom, myxom, rhabdomyosarcom gibi tümörler oluşabilir.
Kedilerin karsinojenleri metabolize etme yetenekleri köpeklere göre daha yüksektir. Karsinojenlerin etkisini büyük oranda tolere ederler ve daha düşük oranda zararlı metabolit oluşumu söz konusudur. Buna bağlı olarak da kedilerde idrar kesesi tümörleri daha az görülür.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
Kronik yangılar, virüsler, endogen ve eksogen karsinojen (kanser yapıcı madde veya etken) ler tümörlerin şekillenmesinde kolaylaştırıcı faktörlerdir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Tümörün karakteri yani iyi veya kötü huylu oluşu hastalığın seyrini etkileyen en önemli faktördür. Benign (kötü) karakterli ve metastaz yapma eğiliminde olan ilerleyici tümörlerde kısa sürede çevre organlara yayılma söz konusu olduğundan hastanın geleceği büyük oranda olumsuzdur.
İnfiltrasyon özelliği olan saplı tümörlerin, papillom tarzı üremelerin ve iyi huylu tümörlerin varlığında, operatif olarak çeşitli yöntemler ile tümör uzaklaştırılabilir ve daha olumlu bir gelişme sağlanabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak görülebilecek en belirgin semptom kanlı idrardır. Sık sık idrar yapma isteği söz konusudur ve şiddetli bir ıkınma görülebilir. İstem dışı damla damla idrar kaçırma görülebilir. Bu durum özellikle büyük çaplı tümörlerin varlığında daha sık karşılaşılan bir semptomdur.
İdrar kesesine radyopakt bir madde uygulanarak yapılan radyoğrafik bakı ile tam bir tanı yapılabileceği gibi tümörün boyutu da görülebilir.
Sonuç
İdrar kesesi tümörlerinde de diğer tüm tümörlerde olabildiği gibi nüksler görülebilir. Teşhisi ve tanısı kolay olmasına karşın tedavisi her zaman olumlu sonuçlanmayabilir. Damla damla idrar kaçırma kalıcı bir semptom haline gelebilir.
İdrar Kesesi Divertikulumu
Hastalığın nedeni nedir?
Kelime anlamı kör kese olan diverticulum, idrar kesesine açılan kese olarak tanımlanabilir.
Doğmasal olarak veya edinsel olarak bir tıkanma sonucu şekillenebilir. Seyrek görülen bir durumdur.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
İdrar kesesi kasının zayıflamasına neden olan durumlar hastalığı kolaylaştırıcı faktördür. Özellikle kese çıkışında şekillenen bir tıkanma ve kesenin aşırı gerginliği kasların zayıflamasına neden olan etkenlerin başında gelir. Ayrıca darbe ve hatalı maniplasyonlar-palpasyonlar sonucuda kese kaslarında zayıflama söz konusu olabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
İdrar kesesi divertikulumları gerçek ve yalancı divertikulum olarak iki şekilde gelişebilir. Gerçek divertikulumlarda tüm kese katları ile birlikte bir genişleme söz konusudur. Bu olgularda özellikle divertikulum boyutuda büyük olursa içinde biriken idrarın boşalması güç olacağından hastalığın gelişimi olumsuz olabilir. Çünkü biriken idrar enfeksiyon kaynağı olabileceği gibi taş oluşumunuda kolaylaştırır.
Yalancı divertikulum olgularında kesenin mukazasında şekillenen bir bombeleşme söz konusudur. Çoğu zaman herhangi bir müdahale yapılmaz.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak spesifik bulgusu yoktur. Çoğu belirtisi sistitise benzer. Sık idrar veya kanlı idrar yapma gibi belirtiler görülebilir.
Şüpheli durumlarda idrar kesesine radyopakt bir madde uygulanarak yapılan radyoğrafik bakı ile tam bir tanı yapılabileceği gibi boyutu da görülebilir.
Sonuç
Klinik olarak sık karşılaşılan bir durum olmamasına rağmen, divertikulumun şekillendiği durumlarda özellikle genişleyen bölgede idrar birikmesi ve idrar taşlarının oluşmasını kolaylaştırması nedeniyle önem taşımaktadır.
İdrar Kesesi Yırtıkları
Hastalığın nedeni nedir?
İdrar kesesinde pek çok nedene bağlı olarak yırtık şekillenebilir. Küt bir darbe, aşırı dolu keseye yapılan basınç, tıkanma olgularında sonda uygulaması veya basınç nedeniyle kendiliğinden yırtılma, idrar kesesinde tümör, trafik kazaları vb. nedenlerle idrar kesesinde yırtık şekillenebilir.
Kedilerde bölgedeki kas yapısının daha ince olması, trafik kazalarının sık şekillenmesi ve kesenin elle kolay ulaşılabilir olması nedeniyle köpeklere oranla daha fazla görülür.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
İdrar kesesinde yırtıkların oluşmasında en büyük hazırlayıcı etken kesenin aşırı dolu ve gergin oluşudur.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
İdrar kesesinde büyük bir yıtık veya doku kaybına neden olan bir hasar varsa hastalığın gelişimi kötü yönde olabilir. Üzerinden 24 saat geçmiş veya geç farkedilmiş vakalarda ise çoğu zaman şok ve buna bağlı olarak ölümler görülebilir.
Küçük yırtılmaların söz konusu olduğu durumlarda erken müdahale ile tedavi şansı yüksek olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Karın bölgesinde hassasiyet ve palpasyonda ağrının varlığı yeni şekillenmiş olaylarda ilk tespit edilen belirtilerdir.
Klinik bulgular yırtığın büyüklüğüne bağlı olarak değişik şiddette olabilir.
Büyük bir yırtığın varlığında veya üzerinden bir kaç gün geçmiş olaylarda idrar karın boşluğunda toplanacağından elle muayene sırasında karın bölgesinde dalgalanma hissedilebilir. İleri dönemlerde depresyon ve kusma gibi belirtileri görmek mümkündür .İdrar yapmak için ıkınma olmasına karşı idrar yapamaz.
Yırtığın küçük olduğu durumlarda az miktarda kanlı idrar görülebilir. Karın bölgesinde hassasiyet ve ilerleyen durumlarda karın boşluğunda idrar toplanması nedeniyle dalgalanma tespit edilebilir.
Sonuç
Nedeni veya yırtığın büyüklüğü ne olursa olsun şok ve peritonitis oluşmasına neden olabileceğinden erken müdahale önemlidir.
Tedavisi sadece operatif olarak yapılabilir. Ancak gelişebilecek enfeksiyon riskine karşı önlem alınmalı ve mutlaka ilaç tedavisi ile desteklenmelidir.
İdrar Kesesi Taşları
Hastalığın sebebi nedir?
Taş oluşumuna neden olan mikroskopik yapıda kristaller zaman içinde çökelti oluşturarak birikirler ve kum tanelerine benzer bir yapıya dönüşürler. Bu kum tanelerinin üzerinde biriken çökeltiler büyüyerek bazen bir kaç santim çapı olan taşlar oluşur.
Bu taşların yapısı genellikle strüvit taşı dediğimiz magnezyum amonyum fosfattan oluşur. Bunun dışında kalsiyum oxalat, amonyum ürate taşlarıda idrar kesesinde bulunabilir. Ancak en çok görülen taşlar strüvit taşlarıdır.
Bu taşların oluşmasındaki sebeb idrar ph’sının değişkenliğidir. Örneğin idrarın alkali oluşu strüvit taşlarının oluşumuna, asidik oluşu ise kalsiyum oxalat taşlarına sebeb olmaktadır. İdrar ph’sının alkali oluşundaki sebebler ise diyetteki yüksek protein veya idrar kesesindeki bakteriyel enfeksiyonlardır.
Hastalık kedilerde oldukça sık görülmektedir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
En çok görülen semptom idrar yapma sırasındaki zorluktur. Hasta idrarını tutuk tutuk yapar ve uzun bir süre idrar yapma pozisyonunda kalır.
Çoğunlukla idrar kanlıdır,
Bakteriyel enfeksiyon devreye girmişse ateş çok görülen semptomdur,
Ağrının fazla olduğu yada idrar yollarında tıkanma olması durumunda yemek yeme kesilir ve karın bölgesi şişer,
Uzun süren vakalarda hasta kilo kaybına uğrar,
Bir kaç gün idrar yapamaması durumunda hasta şoka girebilir,
Kedilerde sıklıkla penisin tıkanmasına neden olacak kadar çok miktarda kum oluşur ve hastada ciddi problemlere neden olur.
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalıktan korumak için profesyonel hazırlanmış diet kuru mamalar tercih edilmelidir. Çünkü bu tür mamalar özellikle bu gibi durumlar göz önüne alınarak formüle edilmişlerdir.
Eğer hastalık oluşmuş ise ve sadece kum dökme şeklinde görülüyorsa tıkanmalar giderilmeli ve varsa bakteriyel komplikasyonlar önlenmelidir.
Ayrıca durum düzelene kadar ve daha sonrasında da diet mamalarla beslenme devam etmelidir.
İdrar kesesi içindeki büyük taşlardan kurtulmanın tek yolu operasyonla alınmalarıdır.
Kedilerde süreklilik gösteren penis tıkanmaları varsa bu durumdan kurtulmanın yolu penisin çıkışının bir operasyonla genişletilmesidir.
Pyelonephritis (Böbrek Yangısı)
Hastalığın nedeni nedir?
Böbrek, idrar kesesi ve üreterlerin tümünün birlikte yangılanması olarak tanımlanan hastalık özellikle ileri yaştaki kediler de daha sık görülmektedir.
Hastalığın primer nedeni bakterilerdir. Doğrudan böbreklerde enfeksiyon şekillenebileceği gibi, alt üriner sistemde şekillenen bir enfeksiyonun böbreklere kadar ulaşması sonucu da şekillenebilir.
Üriner sistemde tıkanmaya neden olan urolithiazis (idrar taşı), idrar kesesi atrofisi (idrar kesesinin işlevini kaybetmesi veya küçülmesi), glomerulonefritis ve şeker hastalığı nedeniyle de pyelonefritis şekillenebilir.
Yukarıda saydığımız bu nedenler pyelonefritislerin, bakteriyel enfeksiyonlar ve sekunder enfeksiyonların böbreklere ulaşması veya tıkanmaya bağlı olarak şekillenen embolik nefritislerin tüm sisteme yayılması gibi farklı yollarla şekillenebileceğini göstermektedir.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
Üriner sistemde var olan enfeksiyonlar ve bunların yayılarak böbreklere ulaşması hastalığın oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Ayrıca cinsiyet ve yaş gibi hasatlığın oluşumunu kolaylaştıran faktörler dışında ürüner sistemde şekillenen bir enfeksiyonun böbreklere ulaşması da hastalığın oluşumunu kolaylaştıran önemli bir faktördür.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Kedilerde pyelonefritisler, iltihaplı ve iltihapsız olarak iki formda gelişebilir. Genellikle bakteriyel kökenli olgular iltihaplı formda ve akut olarak şekillenen olaylardır. Bu tür akut vakalarda böbreği etkileyen bir enfeksiyon söz konusudur ve buna bağlı olarak kısa sürede toksemi belirtileri şekillenebilir. Erken müdahale edilmediği durumlarda gelişimi pek olumlu değildir.
Kronik olgular genellikle tıkanmalara ve sekunder enfeksiyona bağlı olarak ağır gelişen olaylardır ve çoğu zaman kronik böbrek yetmezliği ile sonuçlanmaktadır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak gözlenebilen en önemli bulgular, iştahsızlık, yüksek ateş ve kusmadır. Kısa sürede vücut dehidre (vücudun susuz kalması) olabilir.
İdrar kanlı olabileceği gibi yapılan idrar analizinde iltihap tespit edilebilir. Ancak bu belirtiler tüm idrar yolları hastalıklarında görülebileceğinden spesifik değildir.
Elle yapılan muayenelerde böbreğin ağrılı ve büyümüş olduğu tespit edilebileceği gibi ağrı nedeniyle kambur duruşda görülebilir.
İlerlemiş olaylarda veya yangının her iki böbreği etkilediği durumlarda üremi de şekillenebilir.
Tıkanmalar sonucu gelişen pyelonefritis olaylarında idrar yapamama veya idrar miktarında azalma gibi bulgularda görülebilmektedir.
İdrar ve kan tahlili gibi kimsasal analizler ile iltihap ve enfeksiyonun varlığının tespiti hastalığı akla getirmelidir. Tam bir tanımlama ultrasonografi ile yapılabilir. Pyelonefritis vakalarında şekillenen enfeksiyon odakları böbreğin medulla bölümünde tespit edilebilir.
Ayrıca idrarın bakteriyolojik olarak muayenesinin yapılarak enfeksiyon etkenlerinin tespit edilmeside tam bir teşhis için gereklidir.
Sonuç
Deforme olan böbrek dokusunun kendini yenilemesi pek mümkün olmadığından, tüm böbrek hastalıklarında olduğu gibi pyelonefritislerde de erken dönemlerde teşhis hastalığın seyri yönünden önemli taşımaktadır.
Böbrek Yetmezliği
Hastalığın nedeni nedir?
Böbrek yetmezliği basitçe; böbreklerin asli görevi olan kanın filtre edilmesi ve tekrar dolaşıma verilmesi sırasında oluşan aksamalar olarak tanımlanabilir. Bu aksamada temel etken filtrasyon kapasitesinin ve geri emilim kapasitesinin düşmesidir ki buna neden olan pek çok etken söz konusudur.
Doğrudan böbrekleri ilgilendiren bir hastalığa bağlı olarak şekillenebileceği gibi metabolik, toksik veya organik bir hastalığın üriner sisteme olan etkisi ile de şekillenebilir.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
Böbrek yetmezliğinin oluşumuna neden olan ve kolaylaştıran hastalıkları prerenal hastalıklar, renal hastalıklar ve postrenal hastalıklar olarak sınıflandırabiliriz.
Prerenal hastalıklar; genellikle kalp ve dolaşım sistemine ait hastalıklardır. Kan basıncının düşmesi, şok, kollaps, kusma ve ishal gibi aşırı sıvı kaybına neden olan durumlar, kanama, peritonitis, antihipertansif ilaç kullanımı ve kalp yetersizliği durumları böbrek yetmezliğine neden olabilir. Bu tür durumlarda böbreklerde patolojik bir değişim ve fonksiyonel bir bozukluk olmamasına karşın kanın yeterli basınç ve miktarda böbreğe gelememesi nedeniyle filtrasyonun aksaması söz konusudur.
Renal hastalıklar; böbrek dokusunda hasara neden olan nefritis, pyelonefritis, nefrozis, tümörler, hiperkalsemi, intratubular tıkanmalar, zehirlenmeler ve enfeksiyöz hastalıklardır. Bu durumlardan herhangi birinin varlığında böbrek dokusunda patolojik bir değişim ve buna bağlı olarak böbreğin fonksiyonlarını yapamaması söz konusudur.
Postrenal hastalıklar; idrar yolu tıkanmaları, taşları, yangıları ve idrar kesesi hastalıklarıdır. Bu hastalıklar idrarın dışarı atılımına engel olarak geri böbreğe dönmesine ve basınca neden olurlar. Buna bağlı olarakta böbreklerde hasar ve işlevsel bozukluklar gelişir. Ayrıca üre gibi dışarı atılması gereken maddeler birikerek pek çok sistemik bozukluğa neden olur.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Böbrek yetmezlikleri akut veya kronik orarak gelişebilir. Genellikle prerenal ve postrenal hastalıklar kronik böbrek yetmezliklerine neden olmakla beraber renal hastalıklar akut bir böbrek yetmezliğinin şekillenmesine neden olmaktadır.
Akut yetmezlikler de böbreklerde oluşan hasarın derecesi büyük önem taşımaktadır. İlerlemiş kronik olaylarda oluşan dejenerasyona bağlı olarak da hastalığın gelişimi iyi sonuçlanmayabilir. Özellikle renal hastalıklara bağlı olarak şekillenen böbrek yetmezliklerinde uygulanan tedaviler çok uzun sürebileceği gibi üremi, metabolik asidoz ve hiperkalseminin şekillendiği durumlarda da başarı şansı düşük olabilir.
Erken dönemlerde tespit edilen prerenal ve postrenal hastalık durumlarında asıl hastalığa karşı tedavi uygulanır ve etkenin kaldırılması böbreklerin normal fonksiyonlarını yapmasına olanak verir. Özellikle oligourinin şekillenmediği durumlarda tedavi şansı daha yüksek olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Akut böbrek yetmezliklerinde anüri (hiç idrar yapmama) ve oligoüri (çok az idrar yapma) gözlenebilen en belirgin klinik bulgulardır. Bölgenin elle muayenesinde ağrı ve hassasiyet tespit edilebilir.
Genellikle görülen belirtiler böbreğin aksayan fonksiyonuna ve bunun sonucuna bağlı olarak gelişen sekunder aksamaya bağlıdır. Örneğin potasyumun idrarla atılamayarak kanda birikmesi kalbin çalışmasını etkileyerek fonksiyonlarında aksamaya ve hatta ölüme sebep olabilir. Bunun gibi pek çok klinik belirtiyi böbrek yetmezliğine bağlı olarak görmek mümkündür.
Genel olarak böbrek yetmezliğine veya üriner sistemi etkileyen bir hastalığa bağlı olarak şekillenen klinik bulgular ;
Proteinüri; idrada protein veya albumin bulunmasıdır. Normal zamanlarda idrarda bulunmayan proteinler glomerulonefritis, nefroz, böbrek damarlarında tıkanmalar, konjestif kalp yetmezliği ve nefritis gibi hastalıkların varlığında böbreklerde, filtrasyon veya geri emilim mekanizmasında oluşan aksamalar nedeniyle şekillenebilir
Hematüri; idrarda eritrosit ve lökosit bulunması yani idrarın kanlı olmasıdır. Zehirlenmeler, bazı toksikasyonlar, tümörler, böbrekleri etkileyen travma, glomerulonefritis, pyelonefritis, sistitis, idrar kesesi tümörleri, prostat hastalıkları, sonda uygulamaları ve ürolitiyazise bağlı olarak görülebilir.
Hemoglobinüri; idrarda hemoglobin bulunmasıdır. Eritrositlerin hemolizine neden olan bazı zehirlenmeler veya enfeksiyonlara bağlı olarak görülebilir. Hemoglobin vücutta bilirubin üretiminde kullanılır. Ancak eritrositlerin hızlı parçalanmasına neden olan bir durum söz konusu olduğunda kullanılan miktardan fazla hemoglobin olması fazla olan miktarın idrara geçmesine neden olabilir.
Poliüri; idrar miktarının artmasıdır. Nefritis, şeker hastalığı, östrojen ve androjen uygulamaları veya hormonal yetersizliklere bağlı olarak böreklerde suyu geri emilimi esnasında şekillenen aksama sonucu şekillenebilir. Ayrıca tedavi amacı ile diüretik ilaç (dokulardan suyun atılmasını kolaylaştıran ilaçlar) uygulamaları sebebiylede görülebilir.
Disüri; idrar yapma sırasında ağrı şekillenmesidir. Ağrıya bağlı olarak sancılı ve güç idrar yapma durumudur. Çoğunlukla sistitis ve üretritisler sebebiyle şekillenmektedir.
Anüri ve oligüri, idrarın az veya hiç çıkarılamaması durumudur. Hiç idrar yapamama anüri, az çıkarılması oliguri olarak adlandırılır. Genellikle aynı nedenle oluşurlar, Sadece birbirlerine oranları farklılık gösterir. Birinin oranının fazla olması halinde diğerinin oranı düşük olarak gözlenebilir.
Glikozüri; idrarda glikoz bulunmasıdır. Normal zamanlarda glomerulusta filtre edilip tubullerde geri emilir. Kuduz, nefrozis ve şeker hastalığı sebebiyle oluşabilir.
Ketonüri; İdrarda keton cisimciklerinin görülmesidir. Şeker hastalığı, kaşeksi, gastro intestinal hastalıklar, hastanın uzun süre aç - susuz bırakılması ve kusma nedeniyle oluşabilir.
Sonuç
Pek çok sistemik hastalık veya direk olarak böbrekleri ilgilendiren bir hastalık sonucunda şekillenebilen böbrek yetmezliği durumlarında böbrek dokusunda şekillenen bozukluklar çoğunlukla geri dönüşümsüz hasarlardır.
Tedavisi uzun süre ve masraf gerektiren böbrek yetmezliklerinde erken teşhis olası hasarın ilerlemesini önlemek açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu nedenle yılda bir kez check-up amacıyla yapılacak kan tahlilleri, ultrasonografi ve radyografi değerlendirmeleri erken teşhis ve gerekli önlemlerin alınabilmesi için faydalı olacaktır.
Böbrek Tümörleri
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde görülme oranı daha yüksek olan böbrek tümörleri iyi huylu ve kötü huylu olabilir.
Benign (iyi) karekterli adenom, lypom, fibrom, osteom ve malign(kötü) karekterli carsinom, sarcom, nephroblastom ve melanom türü tümörler özellikle orta yaş ve üzeri kedilerde görülen tümörlerdir. İyi huylu tümörler nadir şekillenmekle birlikte kötü huylu tümörlerin özellikle ileri yaşlardaki kedilerde görülme oranı daha yüksektir.
Nephroblastomlar embriyonel orjinli ve metastaz yapmaya eğilimli tümörlerdir. Genellikle genç kedilerde görülme oranı daha yüksek olan bu tümörler lenf ve kan yolu ile akciğer, karaciğer ve lenf yumrularına yayılmaları nedeniyle önem taşırlar.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Böbreklerde gelişen iyi huylu tümörlerden lypomlar en az karşılaşılandır. Bunlardan pelvis renalisde yani böbrek havuzunda şekillenen papillomlar önem taşımaktadır. Bu tür papillomlar yerleştiği bölgede üreter girişinin tıkanmasına neden olarak hidronefroz şekillenmesine neden olabilir.
Kötü huylu tümörler arasında ise önem taşıyan ve sık görülen tür carsinomlardır. Özellikle ileri yaşlardaki kedilerde daha sık görülen ve böbrek tubuler epitelinden köken alan kötü huylu tümörler genellikle tek böbrekte gelişmesine rağmen metastaz yapma özelliğinden dolayı yayılarak komşu organlarda tümör gelişimine neden olabilir. Bu nedenle malign tümörlerin varlığında özellikle de geç teşhisin söz konusu olduğu durumlarda sonuç genellikle kötüdür.
Kedilerde sarcom türü kötü huylu tümörlere nadir de olsa rastlanabilmektedir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
İyi huylu tümörlerin varlığında belirgin bir klinik belirti gözlenmez. Tespit edilmeleri çoğunlukla başka bir hastalığın araştırılması amacıyla yapılan ultrasonografi veya radyografiler esnasında tesadüf sonucu görülür. Klinik olarak genellikle büyük önem taşımazlar. Ancak pelvis renaliste yerleşen benign karekterli bazı papillom tarzı tümörler tıkanmalara ve dolayısı ile hidronefroza neden olduklarında ciddi problemler şekillenebilir ve bu hastalığa ait bulgular tespit edilebilir.
Kötü karekterli tümörlerin varlığında da tümöre ait spesifik belirtiler görülmez. Belirlenebilen bulgular böbreğe ait herhangi bir hastalıkta görülen belirtilerdir. Bunlar, aralıklı veya devamlı olabilen kanlı idrar, aşırı su içme, fazla idrar yapma, iştahsızlık, kusma gibi genel belirtilerdir. Ayrıca ilerlemiş durumlarda aşırı kilo kaybı, kansızlık, gibi klinik bulgularda gözlenebilir.
Çoğunlukla kambur duruş dikkat çekicidir. Durgunluk, halsizlik ve karında büyüme görülebilir.
Böbreklerin elle yapılan muayenesinde tespit edilebilecek bir sertlik şüpheli kabul edilerek mutlaka ayırıcı tanının yapılması gerekir. Bu amaçla ultrasonografi veya radyografi uygulaması yapılarak kesin teşhis yapılmalıdır.
Sonuç
Böbrekler vücutta metabolik faliyet yönünden önemli bir işleve sahiptir. Bu nedenle dokularına zarar veren veya kısmide olsa işlevinin aksamasına neden olan bir tümöral oluşum tüm fonksiyonlarda düzensizliğe ve aksamalara neden olacağından önem taşır. Tedavisinde kemoterapiden faydalanılsa da tam bir tedavi sağlamak mümkün değildir.
Böbrek tümörleri yarattığı hasar nedeniyle daima uzun süreli tedaviler gerektirebilir. Tek taraflı ve metastaz olmayan durumlarda operatif olarak tümörün bulunduğu böbrek alınarak tedavi yapılabilir.
Böbrek Kistleri
Hastalığın nedeni nedir?
Böbreklerde görülen kistler basit kistler ve retensiyon kistleri olarak iki çeşittir.
Basit kistler, çevresi ince çeperli ve içleri sıvı dolu birkaç kesecikten oluşan yani multioculer (çoklu) yapıda kistlerdir. Tam olarak oluşum nedeni anlaşılamamış olan bu kistlerin tubuluslar ile glomerulusların birleşmesindeki bozukluklar veya eksiklikler nedeniyle şekillendiği kanısı savunulmaktadır.
Retensiyon kistleri basit kistlere oranla daha küçük yapıda ancak daha çok sayıda kistlerdir. Bu kistler çoğunlukla böbreklerde şekillenen bir yangı sonucu sekunder olarak şekillenirler. Özellikle nefritis, gromerulonefritis ve tubuler nefrosis sonucunda şekillenme oranı yüksektir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Basit kistlerin varlığı önemli klinik görüntüye neden olmaz. Ancak böbreklerde yangının varlığı gibi durumlarda enfekte olabilirler. Böyle bir durum söz konusu olduğunda idrar miktarında artma, kanlı idrar ve üremi gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
Retensiyon kistlerinin oluşumunda primer bir böbrek yangısı söz konusu olduğundan kistin oluşumundan sonraki seyri daima asıl hastalığın seyri ile paralel olarak gelişir. Primer hastalığın tedavisinde gecikilmesi ile kronik bir hal alabilir ve böbreğin fonksiyonlarına engel olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Basit kistler, böbreklerde bir enfeksiyon durumu söz konusu değilse hiç bir klinik belirtiye neden olmaz. Bir enfeksiyon durumunda ise kanlı ve bol miktarda idrar çıkarma ve ilerleyen durumlarda üremi görülebilir.
Retensiyon kistlerinin varlığında görülebilen klinik belirtiler ise daima asıl hastalığa ait belirtilerdir ve klinik olarak böbrek yangısı olarak değerlendirilir.
Sonuç
Çoğu zaman klinik belirtiye neden olmayan ve böbrek hastalıklarına ait klinik tanı amacıyla yapılan röntgen veya ultrason bakıları sırasında varlığı tespit edilen böbrek kistleri, böbreklerde bir fonksiyon bozukluğuna neden olmuyorsa hiç bir müdahale yapılmaz. Ancak yaygın bir hal alarak böbrek fonksiyonlarında aksamalara neden olduğu durumlarda kısmi veya total nefrektomi yapılarak uzaklaştırılmalıdır.
Hydronephrosis (Hidronefroz)
Hastalığın nedeni nedir?
Hidronefroz, üriner sistemde şekillenen bir tıkanma nedeniyle böbreğin pelvis (havuz) bölümünde idrarın birikmesi sonucu dokuların atrofiye olması ve pelvis bölümünün genişlemesidir. Böbreklerden idrarın taşınmasını sağlayan üreterin veya uretranın tıkanması sonucu şekillenir. Tıkanmanın yerine bağlı olarak tek taraflı veya çift taraflı şekillenebilir.
Kedilerde nedeni tam olarak tespit edilemeyen genel olarak hidronefroz olarak adlandırılan Capsular hydronefroz (kapsular hidronefroz) vakalarına rastlanılmaktadır. Bu olguda böbreğin korteksi ile kapsula denilen dış çeper arasında sıvı birikmesi söz konusudur.
Tıkanmaların nedenleri doğmasal ve edinsel nedenler olarak gruplandırılabilir.
Doğmasal nedenler, üreter veya uretrada doğmasal olarak şekillenen daralmalar, gelişim bozuklukları ve böbrek arterlerinin anomalik olarak yer değişimi sonucu şekillenen torsiyonlardır.
Edinsel nedenler ise, üreter, uretra veya idrar kesesinde şekillenen tümörler, yangılar, parazitler ve taş oluşumudur.
Kedilerde özellikle taş oluşumuna bağlı olarak şekillenen tıkanma olaylarına oldukça sık rastlanılmaktadır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Özellikle her iki böbreği etkileyen bir tıkanmanın söz konusu olduğu durumlarda ve idrar kesinde biriken idrarın ters yönde böbreklere doğru baskısının söz konusu olduğu durumlarda ciddi bir üremi tablosu şekillenir ve sonuç çoğu zaman üzücüdür.
Tek taraflı olarak tıkanmanın söz konusu olduğu durumlarda sağlam böbrek işlevine devam ettiğinden hayati tehlike olasılığı çok düşüktür. Bazen böyle bir durumda klinik belirtiler dahi görülmeden uzun bir süre hayatını idame ettirebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Tek taraflı şekillenen hidronefroz vakalarında klinik semptomlar oldukça geç gözlenir. Bu durum hastalığın seyrini olumsuz etkiler. Çünkü diğer böbreğin fonksiyonlarına devam etmesi aksamanın varlığını gizler ve şekillenen hidronefrozun geç farkedilmesine neden olur.
İki taraflı şekillenen hidronefroz olaylarında aşırı susuzluk hissi, dehidrasyon ve kusma gibi klinik belirtiler yanında özellikle idrar miktarındaki aşırı azalma dikkat çekicidir. Hızla gelişen bir üremi tablosu söz konusudur. Böyle bir durumda böbrek parankim dokusunda şekillenen hasar nedeniyle böbrek yetmezliği gelişeceğinden kusma, iştahsızlık, keyifsizlik ve kilo kaybı gibi genel belirtilerde şekillenebilir.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
Böbreklerden süzülen idrarın idrar kesesine ulaşmasına veya keseden çıkışına engel olabilecek her türlü tıkanma hastalığın hazırlayıcı nedenlerini oluşturur.
Sonuç
Erken dönemlerde şekillenen tıkanmaların giderilmesi ile böbrek tekrar normal fonksiyonunu yapabilir. Bu nedenle düzenli yapılan periyodik muayeneler erken tespit şansını artırabileceğinden faydalıdır. Geç kalınan durumlarda tıkanmanın giderilmesine karşın böbreklerde şekillenen hasar ilerlemiş olduğundan böbreğin normal fonksiyonlarını yapması her zaman için mümkün olmayabilir. Bu tür durumlarda gerekirse hasar gören böbrek operatif olarak alınabilir.
Nephritis (Böbrek İltihabı)
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde sık karşılaşılan böbrek hastalıkları içerisinde büyük payı olan nefritis, böbreklerde şekillenen yangı olarak tanımlanabilir. Ancak yangının böbreklerde lokalize olduğu bölgeye bağlı olarak özel isimler alırlar.
Glomerulusları etkileyen olgular glomerulonefritis, üreter, idrar kesesi ve üreterin birlikte yangılandığı olgular pyelonefritis, nefronların ve intersitisiyel dokunun yangılandığı olgular intersitisiyel nefritis, emboli yani kan damarlarında şekillenen bir tıkanmaya bağlı olarak gelişen nefritisler ise embolik nefritis olarak adlandırılır.
Lokalizasyonu veya adlandırması farklı olsada genel olarak nefritislerin oluşum nedenleri bir kaç spesifik durum haricinde ortaktır.
Nefritislerin şekillenmesinde birincil olarak bakteriyel enfeksiyonlar sorumludur. Direkt olarak böbrekleri etkileyen bir enfeksiyona bağlı olarak gelişebileceği gibi çevre doku ve organlarda şekillenen enfeksiyonların kan yolu ile taşınarak böbrekleri etkilemesi sonucuda oluşabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Böbreklerin etkilenme oranına bağlı olarak hastalığın gelişimi farklılık gösterebilir. Böbrekte şekillenen enfeksiyon yaygın ve iki taraflı şekillenmiş ise hastanın geleceğinden şüphe duyulur. Erken dönemlerde tanısı konulan ve tedaviye başlanılan durumlarda iyileşme şansı yüksektir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak tespit edilen bulgular özellikle başlangıç devrelerinde oldukça sınırlıdır.
Bu belirtiler böbreğin etkilenen bölümüne bağlı olarak gelişen glomerulonefritis, pyelonefritis gibi spesifik durumlara göre farklılıklar gösterebilir.
Genel olarak tüm nefritis olgularında iştahsızlık, ateş, aşırı susama, kusma gibi belirtiler gözlenebilir.
Sonuç
Nefritis vakalarında erken teşhis oldukça önem taşımaktadır. Böbrekler fonksiyon olarak vücutta önemli bir işleve sahip organlardır ve çoğu zaman dejenerasyonları geri dönüşümsüzdür. Bu nedenle böbreklerde şekillenen hasarın erken teşhisi müdahale şansını ve başarı oranını artıracağından faydalı olacaktır. Böylece nefritise bağlı olarak şekillenen hasarın ilerlemesi önlenebileceğinden kedinizin ileri dönemlerde yaşam kalitesi de yükseltilmiş olacaktır.
Glomerulonephritis (Böbrek Kılcal Damarlarının İltihabı)
Hastalığın nedeni nedir?
Böbreğin kılcal damarlar yumağı olarak bilinen glomerulusların yangısı olan glomerulonefritislerin oluşum nedeni çoğunlukla enfeksiyonlardır. Bir çok enfeksiyona bağlı olarak şekillenebilen hastalık, çoğunlukla bakteriyel kökenli enfeksiyonların seyri sırasında oluşabilir.
Enfeksiyonlar dışında viral, toksik ve allerjik nedenlere bağlı olarak da şekillenebilir.
Ayrıca böbrekteki dokular ve tubuluslarda şekillenen bozukluklarda glomerulusları etkileyerek yangılanmasına neden olabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalık, akut, kronik, lokal veya yaygın olarak şekillenebilir. Hastalığın seyri oluşum nedenine ve etkisine bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Örneğin toksinler gibi kan yolu ile böbreklere gelen etkenlerin sebep olduğu glomerulonefritis olaylarında her iki böbreğinde etkilenmesi söz konusu olduğundan hastalık akut olarak şekillenir ve gelişimi oldukça hızlıdır. Her iki böbrek dokusunda hasar söz konusu olabileceğinden hastalığın seyri olumsuz gelişebilir.
Bakteriyel enfeksiyonlar veya kan damarlarında şekillenen bir tıkanma sebebi ile oluşan lokal ve tek taraflı vakalarda hastalığın seyri daha olumludur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Akut olaylarda ilk görülen klinik belirti çoğunlukla beden ısısında artış ve iştahsızlık, durgunluk gibi genel belirtilerdir. Daha sonraları aşırı susama, kambur duruş gibi belirtiler görülebilir.
İdrar miktarında azalma vardır ve güçlükle idrar yapar. Yapılacak idrar analizinde yıkımlanmaya bağlı olarak böbrek epitel hücreleri, eritrosit ve lökositleri görmek mümkündür. İlerleyen durumlarda üremi kaçınılmazdır.
Kronik olaylarda, ağır gelişen bir üremi tablosu söz konusudur. Genellikle güç ve ağrılı idrar yapma şikayeti ile gelen kedilerde palpasyon ile aşırı büyümüş olan böbrekleri tespit etmek mümkündür. Klinik olarak, iştahsızlık, kilo kaybı, durgunluk gibi belirtiler tespit edilebilir. İleri safhalarda ise böbrek yapısında bozulmalar olacağından böbrek yetmezliğine ait belirtiler görülebilir.
Sonuç
Genel olarak böbrekler ile ilgili tüm hastalıklarda olduğu gibi glomerulonefritislerde de devamlı nüksler söz konusu olabileceği gibi tedaviside sabır gerektiren bir hastalıktır. Hastalık akut veya kronik gelişimine göre farklı bir seyir izlese de çoğunlukla ölümle sonuçlanan deformasyonlara neden olur.
Antifiriz Zehirlenmesi
Tanım
Antifiriz yani etilen glikol kış aylarında araçların motorunda soğutmayı sağlayan su içine konularak suyun donmasını önleyen bir maddedir. Görünüm olarak suya çok benzer olması ve tadının beğenilen bir lezzette olması nedeniyle kediler tarafından kolayca içilmesine ve zehirlenmeye neden olmaktadır.
Gelişimi nasıldır?
Etilen glikol oral yolla vücuda girdikten sonra sindirim kanalından emilimi çok kısa sürede gerçekleşir ve tüm vücuda yayılır. Karaciğerde enzimler tarafından parçalanarak çoğunluğu zehir etkisi gösteren maddelerin oluşumuna neden olur. Bu maddeler de değişik mekanizmalar ile zehirlenme oluşturur.
Kedilerde çoğunlukla okzalat şekillenir ve idrar ile değişime uğramadan dışarı atılır. Oluşan kalsiyum okzalat kanda kalsiyum ile birleşerek kanda kalsiyum oranının düşmesine, böreklerde ve beyin damarlarında okzalat kristallerinin birikimine neden olarak ölüme sebep olur.
Etilen glikolün önemli bir etkisi de merkezi sinir sistemini baskılanması ve böbrek yetmezliğine neden olmasıdır.
Klinik belirtileri nelerdir?
Kedilerde klinik bulgular yaklaşık olarak zehirin alımından sonraki bir saat içinde görülmeye başlar.
Gözlenebilen ilk bulgu huzursuzluk ve dengesizliktir. Genellikle kısa sürede gelişen bir koma hali söz konusudur.
İlerleyen zamanlarda dehidrasyon, vücut ısısında azalma ve anüri görülebilir. İdrarın kimyasal analizinde üremi ve okzalat kristalleri tespit edilebilir.
Krampların başlaması son evrelerdir ve kısa sürede ölüm şekillenebilir.
Sonuç
Kısa sürede vücutta yayılarak ani ölümlere neden olabileceğinden zehirin alındığı tespit edildiğinde vakit geçirmeden müdahale edilmesi ölümlerin önlenebilmesi için zorunludur.
Tanısı kan ve idrar analizleri ile yapılabilen bu zehirlenmelerde ölüm oranı yüksektir. Ancak erken müdahelelerde medikal tedavilere olumlu cevap alınabilir.
Organik Fosforlu İnsektisidler İle Zehirlenme
Tanım
Veteriner hekimlikte ve tarımsal mücadelede kullanılan asuntol, neguvon, diazinon, malathion vb. alkil fosfataz ve fosforik asit türevi olan antiparaziter ilaçların alınmasına bağlı olarak şekillenir.
Çok geniş bir sahada kullanım alanı olan organik fosforlu insektisitler suda az yağda ise yüksek oranda çözünürlüğe sahiptirler. Kullanım alanlarının fazla olması pek çok yolla temasa ve dolayısı ile zehirlenmeye neden olduğundan sık karşılaşılan zehirlenmelerden biri olarak kabul edilebilir.
Kediler yiyecekleri konusunda daha titiz ve dikkatli olduklarından kedilerde görülme oranı köpeklere göre daha azdır. Kedilerde ölmüş farenin yenilmesine bağlı olarak veya tarımsal alanların havadan ilaçlanmasına bağlı olarak daha kolay şekillenebilir.
Ayrıca ilaç kaplarının kullanılması veya açıkta bırakılması, insektisid tedavisinde ilaçların iyi doze edilememesi gibi bir nedenle zehirlenme şekillenebilir.
Gelişimi nasıldır?
Organik fosforlu insektisidler; sindirim, solunum, deri ve konjuktival yolla vücuda girebilir. Vücut dokularında lokal bir birikim göstermeksizin tüm vücuda yalılırlar ve yüksek dozları bu nedenle ani ölümlere neden olabilir.
Vücuda girdikten sonra başta karaciğer olmak üzere dokularda enzimatik etkiye maruz kalırlar. Genel olarak organik fosforlu insektisidlerin çoğunluğu uğradıkları metabolik değişim sonucunda suda kolay çözünen metabolitlere dönüşerek zehirlenmenin hızla şekillenmesine neden olurlar.
Etkileri asetil kolini parçalamaları ve ilgili enzimi (asetil kolinesteraz enzimi) bloke etmelerine bağlıdır. Vücutta tüm sinir uçlarında, düz kaslarda merkezi sinir sisteminde asetilkolin birikimine ve sinirlerin aşırı uyarımına neden olur.
Ölüm genellikle solunumun bloke edilmesine bağlı olarak şekillenir.
Klinik belirtileri nelerdir?
Klinik belirtilerin görülmesi etkene ve miktara göre değişik sürelerde olabilir. Bu belirtiler zehirin alınması ile hemen görülebileceği gibi bir iki saat içerisinde de başlayabilir.
Genellikle ilk görülen belirti salya artışı ve çeşitli kas kümelerinde gözlenen seyirme ve titremelerdir. Kaslardaki güçsüzlüğe bağlı olarak sallantılı bir yürüyüş görülebilir.
Bulantı, kusma, sancı ve kramp, istem dışı çiş ve kaka yapma, soluk alıp vermede güçlük, dil, göz kapağı ve yüz kaslarında titremeler ve refleks kayıpları görülebilir. Mukozalar yetersiz oksijen nedeniyle siyanotik bir görünümde olabilir.
İlerlemiş durumlarda bronşlarda ve larekste gelişen spazmlara bağlı olarak solunum yetmezliği belirtileri gözlenir ve koma şekillenerek ölüm gerçekleşebilir.
Sonuç
Kedilerde azda olsa karşılaşılabilen organik fosforlu insektisidlerin zehirliliği bir çok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Örneğin ortamın ısısı, ilacın türü, kedinin yaşı, cinsiyeti, ilacın miktarı ve birkaç organik fosforlu maddenin bileşik halde bulunması gibi.
Tüm zehirlenmelerde olduğu gibi erken müdahale hayat kurtarıcı olabilir. Tedavisinde önemle dikkat edilmesi gereken solunumun desteklenmesidir. Eğer organik fosforlu bir madde ile zehirlendiğini düşünüyorsanız vereteriner hekimin müdahale etmesi için beklenilen sürede sizin yapabileceğiniz en iyi yardım onu kolay soluk alacağı bir pozisyona getirmek, ortamın bol oksijen almasını sağlamak ve eğer yapabiliyorsanız solunum durduğunda suni teneffüs yaptırmaktır.
Antu (Alfa Naftil Tyoure) Zehirlenmesi
Tanım
ANTU, fare mücadelesinde kullanılan gri, mavi renkli tatsız ve kokusuz, suda çözünmeyen bir kimyasal maddedir. Fareler için hazırlanan tuzak yemlerine katılarak kullanılır.
Kedilerde sık karşılaşılan bir durum değildir ancak hazırlanan bu tuzak yemlerinin yenilmesi sonucunda veya zehiri almış farenin yenilmesi sonucunda zehirlenme görülebilir.
Gelişimi nasıldır?
Oral yolla alınan zehirin sindirim kanalından emilimi çok hızlıdır. Zehirin alınmasından sonra yaklaşık bir saat içinde zehirlenme belirtileri görülebilir. Ancak kedilerde direk alım nadirdir. Erken müdahale ile kurtulma şansı daha yüksek olabilir.
ANTU kusma merkezini etkileyerek kusmaya neden olur. Kusma ile zehir dışarı atıldığından emilecek miktarın azalması fayda sağlar.
Alınan zehirin sindirim kanalından emilimini takiben ilk gelişim akciğerlerde hücresel geçirgenliğin artmasına bağlı olarak akciğer ödeminin oluşmasıdır. Ödem şekillenmesini takiben hava yollarına sızan exudat nedeniyle soluk alıp verme güçleşir. Bunun sonucunda oksijen yetersizliği ve buna bağlı metabolizmalarda aksamaların şekillenmesi nedeniyle asfeksi (solunum güçlüğü) ve koma sonucu ölüm şekillenir.
Klinik belirtileri nelerdir?
Başlangıçta kusmalar görülebilir. Bu devrede huzursuzluk ve halsizlik gibi belirtilerde izlenebilir. Kusmaları takip eden en belirgin bulgu solunum güçlüğüdür. Nabız hızlıdır, sallantılı bir yürüyüş ve kasılmaları takiben iyice halsizleşir ve yerden kalkamaz. Vücut ısısında düşme, öksürük, kanlı ve köpüklü burun akıntısı, deride küçük kanama odakları ilerleyen dönemlerde gözlenebilen belirtilerdendir. Ayrıca mukozalarda oksijen yetmezliğine bağlı olarak siyanozlar belirginleşebilir.
Bu klinik belirtilerin görülmesini takip eden koma halinde ağız ve burundan köpüklü sıvı gelebilir. Genellikle bu devreyi takiben ölüm şekillenir.
Sonuç
ANTU’ya karşı duyarlılık yönünden hayvan türleri arasında fark olduğu gibi zehirin miktarı, yaşı ve kolay kusabilmesi gibi pek çok faktör zehirliliği üzerine etkin rol oynamaktadır. Kedilerin zehire olan duyarlılığı daha azdır. Yani zehirlenme belirtilerinin gözlenebilmesi için yüksek miktarlarda alınması gerekir.
Etkin bir antidotu olmadığından erken müdahale ile zehirin vücuttan uzaklaştırılması tedavide önemlidir.
Arı Sokması Sonucu Zehirlenme
Tanım
Kedilerde nadir görülen arı zehirlenmelerinde arının türü, sayısı, kedinin bireysel duyarlılığı ve ısırılan bölge önemli faktörlerdir.
Kedilerde yaban arıları, bal arıları veya eşek arıları tarafından sokulma nedeniyle zehirlenme oluşabilir. Özellikle kedilerin sinek avlama merakı sonucu ağız içinde oluşan vakalar daha fazladır.
Gelişimi nasıldır?
Yapılan araştırmalar arı zehirinin asit ve alkali nitelikte farklı iki bezin salgısının karışımından oluştuğunu ve bu nedenle iki farklı etki oluşturduğunu göstermektedir.
Asit salgılar flegmon ve hemolize, alkali salgılar ise neurotoksik etkiye neden olmaktadır (tüm arı zehirleri hyaluronidaz ve fosfolipaz enzimi içermektedir).
Arının iğnesini sokması ile birlikte zehir deri yolu ile vücuda girer ve öncelikle bölgesel daha sonrada genel etki yaparak zehirlenmeye neden olabilir. Lokal etki özellikle sokulan bölge yönünden önem taşımaktadır. Ağız içi veya boğaz bölgesinden sokmalarda, bölgede oluşan şişkinliğe bağlı olarak şekillenen solunum güçlüğü nedeniyle ölüm görülebilir. Oysa farklı bir bölgede oluşan lokal bir şişkinlik fazla bir önem taşımayabilir. Ayrıca göz çevresinde oluşan şişkinlikler körlüğe ve bel bölgesinde oluşan şişkinlikler sinirlere baskı yaparak felçlere neden olabileceğinden önemlidir.
Birden fazla sayıda arı sokması halinde yoğun zehir alımı sonucunda kısa sürede zehirin damarlara sızması ile genel etki başlayabilir ve zehirlenme belirtileri görülebilir.
Ancak arının salgısında bulunan proteine karşı bünyesel duyarlılığı olan kedilerde tek bir arı sokması dahi öldürücü olabilir.
Klinik belirtileri nelerdir?
Aniden acı bir çığlık atılması, huzursuzca koşuşturmaya başlaması, sokulan bölgeyi yalamak istemesi belirgin klinik bulgulardır. Sokulan bölgede kızarıklık ve şişkinlik gözlenebilir. Bölgede kaşıntı belirgindir. Zamanla şişkinlik ödemli bir hal alabilir.
Ancak arının yutulması sırasında ağız içinde oluşan sokma olaylarında belirgin bulgu boğazına bir şey takılmışçasına çıkarma çabaları, tükürme hareketi ve ilerleyen bir solunum güçlüğüdür.
Yoğun arı saldırısının söz konusu olduğu durumlarda tüm vücutta yaygın bir kızarıklık, şişkinlik, solunum güçlüğü, nabız sayısında ve solunum sayısında artış, titremeler, kusma, kramplar ve kısa sürede gelişen bir koma hali görülebilir.
Sonuç
Özellikle yutma sırasında oluşan ve fazla sayıda arı saldırısının söz konusu olduğu durumlarda hayati tehlike yaratabilen arı sokmalarında erken müdahale yapılması önem taşımaktadır. Öncelikle zehirin genel etkisine karşı antihistaminikler ve dolaşımı uyaran ilaçlar yanında, solunumun rahatlatılması önemlidir.
Aspirin Zehirlenmesi
Tanım
Aspirin; etken maddesi asetil salisilik asit olan ve veteriner hekimlikte de ağrı kesici ve ateş düşürücü etkisinden faydalanılan bir ilaçtır. Ancak özellikle tedavi dozunu aşan miktarlarda alındığında toksik etki gösterebilir. Orta ve hafif doz aşımlarında sadece klinik belirtiler gözlenmesine karşın yüksek doz aşımlarında ölümle sonuçlanabilen bir toksititeye sahiptir.
Aspirine karşı köpekler daha direçlidir. Yüksek dozlarda alındığında köpeklerde de zehirlenmeye neden olabilmesine karşın kediler de toksik etkisi daha yüksektir.
Gelişimi nasıldır?
Kedilerde aspirinin plazmada konsantrosyonunun yüksek düzeylere ulaşması ve yarı ömrünün daha uzun olması zehirliliğini daha çok artırmaktadır.
Salisilik asit kanın pıhtılaşma süresi üzerinde etkin rol oynar ve pıhtılaşma süresini uzatır. Bu nedenle serum protein miktarının artışı yanında kanda karbondioksit miktarında da artmaya neden olarak vücut fonksiyonlarında aksamalara neden olmaktadır.
Klinik belirtileri nelerdir?
Hafif zehirlenmeler olarak tanımlanabilecek durumlarda ilk gözlenen klinik belirti kusmadır. Ayrıca solunumun sıklaşması, dehidrasyon, kordinasyon bozukluğu ve dengesizlik görülebilir. İlerleyen durumlarda kordinasyon bozuklukları belirginleşir ve ataksiler de görülebilir.
Ölümle sonuçlanabilen daha ağır zehirlenme olaylarında kusma, hiperemi, dehidrasyon ilk gözlenen belirtilerdir. Kaslarda titremeler ve solunum güçlükleri belirginleştikçe koma hali gelişebilir ve kısa sürede ölüm şekillenebilir.
Sonuç
Kedilerde toksik etkisi belirgin olan aspirinin kullanımı veteriner hekimlerce pek tavsiye edilmez. Ancak kullanılması gerektiğinde iyi doze edilerek kullanılması ve kontrollü olunması gereklidir.
A Hypervitaminosis (A Vitamini Fazlalığı)
Tanım
A vitamininin sürekli yüksek miktarlarda alımına bağlı olarak, özellikle bazı balık türleri ve karaciğer gibi A vitaminince zengin gıdaların fazla verilmesi nedeniyle şekillenir. Kedilerde bu gıdaların fazla tüketilmesi daha sık görülmesine neden olmaktadır.
Gelişimi nasıldır?
Vitamin A; vücutta görme fonksiyonları, epitel hücrelerinin büyümesi yanında kemik ve diş gelişimi için gerekli bir vitamindir. Beta karotenden sentezlenebilir. Ancak kediler bu sentezlemeyi yapamadıklarından direkt A vitamini olarak alınmalıdır.
Kemiklerin eklem yüzeylerinde kondroblastların gelişimini sağlaması yanında kemiklerde osteoblastik aktivitenin uyarılmasını sağlayan bir vitamin olduğundan fazlalığı halinde kemik dokuda anormal proliferasyonların oluşumuna neden olmaktadır.
Klinik belirtileri nelerdir?
Klinik olarak; halsizlik, sürekli uyku hali, diş etlerinde ödem ve boyun bölgesinde ağrı ilk görülen bulgulardır. Tüyler karışık ve mat görünümlü boyun gergin bir şekildedir.
Hastalık özellikle boyun ve sırt vertebralarında dejenerasyonlar ile karekterizedir. Özellikle genç hayvanlarda iskelet sisteminde deformasyonlar dikkat çekici bulgulardır. Uzun kemiklerde kısalmalar ve eklemlerin birleşme yüzeylerinde hasar radyografi ile kolayca tespit edilebilir.
Kemik yapıdaki deformasyonlara bağlı olarak kırılmalar ve topallık sık görülen bir bulgudur. Ayrıca gingivitise bağlı olarak diş etlerinde çekilmeler ve diş dökülmeleride görülebilir.
Sonuç
Kediler de uzun süreli A hipervitaminoz olaylarının toksik etkisi anormal kemik proliferasyonları ile karakterize hastalık haline neden olmasından ileri gelir.
A vitamininin azaltılması veya verilmemesi yanında kalsiyumlu preparatlar verilerek iyileşmeler sağlanabilir. Zehirlenmeye bağlı olarak ölüm şekillenmez.
Dicumarol Bileşikleri İle Zehirlenme
Tanım
Dicumarol bileşikleri rat (fare) zehiri olarak kullanılan tatsız ve kokusuz bileşiklerdir. Bunlar içinde sık kullanılanları, cumaphen(warfarin), cumateralyl(rakumin) ve cumafuryl(fumarin) dir.
Kediler dikumarol bileşiklerine oldukça dayanıklıdır. Genellikle kedilerde düşük dozlarda uzun süreli zehir alımının söz konusu olduğu durumlarda zehirlenme belirtileri gözlenebilir.
Gelişimi nasıldır?
Dikumarol bileşikleri karaciğerde sentezlenen ve kanın pıhtılaşma mekanizmasında görev yapan protrombinin yapımını engelleyerek ve özellikle kapillar damarların geçirgenliğini artırarak etki yaparlar. Damar çeperlerinde hasar şekillenmesine bağlı olarak gelişen bu durum deride görülen peteşiyel kanamaların başlıca nedenidir.
Zehirin yüksek miktarda alımına bağlı olarak akut bir zehirlenme gelişir ve kısa sürede şekillenen iç kanama ve şok belirtileri gözlenebilir.
Zehirin az miktarda uzun süreli alınması sonucunda belirtiler daha geç gözlenebilir ancak bu tür durumlarda ölüm genellikle kaçınılmaz sonuçtur.
Klinik belirtileri nelerdir?
Klinik olarak görülen ilk bulgu mukozaların solgunluğu ve deride peteşiyel (nokta tarzında) kanamalardır. Solunum ve nabız hızlıdır.
Damarlardaki geçirgenliğin artışı nedeniyle çok hafif bir darbe sonucu dahi deride yaygın hematomlar (deri altında yaygın kanamalar ) şekillenebilir.
Kanlı bir dışkı görülebileceği gibi kusma esnasında da kan görülebilir.
Erken müdahale edilmeyen durumlarda şekillenen iç kanama şok tablosunun gelişmesine neden olur. Hasta halsizdir ve ayağa kalkamaz. Vücut ısısının sürekli düşmesi durumun kötüye gittiğini işaret eden önemli bir bulgudur.
Sonuç
Dikumaraol bileşiklerinin zehirliliğinin artışına neden olan bazı faktörler vardır.
Bu faktörler;
Kemoterapi veya yağlı besinlerle beslenme nedeniyle K vitamini noksanlığı olması,
Karaciğerde hasar ve bu nedenle pıhtılaşma faktörlerinin üretiminde azalma olması,
Yavru olması veya pıhtılaşma faktörlerini yetersiz olması,
Böbrek yetmezliği olması,
Sulfonmidler gibi K vitamini sentezleyen bakterilerin gelişimini engelleyen ilaçların kullanılıyor olması doğrudan kanın pıhtılaşma mekanizmasında etkin olan faktörlerdir.
Bu faktörlerin bir veya bir kaçının bir arada bulunması tedavinin başarısızlığına ve ölümün daha kısa sürede şekillenmesine neden olabilir.
Fosfor Zehirlenmesi
Tanım
Fosforun rat zehiri olarak kullanılan ve zehirlenmeye neden olan beyaz fosfor olarak bilinen şekli oral yolla alındığında kedilerde oldukça güçlü bir toksik etki yapabilir.
Kediler özellikle sarı fosfora daha duyarlıdır ve alımından çok kısa süre sonra ani ölümlere neden olabilir.
Gelişimi nasıldır?
Fosfor içeren preparatın oral yolla alımından sonra sindirim kanalından emilmesi kolay ve çabuk olur. Vücutta fosfat haline dönüşerek kolinesteraz enziminin oluşumuna engel olmak suretiyle etkisini gösterir.
Klinik belirtileri nelerdir?
Klinik olarak gözlenebilen ilk belirti huzursuzluk ve kusmadır. Kusma esnasında çıkarılan içeriğin ve solunum havasının sarmısak kokması karekteristik bir belirtidir.
Kedilerde genellikle halsizlik ve vücut ısısında azalmayı takiben nabızda zayıflama, titremeler ve kramplar şekillenebileceği gibi kısmi felçler de görülebilir.
İlerlemiş durumlarda konvülsiyonlarda artış, istem dışı idrar ve dışkılama ve koma şekillenmesi söz konusudur. Komayı takiben ölüm şekillenebilir.
Sonuç
Genellikle ani ölümlere neden olmadığından fazla gecikilmeden yapılan medikal tedavilere olumlu cevap alınabilir. Tedavide sindirim sistemindeki zehirin uzaklaştırılması esas alınmalıdır. Bu nedenle yapılacak ilk işlem kusturmak olmalıdır. Bu amaçla ılık suya bir çorba kaşığı tuz katarak içirmek fayda sağlayacağı gibi veteriner hekim kontrolünde kusturucu ilaçlar da uygulanabilir.
Striknin Zehirlenmesi
Tanım
Striknin Hindistan, Güneydoğu Asya ve kuzey Avusturalyada yetişen Kargabüken bitkisinin tohumlarından elde edilen bir alkaloid maddedir.
Suda çözünmeyen kristalize bir tozdur. En çok striknin sülfat tuzu şeklinde bulunur ve kullanılır.
Rat zehiri olarak kullanılan striknin özellikle sokakta yaşayan köpeklerin öldürülmesi amacıyla belediyelerin sık kullandığı bir zehirdir. Kediler de çok nadir görülmekle beraber, zehirlenmiş farelerin yenilmesi sonucu oluşabilir.
Gelişimi nasıldır?
Striknin, ağız yolu ile alındıktan sonra sindirim sisteminden emilimi ve vücutta yayılması çok hızlıdır. Vücutta herhangi bir dokuda birikmez ancak karaciğer ve böbrekte daha yüksek yoğunluğa erişebilir.
Zehirlenmenin gelişimine etki eden en önemli faktör alınan zehirin miktarıdır. Yüksek dozlarda alınması, midenin dolu veya boş olması da zehirin toksititesine etki eden faktörlerdir. Boş mide de emilim daha çabuk olacağından zehir etkisini kısa sürede gösterebilir.
Striknin, merkezi sinir sisteminde sinir hücreleri üzerine etki ederek omurilik ve beynin refleks uyarımlarında artışa ve bu nedenle çırpınmalara yol açar.
Özellikle solunum kaslarında şekillenen aşırı uyarım ve kasılmalar sonucu görülen solunum yetmezliği ölüm sebebidir.
Klinik belirtileri nelerdir?
Zehirin alınmasından kısa süre sonra klinik belirtileri görmek mümkündür. Klinik belirtiler alınan zehirin miktarı ile ilişkili olarak değişiklik gösterebilir. Çok az miktarda bir zehir alımı söz konusu ise gözlenebilen belirtiler huzursuzluk ve kas titremeleridir. İlerleyen zamanlarda titremeler sıklaşarak aralıklı kasılmalar, solunumun hızlanması ve boyun tutulmaları gibi belirtiler görülebilir.
Yüksek miktarda zehir alınması halinde titremeler ile başlayan, aralıklı nöbetler halinde gözlenen kasılma ve çırpınmalar karekteristiktir. Tüm kaslarda kasılma söz konusudur. Özellikle bacaklar ve boyun kasılmış halde yerde yatar. Kasılmalar arasında gevşeme dönemleri olabilir. Bu dönemlerde en hafif uyarıya karşı dahi refleks verir ve tekrar kasılabilir.
Kalp atım sayısında ve solunum sayısında artış, pupillalarda büyüme ve solunum güçlüğü de gözlenebilen belirgin bulgulardır.
Kaslardaki sertliğin artması, solunumun engellenmesi ve kanın oksijeni tutma kapasitesinin düşmesine bağlı olarak dokularda siyanoz şekillenebilir.
Kasılmaların sıklaşması ve şiddetinin artması, solunum güçlüğü ve siyanoz kötüye gidişi gösteren bulgulardır.
Sonuç
Oral yolla alındıktan sonra yaklaşık 16- 24 saat içinde vücuttan atılan stiriknin zehirlenmelerinde bu süre atlatıldığında yaşama şansı artabilir.
Ölüm solunum yetmezliği sonucu görüldüğünden zehirlenme durumunda ilk olarak solunumu rahatlatıcı önlemlerin alınması faydalıdır. Ancak bunun yanında zehirin vücuttan kısa sürede uzaklaştırılması da büyük önem taşımaktadır.
Kedilerde zehirin direk alımı nadir görülmekle birlikte öldürücü dozu aşması durumunda ölüme neden olabilir.
Barbituratlar İle Zehirlenme
Tanım
Barbiturat veteriner hekimlikte anestezi amacıyla kullanılan maddelerdendir. Yetkin olmayan kişiler tarafından kullanılması veya doz aşımı halinde zehirlenmeye neden olabilirler.
Ayrıca açıkta bırakılan uyku ilaçlarının yenilmesi sonucunda da zehirlenmeye neden olurlar.
Gelişimi nasıldır?
Barbituratlar medulladaki solunum ve vazomotor merkezi felç ederek ölüme sebep olabilir.
Kullanımı çoğunlukla kas içi ve damar içi yolla olur. Damar içi yolla uygulandığında kısa sürede etkisi başlar ve kaslarda hızlı bir gevşeme oluşur. Daha sonra hiç bir reflekse cevap vermeyecek durumda uyku haline geçer. Doz aşımının söz konusu olduğu durumlarda uyku hali daha da derinleşir ve solunum durabilir.
Klinik belirtileri nelerdir?
İlacın uygulanmasını takip eden 5-10 dk. içerisinde kaslarda, gevşeme uyku hali, göz refleksinin hafiflemesi ve kaybolması gözlenebilen ilk belirtilerdir.
Yüksek doz uygulamalarında yani zehirlenme halinde bu belirtiler daha ileri derecelerde gözlenir. Ayrıca solunumun zayıflaması ve durması, nabızın atmaması ve bir kaç dakika içerisinde kalp atımlarınında durması sonucu ölüm şekillenebilir.
Sonuç
Kontrollü olarak kullanıldığında etkin bir anestezik madde olan barbitürat zehirlenmelerinde erken müdahale edilmesi hayati tehlikeyi ortadan kaldırabilir. Özellikle solunumun desteklenmesi ve kalp-dolaşım sistemini uyaran ilaçların uygulanması yeterli olabilmektedir.
Genel Bilgi
Tanım
Zehirin tanımlaması konusunda günümüze kadar araştırmacılar ve bilim adamları arasında pek çok fikir ayrılığı oluşmuş ve farklı tanımlamalar yapılmıştır.
Zehir; bir canlının normal vücut fonksiyonlarını etkileyen, bozan, zarar veren hatta ölüme sebep olan madde olarak tanımlandığı gibi her maddenin bir zehir olduğu ancak dozunun ilaç veya zehir olmasını belirlediği görüşüde kabul görmüştür. Buna örnek olarak aspirini gösterebiliriz. Tedavilerde kullanılan ve ilaç olarak tanımlanan aspirin kedilerde zehirlenmeye neden olabilir.
Zehirlenme; ise bir zehirin vücutta kısmi veya total olarak fonksiyon bozukluğuna sebep olması olarak tanımlanabilir.
Günümüzde kedi ve özellikle köpeklerde zehirlenme sıklıkla karşılaşılan bir olgu haline gelmiştir. Kedi ve köpeklerde bir çok bitkisel ve kimyasal madde yanında gazlar, metaller ve organik maddeler zehirlenmeye neden olabilir.
Zehirlenmelerin oluşumuna ve şiddetine; alınan maddenin miktarı, hangi yolla vücuda girdiği, kimyasal özelliği yanında zehiri alan kedi veya köpeğin yaşı, beden ağırlığı ve immun sistem etki eden faktörlerdir. Ayrıca türde çok önemlidir. Örneğin bazı maddeler köpeklerde zehir etkisi yapmamasına karşın kedilerde zehirlenmeye neden olabilmektedir.
Anal Keselerin İltihabı
Hastalığın nedeni nedir?
Ekzokrin bir kese olan anal kesenin fizyolojik salgısının çeşitli nedenlerle dışarıya akıtılamaması, sekresyonun koyu kıvamlı olması, bölgesel kasların güçsüzlüğü ve bakteriyel enfeksiyonlar bu kesenin yangılanmasına ya da apseleşmesine neden olabilir.
Hastalık kedilerde çok nadir olarak ortaya çıkar. Ancak tedavisi daha uzun sürelidir ve çoğu zaman kronikleşmeye müsaittir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Anal keseler iki adet olup anüsün her iki tarafında ve anüsten biraz daha aşağıda yer alır.
Akıtıcı bir kanalla anüsün başlanğıç bölümünden dışarıya açılır. Yangı, genel olarak anal keselerde irritasyona bağlı kaşıntı ile başlar. Zamanla sekresyonun koyulaşması ve dışarı çıkamayarak kese içerisinde birikmesi nedeniyle yangının şiddeti artar. Kesede biriken sekret, enfekte olur ve kese apseleşebilir. Ayrıca kese boşaltılmaz ise fistül oluşumu gibi bir komplikasyonun şekillenmesi de mümkündür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Kedilerde görülebilen spesifik klinik belirti bölgeyi yalama isteği ve kuyruğu kovalama hareketidir. Bölgesel olarak kızarıklık, şişkinlik tespit edilebilir.
Kedilerde çoğu zaman apseleşmiş bir formda tespit edilen anal kese yangılarında genellikle enfeksiyona bağlı bulgular tespit edilir. Beden ısısında artış ve keyifsizlik yanında defekasyon sırasında ıkınma, ağrı ve konstipasyonda görülebilen bulgulardır.
Apsenin şekillendiği ve erken teşhis edilemeyen durumlarda apse kendiliğinden patlayabilir. Ayrıca kesenin fistülleşerek, açılması ve sürekli bir akıntı durumuda söz konusu olabilir.
Teşhisi klinik belirtilerle kolayca yapılabilen anal kese yangılarında enfeksiyonun varlığının tespit edilebilmesi için laboratuvar bulgularına ihtiyaç duyulur.
Tedavisinde kesenin boşaltılarak temizlenmesi ve uygun medikal uygulamalarla kolayca başarı sağlanabilir. Ancak enfekte, apseleşmiş ve sürekli nükslerin şekillendiği kronik durumlarda kesenin operatif olarak çıkarılması kesin çözüm sağlar.
Sonuç
Kedilerde nadiren şekillenen ve tedavisi kolay olan bu rahatsızlığın tespit edilmesi halinde dikkat edilmesi gereken en önemli konu nükslerdir. Tam bir iyileşme sağladıktan sonra dahi devam eden anal kese sekresyonu ve giderilemeyen oluşum faktörleri (kanalın darlığı, sekresyonun kıvamının yoğun oluşu gibi) nedeniyle nüksler hemen hemen kaçınılmazdır. Bu nedenle de düzenli olarak veteriner hekim tarafından kesenin kontrolünün yapılması ve dolgun keselerin boşaltılması gerekir.
Rectal Prolapse (Rectumun Dışarı Çıkması)
Hastalığın sebebi nedir?
Hastalık rectum’un anüsden dışarı çıkmasıdır. Köpeklerde ıkınmaya sebeb olan kabızlık, ishal, dişilerde zor doğum yapma, üriner sistemdeki rahatsızlıklarda idrar yapabilmek için aşırı ıkınma gibi nedenler rectumun anüsden dışarı çıkmasına neden olur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Rectum anüsden dışarı çıktığında sosis benzeri manzaradadır. Eğer olay farkedilmemiş ve üzerinden zaman geçmişse şişkin, kızarık ve her an yırtılacakmış gibi görünür.
Nasıl önlem alabiliriz?
Olay farkedildiğinde hemen doktora gidilmelidir. Hastalık ishal ve kabız gibi olaya neden olan faktörlerden ise bunların altında yatan neden bulunmalıdır. Aksi taktirde olay büyük bir ihtimalle tekrarlayacaktır.
Pankreatik Yetmezlik
Hastalığın sebebi nedir?
Pankreas’ın vücutta iki görevi vardır. Birincisi insülin salgılayarak kan şeker düzeyini ayarlamak, ikincisi ise protein parçalayan enzimleri salgılayarak proteinlerin vücut tarafından kullanılmasına yardımcı olmaktır.
Pankreatik yetmezlik, pankreasın yeteri kadar gelişemediği durumlar için kullanılır. Bazı durumlarda pankreasın insülin salgılayan kısmı tam olarak gelişirken enzim salgılayan kısımları tam olarak gelişemez. Bu durumda yeteri kadar enzim salgılanamaz ve beslenmede bozukluklar ortaya çıkar. Gıdalar yeteri miktarda alınsalar bile besin olarak yeteri kadar kullanılamazlar.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Şiddetli pankreatik yetmezlikte,
Kusma,
Genelde ishal,
İştah genelde yerindedir ancak kilo kaybı önlenemez,
Tüyler kuru ve zayıf, karışık,
Kötü kokulu dışkı,
Hastanın dehidre bir görünümü vardır,
Halsizlik,
Hafif pankreatik yetmezlik,
Kötü kokulu dışkı,
Nadiren kusma,
Ara sıra ishal,
Tüyler kırılgan ve kuru,
İştah yerinde olmasına rağmen kilo kaybı,
Nasıl önlem alabiliriz?
Bu tür sorunu olan hastalarda beslenme çok önemlidir. Şiddetli pankreatik yetmezlik çeken hastalara hem özel diyetler verilmeli, hemde sindirim için pankreas enzimleri dışardan yemeklerine katılmalıdır.
Hafif pankreatik yetmezliklerde özel diet mamalar genelde yeterlidir.
Pancreatitis (Pankreas Yangısı)
Hastalığın tanımı.
Pankreas, hayati öneme sahip enzim ler üreten bir salgı bezidir. İki ana fonksiyonu vardır. Birincisi insulin salgılayarak vucudun şeker metabolizmasını düzenlemek, ikincisi ise pankreatik enzimleri üreterek sindirime yardımcı olmaktır. Pankreatitis, pankreasın görevini yapamayacak şekilde yangılanmasıdır.
Hastalık sebebi nedir?
Bazı ilaçlar (bilhassa kemoterapik),
FIP (Feline İnfeksiyöz Peritonitis) ve Toxoplazmozis,
Böbrek hastalıkları,
Bölgeye baskı yapan tümörler,
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalığın belirtileri kedilerde pek fazla görülmez. Bununla beraber hafif bir iştah kaybı, zaman zaman kusma ve vücutdan su kaybı nadir de olsa göze çarpar.
Eğer pankreastaki rahatsızlık çok büyükse enzimlerin serbest kalması ile birlikte, hem pankreas hem de çevre dokular çok fazla tahribata uğrar,
Ağır vakalarda 24 saat içinde ölüm ortaya çıkabilmektedir.
Kronik olan ve tekrarlayan vakalarda dışkı genellikle ishal ve yeterince sindirilmemiş olarak çıkar ve kilo kaybı göze çarpar.
Nasıl önlem alabiliriz?
Erken teşhisin bilhassa akut formda hayati bir önemi olduğundan bu gibi vakalarda doktora gitmekte gecikmemenin hayati bir önemi vardır.
Eğer tedavinin üzerinde yeterince durulmazsa yada bir komplikasyon oluşursa (karın boşluğunda sıvı toplanması, dolaşım bozukluğu veya kalp problemleri gibi) ölüm olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır.
Mümkün olduğu kadar ev yemeklerinden özellikle soslu, baharatlı ve aşırı yağlı gıdalardan uzak tutulmalıdır.
Eğer olay enzim yetmezliği ile ilgili bir durumsa kolay sindirilebilir hazır mamalar veya yemeğine dışardan düzenli bir şekilde enzim türü ilaçlar katılması gerektiğini unutmayın.
Gastritis (Mide Yangısı)
Hastalığın tanımı.
Gastritis midenin tahrişler sonucu enfekte olmasıdır. Akut veya kronik olarak gelişebilir. Akut gastritis kronik gastritise nazaran daha fazla görülür.
Hastalık sebebi nedir?
Bozuk gıdalar,
Viral hastalıklar,
Kimyasal maddeler,
Bacteri ve mantarlar,
Yabancı cisimler,
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Akut gastritislerde belirtiler;
Sık sık kusma,
Zaman zaman görülebilen ateş,
Karın bölgesinde ağrı,
İştahsızlık,
Halsizlik,
İleri vakalarda su kaybı (dehidrasyon)
Bazen ishal,
Kronik gastritislerde belirtiler;
Kronik vakalarda belirtiler farkedilemeyecek kadar belirsizdir,
Uzun süren kronik vakalarda arasıra kusmalara ve uzun dönem sonunda kilo kaybı oluşabilir,
Nasıl önlem alabiliriz?
Çoğu vakada akut gastritis çok ciddi değildir. Ancak kusma sayısı 3-4 kerenin üzerine çıkıp devamlılık gösterirse hemen doktora başvurulmalıdır. Bu arada hastanın yemeği kesilip sadece su verilmelidir. Böylece çoğu vaka atlatılabilir.
Mide dinlendirildikten sonra hafif gıdalarla besleme yapılabilir.
Bazen yemeklerden sonra görülen bir kaç kez üstüste kusmayı bu vaka ile karıştırmamak gerekir. Çünkü bunun sebebi çoğu zaman bir öğünde fazla yemek veya hızlı yemek yemek gibi şeyler olabilir.
Özellikle sabah saatlerinde ortaya çıkan düzenli kusmalar akut gastritisin en büyük belirtisidir. Bu durumda veteriner hekiminize danışarak bilgi alınız.
Kronik gastritislerde sebebler tam olarak bilinemediği gibi tedavi içinde kesin bir yöntem henüz yoktur. Çoğunlukla hasta fazla belirti vermediği için gözden kaçar.
Midede Yabancı Cisim
Hastalık sebebi nedir?
Genellikle yavru ve genç kedilerde görülen bu durum bazen çok tehlikeli olabilmektedir. Kedilerde yabancı cisim yutma alışkanlığı genellikle Siyam kedilerinde görülmektedir.
Yutulan nesneler içinde silgi, bez parçaları, özellikle çorapların naylon yapıda olanları, küçük oyuncaklar, lego parçaları ve buna benzer yutulabilecek herşey vardır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Kusma hastalığın en önemli belirtisidir ve yutulan cisimin boyutları ile doğru orantılıdır. Eğer yutulan parça büyükse kusma sayısıda o kadar fazladır. Kusma sayısının çokluğuna göre 2 ile 4 gün içinde dehidrasyon şekillenebilir.
İştah kaybı çoğu vakada vardır. Ancak cisim barsaklara geçip bir tıkanmaya neden olmadıysa iştah kolay kolay kesilmez ve buda bazen yanılgılara düşmeye sebeb olabilir.
Eğer yutulan nesne ip veya kumaş tarzı bir şey ise tespit etmek oldukça zordur.
Nasıl önlem alabiliriz?
Mümkün olduğu kadar yavru kedileri kontrol altında tutarak yabancı cisimleri yemelerine engel olmak gerekir. Bu süreç yavrular en azından 6 aylık olana kadar sürmelidir.
Eğer bir şey yuttuğu düşünülüyorsa hemen doktora bildirilmeli ve ne yapılması gerektiği öğrenilmelidir.
Sonuç;
Yutulan cisimler eğer büyük değillerse veya barsaklara geçmemişse çoğunlukla kusularak atılır. Ancak cismin çıktığından emin olana kadar hasta kontrol altında tutulmalıdır.
Midedeki cisim batıcı özellikteyse midenin delinmesine veya yaralanmasına sebeb olabilir. Bu durumda değişik komplikasyonlar (Gastritis veya Peritonitis) ile karşılaşılabilir.
Ayrıca batıcı karakterdeki cisimlerin kusularak geri atılmasıda pek mümkün olmadığından tek çare operatif tedavidir.
Colitis (Kalın Bağırsak İltihabı)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalık kolon (colon) yangısı olarak tanımlanabilir. Hastalık genellikle stres, parazitler, bakteriler, gıdasal etkenlerden kaynaklanabilir. Ancak çoğu zaman colitisin sebebini bulmak zordur. Hastalık kedi ve köpeklerde görülebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Genellikle hafif mucuslu dışkı,
Nadir olarak noktacıklar şeklinde kan içeren dışkı,
Seyrek olarak kusma,
Kolondaki yangı dolayısı ile tuvalet esnasında ağrı, bu nedenlede tuvaleti yarım kesme,
Bazen ishal, bazende kabızlık,
Kilo hafif vakalarda pek değişmez, ancak uzun süreli olaylarda kilo kaybı olabilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalığın nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte yapılabilecek bir kaç şey vardır.
Bunlar,
Colite neden olabilecek gıdaları diyetten çıkarmak,
Eğer mümkünse bu tür hastalara diyet mamalar vermek,
Olabilecek bakteriyel veya paraziter rahatsızlıkları zamanında ortadan kaldırmak,
Hastanızı strese sokabilecek davranışlardan olabildiğince kaçınmak.
Sonuç;
Hastalık yaşamsal bir tehlike arzetmez. Tedaviye bir yanıt almak mümkünse de kronik vakalar çok uzun süreli tedavi gerektirebilir.
İnce Bağırsaklarda Yabancı Cisim
Hastalığın tanımı.
Genellikle yavru ve genç kedilerde görülen bu durum bazen çok tehlikeli olabilmektedir. Siyam kedilerinde bu tür bir duruma daha çok rastlanmaktadır..
Yutulan nesneler içinde silgi, bez parçaları, özellikle çorapların naylon yapıda olanları, küçük oyuncaklar, lego parçaları ve buna benzer yutulabilecek herşey vardır.
Hastalık sebebi nedir?
Kedilerin oyun sırasında oynadıklarını yanlışlıkla yutması
Bazı hastalıklar nedeniyle yabancı cisim yutma
Vitamin veya minaral eksikliklerine bağlı olarak eksikliği bu tür maddelerle karşılamaya çalışma.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Kusma hastalığın en önemli belirtisidir.
İştah kaybı çoğu vakada vardır.
Eğer ince barsaklarda tıkanma olmuşsa hastada halsizlik ve karın bölgesinde hassasiyet vardır.
Tıkanma olmuşsa kaka yapma tamamen durur.
48 saati bulan vakalarda su kaybı (dehidrasyon) genelde görülür.
Eğer yutulan nesne naylon çorap veya ip benzeri bir şey ise barsak peristaltikleri sonucu barsaklarda yırtılma olabilir ve bu peritonitise sebeb olabilir. Bu durumda ateş yükselir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Mümkün olduğu kadar siyam kedilerini kontrol altında tutarak yukarda sayılan yabancı cisimleri ve benzerlerini yemelerine engel olmak gerekir. Bu süreç yavrular en azından 6 aylık olana kadar sürmelidir.
Eğer bir şey yuttuğu düşünülüyorsa hemen doktora bildirilmeli ve ne yapılması gerektiği öğrenilmelidir. Aksi takdirde tek tedavi yöntemi operasyon ile yabancı cismin alınmasıdır.
Sonuç;
Olayın farkedilemediği durumlarda zaman geçmişse barsaklarda yırtılmalar şekillenerek peritonitise neden olabilir. Bu durumda hasta çok ciddi bir tehlike içersindedir.
Genellikle 72 saati geçen tam tıkanmalarda barsaklarda nekrozlar şekillenebilir ve bu da ancak operasyon ile düzeltilebilir.
Bazen kediler yün toplarından uzun ip parçaları yutarlar ve bunun bir parçası anüsden dışarı çıkar. Böyle durumlarda kesinlikle çıkan kısımdan tutup çekiştirmeyin çünkü barsakların yırtılmasına neden olabilirsiniz.
Constipation (Kabızlık)
Hastalığın tanımı.
Kalın barsağın son kısmındaki tıkanmalar sonucu, barsak içeriği uzun süre kalın barsaklarda kalır. Bu nedenle fazla suyu emilerek kuru sert bir dışkı oluşur. Oluşan bu sert dışkının atılamaması sonucu kabızlık meydana gelir.
Sebebleri nelerdir ?
Hareketsizlik sonucu ,özellikle uzun süre yatılı olarak tedavi gören hastalarda dışkılama refleksi azalarak kabızlık meydana gelir.
Tek yönlü beslenme, besinlerin kuru maddelerce zengin olması, kıl, kemik ve kıkırdak gibi sindirimi güç veya sindirilemiyen maddeler içermesi de kabızlığa neden olur.
Anal keselerin iltahaplanması ve prostat bezindeki büyüme sonucu meydana gelen ağrı nedeniyle dışkılama geciktirilir ve kabızlık oluşur.
Bel omurlarındaki kırıklar kalın barsakların peristaltik hareketlerini sağlayan sinirlerin felç olmasına neden olurlar.
Kalça kemiği kırıkları, kalın barsaktaki tümörler, fıtıklar dışkı geçişini engelleyerek kabızlığa neden olurlar.
Genç hayvanlarda raşitizim nedeniyle de kabızlık meydana gelebilir.
Belirtileri nelerdir?
Başlangıçta dikkati çeken bir belirti yoktur. Hasta sahipleri hastaların dışkı yapmadıklarını farkederler. Hastalar sık sık dışkı yapmak isterler fakat yapamazlar. Bazı durumlarda sert dışkı ile barsak duvarı arasından geçebilen pis kokulu sulu bir dışkı görülebilir.
Anüs çevresi hassas ve ödemlidir. Dışkılama sırasında ağrı meydana gelir.
İlerlemiş olaylarda iştahsızlık, yemek yememe ve kusma şekillenir. Buna bağlı olarak vücutta sıvı kaybı oluşur.
Nasıl önlem alabiliriz?
En kısa zamanda veterinerinize başvurarak sertleşmiş dışkının uzaklaştırılması için uygun gördüğü tedaviye geçilmelidir.
Tekrarları önlemek için hastanın besinini yeniden düzenlemeli, besinlerle kemik gibi sindirimi güç gıdalar verilmemeli özellikle lifli gıdalarla özel besinler hazırlanmalıdır.
Öğünlerin azar azar sık verilmeside faydalı olabilir.
Dışkılamanın sağlanması için hastanın günde birkaç kez serbest dolaşmasına veya gezdirilmesine imkan sağlanmalıdır.
Nükseden olaylarda özellikle yaşlı hastalarda gerekirse ömür boyu sürgüt ilaçlar besinleriyle birlikte verilmelidir.
Coccidiosis (Koksidiyoz Enfeksiyonu)
Hastalık etkeni nedir?
Hastalık etkeni, kedilerde özellikle de yavrularda hastalık yapan bir protozoa dır.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalık dışkıyla bulaşır.
Hastalık nasıl gelişir?
Hastalık sindirim sistemine girdikten sonra büyük miktarlarda çoğalır ve daha sonra dışkıyla dışarı atılır. Dışarı atılan dışkıdaki etken tekrar ağız yoluyla alınarak hastalığa neden olur. Siklüs bu şekilde devam eder.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
En fazla görülen semptom orta veya ileri derecede ishaldir ve genellikle kanlıdır. Çoğu zamanda kanlı ve mukuslu bir görüntüdedir. Eğer etkenin miktarı çok fazla ise semptomlar oldukca şiddetlidir.
Bu semptomlar,
Kusma,
Kilo kaybı,
Dehidrasyon,
Yavru çok küçükse depresyon ve bilinç kaybı,
Karın bölgesinde hassasiyet,
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalık oldukça yaygındır ve genelde dışkıyla bulaşır. Bu yüzden çevre temizliğine önem verilmelidir. Ayrıca kedilerin popo kısmındaki tüylerin iyi temizlenmesine dikkat edilmelidir. Özellikle ishalli olanlar daha titiz kontrol edilmelidir. Hastalık daha çok 4-16 hafta arasında görüldüğü için, yavruların sık sık doktor kontrolundan geçirilmeleri gerekir.
Evdeki mama ve su kapları iyice temizlenmeli, her zaman taze ve temiz su kullanılmalıdır.
Sonuç;
Hastalık semptomlar zamanında farkedilip tedaviye geçildiğinde tedavisi kolaydır. Ancak, çok yavru kedilerde etken sayısı fazla ve hastalık şiddetli seyrediyorsa ise ölüm olabilir.
Bu hastalık sırasında dikkat edilmesi gereken bir başka faktörde bünyenin zayıflaması nedeni ile diğer viral veya bakteriyel enfeksiyonların devreye girebilmesi ihtimalidir.
Ağızda Yabancı Cisim
Hastalık sebebi nedir?
Hastalığın sebebi ya kedinin merakından bulup yediği kemik veya benzeri şeylerden, yada sahibinin verdiği tavuk kemiği, pirzola kemiği veya balık kılçığı gibi nedenlerden kaynaklanır. Bu tür şeyler genelde dişlerin arasına takılırlar. En çok görülen şekil ise üst çenedeki dişlere ve yutak bölgesine takılmadır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Ağızda pis bir koku,
Köpek patilerini sürekli yüzüne sürer,
Sürekli diliyle ağzındaki şeyi çıkarmaya çalışır,
Bazı vakalarda öğürme,
Ağızda salya birikir ve akar,
İştah kesilir,
Eğer ileri bir vaka ise diş etlerinde kanamalar ve iltihaplanma görülür,
Nasıl önlem alabiliriz?
Kedilere özellikle balık kılçığı ve tavuk kemiği gibi batıcı veya delici gıdalar kesinlikle vermeyin. Çöpleri karıştıramayacakları yerlerde tutun.
Sonuç;
Olayın farkedilemeyip de ilerlediği durumlarda ağız ve diş etlerinde iltihaplanma oluşacağından tedavi daha uzun süreli olacaktır. Genelde yabancı cisimi çıkarak 8-10 günlük antibiyotik uygulamaları yeterli olur.
Üst Damak Yırtığı
Hastalık sebebi nedir?
Hastalık daha çok yeni doğmuş yavrularda görülür. Sebebi ise üst damaktaki kemiklerin doğmasal nedenlerle tam olarak kapanmamasıdır. Bu durumda ağız ile burun boşluğu arasında bir bağlantı oluşur. Böylece alınan gıda bu aralıktan geçerek burundan dökülür veya akciğerlere kaçarak aspirasyon pneumonisine neden olur.
Yetişkin kedilerde yüksekten düşmeler sonucu damak yırtıkları oldukça sık olarak görülmektedir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Yeni doğmuş yavrularda annenin memesinden süt emerken burundan gelen süt görülür. Ayrıca nefes borusuna kaçarak solunumda güçlüğe yol açabilir.
Sonuç;
Bu tür olaylarda yırtıklar ufaksa cerrahi olarak kapatılabilir. Ancak büyük yırtıklarda cerrahi olarak kapatılamıyorsa hastanın yaşamı aspirasyon pneumonisi nedeniyle tehlikeye girer.
Tonsillitis (Bademcik İltihabı)
Hastalık sebebi nedir?
Primer tonsillitisin sebebi, bademciğin hastalık yapıcı etkenlerle karşılaşması sonucu ortaya çıkan bir durum olarak düşünülmektedir.
Sekunder tonsillitisin sebebleri ise şunlardır,
Yabancı cisim kaçması
Kronik öksürme ve öğürme
Kronik kusma
Yemek borusundaki yemeklerin sıkı sık geri gelmesi (regurgitation)
Kronik nasopharyngeal hastalıklar ve burun akıntıları
Hastalık nasıl gelişir?
Bademcik dokusuna giren mikroorganizmalar hem sistemik hemde hücre bazlı bağışıklık sisteminin tepki vermesine neden olurlar.
Eğer kronik bir hastalık yüzünden tonsillar savunma sistemi yıkılırsa lenfoid hyperplazia oluşabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Yüksek ateş
Ağrılı yutma güçlüğü
Devamlı yutkunmaya çalışma
Depresyon
Salya
Ağızda pis koku
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalıktan yana bir şüphe duyulduğunda hemen kontrol ettiriniz. Eğer bademcikler çok büyümüş ve yutma, çiğneme işlemlerini aksatıyorsa alınması gerekebilir. Tabii bu en son çare olarak düşünülmelidir.
Sonuç;
Kronik vakalarda iyileşme çok uzun tedavi gerektirebilir veya iyileşme olmayabilir. Akut gelişen nekrotik olaylarda sonuç genellikle kötüdür.
Stomatitis-Glossitis-Gingivitis
Hastalık sebebi nedir?
Stomatitis (ağız mukozasının iltihabı), glossitis(dil etinin iltihabı) ve gingivitisin(diş etinin iltihabı) sebebleri oldukça fazladır ve bunların sonucunda doku bozulmaları, ülserleşmeler ve sekunder enfeksiyonlar görülebilir.
Genel olarak bu rahatsızlıklar kedilerde daha sık olarak ortaya çıkar.
Hastalığın nedenleri olarak şunlar sayılabilir,
Diş taşları
Gıdaya karşı aşırı hassasiyet
İlaç etkilenmeleri
Kedi eosinophilic granuloması
Yetersiz bağışıklık(uzun süreli bağışıklığı düşüren ilaç tedavileri)
Bakteriyel hastalıklar(gram pozitif veya negatif baktariler)
Viral hastalıklar(herpes virüs, calici virüs, leukemia virüs)
Mantar hastalıkları(Candidiasis, Blastomycosis, Cryptococcosis)
Metabolizma hastalıkları(üremi, diabetes mallitus)
Tümörler
Beslenme bozuklukları
Yakıcı veya tahriş edici kimyasallar
Kemoterapotik ilaçlarla tedavi
Yabancı cisimler(bitki parçaları, kemik parçaları, kabuklar)
Böcek sokmaları(arı, örümcek, akrep)
Hastalık nasıl gelişir?
Bu tür lezyonların oluşmasında bir dizi neden vardır. Bu nedenler arasında ağızdaki mikroorganizmaların miktarı, ağız boşluğunun travmaları, ağız ısısının sık sık değişmesi sayılabilir. Bu tür durumların sebeb olduğu ağız hastalıklarına karşı başlıca savunma tükürük ve sistemik bağışıklık sistemidir.Bu sistemde oluşan savunma yetersizliği normalde hastalık yapmayan ağız içi mikroorganizmaların ikincil hastalıklar yapmasına neden olabilir.
Kronik seyirli hastalıklar da, epitel hücrelerinin onarılmasını, yenilenmesini ve çoğalmalarını engelledikleri için ağız enfeksiyonlarına neden olmaktadır.
Diabetik hastaların ağız kuruluğu ve susuzluktan dolayı ağız enfeksiyonlarına yakalanma oranları daha yüksektir.
Ağızda bulunan hastalık yapıcı mikroorganizmalar eğer vücutta üremi söz konusu ise üreyi amonyağa çevirirler. Başka bir deyişle ürenin yüksek seviyelere ulaşması hücreleri yıkan seviyelerde amonyak üretilmesine neden olur. Oluşan amonyak doku iyileşmesini engeller, kanamaları ve ülserleri artırır. Bu arada bağışıklık sistemi zayıflar. Bunun neticesinde ağızda ülserler ve iltihaplanmalar görülür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hasta dikkatlice incelenmeli ve lezyonların sistemik bir hastalıktan mı yoksa ağız boşluğunda lokalize olmuş bir hastalıktan mı kaynaklandığı ayırt edilmelidir.
Genel olarak semptomlar şunlardır.
İştah azalması
Nefesin pis kokması
Salya artışı
Anormal çiğneme haraketleri
Yutma güçlüğü
Kusma ve kusma benzeri haraketler
Diş etleri ve ağızda kanama
Ateş
Depresyon
Burun akıntısı ve aksırma
Nasıl önlem alabiliriz?
Özellikle beslenme konusunda dikkat etmeliyiz. Çünkü sebeblerin en büyük paya sahip olanı beslenmedir. Ayrıca ağız bakımı ve diş temizliğide hastalığın oluşmasını engelleyici faktörlerdir.
Diğer önemli bir konuda evde detarjan ve kimyasal madde gibi tahriş etkisi yüksek maddeleri açıkta bırakmamaya özen gösterilmelidir.
Sonuç;
Sistemik hastalıklar dışında oluşan ağız hastalıkları erken tespit edildiğinde çoğunlukla tedavi edilebilir.
Ancak gecikilmiş vakalarda özellikle ileri gingivitislerde tam bir iyileşme mümkün olmayabilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla diş temizliği ve ağız kontrollarının yapılması gerekir.
Periodontitis (Dişin Çevre Dokularının İltihabı)
Hastalığın sebebi nedir?
Periodontitis gingivitis ile birlikte görülen ve dişi destekleyen yapının tahrip olduğu periodontal bir hastalıktır.
Diş üzerinde, kirlerden oluşan plaklar içinde, bakteriler gelişir ve hastalığın temelini oluştururlar. Plaklar içinde gelişen bu bakteriler bitişik dokularada yerleşerek onlarıda tahrip ederler.
Hastalık kedilerde oldukca yaygındır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Diş etlerinde geri çekilmeler başlar,
Zaman içinde dişlerde sallanmalar ortaya çıkar,
Aynı dönemlerde gingivitisde görülür,
Ağız kokusu genelde vardır,
Yüzde şişmeler olabilir,
Aksırma ve tıksırmalar olabilir,
Oranasal fistüller oluşabilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Periodontitis sorunu olan hastaların gingivitis olan hastalara göre daha sık diş temizliğinin yapılması gerekir. Periodontitisli hastaların diş temizliği yapıldığı zaman tekrar plak oluşumunu geciktirebilmek için dişlerin parlatılmasıda ayrıca fayda sağlar. Tüm bu işlemler yapılırken diş yüzeyinde her hangi bir çiziğe yada kırılmaya neden olmamalıdır. Çünkü çizik ve girintiler bakteri plağının oluşumunu oldukça hızlandırırlar.
Tüm bunların yanısıra ağız kontrolları ve eğer mümkünse diş fırçalamanında düzenli olarak yapılması gerekir.
Eozinophilic Granuloma
Hastalığın tanımı.
Hastalık kedilere özgüdür ve tipik görüntüler içerir. Hastalığın iki türü ağız bölgesini etkiler.
Yavaş gelişen ve sadece üst dudakta doku kaybına sebeb olan kemirgen ülseri de denen tür,
Ağız boşluğunun herhangi bir yerinde oluşan eozinophilic granuloma,
Bu görülen lezyonlar idiopatik lezyonlardır. Doku kayıpları, plaklar veya ilerleyen lezyonlar halinde görülürler ve iltihaplı hücrelerle içiçedirler.
Hastalığın belirtileri nelerdir;
Hastalık ağız kokusu ve salya ile başlar.
Bozulmuş çiğneme haraketi
Diş eti kanaması
Lezyonlar genelde diş etlerinin etrafında, dilin veya alt ve üst çenenin içerden birleştiği noktalar civarında görülür.
Sonuç;
Doku kayıplı ülserli yara oluştuğunda hemen müdahale edilebilirse her hangi bir araz kalmadan iyileşme sağlanabilir.
Lymphoplasmatic Stomatitis
Hastalık sebebi nedir?
İdiopathic bir hastalık olduğu sanılmaktadır. Farenksin yumuşak damağın altında kalan bölümünün mukozasında görülen kronik ve iltihabi bir hastalıktır.
Diş etlerini, damağı, burunu, dilin kökünü ve boğaz bölgesini etkiler.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Ağız içindeki dokular iltihaplanır ve iltihap giderek ilerler.
Çiğneme haraketleri bozulur
Ağız kokusu fazladır
Diş eti kanaması vardır
Anormal tükrük salgısı vardır
Ağızın incelenmesinde ülseratif veya noduler tarzlı lezyonlar görülür.
Sonuç;
Bu tür bir hastalık tespit edildiğinde, hastalığın gelişiminin izlenebilmesi için hastanın sık sık kontrolları yapılmalı, kan tahlilleri ve sayımları ihmal edilmemelidir. Bu sayede ilaçların yan etkileri de gözlenmiş olur.
Oropharyngeal Dysphagia Bozuklukları (Yutma Güçlüğü Bozuklukları)
Hastalığın sebebi nedir?
Hastalığın kaynaklandığı yerler oral veya phearyngeal olabilir. Buna göre de sebebler şu şekilde sıralanabilir.
Bölgeye rastlayan travmalar,
Mypothyler (Eosinophilic myositis, Systemic lupus erythematosus),
İlaç veya kimyasal maddeler
Bazı viral veya bakterial hastalıklar
Yabancı cisimler, ısırık yaraları
İskelet bozuklukları veya kırıklar,
Diş hastalıkları,
Ağız veya phearyngeal tümörler,
Kedilerin iltahabi nasopharygeal polipleri,
Hastalık nasıl gelişir?
Dysphagia'nın mekanizması vakalara göre değişir. Anatomiden kaynaklanan bir bozukluk olabileceği gibi olayların koordinasyonlarında bir sıralama bozukluğu veya bir engelden kaynaklanabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Oral yutma güçlüğü durumunda,
Ağızdan yemek düşmesi,
Salya akması,
Yemeği ağız boşluğuna alabilmek için abartılı hareketler,
Pharyngeal yutma güçlüğü durumunda,
Yemeği kavraması normaldir ancak tekrar tekrar yutmağa çabalar,
Tükürüğün veya lokmaların öksürülmesi veya öğrülmesi olabilir,
Sıvılar daha rahat yutulur ancak yutma sonrası öksürme veya kraşe çıkarmak istiyormuş gibi davranma.
Burun akıntıları genelde vardır.
Öksürük,
Bazende lokmanın solunum borusuna kaçması (aspiration pneumonia) görülebilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Yutma güçlüğünün en önemli yan etkisi aspiration pneumonisidir. Özellikle dikkat edilmesi gereken konu budur. Bu yüzden yemeğini verirken biraz daha yerden yüksekte vermeye çalışın.
Eğer yutma güçlüğünün sebebi anotomik bir bozukluksa fazlaca yapılabilecek bir şey yoktur.
Bölgesel bir yara bere yüzünden ise olay düzelecektir, fakat aylarca tedavi gerekebileceğini unutmayın.
Sonuç;
Hastalığın tedavisinde başarılı olabilmek için hastalığın altında yatan nedenin bulunması gerekir. Bunun içinde hasta sahibinin çok iyi bilgi vermesi ve doktorunda bu nedenleri saptayabilmek için bir çok test yapması gerekecektir.
Anatomik bozukluklardan kaynaklanan yutma güçlüğünde tedavi çoğu zaman mümkün değildir ve hasta zaman içinde gıdasızlıktan veya diğer komplikasyonlardan dolayı kötüler.
Eosinophilic Granuloma
Hastalığın nedeni nedir?
Eosinophil, kanda bulunan beyaz hücrelerdir. Özellikle allerjik reaksiyonlarda sayısı artan bu hücreler mikroskopta çekirdeği koyu kırmızı görünümü pembemsi noktacıklar şeklinde görülür. Eosinophilik granulom ise bu hücrelerin allerjik veya paraziter nedenlere bağlı olarak bir araya gelmesi ile oluşan yangısel hücre kümeleri olarak tanımlanabilir.
Tüm kedilerde görülebilen ve Eosinophilic granulom kompleksi olarak adlandırılan hastalığa sebep olan etken belirsizdir. Oluşum nedeni tam olarak açıklanamayan hastalığın gelişiminde immun sistem yetersizliği yanında, allerjik bünye ve paraziter faktörlerinde etkin olduğu bilinmektedir. Örneğin aşırı duyarlılık(hipersensivite), böcek ısırıkları, arı sokmaları ve bakteriyel enfeksiyonların ortak etkisine bağlı olarak şekillenen lezyonlar eosnophilianın sebebi olabilir.
Nedensiz dermatitler olarak tanımlayabileceğimiz bu hastalığa bağlı oluşan lezyonlar tedavisi yapılmadığı ve kontrol altına alınmadığı taktirde oluşan yangının artması ve protein yapının etkilenmesiyle tüm vücudun etkilendiği yaygın dermatoz bir forma dönüşebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Kedilerde sık görülen bu hastalık granuloma kompleksi olarak tanımlanır. Bu kompleks ağrısız ülserler, eosinophilik plak ve linear granulomları kapsamaktadır.
Ülserler genellikle dil, dudak kenarları ve ağız mukozasında şekillenir. Belli bir ırka özgü olmayan bu ülserler her kedide görülebilir. Ancak orta yaştaki kedilerde ve dişi kedilerde daha sık rastlanılmaktadır. Bakıldığında kolayca görülebilen ve teşhis edilebilen doku yıkımları ile karakterize bu ülserlerin ileri aşamalarında, tümöral bir karakter (kanserojen nitelikte olup olmadığını anlamak için ) kazanabileceği ihtimali göz önünde tutularak biopsi yapılması gerekir.
Eosinophilic plaklar allerjik deri lezyonları görünümündedir. Erythematous papul olarakta isimlendirilebilen bu plaklar genellikle genç kedilerde daha fazla görülür. Allerjik nedenlere bağlı olarak şekillenebilen ve kaşıntılı deri kalınlaşması ile karakterize olan bu plaklar göğüs bölgesi, karın altı ve bacak içlerinde görülmektedir. Pire allerjisine benzer bir klinik tablo vardır. Bu dönemde yapılan kan tahlillerinde kanda eosinophil sayısında artış tespit edilebilir.
Linear granulom veya Eosinophilic granulom linea olarak tanımlanan formda lezyonlar karakteristik olarak arka bacaklarda şekillenen inci tanesi görünümündeki sıralı nodüllerdir. Bu nodüllere çok nadir olarak dil, damak ve ağız mukozasında da rastlanılabilir.
Hastalık çoğunlukla lokal olarak bir bölgede görülebilmekle birlikte kompleks tarzında ülserlerin ve nodüllerin bir arada şekillenmeside mümkündür. Bu gibi kompleks durumlar hastalığın seyrini olumsuz etkileyebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Lezyonun şekline ve vücuttaki konumuna bağlı olarak hastalığın belirtileri farklıdır.
Eosinophilic ülserler genellikle üst dudaklarda, ağız ve burun mukozasında ülseratif lezyonlara neden olur. Kemirici ülser olarakta adlandırılan bu lezyonlar geniş doku kayıplı, acısız ve kaşıntısız ülser odaklarıdır. Önceleri kızarık şişkinlikler halinde olan bu lezyonlar neminde etkisiyle zamanla kahve yeşil çukurluklar veya tabakalar halini alır. Ülserasyon yavaş gelişir ancak oldukça şiddetlidir. Dudak ülserlerinde lezyonlar genellikle üst dudağın ortasında ve burun ucunda şekillenmekle birlikte vücudun diğer bölgelerinde de rastlanılabilir. Özellikle kulak kepçesi ve pati altlarında şekillenebilen bu lezyonlar dermatitis görüntüsündedir.
Eosinophilic plaklar değişik formlar ve şekillerde vücudun tüm bölgelerinde görülebilmektedir. Bazı kedilerde gövdede simetrik bantlar şeklinde görülebileceği gibi ağız boşluğu, burun üzeri, kulak kepçesi ve patilerde sınırlı papüller, nodüller yada plaklar da görülebilir. Plaklar birbirleri ile birleşerek yaygın bir görünüm alabilir. Çoğu zaman kızarıklık ve kaşıntı ile birlikte görülen bu lezyonlar atopik dermatitis görünümündedir.
Linear granulom genç dişi kedilerde daha fazla görülür. Nodüller dil ve damakta da görülebilir. Oral formunda sarı, pembe renkli yuvarlak şekilde görülen nodüller arka bacaklarda daha farklı şekil ve renkte görülür. Çoğunlukla uzun, kuyruklu yapıda bant şeklini andıran bir formda dizilen bu nodüller sarımsı, kırmızımsı bir renktedir.
Genel olarak lezyonlar bulundukları bölgeye göre farklı yapıda, farklı şekilde ve farklı renklerde olmakla beraber nadirde olsa bazı vakalarda her üç form aynı şekil ve renklerde görülebilir.
Eosinophilic granulom kompleksinin tanısının konulması sırasında trauma, neoplazm, paraziter ısırıklar (pire,sivrisinek gibi) ve buna bağlı hipersensivite, kedi çiçek hastalığı, atopi ve gıdaya bağlı allerjiler göz önünde tutulmalıdır. Ayrıca ülseratif lezyonların altında yatan etkenler feline leukemia yada feline T-lymhotrophic virüsleri gibi bağışıklık sistemi baskılayıcıları da olabileceğinden teşhis sırasında göz önünde bulundurulmalı ve ayırıcı testleri yapılmalıdır.
Hastalığın tanısının yapılmasında spesifik lezyonlarla belirginleşen klinik bulgular çoğu zaman yeterlidir. Deri kazıntıları ve siolojik inceleme tanıda yardımcı olan testlerdir. Ancak kesin teşhisi için biopsi ve histopatolojik inceleme gerekmektedir. Ayrıca FIV (Feline Immunodeficiency Virus)hastalığında görülen oral semptomlar hastalığın spesifik lezyonları ile benzerlik gösterdiğinden ayırıcı tanıda dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır.
Sonuç
Klinik olarak tanısının kolay yapılmasına karşın sürekli nükslerin görülebilmesi ve lokal semptomatik tedaviyi gerektirmesi hastalığın tedavi sürecinin uzamasına neden olsa da genel olarak tedaviye olumlu cevap alınır.
Bireysel olarak bağışıklık sistemin vereceği tepkiye bağlı olarak tedavinin süresi kediler arasında farklılıklar gösterebilir. Lokal uygulamalar, medikal tedavilerle tam bir iyileşme sağlanabileceği gibi yapılan diyet düzenlemeleriyle ve oluşumuna etken faktörlerin (bakteriler, parazitler gibi) elimine edilmesiyle hastalıkta kendiliğinden iyileşmeler görülebilir. Ancak şartlar değiştiğinde nüksetme olasılığı oldukça yüksektir.
Gıda Alerjisi
Hastalığın nedeni nedir?
Bu tür allerjilerin oluşumunda birincil faktör, gıda olarak alınan besin maddesine organizmanın tolerans gösterememesidir.
Genellikle bünyesel nedenlere bağlı olarak gelişen bu durumun oluşumunda farklı reaksiyonlar görülebilir. Deride şekillenen değişimler bu reaksiyonların bir sonucudur ve derinin hassasiyeti oluşumunda önemli bir yer tutar.
Kedilerde nadiren karşılaşılan bir durumdur.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Alınan gıdanın içerdiği proteinlerin antijenik karekter göstermesi nedeniyle gelişir. Özellikle glikoproteinlerin sindirim ve ısı işlemlerine karşı dayanıklılık göstererek vücutta antijen özelliğini koruması nedeniyle immun sistemi aktive etmesi ve allerjik reaksiyonların oluşumu söz konusudur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Genellikle ilk görülen bulgular kaşıntı ve kızarıklıkla beliren bir tüy dökülmesi olabilir. Kaşıntı çok şiddetli olabilir ve bu nedenle duvarlara koltuklara vb. eşyalara sürtünerek kaşınmak ister. Yalanma ve pati atmalar nedeniyle bölgede yaralanma ve tahrişler olabilir.
Kedilerde genellikle baş bölgesinde ve kulak çevresinde görülen lezyonlar otitis eksternanın şekillenmesine de neden olabilir.
Ürtiker tarzı lezyonlar şekillenebileceği gibi kedilerde milier dermatitis şekillenmesi de mümkündür. Başlangıçta deri yangılı bir görünümde olabilir. Şekillenen lezyonlara ve kaşıntıya bağlı olarak doku kayıpları ve tüy dökülmeleri genişleyebilir.
Gıda allerjisine etken olan madde tespit edilerek elimine edilmediği sürece kronik deri problemleri inatçı bir vaka olarak devam edebilir ve oluşan lezyonlar yayılarak genel bir dermatitis halini alabilir. Kedilerde oluşan lezyonların iyileşme süreci daha yavaştır.
Sonuç
Gıda allerjileri, mevsime, yaşa, cinsiyete ve ırka bağlı olmayan, bazende uzun yıllardan sonra bünyesel değişikliklere (enzim yetersizlikleri veya metabolizma bozuklukları gibi) bağlı olarak gelişebilen ve geri dönüşümlü özellikte allerjik reaksiyonlardır.
Allerjiye neden olan etkenin tespiti yapıldığında diyet düzenlenmesi ile kolayca giderilebilir. Ancak antijenin tespitinin tamamen deneme yöntemine bağlı olması sürecin uzaması gibi bir dezavantajıda beraberinde getirir.
Dermatitis (Deri Yangısı)
Hastalığın nedeni nedir?
Derinin, corium tabakasının ve bağ dokusunun yangılanmasına dermatitis denilir.
Klinik seyrine göre akut ve kronik dermatitisler olarak sınıflandırılabilirler.
Akut dermatitislerin nedenleri çeşitlidir. Genellikle travmalar, sıcak, soğuk, kimyasal maddeler, parazitler ve enfeksiyonlar gibi dış etkenlere bağlı olarak şekillenebileceği gibi bireysel duyarlılığa bağlı olarak bazı maddelerin toksik etki yapması, allerji, hormonal bozukluklar ve ilaç duyarlılığı gibi bir nedene bağlı olarakta şekillenebilir. Örneğin, sıyrıklar, yanıklar, yanma, donma, katran bulaşması, pyodermie, tüberküloz gibi bakteriyel, trikofiti gibi mikotik hastalığa veya uyuz,bit, pire, kene invazyonuna bağlı olarak dermatitis şekillenebilir.
Ayrıca tiroid hormonu ve cinsiyet hormonlarının yetersizliğine bağlı olarak şekillenen endocrinienne dermatitis vakalarına kedilerde daha sıklıkla rastlanmaktadır.
Kronik dermatitisler, deriyi etkileyen sürekli irkiltilere, kıl folliküllerinin veya yağ bezlerinin yangılanmasına bağlı olarak şekillenebileceği gibi akut dermatitislerin ilerlemesi nedeniyle de oluşabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Yangı, derinin kan ve lenf damarlarının yoğun olduğu bağ dokuda ve corium tabakasında gelişir.
Hastalığın gelişimi ve seyri, nedenlerine bağlı olarak değişik formlarda olur ve buna göre farklı isimler alır.
Etkenin deri hücrelerinde yarattığı hasara göre;
Dermatitis erythematosa,
Dermatitis vesiculosa,
Dermatitis pustulosa,
Dermatitis madidans,
Dermatitis crutosa,
Dermatitis phlegmonosa olarak adlandırılabilir.
Başlangıçta deride şekillenen erythemleri, hücreler arası sıvı toplanmasına bağlı olarak veziküllerin oluşumu izler ve bunu takiben püstüller gelişebilir. Zamanla püstüllerin patlaması ve sıvının yayılması dermatitis madidansın gelişimine neden olur. Gelişen bu lezyonlu bölgelerin sekunder bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olarak yaygınlaşması ve bağ dokuyu etkileyen derin deformasyonların oluşumuna neden olması ile dermatitis phlegmonosa formu gelişir.
Zamanla hücredeki deformasyonun artışı, lezyonların genişlemesine ve bölgede kan dolaşımının bozulmasına neden olabilir. Kanın yeterli gitmeyişi bölgede doku ölümlerine ve nekroz odaklarının şekillenmesine neden olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Görülebilen bulgular oluşum nedenine göre farklılıklar gösterir. Genel olarak dermatitislerin başlangıcında görülen ilk belirti, şekillendiği bölgede kızarıklık, lokal ısı artışı, ağrı, deride kalınlaşma ve tüy dökülmesidir. İlerleyen devrelerde vezikül ve püstül şekillenir. Bunlar içleri sıvı dolu olan kabarcıklardır.
Bu evrede ödemleşme belirgin hale gelebileceği gibi, lezyonların derin dokulara yayılması veya travma nedeniyle gelişen dermatitisin enfekte olmasına bağlı olarak nekroz ve gangrende gelişebilir.
Yanmaya bağlı olarak şekillenen dermatitislerde, kızarıklık, vezikül, nekroz şekillenebilir. Genel durum da bozulmalar, iştahsızlık ve solunum sayısında artış gibi belirtilerde görülebilir. İleri derece yanıklarda toksemi nedeniyle şok, kollaps ve ölüm oluşabilir.
Donma sonucu oluşan dermatitisler, genellikle vücudun kuyruk, kulak, burun, ucu, ayaklar ve testisler gibi uç organlarında görülebilir. Klinik belirtiler çoğunlukla lokal olarak şekillenir ve deride şişkinlik ve mavimtrak rek oluşumu belirgin bir bulgudur. Zamanla bölgede nekroz oluşabilir. Bu durumda nekrozlu kısmın düşmesi ve yerinde sikatriks dokusunun oluşumu söz konusudur.
Dermatitis solaris olgularında güneş ışınlarının etkisi söz konusudur. Etkilenen bölgede kızarıklık, şişkinlik, ağrı ve kaşınma görülebilir. Ayrıca beden ısısında artma ve iştahsızlık gibi belirtilerde izlenebilir.
Kedilerde neurogen dermatitis olaylarında lezyonlar genellikle gövdede lokalize olur ve baş bölgesinde pek şekillenmez.
Dermatitislerde lezyonlar sınırlı bir alanda şekillenebileceği gibi yaygın bir karakterde de olabilir.
Sonuç
Dermatitislerin oluşumunda derinin hassasiyeti önemli bir hazırlayıcı faktördür. Bu nedenle deride hassasiyet yaratan faktörlerin elimine edilmesi ve özellikle diyetinde yapılacak düzenlemeler ile derinin kendini yenileyebilmesine yardımcı olmak bir zorunluluktur.
Kedilerin günlük fırçalanmaları sırasında deri dikkatlice gözden geçirilmeli ve en küçük şüphede hemen veteriner hekimle görüşülmelidir.
Feline Dermatitis Solaris (Kedilerin Beyaz Kulak Dermatiti)
Hastalığın nedeni nedir?
Uzun süre güneş ışınlarına maruz kalındığı durumlarda ortaya çıkar.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Özellikle beyaz ve açık renkteki kedilerin kulaklarında şekillenen bu olgu kulak ve çevresinde şekillen değişikliklerle karekterizedir. Oluşan değişimler pigmentsiz veya az pigmentli olan kulak bölgesinde yangısel reaksiyonlar şeklinde gelişir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Görülebilecek ilk belirti özellikle kulak uçlarında ve kenarlarında kızarıklık, yangı, tüy dökülmesidir.
Genellikle kulak kenarlarında eksudasyon, kabuklanmalar ve nekroz oluşumu görülür. İlerleyen durumlarda kulak kenarları nekrotik dokular nedeniyle kıvrılmış şekilde olabileceği gibi devamlı nükslere bağlı olarak karsinomlarda şekillenebilir.
Sonuç
Kronik seyirli bir hastalık olduğundan iyileşmede buna parelel olarak çok güç olur.
Bazı durumlarda özellikle nekrotik dokuların yayılması ve karsinomların şekillendiği durumlarda tedavi amacı ile kulağın amputasyonu gerekebilir.
Ayrıca karsinomların şekillendiği olaylarda, lenf yumrularına metastaz yapabilme ihtimali olduğundan kontrol altında tutulması gereklidir.
Beyaz ve açık renkli kedileri uzun süre güneşte bırakmaktan kaçınılmalıdır.
Flea Allergic Disease (Pire Alerjisi)
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde oldukça sık rastlanılan bu hastalığın nedeni pire ısırığıdır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Pireler ergin hale geldikten sonra kan emmeye başlarlar. Kan emme organları olan hortumları ile deriyi deldikleri esnada salya akıtırlar. Akıtılan bu salya allerjen maddeler içerdiğinden bölgede allerjik reaksiyona neden olur.
Özellikle yoğun pire invazyonlarında allerji daha kolay şekillenir. Oluşumunda kedinin bireysel hassasiyeti en önemli faktördür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak görülebilen ilk bulgu kızarıklık ve kaşıntıdır. Kaşıntı ısırılma esnasındaki irkiltiye ve salyanın içerdiği alerjik maddeye karşı reaksiyon olarak şekillenir.
Başlangıçta ısırılan bölgede sınırlı bir şekilde görülebilen kızarıklık özellikle yoğun pire invazyonlarında daha belirgin odaklar haline gelebilir. Deride pire ekzaması denilen kepeklenme ve pustüllerin oluşumu ile karekterize ekzama tablosu şekillenir.
Ayrıca yoğun pire varlığında kansızlık görülebileceği gibi aşırı zayıflık da şekillenebilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Düzenli olarak yapılan antiparaziter ilaç uygulamaları kedinizin pire sorununa kolaylıkla çözüm olacaktır. Bunun içinde enseye damlatılan antiparaziter ilaçları rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Sonuç
Özellikle bahar aylarında yoğun görülen pireler sadece ergin safhasında kedinizin üzerinde bulunmalarına karşın larva ve pupalarının onun yattığı minder veya battaniyede, halıda, koltuk vb. eşyalar üzerinde de bulunması mümkündür.
Uygun ısı ve şartlarda gelişecek olan bu yumurtaların da ortadan kaldırılması gereklidir.
Pyoderma (Deri İltihabı)
Hastalığın nedeni nedir?
Derinin iltihaplı ve bakteriyel enfeksiyonlarıdır. Oluşumunda en büyük etken, kaşınma, travma, tahriş, tırmık yarası gibi bir nedenle oluşan deri yaralarının enfekte olmasıdır. Enfeksiyonun oluşumunda en sık görülen etken saphylococcus aureus türü mikroorganizmalardır.
Asıl etkene bağlı olarak pyoderma şekillendikten sonra ikincil bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlarla pyodermanın şiddeti artabilir.
İmmun yetmezlikler, sistemik hastalıklar, allerji ve dış parazitler deride pyodermayı hazırlayıcı ve artırıcı etkenlerdir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Epidermis katında gelişen veya daha derin dokulara ilerlemiş bir pyoderma gelişebileceği gibi, lokal veya yaygın pyoderma da şekillenebilir. Bu durum etkene ve derinin bozukluk derecesine göre farklılık gösterir.
Hastalığın seyrinde asıl etken, derideki tahribatın şiddetidir. Derideki lezyon ne kadar derinse oluşan pyoderma da o aranda yagın ve şiddetli olabilir.
Başlangıçta deride sadece tırmık, kaşıntı, travma vb. yaralanmalara bağlı oluşan bir lezyon söz konusudur. Daha sonra bu lezyon bir mikroorganizmanın bulaşması ile iltihaplı bir yaraya dönüşür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak başlangıçta görülebilecek belirtiler, ani başlayan kızarıklık ve püstüllerdir. Püstüller nedeniyle bölgede sızıntıya bağlı olarak kabuklar şekillenebileceği gibi, ağrısız ödemler ve apse de şekillenebilir.
Kedilerde lezyonlar çoğunlukla baş, bacaklar ve kuyruk kökünde sık şekillenir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Deride herhangi bir nedene bağlı olarak oluşan yaraların temizliğine dikkat edilerek hastalığın oluşumu engellenebilir.
Sonuç
Herzaman nüks ihtimali olan pyodermalar da gerekli tedaviler yapılmazsa septisemi riski artabilir. Tedavide kullanılacak antibiyotiğin seçilmesinden önce antibiyogram yapılması faydalıdır.
Notoedres Cati (Kedi Uyuzu)
Hastalığın nedeni nedir?
Hastalığın nedeni Notoedres cati türü uyuz etkenidir.
Hastalık nasıl bulaşır?
Bulaşma direk temas yolu ile olabileceği gibi tasma, yatak, taşıma kabı vb. eşyalar ile de olabilir. Özellikle anneden direk olarak bulaşma söz konusu olduğunda henüz vücut direnci yetersiz olan yavrularda gelişimi kolay olmaktadır.
Genellikle baş bölgesinde şekillenen lezyonlardaki uyuz etkenleri kaşıma nedeniyle ayaklar ve dolayısı ile diğer vücut bölgelerine de taşınabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Deri üzerinde yumurtadan çıkan larvalar, nymph devresini geçirdikten sonra ergin hale geçer. Doku artıkları ve kan ile beslenirler. Yerleştikleri bölgede allerjik reaksiyonlara neden olarak değişik belirtiler oluşturabilen uyuz böcekleri çoğunlukla karanlık ve nemli ortamlarda uzun süre yaşar.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Kedilerde özellikle baş bölgesinde, kulak ve göz etrafına yerleşen, deride kepeklenme ve kalınlaşma ile karekterize olan hastalığın spesifik belirtisi şiddetli kaşıntıdır.
Başlangıçta bölgede kıllarda dökülmeler görülür. Oluşan bu kılsız alanlarda derinin kepekli bir görünümü vardır. Zamanla deri kalınlaşır, çatlamalar ve kabuklanmalar oluşur. Bu dönemde kaşıntı şiddetlidir.
İlerleyen olaylarda şiddetli kaşıntı, kansızlık ve aşırı zayıflama nedeniyle ölüm görülebilir.
Sonuç
Şüphelendiğiniz bir durumun varlığı halinde veteriner hekiminize giderek mikroskobik inceleme yaptırabilirsiniz. Deri yüzeyinden kazıntı alınarak yapılan bu uygulama ile uyuzun teşhisini kesin olarak yapmak mümkündür.
Lokal uygulanan ilaçlı banyolar veya enjeksiyon yolu ile uygulanan medikal tedavilerle tam bir iyileşme sağlanabilir.
Oluşabilecek nüksleri önleyebilmek için kullandığı eşyaların ve mekanın da etkenden iyice arındırlması zorunludur.
Trichophytosis (Mantar)
Hastalığın nedeni nedir?
Kedilerde tricophytosis’e neden olabilen bir çok mantar türü vardır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Etkenin kıl folliküllerin de yerleşmesi ve ikincil bakteriyel enfeksiyonların devreye girmesi sonucu hastalık ortaya çıkar ve follikulitis oluşur.
Özellikle canlı tüylerde yaşayan etken, uzun tüylü kedilerde bulaşmanın kolay olması nedeniyle hızlı bir gelişim gösterir.
Hastalık daha çok genç kedilerde görülür.
Hastalık nasıl bulaşır?
Hastalık direk temas yolu ile veya mantar etkenleri ile enfekte olan fırça, kafes gibi malzemelerle bulaşır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Çoğunlukla baş, kulak, kuyruk ve bacaklarda yerleşen trichophytosis de görülen ilk bulgu kılların kırılmasına bağlı olarak şekillenen bir tüy dökülmesidir. Dökülme sınırları belirgin lokal odaklar şeklindedir. Kaşıntı ve kızarıklıkta görülebilecek ilk bulgulardandır. Zamanla tüysüz alanların genişlemesi ve birleşmesi söz konusudur.
Ölü tüylerde yaşayamadığından sağlıklı tüylere geçiş ve hızlı bir yayılma söz konusudur.
Hastalıkdan nasıl korunulur?
Hastalık daha çok, bazı hastalıklarla bünyenin zayıfladığı zamanlarda veya beslenme düzeninin kötü olduğu durumlarda ortaya çıkar. Bu nedenle beslenmeye her zaman olduğu gibi özel bir dikkat gösterilmelidir.
Sonuç
İnsanlara da bulaşabilen zoonoz karekterli bu hastalığın tedavisinde dikkat edilmesi gereken konu, barınak ve kullanılan malzemelerin temizliği dışında diğer kediler ve insanlarla temasının kesilerek yayılmasının engellenmesidir.
Hastalık kronik bir hale geldiğinde yıllarca sürebilir. Bu nedenle bu tür vakalarda erken müdahale önemlidir.
Tüylerin kesilmesi de hastalığın yayılmasının engellenmesi açısından faydalıdır.
Allopecia (Kıl Dökülmesi)
Hastalığın nedeni nedir?
Paraziter bir nedene veya hastalığa bağlı olmadan gelişen bölgesel veya yaygın tüy dökülmelerine allopecia denilir.
Doğmasal olarak veya daha sonradan edinsel olarak gelişebilir.
Doğmasal tüy dökülmeleri allopecia congenita,
Edinsel tüy dökülmeleri allopecia symptopmatica adını alır.
Doğmasal tüy dökülmelerinin nedenleri çoğunlukla anneden kaynaklanır ve annedeki iyot yetersizliklerine, hipofiz bezi bozukluklarına, annenin gebelik sırasında viral hastalık geçirmesine, yavrunun sinir yapısındak fonksiyon bozukluğuna veya kıl köklerinin zarar görmesine bağlı olarak şekillenebilir.
Yeni doğan yavrularda başlangıçta normal olan kılsız devre geçtikten sonra eğer bir allopecia söz konusuysa, vücudun çeşitli yerlerinde açılmalar şekillenir. Bu durum kıl köklerinin tamamen yokluğu veya atrofisi gibi bir nedene bağlı olabilir.
Edinsel tüy dökülmelerinin şekillenmesinde çok çeşitli faktörler rol oynayabilir ve iki şekilde görülebilir. Bunlar;
Allopecia diffuza
Allopecia areata
Allopecia diffuza; yaygın kıl dökülmeleridir ve kıl köklerinin beslenmesini önleyen bazı enfeksiyon hastalıklar, zehirlenmeler ve mide bağırsak yangıları gibi bozukluğa bağlı olarak şekillenebilir.
Allopecia areata; lokal ve sınırlı tüy dökülmeleridir. Kimyasal maddelerin yakıcı etkileri, enjeksiyonlar veya hormonal nedenlere bağlı olarak şekillenebilir.
Ayrıca hipofiz bezi tümör ve hyperplazisi, hypotroidismus ve uzun süreli kortizon uygulamalarından sonra hormonal nedenlere bağlı olarak tüy dökülmeleri şekillenebilir.
Kedilerde çoğunlukla kongenital ve hormonal kökenli allopecia olguları görülme olasılığı daha yüksektir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Kıl kökleri, folliküller içinde derinin germinatif hücreleri içinde yer alır. Çeşitli nedenlere bağlı olarak germinatif hücrelerin etkilenmesi sonucu kıl kökleri beslenemez ve folliküller atrofiye olurlar. Bu nedenle kıllar gelişemediği gibi var olanlarda dökülerek allopecia şekillenmesine neden olur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Allopecia olaylarında belirtiler oluşum nedenine bağlı olarak farlılık gösterebilir. Lokal veya yaygın tüy dökülmesi karekteristik belirtidir.
Doğmasal allopecia olgusunda yavru çoğunlukla kılsız doğar ve yaşama şansı az olan yavrulardır. Kıl folliküllerinin hiç şekillenmemesi gibi bir anomaliye bağlı olarak görülen bu olguda yavru tamamen kılsız, adeta çıplak görünüştedir.
Edinsel olarak sonradan şekillenen tüy dökülmelerinde ise başlangıçta var olan kıllar bölgesel olarak dökülür ve zamanla yaygın bir hal alabilir. Kaşıntı genellikle olmaz ve kıllar kolay kırılır.
Tasmanın sürtmesi gibi mekanik etkiler ile oluşan tüy dökülmelerinde yayılma görülmez.
Hormonal nedenlere bağlı olarak şekillenmiş allopecia areata olgularında başlangıçta bir veya daha fazla sayıda olan sınırları belli kılsız alanlar şekillenebilir. Lezyonlar çoğunlukla baş, çene ve göz çevresindedir.
Kronikleşen durumlarda hiperpigmentasyon olabileceği gibi tüylerde renk değişimide görülebilir.
Sonuç
Tedavisi genellikle semptomatik olarak yapılır. Genellikle edinsel olgularda başarı sağlanabilir. Kongenital olaylarda tedavi pek mümkün olmaz.
Allopecia olgularını, mevsimsel tüy dökülmeleri ile karıştırmamak gerekir. Normal tüy değişiminde hiç bir bölge tamamen tüysüz kalmaz ve renk değişiklikleri gözlenmez.
Acne (Kıl Kükü İltihabı)
Hastalığın nedeni nedir?
Kıl kökleri ve yağ bezlerinin yangısı olan aknenin oluşumunda en büyük rolü bakteriler oynamaktadır. Yağ bezlerinin dışa açılan kanallarındaki tıkanmalar ve kıl köklerini etkileyen bir dejenerasyon nedeniyle oluşmaktadır.
Kir, yemek artıkları ve kimyasal maddelerin mekanik olarak yağ bezlerini ve kanallarını etkilemesi sonucu da oluşması mümkündür.
Kediler yalanarak temizlendiklerinden akne oluşumu kedilerde nadir görülen bir olgudur.
Çoğunlukla temizlemekte güçlük çektikleri çene bölgesinde ve alt dudak çevresinde görülebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Yağ bezinin veya kıl kökünün zarar görmesi nedeniyle veya kanallarının tıkanması sonucu yağ bezlerinde skresyonun dışa atılamaması nedeniyle yangı şekillenir. Bakterilerin olaya karışması ile iltihap başlar ve bunun sonucu akne şekillenir.
Hastalığın yayılımı bu iltihabın çevre kıl köklerine bulaşması sonucunda olur ve ilerlemiş vakalarda yaygın kılsız alanlar oluşabilir.
Özellikle saborrhoea’nın (yağ bezlerinin aşırı çalışması, yağlanma) varlığında aknenin oluşma oranı daha yüksektir.
Kedilerde akne kronik seyirli bir vaka olarak görülür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
İlk görülen belirti kıl kökünde çoğunlukla hafif yangılı bir kızarıklıktır. Daha sonra içleri irinli değişik büyüklükte nodüllerin oluşumu ile karekterizedir. Çoğunlukla bölge ağrılıdır ve hafifçe basınç uygulandığında nodül kolaylıkla patlar ve iltihap dışarı akabilir.
Kıl köklerinin ileri derecede etkilendiği durumlarda tüy dökülmeleri olabilir.
Kir ve yağ birikiminin yoğun olduğu ağız ve çene bölgesinde sık şekillenir.
Hastalığı nasıl önleyebiliriz?
Genç kedilerde daha sık şekillenen ve nüksetmeye müsait bir yapıda olan aknelerin oluşumunu önleyebilmek için deri temizliğine itina göstermek ve bölgesel kir birikimlerini önlemek gibi koruyucu tedbirler falmak gereklidir.
Ayrıca oluşan iltihapların çevreye dokulara bulaşması da önlenmelidir.
Sonuç
Hastalığın kedilerde kronik seyirli olması tedaviyi oldukca güçleştirdiği gibi sık sık nükslerin görülmesi de mümkündür.
Pruritis Cutaneus (Kaşıntı)
Hastalığın nedeni nedir?
Kaşıntılar oluşum şekline bağlı olarak iki grupda incelenebilir.
Deride kaşıntıya neden olacak bir değişim olmadığı halde kaşıntı olması hali.
Nedeni genellikle gıda allerjileri, karaciğer, böbrek gibi organların hastalıkları, diabetes mellitus ve hormonal bozukluklardır.
Deride şekillenen bir bozukluğa bağlı olarak kaşıntı olması hali.
Nedeni genellikle ekzama, parazit, dermatit, mantar gibi hastalıklardır.
Kedilerde, F.A.D (Flea Allergy Dermatitis-Pire Alerjisi) nedeniyle sık olarak karşılaşılan bir durumdur.
Ayrıca kulak uyuzuna bağlı olarak bölgesel kaşıntılar görülebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Kaşıntının şekillenmesinde santral ve periferik uyarılar rol oynamaktadır. Bu uyarılar nedeniyle kaşıntı bir semptom olarak ortaya çıkar.
Santral uyarılar, direk olarak beyindeki kaşıntı merkezini uyararak kaşıntıya sebep olurlar
Periferik uyarılar ise çoğunlukla uyuz, bit, pire gibi parazitlerin deride yaptığı etkiye bağlı olarak gelişir ve kaşıntıya neden olur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Bazı vakalarda deri de herhangi bir lezyon görülmemekle birlikte deri duyarlıdır ve kaşıntı söz konusudur. Derinin hassasiyetine ve etkenin şiddetine göre kaşıntıda şiddetli olabilir. Çoğunlukla sürekli kaşınma isteği vardır. Kaşıntıya bağlı olarak tüy dökülmeleri ve sıyrıklar oluşabileceği gibi enfeksiyona bağlı dermatitislerde şekillenebilir.
Bazı vakalarda ise nedene bağlı olarak değişik belirtiler görülebilir. Bu belirtiler bölgesel kızarıklık, kıl dökülmesi ve kaşıntı olabileceği gibi, ekzama benzeri bir nedenin varlığı halinde bölge dokusunda sızıntılar da görülebilir.
Sonuç
Bir çok deri hastalığında semptom olarak görülen kaşıntıların oluşum nedeni çok çeşitlidir. Ancak kaşıntıya neden olan etkenin dışında, kaşıntıya bağlı olarak gelişebilecek bozukluklarda önem taşıdığından tedavisinde gecikilmemelidir. Örneğin allerji nedeni ile şekillenen bir kaşıntı durumunda asıl nedeni tanımlamak ve nedene yönelik bir tedavi uygulamak güçtür. Ancak bu kaşıntıya bağlı olarak dermatit, yangı, yaralanma ve tüy dökülmesi gibi birçok bozukluk oluşabilir. Bu sebeple bölgesel etkilerin kaldırılmasını amaçlamak genellikle daha doğru sonuç verir
Eczema (Ekzema)
Hastalığın nedeni nedir?
Derinin epidermis yani yüzlek katının yangısı olarak bilinen ekzemanın oluşumunda derinin duyarlılığı önemli bir faktördür. Bazı literatürlere göre ekzama allerjik derinin yangısı olarak tanımlanmaktadır.
Ekzemanın oluşumunda allerjen maddelerin deriye içten veya dıştan olan etkisi söz konusudur.
Ekzemanın şekillenmesine neden olan bu etkenler
Endojen (iç) etkenler
Eksojen (dış) etkenler olarak tanımlanabilir.
Endojen etkenler; derinin duyarlı hale gelmesine neden olan, tek yölü beslenme, iç parazitler, sarılık, karaciğer ve böbrek hastalıkları, hormon yetersizlikleri ekzamaya yol açabilir.
Eksojen etkenler; deriyi etkileyerek duyarlı hale gelmesine neden olan kimyasal, mekanik ve paraziter nedenlerdir
Deride kir birikimi, yetersiz tarama gibi deride tahrişe neden olan durumlarda ekzama oluşabileceği gibi aşırı sıcak ve soğuk, yağ tabakasına ve deriye zarar veren kimyasal maddeler, aşırı kaşınmaya bağlı sürtünmeler de ekzama şekillenmesine neden olabilir
Ekzama oluşumunda etken olan ve en sık karşılaşılan eksojen etken ise uyuz ve pire gibi dış parazitlerdir.
Özellikle pire ısırıkları sonucuda görülen ve deride allerjik reaksiyon dolayısıyla hassasiyet oluşturan F.A.D (Flea Allergy Dermatitis-Pire Alerjisi) ekzama şekillenmesinde etkin bir rol oynar.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Yavaş bir gelişim gösteren hastalık akut ve kronik olarak gelişebilir. Kedilerde az görülen bir hastalıktır.
Etkene bağlı olarak başlangıçta deride oluşan hassasiyet nedeniyle kızarıklık ve ödem (erythem) şekillenir. Daha sonra papüller ve içleri sıvı dolu değişik büyüklükte olabilen veziküller oluşur. Veziküllerin patlaması sonucu bölgede sulu kırmızı bir alanın oluşması karekteristik bir görünümdür. Zamanla kuruma ve kabuklaşmalar görülür.
Tedavi edilemeyen akut olgular kronik bir hal alır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Ekzemanın başlangıç evresinde kızarıklık, ödem ve kaşıntı görülebilecek en belirgin bulgudur. Çoğunlukla kaşıntıya bağlı olarak tüy dökülmeside görülebilir.
Veziküllerin şekillenmesi ve daha sonra patlaması ile deri nemli veya sulu bir görünüm kazanır. Hastalık ilerledikçe sulu ve kızarık alanlarda kurumalar ve kabuklanmalar oluşur. Elle yapılan muayenede bu lezyonlar küçük düğümcükler şeklinde hissedilebilir.
Genellikle baş bölgesinde, göz, kulak çevresi, ayaklar ve kuyruk kökünde şekillenen lezyonlar uzun tüylü kedilerde yaygın olarak vücudun her yerinde oluşabilir.
Kronikleşen durumlarda; deride kepeklenme, kaşıntı ve tüy dökülmeleri görülebilir. Ekzemanın tüm vücutta yaygın olarak şekillendiği şiddetli olaylarda huzursuzluk ve beden ısısında artış görülebileceği gibi, uzun tüylü kedilerde tüylerde keçeleşmeler de sıklıkla görülebilir.
Sonuç
Kedilerde az görülen bir durum olmasına karşın yaygın olarak şekillendiği durumlarda tedavi uzun sürebileceğinden korunma önemli bir faktördür. Bu amaçla özellikle uzun tüylü kedilerde günlük tüy bakımının düzenli olarak yapılması faydalıdır.
Kedilerin Yağlı Kuyruğu
Hastalığın sebebi nedir.?
Kuyruğun üst kısmında aşırı yağlanma ile karakterize bir deri hastalığıdır ve kedilere özgüdür.
Kedilerde kuyruğun üst yüzeyinde yer alan ve supracaudal organlar olarak adlandırılan bezler yer alır. Bu bezlerin fazla çalışmasına bağlı olarak aşırı salgı üretilmesi ve bu salgının da tüylerin birbirine yapışmasına neden olan yağlı bir görünüm oluşturmasıyla şekillenir.
Nedeni tam olarak açıklanamayan bu hastalık özellikle kastre edilmemiş erkek kedilerde daha sık görülmektedir.
Sonuç;
Tedavisi mümkündür ancak inatçı bir hastalıktır. Tedavide öncelikle bölgedeki tüyler alınmalıdır. Daha sonra bölge düzenli olarak yağlanmayı giderici şampuanlar ile temizlenmelidir.
Hastalığın altında yatan başka faktör olup olmadığı araştırılmalı ve varsa tedavi edilmelidir. Çünkü bu tür faktörler ortadan kaldırılmadıkca hastalık nüksedebi
Laryngitis (Larenks Yangısı)
Hastalığın nedeni nedir?
Larenx anatomik olarak başın boyuna geçiş bölgesinde farenksten sonra ve özefagusun başlangıcında yer alan kıkırdak, ligament ve kaslardan oluşan bir organdır. Solunan havayı soluk borusuna (trachea) gönderme görevi yanında ses organı olarak da görev yapar.
Kedilerde infeksiyöz Rhinotracheitis ve Calici virus gibi enfeksiyon hastalıklarına bağlı olarak, kimyasal maddeler, kesif duman solunması, aşırı soğuk veya sıcak yiyeceklerin yutulması ve kılçık batması gibi bir nedenle larengitis şekillenebilir.
Ayrıca yutak felcine neden olan hastalıklar ve hatalı ilaç içirilmesi gibi bir nedene bağlı olarak da şekillenebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Larengitis akut veya kronik olarak bir seyir izleyebilir. Genellikle larengitisler çevre organların yangıları ile birlikte görülür. Özellikle tonsillitis ve farengitis şekillenme olasılığı yüksektir. İlerleyen durumlarda yayılarak pnömoni ile komplike olabilir.
Hafif bir öksürük ile beliren yangı, mukozanın irritasyonu sonucu bölgede ödemlerin şekillenmesine neden olabilir. Ödemlerin oluşumu bölgenin daralmasına ve hava geçişine engel olarak, solunum güçlüklerine veya solunumun durmasına neden olabileceğinden ciddi sonuçlar doğurabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Larengitislerin başlangıcında gözlenebilecek ilk belirti kısa, kesik ve kuru nitelikli öksürüklerdir.
Kedilerde ses değişiklikleri larengitisler de spesifiktir. Özellikle siyam ırkı kedilerde sıklıkla görülmektedir.
Solunum hırıltılıdır ve boğaz bölgesine dıştan yapılan hafif maniplasyonlar dahi öksürüğün şiddetlenmesine neden olabilir. Daha sonraları öksürük ile birlikte kreşe çıkarabileceği gibi öksürme nöbetleri arasında kusmada görülebilir.
Şiddetli olaylarda özellikle ödemlerin şekillenmesine bağlı olarak yutma güçlüğü, ağrı ve solunum güçlüğü de görülebilen belirtilerdendir. Yemek ister ancak yiyemez ve iştahsızlık belirtileri gözlenir.
Ağız içi muayenelerde larenks, dilin gerisinde kızarık ve şişkin olarak görülebilir.
Beden ısısında artış özellikle viral kökenli laringitislerde görülür.
Nasıl korunabiliriz?
Tozlu ortamlardan uzak tutarak, aşırı duman veya irrite eden gazların solunmasını önleyerek, soğuk veya sıcak yiyeceklerden kaçınarak, balık kılçığı vb. batıcı gıdalar vermeyerek özellikle fiziksel kökenli ve tahrişe bağlı olarak şekillenen larengitislerden korunmak mümkün olabilir.
Sonuç
Akut seyirli larengitislerde çoğunlukla medikal tedaviler ile kısa sürede olumlu bir gelişme sağlanabilir. Ancak kronikleşen ve ilerlemiş vakalarda alt solunum yollarına yayılan enfeksiyona bağlı olarak daha ağır bir seyir ve uzun süreli tedaviler gerekebilir.
Farengitis (Farenks Yangısı)
Hastalığın nedeni nedir?
Farenks ağız boşluğu ile yemek borusu arasında kalan bölgedir. Hem gıdaların hemde havanın geçtiği bu bölge kolay etkilenebilir konumda olduğundan bir çok nedene bağlı olarak yangılanabilir.
Kedilerde sık görülen farenks mukozasının yangısı genellikle solunum yolları hastalıkları nedeniyle şekillenir.
Ayrıca bakteriyel, viral enfeksiyonlara bağlı olarak şekillenebileceği gibi sert yabancı cisimlerin yutulmaya çalışılması sırasında, kimyasal maddelerin yutulması veya aşırı kusma refleksinin geliştiği durumlarda farenksin zarar görmesine bağlı olarak da şekillenebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Neden olan asıl hastalığın şiddetine bağlı olarak seyri değişebilir. Özellikle solunum yolu hastalıkları ile birlikte gözlendiğinden asıl hastalığa ait belirtiler farengitisi gizleyebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Fareks’in yangılandığı durumlarda gözlenebilen en spesifik belirti yutma güçlüğüdür. Bölge ağrılıdır. Katı veya sıvı her hangi bir gıdayı güçlükle yutabilir veya hiç yutamayabilir. Ayrıca ağızdan sürekli salya gelmesi, solunum güçlüğü ve öksürükde görülebilen belirtilerdendir.
Genel durumda bozulmalar ve halsizlik görülebileceği gibi şekillenen bölgesel yangı veya enfeksiyona bağlı olarak vücut ısısında da artış görülebilir.
Sonuç
Çoğunlukla solunum yollarını etkileyen enfeksiyonlar ile birlikte şekillenen farengitislerde tedavi uzayabilir. Komplike olmayan durumlarda medikal tedaviler ile başarılı sonuçlar alınabilir.
Farenksi Etkileyen Yabancı Cisimler
Hastalığın nedeni nedir?
Farenks ağız boşluğu ile yemek borusu arasında kalan bölgedir. Kedilerde özellikle balık kılçığı ve kolay kırılabilen tavuk kemiklerinin verilmesine bağlı olarak şekillenen yabancı cisim batmaları sık karşılaşılan bir durumdur.
Ayrıca gıda niteliği taşımayan olta, dikiş iğnesi gibi cisimlerin yutulmaya çalışılmasına bağlı olarak da şekillenebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Batan cismin büyüklüğüne bağlı olarak dokularda farklı derecelerde hasar oluşabilir. Şekillenen hasara bağlı olarak yutma güçlüğünün ileri boyutlarda olduğu durumlarda genel durumda bozulmalar görülebilir. Ayrıca farkedilemeyen küçük parçaların söz konusu olduğu durumda huzursuzluk veya depresyon gözlenebilen semptomlar arasındadır. Bu nedenle çevreye ve yemeğe karşı ilgisizlik gelişebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Farenkste oluşan hasarın boyutuna bağlı olarak değişen klinik bulgular görülebilir. Ancak en belirgin semptom yutma güçlüğüdür. Ayrıca aşırı salya ve öksürük nöbetleride gözlenir. Hasta çoğunlukla kusma çabasındadır ve ağzını sürekli açıp kapatır.
Batan cisimin büyüklüğüne bağlı olarak mukozalarda oluşan apse veya ödemleşmeler sonucunda solunum güçlüğü de görülebilir.
Sonuç
Yabancı cismin teşhisi klinik muayene veya röntgen bakısı ile yapılabilir. Görülebilen yabancı cismi çıkarmak mümkündür. Ancak batmış yabancı cisimleri çıkarırken daha özenli davranılması gereklidir.
Bölge dokuları hasara uğradığından cisim uzaklaştırıldıktan sonra bir süre yumuşak gıdalar ile beslemek iyileşme sürecini hızlandırmak yönünden yararlıdır.
Rhinitis (Burun Mukozasının Yangısı)
Hastalığın nedeni nedir?
Burun akıntısı ile karekterize, burun mukozalarının akut veya kronik yangısı olan rhinitislerin oluşmasına yabancı cisimler, viral, bakteriyel, paraziter, fungoral ve kimyasal etkenler sebep olabilir.
Kedilerde etkeni herpes virus olan Feline Rhinotracheitis (FVR) ve Calici virus nedeniyle sıklıkla görülen bir hastalıktır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Burun mukozasında yangının başlangıcına neden olan etkenin şiddetine göre kızarıklık, eritem veya ülser gibi değişik derecelerde lezyonların oluşumu ile birlikte hastalığın spesifik belirtisi olan burun akıntısı başlar. Akıntı başlangıçta şeffaftır. Daha sonraları hastalığın şiddetine bağlı olarak iltihaplı bir görüntü oluşabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Rhinitislerin şekillenmesine etki eden nedene bağlı olarak farklı klinik belirtiler görülebilmesine karşın ortak belirti burun akıntısı, aksırık ve hırıltılı bir solunumdur.
Yabancı cisimlere bağlı olarak şekillenen rhinitisler kedilerde çok nadir olarak şekillenir. Ani başlayan şiddetli bir aksırık görülen ilk bulgudur. Burun akıntısı kanlı olabileceği gibi solunum hırıltılıdır. Yabancı cisim burun boşluğundan uzaklaştırılmadığı sürece belirtiler devam eder.
Viral rhinitisler kedilerde Feline Herpes virus ve Feline calici virusa bağlı olarak sıklıkla şekillenir. Her iki burun boşluğundan da akan kıvamlı ve iltihaplı görünümde bir burun akıntısı vardır. Başlangıçta solunum hırıltılıdır ancak çoğu zaman şekillenen enfeksiyon alt solunum yollarına yayılma özelliğindedir ve buna bağlı olarak solunum güçlüğü de görülebilir. Genel olarak halsizlik vardır. Hastalığın çok ilerlediği durumlarda öksürük ve solunumun güçlüğünde artış görülebilir.
Bakteriyel rhinitisler de Bordetella Bronchiseptica, Staphylococ ve Pseudomonas gibi bakteriler etkendir. Halsizlik, durgunluk ve burun akıntısı ilk görülebilecek belirtilerdir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde aksırıklar ve daha koyu kıvamlı iltihabik bir burun akıntısı gözlenebileceği gibi vücut ısısında artış ve solunum güçlüğü de görülebilir.
Mantarlar nedeniyle gelişen rhinitisler kedilerde nadir olarak görülür. aksırıklar ve burun akıntısı süreklidir ve burun mukozasında bir hasar söz konusudur.
Hastalıktan nasıl korunabiliriz?
Yakıcı kimyasal gazlar ve duman solunmasını önlemek korunma sağlayabilir. Ancak viral nedenlere bağlı olarak gelişen rhinitisler kedilerde sık şekillenen bir durumdur ve immun sistemindeki yetersizliklere bağlı olarak gelişen hastalıklar söz konusudur.
Bu tür hastalıklardan korunmak için yıllık olarak tekrarlanan aşıların düzenli takibi faydalı olabilir.
Sonuç
Rhinitisler bir çok solunum sistemi hastalığında semptom olarak görülebilir. Neden olan asıl hastalığın tedavi edilmesi ile rhinitise bağlı olarak gelişen belirtileri gidermek mümkündür.
Alt solunum sistemi hastalıkları ile komplike olan durumlarda hastalık daha ağır seyirlidir ve daha uzun süre devam edebilir. Tedavisinde solunumu rahatlatmaya öncelik verilmesi faydalıdır.
Emphysema (Anfizem)
Hastalığın nedeni nedir?
Alveollerdeki fibrin yapının esnekliğini kaybetmesi nedeniyle solunum sırasında akciğerlere alınan havanın geri çıkışının sağlanamaması sonucunda lobların kısmen kollabe olması ve görev yapamaması ile karekterize olan hastalığın oluşumunda birincil neden akciğere hava giriş çıkışı sırasında oluşan aksamalardır.
Özellikle giren havanın çıkışını engelleyen ödem, allerjik reaksiyonlar, bronş spazmı, larenks daralması, kronik bronşitisler, sürekli öksürmeye neden olan sorunlar ve bronkopnömoniler nedeniyle akciğer amfizemi oluşabilir.
Kedilerde kronik astım, hastalığın oluşumunda ve ilerlemesinde etkin rol oynamaktadır.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
Sürekli öksürüğe neden olan hastalıklar, aşırı ve ani hareketler ve kronik astım kedilerde amfizemin oluşumunu kolaylaştıran faktörlerdir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalık, kedilerde alveoler amfizem formunda akut veya kronik olarak gelişim gösterebilir.
Akut anfizemin oluşumu ve klinik bulgularının görülmesi ani olarak şekillenir ve neden olan sebep kaldırıldığında veya müdahale edildiğinde kısa sürede normale dönebilir. Ancak kronik olarak şekillenen durumlarda hastalığın neden olduğu akciğer hasarı daha kalıcı olabileceğinden gelişim çoğunlukla kötü seyirlidir.
Kronik amfizemde alveollerin aşırı derecede genişlemesi ve buna bağlı olarak alveol duvarlarının bütünlüğünün bozulması söz konusudur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalığın akut veya kronik seyrine göre farklı bulgular görülebilir.
Akut amfizem de en belirgin bulgu soluk verme sırasında güçlüktür.
Ayrıca öksürük ve oksijen yetersizliğine bağlı olarak mukozalarda siyanoz (dil ve dişetlerinde gri-siyah görünüm) görülebilen bulgulardandır.
Kronik amfizem de de en belirgin bulgu soluk verme esnasında ki güçlüktür. Akciğer dokularında ve alveollerde şekillenen genişleme nedeniyle solunan havanın geri dışarıya verilmesi oldukça güçtür ve çoğunlukla karın kaslarını da kullanarak ikinci bir soluk verme hareketi görülebilir.
Sık solumaya bağlı olarak kalp atım sayısında (taşikardi), nabız ve beden ısısında artış da gözlenebilebilir.
Halsizlik ve çabuk yorulma gibi efor kayıpları da kedilerde görülebilen klinik belirtilerdendir.
Radyoğrafi ile akciğerlerdeki hasarlı bölgeler kolaylıkla tespit edilebilir.
Kronik amfizem de hastalığın ilerlemesi kalpte bazı deformasyonların şekillenmesine neden olabilir. Özellikle sağ kalp kapağı hypertofisinin şekillenmesi ölüm nedeni olabilmektedir.
Sonuç
Amfizem olaylarında istirahat ve solunumu rahatlatıcı destek tedaviler dışında uygulanabilen spesifik tedaviler olmadığından hastalığa neden olan etkenlere ve hazırlayıcı faktörlere karşı önlem almak ve hastalığın başlangıcında veteriner hekiminizle irtibat kurmak hastalığın ilerlemesini önlemek yönünden faydalıdır.
Aspiration Pneumonia (Akciğere Yabancı Cisim Kaçması)
Hastalığın nedeni nedir?
Akciğerde nekroz nedeniyle ölümlere yol açan hastalığın oluşumunda birincil neden akciğere yabancı bir cismin kaçmasıdır.
Çoğunlukla ilaç uygulamalarının hatalı yapılması nedeniyle sık karşılaşılan bir durumdur.
Kediler oral uygulanan ilaçlara pek izin vermediklerinden ilaç uygulamaları esnasında akciğerlere ilaç kaçma olasılığı daha yüksekdir. Bu nedenle hastalık kedilerde daha sık olarak görülmektedir.
Hastalığın hazırlayıcı nedenleri nelerdir?
İlaç uygulamaları sırasında başın çok yukarıda tutulması, hızlı ilaç verilmesi, sedasyon ile ilaç içirme ve bu esnada dilin tutulması, farenksin yangısı gibi yutkunmayı engelleyen durumlar aspirasyon pnömonisinin oluşumunu büyük oranda kolaylaştırabilir.
Ayrıca bazı anestezik maddelerin salya artışına neden olması da hastalığı kolaylaştırıcı faktördür.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalık, akciğere kaçan cismin yoğunluğu, boyutu ve miktarına bağlı olarak değişik bir seyir izler.
Az miktardaki yabancı cisim akciğerin uyarımı sonucu reflaktorik öksürük ile dışarı atılabilir. Ancak çoğunlukla yabancı materyalin akciğerde lokalizasyonu ve dokularda hasar şekillenmesi sonucu solunum yetmezliği ve ölüm görülebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Akciğere yabancı cismin kaçması halinde görülebilen ilk bulgular solunumun ve nabzın artmasıdır. Bunu takiben burundan kanlı olabilen kokulu bir akıntı gelebileceği gibi akciğere kaçan maddelerde burun deliklerinden geri gelebilir.
Vücut ısısında artışla birlikte akciğerler dinlendiğinde hırıltı ve sıvı sesi duymakta mümkündür.
Sonuç
Kediler, ağız yapısının küçük olması nedeniyle hastalığa karşı daha duyarlıdır.
Hastalık şekillendikten sonra uygulanacak tedaviler destek tedavileri niteliğindedir.
Bu nedenle hastalığın oluşumunu hazırlayan faktörleri göz önünde tutarak koruyucu önlemler almak daha büyük önem taşımaktadır.
Akciğer Ödemi
Hastalığın nedeni nedir?
Akciğerde sıvı birikimi ile karekterize olan hastalığın oluşumunda en büyük etken dolaşım bozukluğudur.
Ayrıca anaflaksi, allerji, akciğer yangıları, yakıcı gazların solunması ve enfeksiyonlara bağlı da oluşabilmektedir.
Kedilerde görülme oranı daha düşüktür.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Başlangıçta akciğerlerde oluşan hasarın şiddeti ile dokuların hiperemik bir hal alması ve daha sonra deformasyonu sonucu alveollerde, dokular arasında ve bronşlarda sıvı birikmesi söz konusudur. Genellikle önlem alınmayan ilerlemiş vakalarda ölüm solunum yetmezliği nedeniyle şekillenir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Solunumun güçlükle yapılıyor olması gözlenebilen en belirgin bulgudur. Ayrıca akciğer dinlendiğinde hırıltılı bir solunum yanında sıvı seslerinin duyulmasıda spesifiktir.
Genel durumu bozulmuş, durgunluk ve halsizlik belirtileri başlamıştır. Çoğu zaman ayakta durmayı tercih ederler. Yattıklarında ise göğüs üzerine yatmayı tercih ederler.
Sonuç
Teşhis edildikten sonra acil tedavi gerektiren hastalığın seyri, ödeme neden olan etken ortadan kaldırılmadığı sürece daima kötüye doğru bir gidiş izler ve ölüme neden olabilir.
Bronchopneumonia (Akciğerlerin Yangısı)
Hastalığın nedeni nedir?
Akciğer alveolleri ve bronşiollerin birlikte yangılanması olan bronkopnömonilerin oluşumunda bronşitise neden olan tüm etkenler rol oynayabilir.
Uzun süre toz, duman, soğuk hava, kimyasal maddeler ve gazların solunması, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar ve allerjik etkenler nedeniyle şekillenebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Genellikle bronşitis ile başlayan yangının ilerleyerek akciğer alveollerine yayılması sonucu alveol ve bronşlarda exudat birikimi oluşur.
Hastalığın akut formunda fazla miktarda sıvı toplanması, solunum güçlüğü ve buna bağlı ani ölümler görülebilir. Ancak akut formun seyri genellikle daha olumludur.
Kronikleşen durumlarda genel durum bozuklukları görülebileceği gibi kuru ve ağrılı bir öksürük sürekli olarak gündemdedir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Bronkopnömonilerde karekteristik bulgu öksürüktür. Ancak kedilerde akciğerlerde biriken sıvıya bağlı olarak şekillenen sesleri duymak zaman zaman mümkün olmayabilir.
Burun akıntısı ve vücut ısısında artış, yüzlek ve ağızdan yapılan solunum görülür ve solunum sayısı oldukça artmıştır. Halsizlik, keyifsizlik ve iştahsızlıkta görülebilecek klinik bulgulardandır.
Kronikleşen durumlarda genel durum bozuklukları görülebileceği gibi kuru ve ağrılı bir öksürük sürekli olarak gündemdedir.
Sonuç
Kedilerde solunum yolları hastalıkları genellikle ilkbahar ve sonbahar gibi ani ısı değişimlerinin yaşandığı mevsimlerde sık rastlanılan bir durumdur.
Kedilerde solunum yolları enfeksiyonlarında genellikle tüm solunum sisteminde genel bir enfeksiyon şekillenir ve bu nedenle bronkopnömoninin tespiti ve ayrımı güçleşebilir. Bu tür vakalar genel olarak solunum yolu enfeksiyonu olarak değerlendirilmeli ve sistemik genel tedaviler uygulanmalıdır.
Hastalığın erken teşhis edilmesi, tedavinin başarı oranı yönünden önemlidir.
Hastalığın bulgularının görülmeye başlanması ile birlikte hemen veteriner hekiminize danışmalısınız.
Bronchitis (Bronşit)
Hastalığın nedeni nedir?
Akciğerde bronş ve bronchiollerde şekillenen yangı bronşit olarak adlandırılır. Oluşumunda üst solunum yollarında yangıya neden olan etkenler rol oynar.
Çoğunlukla üst solunum yolları yangılarını takiben veya birlikte görülür.
Uzun süre toz, duman, soğuk hava, kimyasal maddeler ve gazların solunması, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar, allerjik nedenler ile oluşabilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalığın gelişimi akut veya kronik olabilir. Akut şekillenen olaylarda genellikle iyileşme kısa sürede olabilmesine karşın tedavide gecikildiği taktirde kronikleşen olaylarda hastalığın belirtilerini aylar ve yıllarca görmek mümkündür.
Ayrıca pnömoni ile komplike olan vakalarda daha ağır seyirli olabileceği gibi kronikleşerek akcigerlerde amfizeme neden olabilir.
Hastalığın akut formu daha çok genç kedilerde gözlenirken, kronik formu genellikle 8 yaşından büyük kedilerde görülür. Siyam kedileri hastalığa karşı daha hassastır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak gözlenebilecek en belirgin bulgu öksürüktür. Ağrılı olan öksürük nöbetleri özellikle istirahat halinde artış gösterebilir. Solunum sayısında artış ve burun akıntısı da gözlenebilen belirtilerdendir.
Bronşitisin ilerleyerek kronikleşmesi halinde sürekli bir öksürük, beden ısısında artış, daha kıvamlı ve sarımsı bir renkte burun akıntısı görülebilir.
Diğer akciğer hastalıkları ile komplike olan kronik bronşitisler de solunum güçlükleri de gözlenebilir.
Akciğerlerin dinlenmesi halinde akut veya kronik devrelerde farklı bulgular elde edilir. Bazı durumlarda akut evrede herhangi bir akciğer sesi dinlenemezken bazen hafif hırıltılı solunum duyulabilir. Kronikleşen vakalarda akciğerler dinlendiğinde sert ve çıtırtılı sesleri duymak mümkündür.
Sonuç
Yaşlı kedilerde kalp hastalıkları yönünden gerekli muayenelerin yapılması ve öksürüğün nedeninin tam olarak tanımlanması ayırıcı tanı için faydalı olabilir.
Kedilerde kronik bronşit vakalarında röntgen bulguları çoğunlukla aldatıcı sonuçlar verir ve hastalığın tespitinde yetersiz kalabilir.
Hastalık üst solunum, alt solunum ve kronik kalp hastalıkları ile karışması nedeni ile ciddi bir analiz ve ayırıcı tanı bilgisi gerektirir.
Pneumonia (Zatürre)
Hastalık sebebi nedir?
Bir enfeksiyon veya tahriş sonucu akciğerde oluşan yangı veya iltihaplanmadır. Enfeksiyondan kasıt bakteri (Bordetella bronchiseptica, Proteus, Escherichia coli), virüs (Felin Rhinotracheitis), veya mantar(blastomycosis, histoplasmosis) olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
En belirgin ve özel semptom nefes almadaki ciddi güçlüktür. Nefes çok hızlı ve yüzlektir. Bunun nedenide akciğerin hava toplayan hücrelerinin (alveoller), akciğerlerin su toplamasından dolayı görev yapamayacak kadar sıvı ile dolmasıdır.
Dudaklar, dil ve diş etleri grimtırak (cyanosis)bir renk alır. Bunun nedeni ise dokulara giden kanla yeteri kadar oksijen taşınamamasıdır.
Eğer bir enfeksiyon sonucu pneumonia oluşmuşsa ateş genellikle yüksektir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Akciğer enfeksiyonları büyük çoğunlukla tehlikelidir. Ancak erken teşhis ve düzenli bir tedavi sorunsuz bir iyileşme sağlayabilir.
Sonuç;
Hastalığın erken teşhisi çok önemlidir. Eğer bir enfeksiyondan oluşmuşsa muhakkak enfeksiyon kaynağının tespitide gerekir. Örn. eğer hastalık blastomycosis orjinli ise bunun ayrımını yapamadan tedavi yapmak çok zordur ve tehlikelidir. Çünkü hastalığın tedavisinde zaman kaybına yer yoktur.
Kedi Kulak Uyuzu (Notoedric Mange-Feline Scabies)
Hastalığın etkeni nedir?
Etken Sarcoptidea ailesine bağlı olan Notoedres catidir.
Hastalığa yatkın ırklar hangileridir?
Tüm kedi ırklarında görülebilir. Allerjik bünyeli kedilerde ve bağışıklık sistemi zayıf olan kedilerde hastalığın gelişimi ve yayılması daha hızlıdır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Hastalık etkenleri direk temas yoluyla bulaşır. Bulaşma tasma, yatak, taşıma kabı vb. ortak kullanılan eşyalar ile de olabilir. Özellikle anneden direk olarak bulaşma söz konusu olduğunda henüz vücut direnci yetersiz olan yavrularda hastalığın gelişimi kolay olmaktadır. Parazitin yumurtalarından çıkan larvalar, nymph evresinden sonra erişkin hale gelerek doku artıkları ve kanla beslenmeye başlayarak hastalığa neden olur.
Kedilerde, köpeklere oranla daha az görülen kulak enfeksiyonlarının şekillenmesinde birincil etken olan notoedres catiye bağlı olarak otitis externa gelişir ve yoğun olarak bu enfeksiyona ait belirtiler gözlenir. Şekillenen sekunder enfeksiyonlara bağlı olarak hastalık hızlı bir yayılma göstereceği gibi şiddeti de artar.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Hastalığın görülebilen ilk bulguları kulak kepçesinde siyah döküntülerdir. Kulak kepçesinde pullanma ve kabuklanma vardır. Kaşıntı şiddetlidir. Sürekli başını sallar ve ayaklarını kullanarak sert darbelerle kulaklarını kaşıdığından kulak üzerinde yaralar şekillenebilir. Daha sonraki dönemlerde deri lezyonlarına ait belirtiler yanında, enfeksiyona (otitis externa) ait belirtilerde gözlenebilir. En karakteristik belirti koyu renkli hatta siyaha yakın renkte yapışkan kıvamlı akıntıdır. Bu akıntılar kulak kepçesinde birikerek deride irkiltilere ve kızarıklıklara neden olabilir.
Hastalığın teşhisi deri kazıntısı alınarak etkenin veya yumurtalarının mikroskopta görülmesiyle olur.
Sonuç
Uzun süreli tedavi gerektiren hastalık, tüm vücuda yayılarak anemi ve kansızlığa neden olabilir.
İlerlemiş vakalarda ölüme dahi neden olabilen hastalığın tedavisi için lokal veya genel banyo tarzında ilaç uygulamaları, antiparaziter ilaç enjeksiyonları ve kulak temizlikleri düzenli takip edilmelidir.
Ayrıca kolay bulaşabildiğinden diğer kedilerden ayrı barındırılmaları siklusun sonlandırılabilmesi yönünden faydalıdır.
Otitis Media (Orta Kulak İltihabı)
Hastalığın nedeni nedir?
Orta kulağın yangısı olarak bilinen hastalık, kulak zarı ve orta kulak mukozasının yangısıdır. Oluşumunda en büyük faktör kulak zarının zarar görmesine neden olan yaralanmalardır.
Kedilerde uyuz gibi kronik paraziter enfeksiyonların kulak zarına yayılması nedeniyle şekillenme oranı daha fazladır. Ayrıca dış kulak yolu yangılarını takibende şekillenebilir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Genellikle tek taraflı olarak şekillenen bu hastalık, kronik enfeksiyonlara bağlı olarak çift taraflı olarak da gelişebilir.
Kulak zarının yırtılması sonucu orta kulağa geçen enfeksiyon etkenleri (bakteriler) nedeniyle iltihaplı otitis media şekillenebilir. Bu durumda denge kayıpları söz konusu olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak kedilerde görülebilecek ilk bulgu bölgesel ağrı ve kulağın sakınılarak başın eğik tutulmasıdır.
İlerlemiş durumlarda kulaktan kokulu ve iltihaplı bir akıntının gelmesi karekteristiktir. Genel durumda bozukluk, neşesizlik, iştahsızlık ve beden ısısında artış görülebilir.
Kronikleşen olaylarda iltihabın yayılmasına bağlı olarak dengesizlik ve işitme kayıpları gelişir. Sallantılı bir yürüyüş ve çevreye ilgisizlik gibi belirtilerde gözlenebilir
Hastalığı hazırlayıcı faktörler nelerdir ?
Pisi otları ve dış kulak yolu enfeksiyonları otitis media oluşumuna hazırlık yaratır.
Sonuç
Çoğunlukla dış kulak yolu yangılarını izleyen dönemlerde şekillendiğinden özellikle kronik otitis externa vakalarında parenteral uygulanan medikal tedavilere önem verilmeli ve elde edilen tüm bulgular otitis media yönünden de değerlendirilmelidir.
Otocariasis (Kulak Parazitleri)
Hastalığın nedeni nedir?
Dış kulak yolunun yangısı ile karekterize paraziter bir enfeksiyon olan otocariasis’in şekillenmesine Otodectes synotis, Notoedres cati ve daha az olarakta Pseroptes communis gibi uyuz böcekleri neden olabilir. Ayrıca Demodex ve Sarcoptes cinsi uyuz böcekleride kedilerde otocariasise neden olabilir.
Kedilerde, oldukca sık görülen bu hastalığa karşı bir yatkınlık söz konusudur. Öyleki kedilerde görülen yangılı kulak hastalıklarının çok büyük bir kısmını otocariasisler oluşturmaktadır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Dış kulak şekillenen yangıya bağlı olarak ilerleyen devrelerde dermatitis gelişebilir. Hastalığın bulaşması kolay olduğundan özellikle bir arada yaşayan kedilerde yaygın olarak gözlenir.
Gerekli tedaviler ve önlemler alındığı taktirde tedavisi sağlanabilen bu hastalığın varlığı söz konusu olduğunda mekanın ve hastanın kullandığı eşyaların dezenfeksiyonuna özen gösterilmelidir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Klinik olarak en spesifik bulgulardan biri şiddetli kaşıntıdır. Ayrıca koyu kıvamlı kepek unu veya kahve telvesi gibi kıvamlı bir sızıntının varlığı dikkat çekicidir.
Sürekli kulağı kaşımak isteği vardır. Arka ayağını kullanarak sürekli kulağı kaşıması ve başın sallanması tipik bir klinik tablo yaratır.
Dış kulak yolunda akut bir dermatitis şekillenebilir. Buna bağlı olarak kanalda konjesyonlu odaklar görülebileceği gibi ilerleyen durumlarda kulak yolunda kalınlaşma ve kabuklanmalarda görülebilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Hastalığın şekillenmesinde uyuz etkenlerinin varlığı esas olduğundan enfekte olmuş malzemelerin kullanılmaması, düzenli kulak temizlikleri ve rutin kontroller özellikle sokağa çıkan kedilerde faydalı olabilir.
Sonuç
Teşhisi kolay, ancak inatçı vakalarda tedavisi uzun sürebilen bir hastalıktır. Nüks etme kabiliyetinde olan hastalık özellikle kaşıntıya bağlı olarak kulak yaralarının sebebini oluşturabileceği gibi huzursuzluğa da neden olabilir
Sağırlık
Hastalığın nedeni nedir?
Sağırlık çeşitli nedenlere bağlı olarak şekillenen işitme kaybıdır.
Sağırlığı kulak hastalıklarına bağlı olarak şekillenebilen bir komplikasyon olarak veya kulak hastalıklarının seyri sırasında görülebilen bir belirti olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Doğmasal bir anomali olarak şekillenebileceği gibi çoğunlukla sonradan oluşan edinsel nedenlere bağlı olarak şekillenme oranı daha yüksektir. Özellikle Ankara kedilerinde kalıtsal bir ırk özelliği olarak görülmektedir.
Edinsel nedenler arasında kulak zarının yırtıkları, dış kulak kanalındaki tümörler, kronik kulak uyuzu ve buna bağlı olarak şekillenen orta ve iç kulak yangısı sayılabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
İşitme kaybı spesifik belirtidir. Sesleri duymadığından çevreye ilgisiz görülebileceği gibi sizin sesinize tepki vermemesi, ani ve yüksek seslere duyarsızlığı sağırlığın tanısının konulmasında yeterli bulgulardır.
Ayrıca klinik olarak yapılan muayenelerde kulak zarında şekillenmiş bir hasarın, enfeksiyonun veya kanaldaki tümöral oluşumların tespit edilmesi sağırlığın varlığını destekleyen klinik bulgular olarak görülebilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Kulak bakımının düzenli yapılması edinsel nedenlere bağlı şekillenebilecek sağırlıkların önlenebilmesinde faydalı olabilir.
Sonuç
Doğmasal olarak şekillene sağırlıkların tedavisi mümkün değildir. Edinsel nedenlere bağlı olarak sonradan şekillenen sağırlık durumunda asıl nedene yönelik yapılan tedaviler ile giderilebir.
Otitis Interna (İç Kulak İltihabı)
Hastalığın nedeni nedir?
İç kulak yangısı olan otitis interna’nın şekillenmesinde orta kulak iltihabının yayılması en önemli etkendir
Kedilerde kulak kepçesinin dik yapısı ve kulak yolunun daha kısa olması nedeniyle kulakta yangısel durumlar pek sık şekillenmez. Bu nedenle kedilerde nadiren görülür.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
İç kulak yangısı nadir görülen bir hastalık olmasına karşılık klinik olarak gözlemlenebilen belirtileri orta kulak iltihabına benzediğinden tam bir tanının konulması beyine ait komplikasyonların görülmesi ile olur. Kesin tanı röntgen ve tomografi bulguları ile yapılabilir.
Tedavisinde olumlu sonuç alınamayan orta kulak yangılarında olası iç kulak yangısına yönelik araştırmaların yapılması faydalıdır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
İşitme kaybı, denge bozuklukları, sallantılı yürüyüş, göz küresinin istem dışı hareketleri gibi belirtiler gözlenebilir.
Ayrıca, başın hasta kulak yönünde eğik tutulması ve ilerleyen durumlarda boyun kaslarının tamamen kasılmasına bağlı olarak başın sürekli eğri tutulması gibi bulgular da görülebilir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Kulak bakımının düzenli yapılması, dış kulak ve orta kulak iltihaplarında gerekli tedavilerin düzenlenmesi hastalığın oluşumunu yüksek oranda önleyebilir.
Özellikle, kedilerde sık gözlenen kulak uyuzu vakalarında tedavide gecikilmemesi gereklidir.
Sonuç
Otitis interna, iç kulaktaki labirent yapıya ve kemik yapısını dolduran sıvıya yayılarak beyin zarlarının yangısına ve bu durumun ilerlemesi sonucu beyninde etkilenmesi ile ölüme neden olabileceğinden önemlidir. Bu yüzden kulak uyuzu problemi yaşayan kediler düzenli takip edilmeli ve tedavi için inatçı olunmalıdır.
Otitis Externa (Dış Kulak Yolu İltihabı)
Hastalık sebebi nedir?
Kedilerde dış kulak yolu hastalıklarına köpeklere göre daha az rastlanır. Çünkü kedilerde kulak kepçesi küçüktür ve kulağın havalanmasını kolaylaştıracak şekilde diktir.
Dış kulak yolunu etkileyen bir çok faktör vardır. Ancak kedilerde görülen sebeblerin başında kulak uyuzu gelir.
Kulak uyuzu, bu hastalığı yapan etken otodectes cynotis adı verilen bir uyuz böceği türüdür. Genellikle yavru kedilerde sık görülen enfestasyonlara sebep olur. Bazı allerjik hayvanlar kulaklarını çok şiddetli kaşıyarak bu hastalığın yerleşmesi için uygun ortam hazırlayabilirler.
Yabancı cisimler, nadirde olsa kulağa kaçan ot veya kum gibi nedenlerde dış kulak yolunun rahatsızlığına neden olabilir.
Alerjiler, allerjik bünyeye sahip kedilerde dış kulak yolu hastalığına yakalanabilirler. Bu allerjinin kökeni gıda veya çiçek tozları gibi sebepler olabilir. Allerji sonucu kulak kepçesi ve çevresi hasas hale gelir. Bu hassasiyet kaşınmaya sebep olur. Kaşınma sonucuda tahriş oluşacağı için bakteriler ve diğer enfeksiyöz etkenler kulağa rahatça yerleşir ve hastalığı oluştururlar. Böylece bir kısır döngü başlamış olur. Burada tedavinin amacı sadece enfeksiyöz etkenlere değil aynı zamanda allerjinin sebebine karşı da olmalıdır
Hormonal bozukluklar, hormonal bozukluklar (çoğu zaman yetmezliği) deri ve kulak problemlerine sebep olabilmektedir. Tiroid hormonu, adrenal bezlerden salgılanan glikokortikoidler ve sex hormonları kulak hastalıkları üzerinde etkili olabilmektedir
Kulak üzerine gelen darbeler, bu hastalıkta aslında en büyük travma hayvanın kendi kendisini kaşımasıdır. Bu kaşınma ile kulak daha hassas hale gelir. Kaşıdıkça daha çok kaşınır ve tahribat ortaya çıkar. Dışarıdan ikincil darbelerle bu hastalığın oluşması daha nadirdir.
Mikroorganizmalar, kulakta enfeksiyona sebep olan bir çok bakteri ve mantar türü vardır. Normal sağlıklı kulağın Ph yapısı dolayısıyla mikrorganizmalar kulağa kolay kolay yerleşemez. Fakat, allerji, hormonal bozukluklar, kulağa su kaçması ve kaşınma gibi sebeplerle kulak hassas hale gelir ve mikrorganizmalar için uygun bir ortam oluşur.
Tümörler, Squamoz cell carcinoma ve melanom olarak adlandırılan tümörlere dış kulak yolunda rastlanabilmektedir.
İmmun hastalıklar, bütün kedi türlerinde olabilecek bireysel immun yetmezlikde kulak hastalıklarına yatkınlığı artırmaktadır.
Hastalık nasıl gelişir?
Hastalık kedilerde seyrek görülür ve genelde kulak uyuzuna bağlı olarak geliştiği için etken ortadan kaldırıldığında tedavi tamamlanmış olur.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Her zaman kulağı ile ilgilidir,
Kulağını ve başını kaşır, yere sürtmeye çalışır,
Kulakta akıntı olabilir,
Kötü bir koku vardır,
Kulak kepçesi ve kanalında kızarıklık aynı zamanda ödem görülebilir,
Başını çok sık sallar ve herhangi bir yöne eğik tutabilir.
Kulak çevresine dokunulduğunda ağrı hissi vardır,
Davranışlarda aşırı sinirlilik ve depresyon gibi bulgular da görülür.
Nasıl önlem alabiliriz?
Kedilerde otitis externa’nın oluşmasındaki en büyük sebeblerden olan kulak uyuzu dikkat edilmesi gereken en önemli konudur. Bu nedenle sık sık kulaklar kontrol edilmeli ve fazlaca kir oluştuğunda yada kulak kokusu arttığında hemen doktorla görüşülmelidir.
Ayrıca ekzemaya yatkın olan hastalarda kulaklara daha fazla dikkat edilmelidir.
Uveitis (Gözün Orta Tabakasının Yangısı)
Hastalığın nedeni nedir?
Gözün uveal bölge olarak isimlendirilen iris, ciliare ve choroidea’dan oluşan damarlı tabakasının yangısına uveitis adı verilir. Uveal bölge tractus uvealis olarakta adlandırılan gözün orta tabakasıdır.
Pek çok nedene bağlı olarak uveitis şekillenebileceği gibi göz enfeksiyonları ve Toxoplasma gibi bazı hastalıkların seyri sırasında semptom olarakta görülebilir.
Uveitise neden olan etkenlerin başında mantarlar, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar yer alır. Kedilerde özellikle Feline Leukemia Virus (kedi lösemisi), Feline İnfectious Peritonitis uveitisin sık görülen etkenleridir.
Ayrıca parazitler, tümörler, travmalar, tırmık yaraları, lensin zedelenmesi, kataraktın iyileşme dönemi veya bazı cerrahi müdahaleler sonucunda lens içeriğinin sızmasına bağlı olarakta uveitis şekillenebilir.
Yangının şekillenmesinde temel neden damarlarda şekillenen hasardır.Bu nedenle sekunder olarak uveitise neden olabilecek hastalıklar oldukça fazladır.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Uvea, zengin damarsal yapısı nedeniyle vücudun diğer bölgelerinden kaynaklanan hastalıkların doğal hedefidir. Yangı, uveal gövdenin spesifik bir bölümünde şekillendiğinde iritis, cyclitis ve choroidis olarak etkilenen bölgeye göre isimlendirilir.
Yangı, iris ve ciliare’yi etkilediğinde anterior uveitis (iridocyclitis), choroidea ve retina’yı etkilediğinde ise posterior uveitis(chorioretinitis), bütün dokular etkilendiğinde ise hastalık panuveitis olarak adlandırılır.
Özellikle uveanın tüm katlarının etkilendiği panuveitislerde glaukom şekillenme oranı yüksektir. Göz içi basıncının artışı olan göz tansiyonu (glaukom) ciliar gövde tarafından üretilen humor aquasus’un oluşturduğu basınçtır. Başlangıçta ciliar gövdede yangısal bir durum olduğunda salgı işlevi yavaşlar ve göz içi basınç (göz tansiyonu) düşer. Normalde gözde salgılanan humor aquasus, ciliar gövde ve iris arasındaki bölgeden gözü terkeder. Ancak uveitis nedeniyle oluşan hücresel atıklar bu drenaj yolunu tıkayabilir. Bu durum da göz içi basıncın artmasına neden olur. Uveitis iyileştikten sonra dahi yangı nedeniyle drenaj yolları tıkandıysa gluakom kalıcı olabilir. Bu nedenle uveitiste tedaviden sonra düzenli olarak yapılan göz muayeneleri ve göz içi basıncın kontrolü önemlidir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Uveitis kedilerde özel bir granulamatöz formda görülür. Bu formda yangı hücreleri iris dokusu içinde nodüler birikimler oluşturur. Bu nedenle kedilerde panophtalmi ile komplike posterior uveitis formu daha fazla görülmektedir. Hastalık tek göz de şekillenebileceği gibi her iki gözde birden şekillenebilir.
Uveitisin, erken dönemlerinde gözde görülebilir herhangi değişiklik olmadan göz kırpma, gözleri kısma, sulanma, ve fotofobi (ışığa hassasiyet) gibi spesifik olmayan belirtiler tespit edilebilir. İlerlemiş olgularda ise korneadaki değişiklikler veya hücresel birikim nedeniyle göz mat, bulanık-bulutlu, veya kızarık bir hal alabilir.
Anterior uveitisin klinik belirtileri göz kapaklarının kısılması, konjunktivalarda kızarıklık, korneal ödem, pupillanın daralmasıdır. Ayrıca özel aletler kullanılarak tespit edilebilen bir diğer bulguda ön kamaraya protein ve hücrelerin sızmasını engelleyen kan-sıvı bariyerinin bozulmasıdır. Böyle bir durumun varlığında yangı hücreleri korneanın iç yüzünde birikebilir ve gözün bulanık bir görünüm kazanmasına neden olur. Uveitisin daha ileri derecelerinde gözün ön odacığında kan veya iltihap birikmesi gibi daha nadir belirtilerde gelişebilir.
Humor aquasusun üretimindeki aksamaya bağlı olarak göz içi basınç düşer. Ancak yangının derecesine ve oluşan hücre döküntülerine bağlı olarak glaukom da gelişebilir.
Posterior uveitislerde, erken dönemlerde belirtiler ancak özel aletlerle yapılan göz içi incelemeleriyle tespit edilebilir. Chorioretinal granülomlar, hemoraji veya retinal parçalanma gibi arka kamarada şekillenen lezyonları bu muayenelerle tespit etmek mümkündür. Şekillenen lezyonlar yangının derecesine bağlı olarak farklılıklar gösterebilir. Yangının hafif olduğu erken dönemlerde beyaz veya mavi-kırmızımsı yuvarlak plaklar görülürken, yangının yaygınlaştığı ileri dönemlerde episclerada kızarıklık, kanama ve exudat artışı görülebilir. Bu durumda humor aquasus kirli sarı görünümdedir. Yangının ilerlemiş formunda spesifik bulgu yoğun bir iltihaplanmadır. Bu durum çoğunlukla panophtalmus ile komplike olur ve görme kaybı şekillenir.
Kedilerde Toxoplasma, Feline Leukemia Virus, Feline İnfectious Peritonitis, Feline Immunodeficiency Virus, Adenocarcinom, Lenfosarkom, Cryptococcosis, Leptospirosis, Histoplasmosis, Coccidioidomycosis, Uveal melanom ve Blastomycosis uveitise neden olan hastalıklardır. Uveitise ait belirtiler yanında buna neden olan hastalığa ait belirtilerde görülebilir. Tanının konulmasıyla birlikte bu hastalıklara ait bulguların varlığı araştırılmalıdır. Bu amaçla göğüs radyografisi, kan muayeneleri ve FeLV ve FIV gibi bazı spesifik testler yapılarak teşhis kesinleştirilmeli ve gerekirse tedavi duruma göre yönlendirilmelidir.
Sonuç
Erken dönemde teşhis edilir ve doğru biçimde tedavi edilirse prognozu iyi olan bir hastalıktır.
Uveitis şekillendiği durumlarda mutlaka hastalığa neden olan etken araştırılmalıdır.
İlerlemiş durumlarda panophtalmi ve görme kaybı çoğu zaman kaçınılmazdır.
Kornea Yaraları
Hastalığın nedeni nedir ?
Kedilerde sık şekillenen ve korneanın doku bütünlüğünün bozulmasına neden olan yaralanmaların oluşum nedenlerinin başında travmatik etkenler yer alır.
Özellikle kedilerde tırmık nedeniyle şekillenen olaylara sıklıkla rastlanılmaktadır.
Ayrıca kazalar, çarpma ve gözü kaşımak amacıyla sürtme vb. nedenlere bağlı olarak, yüzlek, derin veya doku kayıplı yaralar şekillenebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Etkenin şiddetine ve oluşan yaralanmanın derecesine bağlı olarak farklı belirtiler görülebilir.
Yüzlek yaralarda çoğunlukla epitel tabaka etkilenmiştir. Yüzeysel bir çizik veya hafif bir doku kaybı söz konusudur. Genellikle göz yaşı akıntısından başka bir belirti gözlenmez.
Derin ve perfore yaralar korneanın bir kaç katının veya tümünün etkilendiği durumlardır. Şiddetli göz yaşı akıntısı, ödem gibi belirtiler yanında göz iç basıncında artış ve buna bağlı irisin fıtıklaşması gibi komplikasyonlar görülebilir.
Kronikleşen durumlarda irinli bir panophthalmia oluşabilir.
Sonuç
Tedavisi mümkün olan yüzlek yaralanmalarda medikal yolla olumlu sonuçlar alınabilir. Ancak perforasyonun fazla olduğu ve irinli panophthalmianın şekillendiği durumlarda gözün ekstirpasyonu gerekebilir.
Enophthalmus (Göz Küresinin Küçülmesi)
Hastalığın nedeni nedir ?
Göz küresinin hacimsel olarak küçüklüğü yani atrofisidir. Cornea’nın küçük olması ve göz çukurunun gelişmemesi gibi doğmasal bir anomalinin varlığı nedeniyle oluşabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Göz içe doğru çökük olarak görülür ve göz küresi normalden daha küçüktür. Atrofinin boyutuna bağlı olarak körlükde gelişebilir.
Sonuç
Görme kaybının şekillendiği ve enfeksiyon nükslerinin söz konusu olduğu durumlarda göz küresinin alınması faydalıdır.
Exophthalmus (Göz Çıkığı)
Hastalığın nedeni nedir ?
Göz çıkıkları apse, tümör ve yabancı cisimler yanında göz içi basıncının artışına neden olan hastalıklar ve glaukom nedeniyle şekillenebilir. Ayrıca çene çıkıkları ve bölgenin darbe alması gibi bir nedene bağlı olarak da şekillenebilir.
Kedilerde göz çukurunu çevreleyen kemiklerin fibröz yapıda oluşu hastalığa karşı yatkınlık nedenidir.
Hastalığın gelişimi nasıldır ?
Kedilerde göz çıkıkları; kısmi ve tam olarak iki şekilde gelişebilir.
Kısmi göz çıkığında, göz küresinin bir kısmı dışarıya doğru çıkık durmaktadır. Görme ve göz refleksleri kaybolmamıştır, tek gözde veya iki gözde şekillenebilir. Göz kapakları göz küresini kapatamaz ve dışarı doğru çıkık durur.
Tam göz çıkığında, göz küresi tamamen dışarı çıkmıştır ve göz sinirlerinin hasarına bağlı olarak görme ve göz refleksleri kaybolmuştur.
Tam göz çıkıkları çoğunlukla tek taraflı şekillenmektedir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Klinik belirtiler gözün kısmi veya tam çıkıklarında farklı olarak şekillenir ve farklı bir seyir izler.
Kısmi çıkık olgularında; göz kapakları gözü tam olarak kapatamadığından gözde kuruma, konjunktivitis, mukozalarda hiperemi ve şişkinlik gibi belirtiler görülebilir. İleri dönemlerde keratitis şekillenme olasılığı yüksektir.
Tam çıkık olaylarında; göz küresinin göz çukurundan tamamen dışarı çıkması ve göz sinirlerinde deformasyon söz konusudur. Görme ve pupillar refleks tamamen kaybolmuştur.
Kornea da kuruma ve erozyonlar yanında irinli göz yangılarının şekillendiği de görülür.
Sonuç
Göz küresinin dışarı çıktığı durumlarda operatif olarak müdahale edilmelidir.
Ancak göz küresinin ağır hasar gördüğü veya geri dönüşümün mümkün olmadığı durumlarda göz küresinin ekstirpasyonu gereklidir.
Iritis (İris Yangısı)
Hastalığın nedeni nedir ?
İris yangıları; trauma, allerji, lokal enfeksiyonlar ve bazı hastalıkların seyri sırasında septomatik olarak şekillenebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Hastalığın belirtileri klinik seyrine göre farklılıklar gösterir. Klinik olarak akut, kronik ve simplex iritis olarak gelişir.
Akut iritis olaylarında en belirgin semptom korneada bulanıklık ve göz yaşı akıntısıdır. Yangısel infiltrasyonun artışına bağlı olarak şişkinlik, vaskülarizasyon ve miosis şekillenebilir.
Kronik iritis olaylarında irisin lensin ön yüzüne yapışması ve purulent iritis şekillenmesi söz konusudur ve buna bağlı olarakta ön kamarada irin toplanması görülür.
Simplex iritis olaylarında komplikasyonlar ve buna bağlı nedenlerle yangının şiddetlenmesi, eksudatın artışı ve göz küresinin büyüyerek hydrophthalmus şekillenmesi söz konusudur. Bu durumda da göz yaşı akıntısı ve ışığa karşı hassasiyet belirgindir.
Sonuç
İrisin yangısının akut devrelerinde medikal tedaviler olumlu sonuç verebilir.
Ancak ilerleyen durumlarda özellikle iris atrofileri ve katarakt gibi komplikasyonların şekillenme olasılığı yüksek olduğundan hastalığın seyri olumsuzdur.
Keratitis Superficialis Prulenta
Hastalığın nedeni nedir ?
Korneanın epitel ve subepitel katını etkileyen irinli yangısı olan bu olgu çoğunlukla irinli konjuktivitis ile birlikte görülür.
Şekillenmesinde göz kapaklarının yangısı, kojunctivitis purulenta gibi primer nedenler yanında kan yolu ile kontaminasyon sonucu sekunder olarakta şekillenebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Klinik olarak; korneanın pürüzlü bir yapıda olması, ışığa karşı hassasiyet, ağrı, irinli göz yaşı, kaşıntı, korneada yangısel infitrasyon ve buna bağlı olarak renk değişimi görülebilen bulgulardır.
Özellikle yavru kedilerde irinli göz akıntısı nedeniyle göz kapaklarının birbirine yapışması dikkat çekici bir belirtidir.
Sonuç
Genellikle başka bir hastalıkla komplike olmayan vakalarda tedaviye olumlu sonuç verir.
Ancak kornea ülseri ile sonuçlanan olaylarda korneada kalıcı lekeler şekillenebilir.
Keratitis Ulserosa
Hastalığın nedeni nedir ?
Kornea ülseri olarak adlandırılan bu olgu korneada doku kayıplı irinli yaralar ile karekterizedir.
Nedenleri çok çeşitlidir, korneanın epitel ve stroma katlarında hücresel yıkımlanmalar söz konusudur. Bakteriyel, viral, fungal enfeksiyonlar, konjunktivitis ve yaralanmalar nedeniyle şekillenebilir.
Ayrıca diabetes mellitus gibi metabolizma bozuklukları sonucunda da oluşabilir. Kornea’da neden oldukları hasara ve yaygınlık derecelerine göre;
Basit ulcus
Derin ulcus
Dentric ulcus olarak sınıflandırılabilir
Basit ulcuslarda; korneanın epitel katında şekillenen yüzeysel sıyrık ve doku kayıpları söz konusudur.
Derin ulcuslarda; korneanın daha derin katmanlarının etkilenerek, korneada yırtıkların oluşması söz konusudur ve irisin fıtıklaşmasına neden olabilir.
Dentric ulcuslarda; viral hastalıklar sonucunda korneanın etkilenmesi ve ulkus şekillenmesi söz konusudur.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Klinik bulgular içinde en önemlisi kornea üzerinde yüzlek veya derin olarak şekillenmiş doku kaybıdır. Şekillenen bu ulcusun çevresi düzgün görünümde olabileceği gibi irinli, çevresi granulasyonlu ve düzgün olmayan lezyonların görülme oranı daha yüksektir. Bu ulkusların çevresinde damarlaşmalar söz konusudur. Ulkusun aktivitesini yitirerek iyileşmeye başlaması ile damarlaşma da kaybolur.
Kornea bulanık bir görünümdedir ve göz yaşı akıntısı zamanla irinli bir karekter kazanabilir. Korneal ulkuslar genellikle conjunktivitis ile birlikte görülür.
Sonuç
Korneanın derin katmanlarını etkileyen ulcuslarda tedavi olumlu sonuçlar vermeyebileceği gibi kedilerde sıklıkla görülen iris fıtkının şekillenmesine de neden olabilir.
Keratoconjunctivitis Sicca
Hastalığın nedeni nedir ?
Hastalığın oluşum nedeni göz yaşı salgısının olmamasıdır. Kalıtsal olarak genetik nedenlere bağlı şekillenebileceği gibi göz yaşı kanalının yangısı ve daralması, doğmasal atrofiler ve yaralanmalar nedeniyle de oluşabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Akut olaylarda, ışığa karşı hassasiyet, gözün kapalı tutulması, konjunktivitis, hiperemi, kornea çevresinde ödem ve damarlaşmalar görülebilir.
Ancak ilerleyen olaylarda konjunktivitisi izleyen keratitis şekillenir ve korneada bulanıklık, kuruma, keratinizasyon oluşur.
Alt göz kapağında entropium şekillenmesi ilerleyen olaylarda sık görülen bir komplikasyondur.
Hastalık nasıl gelişir ?
Göz yaşının azalmasına veya olmamasına bağlı olarak irritasyonlar nedeniyle şekillenen konjunktivitis sonrasında etken olan nedenin devam etmesi ve gözün aşırı kurumasına bağlı olarak keraritis ile komplike olması söz konusudur.
Kurumaya bağlı olarak korneanın epitel katında nekroz şekillenebileceği gibi ilerleyen durumlarda gözün tamamen nekroze olması söz konusu olabilir.
Lens Luxationu (Lens Çıkığı)
Hastalığın nedeni nedir ?
Lensin yer değiştirmesi olarak tanımlanan bu bozukluğun oluşumunda doğmasal ve edinsel faktörler rol oynar.
Lens çıkığı doğmasal bir anomali olarak tek gözde veya her iki gözde oluşabilir. Genetik faktörler nedeniyle lensi tutan fibröz yapının gelişmemiş olması bu anomalinin oluşumuna neden olur.
Edinsel lens çıkıklarının oluşumuna ise travmalar nedeniyle fibrin dokuda oluşan deformasyonlar veya gluakom şekillenmesi neden olabilir.
Kedilerde doğmasal bir anomali olarak görülebilen microphakie (Lensin küçük olması) şekillenmesi durumlarında da lens çıkığı şekillenebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Lens çıkığı kısmi veya total olarak şekillenebilir.
Kısmi şekillenen olaylarda korneada yarım ay şeklinde bir görünüm oluşur.
Total olarak şekillenen lens çıkıklarında lens opak bir görünüm alır ve oftalmaskobik bir bakı ile yer değişimi tespit edilebilir.
Klinik olarak izlenebilecek ilk belirti göz yaşı akıntısı ve ağrı bulgularıdır.
Bazı olgularda pupillar reflekste azalma ve irisin titreşmesi gibi belirtilerde görülebilir.
Sonuç
Görme kaybı söz konusudur ve tam ve çift taraflı şekillenen lens çıkıklarında görme tamamen kaybolabilir.
Nystagmus (Göz Titremesi)
Hastalığın nedeni nedir ?
Göz küresinin istem dışı hareketleri olan nystagmus; sinirsel bozukluklar, baş bölgesi yaralanmaları veya zehirlenmeler nedeniyle şekillenebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Göz küresinin sürekli olarak sağa sola titremeler yapması şeklinde bir klinik belirti tek bulgu olarak görülür.
Sonuç
Neden olan asıl hastalığa ilişkin tedaviler yapılır. Ancak başarı sağlamak pek mümkün değildir. Çoğunlukla kalıcıdır.
Panophthalmus (Göz Küresinin İrinli Yangısı)
Hastalığın nedeni nedir ?
Gözün tüm katlarını etkileyen bu irinli yangının oluşumunda iç ve dış nedenler rol oynayabilir.
İç nedenler; panophtalmus oluşumunda enfeksiyonlar primer nedendir. Ayrıca irisin yangısı, gözün ön kamarasında irin veya exudat toplanmasına bağlı olarakta şekillenebilir.
Dış nedenler; panoftalmusun şekillenmesine yaralanmalar ve yabancı cisimler neden olabileceği gibi kornea ve sclera’yı etkileyen doku kayıplı yaralar, keratitis ve exophthalmus nedeniylede gözün irinli yangısı şekillenebilir.
Kedilerde özellikle tırmalama sonucu oluşan doku kayıplı yaralara bağlı olarak sık şekillenmektedir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Dış nedenlere bağlı olarak şekillenen olgularda tüm göz katmanlarında hızlı bir irinleşme ve buna bağlı olarak exophthalmus en belirgin bulgudur. Yangıya bağlı olarak beden ısısında artış, iştahsızlık, göz kapaklarında ve konjunktivalarda şişkinlik, damarlaşma görülür.
Panophtalmusun şekillenmesi ile beraber korneanın beyaz bir renk alması ve ulcusların şekillenmesi spesifik belirtilerden biri olarak sayılabilir. Ayrıca ilerlemiş vakalarda genel durum bozukluğuna bağlı olarak septisemiler de şekillenebilir.
İç nedenlerin başında, gözü etkileyen enfeksiyonlar gelir. Çoğunlukla iç tabakalardan başlayan bulguların gelişimi daha ağır bir seyir izler. Zamanla gözün ön tabakalarına doğru yayılan irinin ön kamarada toplanmasına bağlı olarak bulanık bir görünüm belirgindir. Lens sıvısında yoğunlaşma ve lens çıkıkları yanında hacim artışı ve exophtalmus şekilenir.
Exophtalmusun şekillenmesine bağlı olarak da zamanla kornea da doku kayıpları olabilir.
Sonuç
Enfeksiyonlar nedeniyle şekillenen olaylarda yangı ve iltihaplanma çok hızlı bir şekilde gelişerek gözün tüm katmanlarına yayılır.
Bu tür olgularda septisemi gibi bir komplikasyon şekillenme olasılığı vardır.
Eğer göz kurtarılamayacak durumdaysa veya atrofiye olmuş ise hayati tehlike yaratabilecek bu tür komplikasyonları önlemek amacıyla gözün alınması faydalıdır.
Strabismus (Şaşılık)
Hastalığın nedeni nedir ?
Kedilerde nadir olarak görülür. Doğmasal olarak şekillenebildiği gibi, göz küresi içindeki sinirlere basınç yapan tümörler, trauma gibi bir nedenle veya göz küresinin kaslarının hareketini sağlayan sinirlerin tek taraflı felci nedeniyle sonradan gelişebilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Her iki gözde veya tek gözde oluşabilen bir bozukluktur. Göz küresi bakıldığında sağa veya sola dönük durmaktadır.
Çoğunlukla gözün iç açısına doğru olan göz küresi dönüklüğü daha fazla oluşur. Görmede işlevsel bir bozukluk yoktur.
Sonuç
Kaslara ilişkin gelişen olaylarda karşı tarftaki kasın operatif olarak serbest bırakılması yani kesilmesi ile düzeltilebilmesine karşın doğmasal anomali olarak gelişen vakalar kalıcıdır
Cataract (Katarakt)
Hastalık nedeni nedir?
Kedilerde nadir olarak görülen bir hastalıkdır. Daha çok ileri yaşlarda görülür. Nasıl oluştuğuna ait mekanizma tam olarak çözülememiştir.
Katarakt lens’in saydam yapısının matlaşmasıyla başlar şeffaf olan yapı her geçen gün bozulur ve bunun sonucunda görme kaybı ortaya çıkar.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Bazı kedilerde yaş ilerledikçe lens parlak doku halini kaybederek mat-açık gri bir renk almaya başlar. Bu hemen hemen her köpekte az veya çok ortaya çıkar.
Dışarıdan görülen lensin renginin değişmesi eğer çok yaşlı kedilerde oluyorsa ve aşırı derecede bir görme kaybı yoksa normal sayılabilir. Yani yaşla birlikte belirli bir orana kadar bozulma normal kabul edilmektedir. Lens'in grileşmeye başlaması kedilerde ortalama olarak 12-14 yaş civarında ve çoğunlukla her iki gözde birden başlar. Fakat sadece tek gözde olduğu zamanlarda olabilir.
Kataraktın erken yaşlarda görülmesi çoğu zaman ırk hassasiyetidir.
Katarakt’ın bir kaç formu olmasına rağmen, oluşma mekanizması hemen hemen hepsinde benzerlik gösterir.
Genel olarak hastalıklara, zehirlenme veya travmalara bağlı olarak şekillenir.
Siyam ve iran kedilerinde ırk hassasiyeti nedeni ile daha sıklıkla görülebilir.
Hastalık belirtileri nelerdir?
Görülebilecek en belirgin semptom gözlerdeki bulanıklaşmadır. Bazen her iki gözde nadirende tek gözde gözün orta kısmında beyaza yakın bir bulanık alan görülür. Zaman içinde bu bulanıklığın daha kesif bir hal aldığı görülür.
İlerlemiş vakalarda hasta çoğunlukla görme yetisini ya tamamen kaybeder yada çok az görebilir. (özellikle geceleri daha iyi görür)
Nasıl önlem alabiliriz?
Gözde görülebilecek en hafif bir değişim de hemen veteriner hekime danışılmalıdır. Çok erken olaylarda katarakt’ın ilerlemesini durdurmaya veya yavaşlatmaya yönelik tedaviler denenebilir.
İlerlemiş vakalarda hastanın durumu gözetilerek operatif tedavi denenebilir.
Conjunctivitis (Konjonktivit İltihabı)
Hastalık sebebi nedir?
Conjunktiva’nın enfeksiyonuna veya yangısına conjunctivitis denir. Genelde başlangıç sebebi olarak allerjiye sebeb olan polenler, dolaşma ve koklamalar sırasında göze temas eden otlar, virüsler, bakteriler ve mantarlar sayılabilir.
Hastalık kedilerde köpeklerden daha az görülür. Ancak İran kedilerinde oldukça yaygındır.
Hastalık nasıl gelişir?
Gözde özellikle conjunctiva’larda hafif bir pembelik ve damarların daha belirgin olması ile başlar. İlk önceleri akıntı şeffaf ve temizdir. Ancak hemen tedavi olmazsa akıntı koyulaşır ve iltihabik bir hal alabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Hastalık semptomları değişkenlik gösterebilir. Ama genellikle ister enfeksiyon sonucunda olsun, ister alerji sonucunda olsun her ikisinde de ortak özellik conjunctivanın orta dereceden şiddetliye varan kırmızılığa sahip olmasıdır.
Bunun dışında bazen bir ödemde görülebilir. Damarlar kanla dolar ve belirgin bir hal alır.
Eğer alerjik bir conjunktivit ise kedi sürekli ağlıyormuş gibi görünür. Göz pınarının altı sürekli olarak ıslaktır ve beyaz tüylü veya açık renk tüylü kedilerde burası kızıl kahverengi görünür.
Akıntı genelde temiz ve su gibidir.
Hastalık her iki gözde birden olabilir.
Eğer enfeksiyon bakteri veya başka bir enfeksiyon kaynağına bağlıysa akıntı koyu, iltihaplı, yeşilimsi veya sarımsı kahverengi olabilir.
Ağrı duyusu her iki durumdada vardır.
Işık genelde rahatsız edicidir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Alerjik conjunktivitis için önlem almak pek mümkün değildir. Yapılabilecek şey mümkün olduğu kadar göz temizliğine dikkat etmek ve sekunder bir enfeksiyonun oluşmasını önlemektir.
Diğer etkenlerden kaynaklanan rahatsızlıklarda etkeni bularak onu ortadan kaldırmaya yönelik çalışma yapmak gerekir.
Sonuç;
Alerjik conjunktivitis bulaşıcı değildir. Ancak bakteriyel veya diğer enfeksiyon kaynağı olan etkenlerden kaynaklanan konjunktivitis hayvandan hayvana yada hayvandan insana bulaşabilir. Bu nedenle hastaların göz temizliğine dikkat etmeli ve doktorun önerdiği bir antiseptik düzenli olarak kullanılmalıdır.
Kuyruk Felci
Hastalığın nedeni nedir?
Genellikle travmalara bağlı olarak kuyruğun hareketini sağlayan sinirlerin zarar görmesi nedeniyle şekillenir.
Özellikle kuyruk omurları veya omurların kuyruğa yakın son bölümünde meydana gelen kırıklarda sinirlerin zarar görmesi kuyruk felcinin oluşumunda en önemli nedenlerden biridir.
Kedilerde çoğunlukla kapı arasına sıkışma veya trafik kazaları sonucunda görülmektedir.
Hastalığın gelişimi nasıldır?
Omur kırıklarına bağlı gelişen olaylarda arka bölümü uyaran diğer sinirlerin de zarar görme olasılığı yüksektir ve bu nedenle çoğunlukla arka bacaklarda, anüs ve idrar kesesi sfinkterlerinde (büzücü kaslar) felç olayları ile birlikte görülme oranı yüksektir.
Bu vakalarda genellikle gelişim pek iyi değildir ve arazlar kalıcı olabilir.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Kuyruğun hareketsiz olarak arka bacakların arasında duruşu gözlenebilen en önemli belirtidir. Tuvaletini yaparken dahi kuyruğu kaldıramaz bu nedenle kuyrukta kirlenmeler oluşur. Kuyruğu kaldırıp bırakıldığında dirençsizdir ve hemen düşer.
Röntgen bulgularında omurlarda kırığın varlığı söz konusu ise teşhisi destekleyen önemli bir bulgu olarak değerlendirilebilir.
Sonuç
Sinirlerde oluşan hasar ileri boyutta değilse sinirin kendini yenileme olasılığı vardır. Ancak ileri boyutta bir hasar özelliklede omur kırıkları tespit edildi ise en uygun tedavi operatif olarak kuyruğun alınmasıdır. Aksi taktirde yaralanmalara bağlı enfeksiyonlar veya gangren gelişebilir.
Anüs ve idrar kesesinin etkilendiği durumlarda hastalığın seyri iyi sonuçlanmayabilir.
Epilepsy (Sara)
Hastalık sebebi nedir?
Epilepsi kedilerde nadiren ortaya çıkan bir hastalıktır ve beynin serebrum olarak adlandırılan kısmının sinir hücrelerinden başlangıç alır. Düzensiz nöbetler halinde başlayan epilepsinin, neden oluştuğu henüz anlaşılamamakla birlikte, insanlardaki epilepsiyle benzerlik taşıdığı bilinmektedir.
Bazı kaynaklar sinirler arasında iletişimi sağlayan kimyasal mekanizmanın geçici olarak bozulması sonucu bu durumun oluştuğunu bildirmektedirler. Beynin içindeki nöyron dediğimiz sinir hücrelerinin düzensiz bir şekilde uyarım almasıyla kontrol dışı nöbetler görülür. Bu nöbetlere spazm veya havale de denilmektedir.
Nöbetlerin nasıl başladığının bir standardı olmamasına rağmen genellikle kolay heyecenlananların daha rahat nöbet geçirdikleri saptanmıştır. Aşırı korku anında ve uyurken de nöbet olaylarına rastlanmaktadır.
Hastada ilk nöbet görüldüğünde buna hemen epilepsi teşhisi koymak yanlıştır. Çünkü bu nöbetlerin bir çok hastalıkla karışabilmesi mümkündür.
Bunlardan bazıları ,
Böbrek hastalıkları,
Tümoral hastalıklar,
Karaciğer hastalıkları,
Doğmasal bozukluklar,
Kan şeker seviyesinin aşırı yüksekliği veya düşüklüğü,
Zehirlenmeler,
Ateşli hastalıklarda vücut ısısının aşırı yükselmesi,
Anemi gibi hastalıklarda vucudun oksijen yetmezliği,
Baş bölgesine alınan darbeler sonucu beyine yeterli kan akışının olmadığı durumlarda,
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Vücudun belli bir bölümünü etkileyen bölgesel nöbetler ve genel nöbetler olmak üzere iki guruba ayrılır. Bölgesel olanın kökeninde genellikle beyinden kaynaklanan bir sorun vardır. Genel olan da kendi içinde grand mal ve petit mal olarak ikiye ayrılır.
Grand mal daha sıklıkla görülür. Kriz sırasında hasta genellikle yere düşer, kendini kontrol edemez sanki birilerine tekme atıyormuş veya yüzüyormuş gibi hareketler yapar. Çoğu zaman bol miktarda salya vardır. Çiş ve kaka yapabilir.
Fakat en kötüsü grand mal formunda hastanın nöbetlerden saatlerce çıkamamasıdır. Bu olayda bir nöbet bitmeden diğeri devreye girer. Bu durum uzun sürerse ölüm ortaya çıkabilir. Fakat diğer durumlarda genellikle ani bir ölüm durumu görülmez.
Petit mal da hasta kriz geçirmez. Fakat bilinç kaybı oluşur. Sanki şok geçirmiş gibi etrafa boş boş bakar.
Bazen görülen gizli nöbetlerde hasta sadece birkaç saniye boyunca nöbet geçirir. Hasta ayıktır yere düşmez fakat şaşkındır. Bu tür nöbetlerin sebebini bulmak hemen hemen imkansızdır.
Nasıl teşhis edilebilir?
Bilhassa ilk zamanlarda diğer nöbetlerle karışabilmektedir. Veteriner hekim çoğu zaman nöbetleri yakalayamaz ve gelen hastayı kontrol ettiğinde herhangi bir bulguya da rastlayamaz. Spesifik bir test yöntemi yoktur.
Diğer nöbetle seyredebilecek hastalıklardan ayırt etmek amacıyla bazı laboratuvar teknikleri, röntgen, tomografi ve MR gerekli olabilmektedir.
Nasıl önlem alabiliriz?
Nöbet esnasında öncelikle panik yapmamalı ve soğukkanlı olunmalıdır,
Nöbet geçireceğini anladığınızda eğer düşme pozisyonu olabilecekse kafasını ve vücudunu yaralamaması için gerekli tedbir alınmalıdır,
Elinizi onun ağzına götürmeyin. Çünkü bilinci yerinde olmadığı için elinizi çok kötü yaralayabilir.
Nöbet esnasında aşırı gürültüden ve telaşlı hareketlerden kaçının,
Eğer 1-2 dakika kadar sürüyorsa nöbet bitiminden sonra, fakat daha uzun sürebilecek gibiyse en kısa zamanda doktorunuzla görüşün. Hekiminize nöbetlerin sıklığı ve süresi konusunda ayrıntılı bir rapor vermelisiniz.
Sonuç;
Hastalığın kesin bir teşhis yöntemi olmadığı gibi, kesin bir tedaviside yoktur. Yapılan işlemler genelde hastanın nöbetlerini azaltmaya ve hafifletmeye yöneliktir.
Mümkün olduğu kadar heyacanlı yapıdaki hastaların heyacanlanmasını önlemeye çalışılmalıdır. Bu açıdan bakıldığında kısırlaştırma en azından hormonal kaynaklı heyecanların önüne geçeceği için önerilebilir
Veteriner Hekim Murat KUTAY

|
|
 |
|