Devekuşu Yetiştiriciliği

Devekuşu Yetiştiriciliği

Dünya nüfusundaki hızlı artış, beslenme sorununun önemini ortaya koymaktadır. Bu durum, insanları yeni kaynakları aramaya ve alternatif besin maddelerine yönelik araştırmalar yapmaya ihtiyaç duyar hale getir-mektedir. İnsanoğlunda yenilik arayışı ve daha iyisini üretme isteği vardır. Söz konusu isteğin gerçekleşmesi, bilimsel çalışmalar ve teknolojik ilerlemelerin uygulanması ile mümkün olacaktır. 20. Yüzyılda bilim ve tekno-lojideki gelişmelerin parelelinde, hayvancılık önemli seviyelerde mesafe kaydetmiştir. İnsanların sağlıklı ve ye-terli ölçüde beslenmesi için hayvansal proteinler gereklidir.

Bilinen hayvansal protein kaynaklarına alternatif olması ve ülkemizin hayvansal protein açığının kapa- tılmasına katkıda bulunması amacıyla, her yönüyle ekonomik bir kanatlı hayvan olan Devekuşu yetiştiriciliği önemli olmaktadır.

Devekuşu kanatları küçülen ve uçma yeteneğini kaybeden kuşlar sınıfına giren koşocu-yürüyen kuş- lardandır. Bu günkü yaşadığı bölgeler Afrika’nın doğusu ile güneyindeki sıcak ve kurak iç bölgelerdir. Eski çağlarda Büyük Sahradan Orta Asya çöllerine kadar uzanan geniş bir alanda yaşadığı bilinmektedir.

Yaklaşık 13-14 cm gaga uzunluğuna sahip olup ağzında diş yoktur. Kafası vücuduna oranla küçük boy-nu uzundur. Boyları 2-2,8 m arasında değişir. İki tırnaklı uzun ve güçlü bacaklara sahiptir. Baş boyun ve bacaklar sert ince, kanatlar ile gövdesi gösterişli ve tüylüdür. Göğüs kemeği bulunmamaktadır. Erginlerenin canlı ağırlığı 110-160 kg. arasında değişmektedir. Bunun doğada özgürce yalnız Afrika’nın doğusu ve güneyinde rastlanmak- tadır. Gerektiğinde ortalama 60 km/saat süratle koşmakta hatta 90 km/saat hıza dahi ulaşabildiği bildirilmektedir. Ayakları ile tekme atarak, gagası ile darbe vurarak kendisini korur. Ortalama 60/70 yıl yaşarlar. Bakım ve besleme ortamına göre 20-30 yıl damızlıkta kullanılabilirler.

Evcilleştirilmeleri, tüylerinin kadın giysilerinde kullanılmasıyla başlamıştır. Bu gün deresi eti ve tüyü

İçin, başta Güney Afrika olmak üzere ABD, Avustralya, Kanada, Çin, Zimbabve, Bostvana, Namibya, İsrail ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde çiftliklerde yetiştirilmektedir.

Ülkemizde Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesinde ve Kırşehir ile Antalya’da damızlık verebilecek ka- pasitede üretim yapılmaktadır. Ancak ülkemiz için oldukça yeni bir hayvancılık dalıdır. Giderek meraklı üretici sayısı artmaktadır.

ÜRETİMİ :

Devekuşlarının üretimi, tabii kuluçka ve kuluçka makinalarında yapılmaktadır. Yılda 40 ila 100 arası yumurta veren dişiler erkeklerine nazaran daha ufak yapılı olup, grimsi-kahve renklidir. Erkekleri ise siyah renkli olup kanat ve kuyrukta beyaz renkli gösterişli tüyler bulunur. Dişiler 2-2.5 yaşında, erkekler 2.5-3 yaşında eşeyeşeysel olgunluğa erişirler. Dişiler genellikle Nisan-Eylül döneminde yumurtlarlar. 2-3 gün arayla yumurtlar, iki haftalık bir aradan sonra tekrar tekrara yumurtlarlar. 1100-1800 gr. Ağırlığındaki yumurtalardan yaklaşık 50 kada-rı damızlık değerdedir. Bakım ve beslenme durumuna göre ve yumurta verimi artabilir. Yumurtalardaki döllülük oranının artması için 1 erkek 2 dişi şeklindeki eşlemelerde her iki cinsiyetinde aynı yaş grubunda olmasına dikkat edilmelidir. Erkekler çiftleşme öncesi dişinin etrafında kanatlarını açarak dans eder. Bu dönemlerde sinirli ve sal- dırgan olurlar.
Kuluçkalık yumurtalar 13-18 C derecelik % 22-25 nemli odalarda, temizlenip dezenfekte edilerek depo- lanır. Uygun koşullarda 7-14 gün süreyle muhafaza edilebilir. Kuluçka süresi 42 gün olup, döllük oranı %70, ku-luçka randımanı %75 civarındadır. Kuluçka ısısı 36.2 C’dir. Fümigasyondan sonra hazır durumdaki kuluçka ma-kinalarına yerleştirilen yumurtalar 14 günde döllülük kontrolüne 39. günde de inficar bölümüne alınırlar. Çıkan civcivlerin ilk üç aylık dönemi en kritik devredir. Bu dönemde %30 lara varan ölümler olabilir. Üç aylık dönemi atlatan civcivlerin yaşama gücü oldukça yüksektir. Devekuşu yumurtası 24-25 tavuk yumurtasına eşdeğer büyük-lüktedir. Daha ziyade damızlık olarak kullanılmasının yanı sıra yemeklik olarak’da kullanılmaktadır.
Devekuşu 9-12 aylık olduklarıda ( yaklaşık 90-110 kg) kesilirler. Eti kırmızı renkli olup, yağsız ve koles-terolü düşük, yumuşak bir ettir. Avrupa ve Amerika’da yaygın olarak kullanılmaktadır. Kilosunun 17-18 dolardan Satıldığı ifade edilmektedir. Yağ oranı % 3, kolesterol miktarı ise dana etinin yaklaşık % 55-60’ı kadardır. Et ran-dımanı % 40-50 arasında olup en kıymetli kısımları butlarıdır.Derisi devekuşunun en değerli ürünüdür. Sığır derisinden 3-5 kat daha dayanıklıdır. Kalite olarak timsah
Ve fil derisi ile karşılaştırılabilecek düzeyde olup, suya karşı dayanıklı yumuşak bir deredir. Güney Afrika’daki çiftliklerin gelirini % 75 ini deri, % 20 sini et ve % 5 ini ise tüyleri teşkil etmektedir. Derisinden, şapka, eldiven, çanta ve bot yapılmaktadır. Tüylerinin, moda sektöründe süslü giysi ve şapka yapımlarında kullanılması evcilleş-tirilmesinin başlangıcı olmuşsa da bugün, eskisi kadar önem taşımamaktadır. Ancak yine de 8 ayda bir kesilen tüy-ler bir gelir kaynağı olmaya devam etmektedir.



SEVK VE İDARESİ :

Devekuşu yetiştiriciliği için üreticiler aşağıdaki sistemlerden birini seçebilirler. Bu, üreticinin imkan- larına göre belirlenir.

a-) Ekstansif Sistem : Doğal koşullarda, açık alan yetiştiriciliği.

b-) Yarı Entansif Sistem : Yarı kapalı yarı açık alan yetiştiriciliği.

c-) Entansif Sistem : Tamamen kapalı barınaklarda yapılan yetiştiricilik.

Devekuşları için en uygun ısı 18-20 C dir. Yaşantılarını daha soğuk ve daha sıcak ortamlarda da sür- dürürler. Ancak soğuk ve yağışlı ortamları pek sevmezler. Verimli bir üreme sezonu için sıcak ortamı tercih eder- ler. İstenen seviyede bir üretim için besleme, bakım ve çevre ısılarına dikkat etmek gerekmektedir. Devekuşlarını stresten uzak tutmalı, sevk ve idaresi yumuşak ve dikkatli yapılmalıdır. Ani korku ve sert davranışlara meydan ve- rilmemelidir. Bu durum yumurta verimindeki ani düşmelerle kendini gösterir.
Erkekleri üreme mevsimi dışında dişilerle bir arada bulundurulmamalıdır. Dişi ve erkekler çiftleşme dönemleri dışında birbirlerini görmediği takdirde daha yüksek cinsel aktiviteye sahip olurlar. Devekuşu çiftlikleri enaz 2 m yüksekliğindeki çitlerle çevrilmeli, barınakların yüksekliği ise 3 m den alçak olmamalıdır. Merada otla-tılmaları için 10-15 hayvana 1 hektar, dinlenme ve gezinti için ise 40 hayvana 1 hektar arazi düşünülmelidir.



BESLENME :


Devekuşu yetiştiriciliğinde büyük gider yem gideridir. Bu nedenle kısmen de olsa meraya dayalı besle-me daha ekonomiktir. Merada buldukları ot tohumları, yeşil ot türleri yanında ufak böcek gibi bir takım canlıları da yerler. Diğer kanatlılarda olduğu gibi dengeli beslenmeleri çok önemlidir. Toz yemler burun deliklerine kaçma- ması nedeniyle pek sevilmez. Hayvanın yaşa göre düzenlenmiş rasyonlarla ve mutlaka peletlenmiş yemlerle bes-meleri gerekir. Fakat bu fabrika yemlerinde bilhassa vitamin ihtiyaçlarına çok dikkat edilmelidir. Yeşil yonca ve diğer yeşil ot veya sebze çeşitlerinin kıyılarak yemlerine karıştırılması yemi daha lezzetli ve iştah açıcı hale geti-recektir.

Yemin Temel Besin Maddeleri :

A-) Enerji Maddeleri : Karbonhidratlar (tahıllar) ve yağlar.

B-) Proteinli Maddeler : Bakla, Soya fasulyesi, Yer fıstığı gibi yağlı tohumlar ve küspeler.

C-) Vitaminler : Sentetik vitaminler ve yeşil yemler.

D-) Mineral Maddeler : Kemik unları, kireç taşı, midye kabukları ve fosfor ihtiva eden kalsiyum bileşikleri ile tuz.
Bu besin maddelerinin karma yemlerdeki oranlarını yaş gruplarına göre dengeli bir şekilde düzenle-mek gerekir. Civciv, Piliç ve anaç yemleri özellikle kapalı sistemlerde titizlikle hazırlanmalıdır. Yumurtlama döneminde kesinlikle yem değişikliklerine gidilmemelidir.Civcivlerin Beslenmesi : Yumurtadan çıktıktan sonra ilk 3-4 gün yiyeceğe ihtiyaç duymazlar. Yumur-ta sarısındaki besin maddeleri bu süre içindeki ihtiyaçlarını karşılar. Bu süre sonuna doğru yem yemeye başlarlar. Kümes ısıları tavuk civcivi gibi düzenlenebilir. Yani ilk hafta 35 C daha sonra 20 C ye kadar azaltılarak düzenle-nir. Yeme alıştırma genelde lapa türü hazırlanmış yemlerle yapılmalı daha sonra fabrikalarda hazırlanmış “Deve-kuşu Civciv Yemi “ verilmelidir. Bu yemler minimum % 18 proteinli, 2600 Kcal/kg enerji, sindirimi kolay, bakteri mantar yönünden temiz olmalıdır. 1-2 hafta sonra bu yemlerin içine kaliteli yeşil yemler ilave edilebilir. Yemler-deki kalsiyum oranı % 2 yi geçmemelidir. Fazla kalsiyum bacak bozukluklarına sebep olabilir. Civciv yemi 40-50 gramla başlayarak yaş ilerledikçe 500-600 grama çıkarılır. İçme sularının temizliği de çok önemlidir. Temizliğe çok dikkat edilmeli su kapları günde birkaç kez yıkanmalıdır.Piliçlerin Beslenmesi : Civcivler 6 aylık olduktan sonra piliç devresine geçerler. Damızlıkta kullanıla-cakları 2 yaşına kadar bu döneme uygun “Devekuşu Piliç Yemi “ ile beslenmelidir. %16/17 proteinli 2450 Kcal/kg enerjili % 2-2.5 oranında kalsiyum ve bunun 1/3 oranında fosfor ihtiva etmesi gereken bu yemlerde selüloz miktarı civciv dönemine göre daha yüksek olabilir. Ancak yeşil yem veya vitamin düzeylerine çok dikkat edilmelidir.Damızlığa ayrılacak hayvanların yağlandırılmaması için yemlerin kalori düzeyi titizlikle kontrol altında tutulmalıdır. Yedikleri yem miktarı günlük 1 kg dan, giderek 3 kg a kadar yükseltilir. Yemlerin yapısı pelet şeklin-de olmalı ve imkanlar ölçüsünde yeşil yemlerle lezzetlendirmeye çalışılmalıdır.Damızlıkların Beslenmesi : Dişiler 2 yaşında, erkekler ise 2.5- 3 yaşında damızlık olarak kullanılırlar. Dişiler 18-20 aylıkken yumurtlamaya başlarlar ise de 2 yaşından önce çiftleştirmeye alınmamalıdır. Günlük yem tüketimleri 5 kg’ a kadar yükseltilebilir. Kaliteli kaba yemlerle takviye edilerek “ Devekuşu Damızlık Yumurta Yemi “ verilmelidir. Bu yemler, minimum % 15 protein, 2450-2500 Kcal/kg enerji, % 3-4 oranında kalsiyum %0.35-0.40 fosfor ihtiva eden, bakteri ve küf yönünden temiz olmalıdır.
Ergin hayvanlar günde 1-1.5 kg taş yu-tarlar bunu hazımı kolaylaştırmak için yaparlar. Her yaş dönemi için hazırlanan yemlerde vitamin düzeyi çok iyi ayarlanmalıdır. Sağlıklı bir döl verimi için, bilhassa serbest otlama imkanı olmayan yetiştiricilikte bu çok önemlidir. Yemler, diğer dönemlerde olduğu pelet şeklinde olan, içme suları ve su kaplarını temizliğine dikkat edilmelidir. Bütün yem çeşitlerinde önemli olan yemlerin ekonomik olmasıdır.



Hastalıkları :

Devekuşunun belli başlı hastalığı bulunmamaktadır. En çok ilk üç aylık ölümleri kayda değerdir. Kuluç-da yeteri kadar sıcaklık ve nem verilmemesi, havalandırma sorunları, yumurtaların gereği kadar çevrilmemesi, ka-buk altının artmasına çıkan civcivlerinde yaşama gücünün düşük olmasına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra A,B, C, ve biotin gibi önemli vitaminlerin eksiklikleri tüm kanatlılar gibi Devekuşlarında da çeşitli anomaliler meydana getirirler. İlk üç aylık dönemi atlatan civcivlerin yaşama gücü yüksektir. Ancak en çok görülen bir sorunda ayak bozukluklarıdır.

DEVEKUŞU HASTALIKLARI

DEVE KUŞLARINDA MİYOPATİ
Deve kuşlarında miyopati ( kas dejenerasyonu ) daha ziyade 6 aylığın altındaki genç hayvanlarda rastlanır. Vitamin E ve selenyum eksikliği, bazı ilaçların yol açtığı toksikasyonlar başlıca miyopati nedenleridir. Klinik görünüm olarak hastalığa maruz kalmış devekuşlarında depresyon, harekette ve aktivasyonlarda azalma ve ölümün hızlı şekillenmesi dikkati çeker. Pek çok olguda hastalık başladıktan sonra 2- 5 gün içersinde ölüm gözlenmektedir.
Miyopati üretim kaybına yol açtığı için, özellikle vitamin E ve selenyumun rasyona doğru oranlarda katılması önemlidir.

AORT DAMARININ YIRTILMASI

Devekuşlarında aort damarının kendiliğinden yırtılması, gözlenebilmektedir. Genellikle bu durum aortik arkta şekillenebilmekle birlikte arka aortta da zaman zaman şekillenebilir. Bu hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, normalin üzerinde kilo alan ve yoğun stres altında bulunan devekuşlarında daha sık gözlendiği bildirilmiştir.

DEVEKUŞLARINDA KATARAKT

Devekuşlarında katarakt sık gözlenen bir göz hastalığıdır. Daha çok yaşlı deve kuşlarında görülmekle birlikte, birkaç aylık genç hayvanlarda da şekillenebilir. Katarakt devekuşlarında tek taraflı olduğunda fazlaca bir problem çıkarmaz ancak her iki gözde de şekillenirse tek seçenek olan operatif müdehale gerekmektedir. Operasyonun başarı oranı yüksektir.
Bazı genç deve kuşlarında kataraktın kendiliğinden rezorbe olduğu da bildirilmektedir.

DEVEKUŞLARINA YAKLAŞIM VE İMMOBİLİZASYON ( HAREKETSİZLEŞTİRME ) YÖNTEMLERİ

Yetişkin ağırlığı 175 Kg, boyu 3 metreye varabilen erkek deve kuşları düşünüldüğünde bu muhteşem güce sahip hayvanların bazı durumlarda insanlara ( yetiştirici, bakıcı v.s ) zarar verebileceği akıldan çıkartılmamalıdır. Normalde meraklı fakat ürkek karakterde olan devekuşlarının erkekleri özellikle çiftleşme mevsimlerinde tehlikeli olabilmektedir. Ancak bu hayvanların bazı karakteristik davranış özellikleri ve anatomik yapıları dikkate alınarak yaklaşıldığında, yetiştirici, bakıcı ve hekimler kendilerini otomatik olarak koruyabilmekte, istenmeyen kazalardan kendilerini alıkoyabilmektedirler.
Devekuşlarına yaklaşımda unutulmaması gereken bir konu karşımızdaki canlının ürkek bir hayvan olduğu ve ani hareketlerden tedirgin olarak, bilinçsiz biçimde öne doğru tekme atarak sıçrayabileceğidir.
Devekuşları anatomik yapıları itibariyle arkaya ve yana tekme atabilme yeteneğine sahip değildir. Bu yüzden bir devekuşuna yanaşırken önden yaklaşım hangi koşularda olursa olsun tercih edilmemesi gereken bir yöndür.
Devekuşlarına yaklaşım ve manüplasyonlarda faydalanılan konulardan bir tanesi devekuşlarının karanlıkta hareket yeteneklerinin azalmasıdır. Bu yönüyle koyu renk bezden bir kesenin arkadan yaklaşılan bir devekuşunun kafasına geçirilmesi sık kullanılan yaygın bir yöntemdir.
Manuel yöntemlerden bir tanesi de bir bisiklet bidonu ya da T şeklinde bir demire uzun bir demir kaynatılması ile elde edilen yakalama aletinin kullanılmasıdır. Bahsi geçen aletin göğüs bölgesine uygulanması ile dar bölgede hareketsiz hale getirilen devekuşu üzerinde bazı maniplasyonlar rahatlıkla yapılabileceği gibi, devekuşunu hareketsiz hale getirecek bazı kimyasal ilaçların uygulanabilmesine de olanak sağlar.

DEVEKUŞLARINDA KORNEA HASTALIKLARI

Deve kuşlarında kornea hastalıkları, genellikle travma ve yabancı cisim batmaları nedeniyle sıklıkla gözlenir. Korneada hasar oluştuktan sonra gelişen enfeksiyon, hastalıkları daha komplike hale sokar. Bu hastalıklara ilişkin ilk dikkat çeken bulgular gözyaşı akıntısı ve gözkapakları aralığının daralmasıdır. Kornea hastalıklarının kesin teşhis ve ayrımı fiziksel muayene ve floressein testi ile yapılır. Teşhisi takiben vakit geçirilmeden uygun tedaviye geçilmelidir.

DEVEKUŞLARINDA NÖRAL HASTALIKLAR

Deve kuşlarında , benzin, mazot, yağ ve insektisitlere maruz kalınarak gelişen zehirlenmelerde, bakteri endotoksinleri, bazı viral, bakteri, mantar ve paraziter hastalıklarda sinir sistemine ilişkin bozukluklar görülebileceği bildirilmiştir. Ayrıca çok yüksek ısılarda da ataksi ve bitkinlik görülebilmektedir. Bu gibi durumlarda soğuk duş ve hipoglisemiye girmiş hastalarda hipoglisemi tedavisi önerilmektedir.

DEVEKUŞLARINDA KLOAKA PROLAPSI

Devekuşlarında özellikle 4 haftalıktan ufak yavrularda, karın içi basıncının artması ( sıcak havalarda aşırı su içmesi v.s. ) ve ıkınmaya bağlı olarak ( kabızlık v.s ) kloaka adı verilen sindirim ve ürogenital kanalın son kısmı, anormal olarak dışarı çıkıntılaşabilir. Bu gibi durumlarda basit maniplasyonlarla kloakanın yerine yerleştirilmesi mümkün olabildiği gibi komplike ve inatçı olgularda cerrahi müdahale de gerekebilmektedir.


DEVEKUŞLARINDA MİKOZİS ( MANTARLAR )

ASPERGİLLOZ

Aspergillus mantar türleri, diğer kanatlılarda olduğu gibi devekuşlarında da hastalık tablosu oluşturabilmektedir. Klinik belirti olarak, solunum güçlüğü, düşük kanat, ekzersizde çabuk yorulma, iştahsızlık ve kilo kaybı şeklinde kendini gösteren aspergilloz, yetişkin hayvanlarda kontamine nemli gıdalarının solunması ile vücuda alınmaktadır. Genç devekuşlarında uzun süreli ve yersiz antibiyotik kullanımı, uygun olmayan koşullar ve bozuk hijyen ile kolaylıkla sürü içersinde yayılabilmektedir. Akciğer paranşimi ve bazı hava keselerinde granülomatöz nodüler lezyonlar oluşturan aspergillozun kesin teşhisi, biyopsi ve mikrobiyolojik kültürlerle mümkündür.

CANDİDİASİS

Candida albikans isimli mantar türü tarafından oluşturulan candidiazis hastalığının, en tipik belirtisi ağız, yemek borusu ve ön mide de şekilenen sarımsı tabakalardır ( pseudomembran ). Bu tabakalar üst gagaya da yayılarak gaga deformitelerine de neden olabilir. İleri safhalarda yem yemekte güçlük, gelişme bozukluğu ve yetişkinlerde kilo kaybı belirgindir. Hastalığın oluşumunda hijyen eksikliği, direk kontaminasyon, uzun süreli ve yersiz antibiyotik kullanımının büyük etkisi vardır.

DEVEKUŞLARINDA İRİNLİ EKLEM YANGISI ( SEPTİK ARTHRİTİS )

İrinli eklem yangısı, devekuşlarında sıklıkla gözlenmektedir. Böyle olgulardan mikoplazma türleri, staphylococcus türleri ve gram negatif bakteriler ile bazı mantar türleri izole edilmiştir. Hastalık genellikle bir eklem bölgesindeki travma ve yaralanma sonrasında bölgenin enfekte olmasıyla gelişmektedir. Bazı septisemili olgularda ise mikrobun kan yolu ile eklem bölgelerine taşınması ve yerleşmesi söz konusudur.

DEVE KUŞLARINDA TRAVMA

Devekuşları ürkek hayvanlar olduğu için ani panik yaratan durumlar, deve kuşunun kendini çevrelerindeki sert cisimlere çarpmalarına neden olabilir. Bu gibi durumlarda en tehlikeli hastalık, boyun kemiklerinde şekillenen kırıklardır. Bunun dışında yumuşak dokular da travmaya uğrayabilir. Bu durum devekuşunda ağrıya bağlı iştahsızlık ve kronik yangılara neden olabilir. Soğuk kış aylarında devekuşlarının dışarıda bırakılması ve buz üzerinde mecburi kalışlar da yumuşak dokularda travma etkisi yaratabilir.
Tedavide önemli olan lezyonun şiddetine göre yangı giderici tedavi ve antibiyotiklerdir. Hastada genel durum bozukluğu varsa damar içi sıvı enfüzyonu ve destekleyici vitaminler uygulanmalıdır.

DEVEKUŞLARINDA RHİNİTİS ( BURUN YANGISI )

Devekuşlarında burun yangısının başlıca nedeni Hemophilus Gallinorum isimli bakteridir. Hastalık sürü içersindeki bireyin sık sık başını sallaması, burunundan irinli akıntının gelmesi ile kendini gösteririr. Gıda alımı azalır, kilo kaybı hasta tedavi edilmediği sürece kendini gösterir.

Rhinitis, genellikle 1 yaşın altındaki bireylerde sık gözlenir, kalabalık sürüler ve soğuk havalarda devekuşlarının korunamaması bu hastalığın şekillenmesini arttırıcı faktörlerdir.

Rhinitis, sinüzit, konjunktivit ve hava keselerinin yangısı ile birlikte gelişebilir. Mikroplazma enfeksiyonu ve mantarlar ile komplike olan rhinitin bu formu tedaviye inetçılık gösterebilir.

Tedavide en ideali burun boşluğundan svap ile akıntı alıp laboratuarda antibiogram ve mantar identifikasyonu yaptırmaktır. Testlerin sonuçlarına göre tedavi yönlendirilebilir. Bakterial olaylarda tetrasiklinler, mantar enfeksiyonlarında ise amfoterisin-B oldukça etkilidir.

DEVEKUŞLARINDA KANAT VE GAGA KIRIKLARI

Devekuşları uçma yeteneğinde olan hayvanlardan olmadığı için kanat kırıkları lokomotor sistem ( hareket sistemi ) üzerinde etkisizdir. Bu yönüyle travmatik etkilerle kırık olduğu tespit edilen kanat tek taraflı gövdeye sargı malzemeleri ve flaster kullanılarak tespit edilir. Bu şekilde kanatın dinlenmesi ve kırık bölgesinde kallus oluşumu sağlanır. Bu işlem 3-4 hafta sürdürülmelidir.

Alt ve üst gagada kırıklar ender şekillenmekle birlikte, böyle bir olayla karşılaşıldığında, uzman hekimlerce yapılacak operatif müdehale ya da 4-6 hafta süre ile methyle methacrylat malzemeler kullanılarak bölgenin fiksasyonunu hastanın iyileşmesini sağlar.

 
Designer~Agresif_Örümcek
 
 
Bugün 20 ziyaretçi (34 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol